Yaşam

Çaldıkları tabloları müzeye satmak istemişler

Arkasında müze numarası olan 4 tablonun da müzeye satılmak istendiği iddia edildi.

13 Mart 2010 02:00

T24- 18 eserin kaybolmasıyla gündeme gelen Resim ve Heykel Müzesi'nden üç resim çaldığı iddia edilen bir görevli hakkında dava açıldı. Arkasında müze numarası olan 4 tablonun da müzeye satılmak istendiği iddia edildi.

Ankara'daki Devlet Resim ve Heykel Müzesi Müdürü Ömer Osman Gündoğdu'nun şikayetinin ardından açılan davanın iddianamesinde, Ocak 2009'da, Prof. Dr. Dinçer Erimez, müze müdürünü arayarak, ofisine tanımadığı 4 kişinin geldiğini, bu kişilerin üç tabloyu satmak istediklerini ancak tabloların arkasında Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesinin envanter numarasının bulunduğunu gördüğünü bildirdiği kaydedildi.

Telefonun ardından yapılan çalışmalarda, eserlerin Ressam Şevket Dağ'a ait Türbe Kapısı, Ressam İbrahim Çallı'ya ait Osman Hamdi Portresi ile yine Çallı'nın portre resimleri olduğunun tespit edildiği bildirilen iddianamede, resimlerin, mühürlü demir kapısı olan ve sadece depo komisyonu ''olur''u ile ve odasındaki kasada bulunan anahtarla açılabilen eser deposundan çalındığının belirlendiği ifade edildi.

Durumun polise bildirilmesinin ardından müzeden, değeri 600 bin TL olan resimleri çaldığı iddiasıyla güvenlik görevlisi V.T. gözaltına alındı. Resimlerin ise daha sonra müze bahçesine atılmış vaziyette bulunduğu öne sürüldü.

V.T. hakkında, ''görevi kötüye kullanmak'' ve ''hırsızlık'' suçlarından dava açıldı. Sanık, mahkemede suçlamaları reddetti.

Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi, 11 Mart 2010'daki son duruşmada, sanık avukatının, müvekkilinin hırsızlık yapmasının mümkün olmadığının belirlenmesi için talepte bulunması üzerine, olayın aydınlatılabilmesi için bilirkişi eşliğinde müzede keşif yapılmasını kararlaştırdı.

Sanık avukatı Emrah Güner, mahkemeye verdiği dilekçede, ''müvekkilinin gördüğü işkence ve telkinler neticesinde suçlamaları kabul etmek zorunda kaldığını'' savundu.

İşkence ve kötü muamelenin Adli Tıp raporlarıyla belgelendiğini ifade eden avukat Güner, ''hırsızlık yapıldığı iddia edilen depoya girmek için önce müze müdürünün odasına girmek, kasasını açarak, depo anahtarlarını almak, heyet tarafından imzalanarak ve mühürlenerek kapatılan zarfı açmak ve akabinde deponun mührünü kırarak içeri girmek, daha sonra kapıyı yeniden mühürlemek, depo anahtarlarını zarfa koymak ve bunu da heyete imzalatmak gerektiğini'' kaydederek, bu sebeple müvekkilinin suçu işlemesinin imkansız olduğunu öne sürdü.

Prof. Dr. Erimez'in müvekkilini sicil dosyasındaki fotoğrafından teşhis ettiğini, müvekkilinin ise Erimez ile yüzleştirilmeyi talep ettiğini bildiren Güner, müvekkili hakkında soruşturma yürüten müfettişin ''Müzede eksik eser yoktur'' raporu sunduğunu, daha sonra yeni sayım sonucunda eksikler ortaya çıkınca, müfettiş hakkında ceza davası açıldığını iddia etti.