Yaşam

Bugün doğum günümüz!

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan eğer bugün yaşasaydı 74 yaşında olacaktı.

14 Aralık 2009 02:00


T24 - Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan eğer bugün yaşasaydı 74 yaşında olacaktı.

Çağdaş yaşamı Destekleme Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, Türkan Saylan'ın doğum günü için ona bir mektup yazdı. Prof. Dr. Ayşe yüksel'in Radikal gazetesinde "Bugün doğum günümüz! Bizim sevgili Türkan hocamız..." başlıkla yayımlanan mektubu şöyle:


Türkan Saylan yaşasaydı dün 74 yaşında olacaktı. Onun için en güzel doğum günü armağanları hep kızlarımızın, gençlerimizin eğitimlerine yönelik iyi haberlerdi. Bu yüzden ben de ona, bu satırlar aracılığıyla bizlerin ondan sonra da sanki onunla berabermişiz gibi, yaptıklarımızla, duygularımızla seslenmek istedim...


Cüzamla Savaş Derneği ve de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği(ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, yaşasaydı dün 74 yaşında olacaktı. Yaşarken doğum günü kutlamalarına çok önem vermezdi, biz onu sevenler çekinerek kutlamaya çalışırdık. Onun için en güzel doğum günü armağanları da hep kızlarımızın, gençlerimizin eğitimlerine yönelik iyi haberlerdi. Bu yüzden ben de ona, bu satırlar aracılığı ile bizlerin ondan sonra da sanki onunla berabermişiz gibi, yaptıklarımızla, duygularımızla seslenmek istedim.


Sevgili Hocam,

13 Aralık Pazar, doğum gününüzde, fiziksel olarak aramızda olmasanız da önceki günlerde olduğu gibi hep bizimleydiniz, bizimle olacaksınız.

Hayallerinizi gerçekleştirmek için 100 bin kıza ulaşmaya çalışıyoruz.

Bizler sizden öğrendiklerimizle yolumuza devam ediyoruz. Gözünüz arkada kalmasın biz ÇYDD’liler, gönüllüler, destekçilerimizle birlikte sizin hayallerinizi tamamlamaya çalışıyoruz. Ülkemizin her yerinde “Ben okumak istiyorum ama ekonomik koşullarım buna yetmiyor” diyen hiçbir kızımız kalmayana kadar onların eğitimine destek için var gücümüzle çalışıyoruz, çalışacağız. İlk adımımız, sizin de isteğiniz olan, geçtiğimiz on yıl içinde eğitimine destek verebildiğimiz kızlarımızın sayısını yüz bin e çıkarabilmek. Sizin vedaınızdan sonra binlerce duyarlı kişi ya da kurum el ele omuz omuza vererek bu hedef için çalışıyor. 23 Kasım’da “Okumak İstiyorum” sloganı ile tanıtım kampanyası başlattık. Güzel, akıllı, okumak isteyen bir kızımızın oynadığı film, ‘Ünzile’ şarkısı ile birlikte izleyen herkesin yüreğini hem acıtıyor hem de umutlandırıyor. Kızlarımızın eğitimine destek çağrıları değişik ilanlarla karşımıza çıkıyor. Bu kampanya ile duyarlı vatandaşlarımıza ulaşacak , hep birlikte Çağdaş Türkiye’nin Çağdaş Kızlarını yetiştireceğiz.

Ben de, ülkesini seven, okuyup meslek sahibi olmayı, önce kendisine sonra da ailesine, vatanına, milletine yararlı olmayı öğrenerek büyüyen bir kadın olarak sizinle uzun yıllar birlikte çalışmış olmaktan dolayı ne kadar şanslı olduğumu biliyorum. Hemen yıllar öncesine gidiyor, sizi ilk tanıdığım günü anımsıyorum; üzerinizde kırmızı ve siyah puanlı bir döpiyes, size çok yakışan çilleriniz ve kızıl saçlarınızla, okulumuzda bize lepra anlatıyordunuz. O kadar güzeldiniz ki, bu güzellik sizin içten, sıcak, inanan konuşmalarınızla bütünleştiğinde bütün sınıf sizden, çok ama çok etkilenmiştik. Her birimiz gelecekte sizin gibi etkin bir Mustafa Kemal kızı olmayı hayal etmiştik.


Lepra çalışmalarımız


Sonrasında, meslek yaşantımın yirmi yılını, sizinle birlikte İstanbul Lepra Hastanesinde geçirdim. Bu benim için büyük bir şanstı, sizinle olmak her gün yeni bir şey öğrenmekti. İlk günler sizde gördüklerime, sizden duyduklarıma inanmak kolay değildi. Hastalarına böyle yaklaşan bir hekime rastlamamıştım, sanki onların yakınıydınız, sabırla onları dinliyor, sorularına yanıt veriyor, sorunlarını çözmek için uğraşıyordunuz. Birlikte çalıştığınız ekibinizle iletişiminiz o kadar sıcaktı ki, sanki bizler bir hastane de değil de aile ortamında gibi idik. Her güne yeni bir heyecanla başlamanız, yaptıklarınız ve yapmak istediklerinizi bizlerle aylaşmanız, hastaların her biri nin sizi görünce adeta sevinçten uçuyor olması, onların gözlerindeki mutluluk ifadesi lepra hastanesinde çalıştığım yıllar boyunca hep gördüğüm manzaralar oldu. Sizden öğrendiğimiz insana yakışır davranışlar bize de çok şey kazandırdı, bizler de hastaların gözlerindeki bu mutluluğu yakalayabildik.

