Yaşam

'Burası hepimizin!'

Radikal gazetesi yazarı Tarhan Erdem'in yazısı...

16 Eylül 2010 03:00
T24- Parti politikalarını etkileyebileceğinden, halkoyu üzerindeki değerlendirmeler üzerinde durmak istiyorum.


Karşılaştırmada, seçime katılmayan seçmen sayısına alışılmadık değer verenler var. Katılmayan seçmenleri, ‘Hayır’ oylarına katıp, anayasa değişikliğinin halk tarafından neredeyse reddedildiği yazılıyor! ‘Niçin’ diye sorsalar cevabını kendileri verecekler.


Seçime katılmayanların hangi eğilimde olduğu nasıl belirlenebilir? On milyon kişi, bu memleketten kopuk, bir yerlerde mi yaşıyor? Hayır, kırk milyon insanla aralarında fark yok.
Hastane, kışla, güvenlik daireleri, cezaevleri, ulaşım araçları, tatil yerlerinde bulunanların, sandığa gitmek istemeyenlerin oturdukları yerler bu toplumun doğal yaşam alanlarıdır; seçime gidenler nasıl düşünüp oy atmışlarsa, seçime katılmayanlar da oy sandığına gittiklerinde aynı etkilerle oy vereceklerdir.


Halkın akıl ve gerçek dışı düşüncelere itibar etmediğini bu millet daha kaç kez gösterecek ki, bazılarının aklı başına gelecek? Bilemiyorum!


Diğer bir konu da, halkoyu gecesi televizyonlarda görünen Türkiye haritasının renk dağılımıyla ilgili yorumlardır.


Söylenen şudur: ‘İleri’, ‘kalkınmış’, ‘modern’  yerlerde yaşayanlar AK Partiye karşıdırlar; ‘sahiller’ bu nedenle diğer yerlerden ayrı renge boyanmıştır. Bu görüşten çıkarılan sonuç vahimdir: Bu tablo değişmeyecektir, zaten büyük parti kavramı ölmüştür, bu parçalanma devam edecektir, siyasal partiler de buna uygun olarak büyümeyeceklerdir!


Bir ilde yaşayanların tamamı o ilin çoğunluk görüşüyle tam uyum içinde bulunmaz. Farklı görüşte olan insanlar iç içe, aynı evde, aynı mahallede oturur, birlikte yaşarlar. Son olayımızda, İzmir’de ‘Evet’ diyenlerin sayısı; il olarak ‘Hayırcı’ Adana, Antalya, Mersin’de hayır oyu verenlerden fazladır.


Yaşam tarzı verileri, kendi başına siyasal eğilim bulgularıyla örtüşmez. Hayır oy oranı en yüksek ilimiz olan Muğla’da (Hayır oyu oranı yüzde 71.8) verilen hayır oyu sayısı 335 bindir. Oysa, bu sayıdan az ‘evet’ oyu verilen 35 ilimizde, evet oyu çoğunluğu kazanmış, ‘sahil’ illerinden farklı boyanmıştır.


Evet/Hayır oy oranlarının gelir, eğitim ve sosyolojik değerler düzeyi ile ilişkisi (korelasyonu) açık değildir.  Özetle, Türkiye haritasındaki farklı renklerden, halkoyu dışında sonuçlar çıkarmak için, yanlarına başka veriler de konulmalıdır.


Bu sonucu, bir şakayla açıklamak istiyorum: Sevgili Ahmet Hakan Bey, haritaya bakıp, “İzmir’e gitmek istiyorum” diye yazmış; Ahmet Bey kardeşim, İzmir’e gitme! İstanbul’da kilometrekare başına 564 hayır, 685 evet oyu veren var; bunlardan kaçacak, İzmir’de kilometrekarede 122 hayırcıyla birlikte olacaksın ama etrafında 71 de evetçi bulunacak!


Şakayı bir tarafa koyalım, gerçek şudur: Siyasal eğilimleri, önyargılarla değerlendirmekten vazgeçmeli, birbirimizi anlamaya çalışmalıyız; onları değiştirmek için yalana başvurmadan!  
Bütün halkımız, içlerinde canımızı sıkanlar bulunsa da, birlikte yaşıyoruz; işte kurulu düzen değişiyor, hızla kalkınıyoruz. Bizim gibi yaşayanları veya yaşamayanları veya farklı davrananları anlamak istedikçe ve anladıkça daha da hızlı büyüyeceğiz, daha da mutlu olacağız.


Radikal gazetesi yazarı Tarhan Erdem'in bugün (16 Eylül 2010) Radikal'de yayımlanan yazısı