Ne güzeldi, birlikte hastaların tedavi ve sosyal sorunlarına çözüm bulmak, hep birlikte daha iyiye ulaşmak için plan ve programlar yapmak ve de sizin bizlere her konuda örnek olmanız, yol göstermeniz. Lepra konusunu öğrenmek için çalışma arkadaşlarınızı yurtdışındaki eğitim kurumlarına göndermeniz, uzak diyarlarda her birimize bıkmadan usanmadan yazdığınız mektuplarla destek olmanız, her birimizi daha güçlü, daha bilgili kılmış, artık çok şeyi başarabilir olmuştuk. Ne çok öğreticiydi halen sakladığım o mektuplarınız.

Lepralı hastaları evlerinde ziyaret etmek, aile bireyleri ile birlikte değerlendirmek için Van’dan başlayan Anadolu çalışmalarında da hep birlikteydik. Bize sadece sağlık değil, coğrafya, kültür değerlerimizi de gösteriyor ve öğretiyordunuz. Ne kadar güzeldi o çalışmalar, çok yorucu olsa da biz onu hissetmezdik çünkü siz hiç yorulmaz ve bıkmazdınız. Böylece güzel ülkemizi, insanlarımızı daha iyi tanıdık, Mustafa Kemal Atatürk’ün önemini bir kez daha anladık. Sizin gösterdiğiniz yolda, insanlarımızın ve koşulların olumlu ve olumsuz yönlerini görebildik, sorunları çözümleri ile birlikte düşündük. Herkesin daha çok sorunları gördüğü ülkemizde bizler çözüm de üretmeyi başardık. Yıllar boyu süren bu çalışmalar bize çok ama çok şey kazandırdı.


Aydınlık yolda yürümeyi sizden öğrendik

Siz aynı anda birden fazla işle uğraşmayı, her birinde ayrı ayrı başarılı olmayı çok kolay başarırken, bizde sizi hayretle izliyorduk. Doğal olarak bizleri de hep öğrenmeye, kendimizi geliştirmeye doğru yönlendiriyordunuz.

Mesleğimizde ilerlemeyi, akademik kariyer yapmayı, aynı anda da ülkemiz için çalışmayı hedefliyorduk. Ülkemizin eğitim sorunlarının çözümünde sizinle birlikte Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde de heyecanla çalıştım, çalıştık çalışıyoruz. Bize Atatürk’ün devrim ve ilkeleri ışığında, onun açtığı aydınlık yolda yürümeyi, başarmayı hep siz öğrettiniz. Sizden aldığımız bilgi, deneyim ve güçle bizler de ülkemizin çağdaşlaşması için görev aldık. Bu görevi sürdürmek ne kadar gurur ve heyecan verici sağolun, sağolun, sağolun. Aydın olmak aynı zamanda etrafını aydınlatmak demektir, bunu en çok sizde gördük, bıkmadan, yorulmadan ülkemizin her yöresinde hep öğretiyor hep öğretiyordunuz. Keşke bütün aydınlar sizin gibi olsaydı, Mustafa Kemal Atatürk’ün bize emanet ettiği bu güzel ülkenin her yöresi çağdaşlaşmış olurdu.

Sağlık hizmeti götürdüğümüz her lepralı hastanın ailesini eğitim ve sosyal yapı içinde de değerlendirerek, çocuklarının okuması için başlattığımız burs projesi ile yıllar içinde bine yakın kırsal alan çocuğu okuma şansı elde etti, öğretmen, mühendis, doktor, hemşire oldu, onlarda önce kardeşlerini sonra komşularını okuttular. Suya atılan taşın yaptığı büyüyen halkalar gibi aydınlanan çocuklar çoğaldı çoğaldı.

Yıllar sonra bu çalışmadan edindiğimiz deneyim ‘Çağdaş Türkiye’nin Çağdaş Kızları’ projesine temel oldu. Ne çok şey öğrendik o yıllarda sizinle Anadolu ’da. Şimdi öğrendiklerimizle uyguladıklarımızda o deneyimler sayesinde başarılı olabiliyoruz.

Öncelikle lepra sonra da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği çalışmaları için yaklaşık yirmi yıl Anadolu’yu dolaştık, aydınlanma ateşinin sönmemesi için hep birlikte uğraştık. Hem sağlık hem eğitim hizmeti verdik. Bugün Türkiye’nin her ilinde, her ilçesinde, nerdeyse her köyünde, ÇYDD’den bir eser var. Bu eserler; ya bir okuyan kız çocuğu, ya ÇYDD bursu ile okumuş bir öğretmen, ya bir öğretmen lojmanı, ya bir köy okulu, ya bir kız öğrenci yurdu, ya bir lise, ya bir çağdaş çocuk merkezi ya da bir kültür merkezi olarak karşımıza çıkıyor.

Bu yıl ki doğum gününüzde yıllar içinde sizden öğrendiklerimizin listesini yapmaya niyetlendim, o kadar çok ki hangi birini yazayım dedim. Kısacası bizlere mentor oldunuz, yol gösterdiniz, başarılı olmak için gerekenleri öğrettiniz, yaşanmışlardan çıkan dersleri, deneyimleri paylaştınız. Keşke herkes sizin okulunuzda öğrenci olabilseydi. Ama merak etmeyin b izlerde sizden öğrendiklerimizi, öğrencilerimize, gençlerimize “biz Türkan Hoca’dan böyle öğrendik ya da Türkan Hoca böyle yapardı” diyerek öğretiyor ve onlara yol gösteriyoruz. Bize öğrettiklerinize, yol göstericiliğinize, öğretmenliğinize, dostluğunuza, arkadaşlığınıza, anneliğinize çok ama çok teşekkür ederiz. Gözünüz arkada kalmayacak, gelecekte de nice Türkan Saylan’lar yetişecek.

Işıklar İçinde uyuyun bizim sevgili Türkan Hocamız.

Saygılarımızla.