Magazin

Bu rolümle 'deli kadın' imajımı sileceğim!

Demet Evgar, Mahsun Kırmızıgül'ün filmi 'Güneşi Gördüm'de oyunculuğuyla göz dolduruyor.

20 Mart 2009 02:00
'Güneşi Gördüm' filminde kocasına erkek evlat vermeye çalışan Havar rolündeki Demet Evgar: 'Beyza'nın Kadınları'nda psikolojik sorunlu kadını iyi oynadığımdan, 'Bu kadın gerçekten deli mi?' diyorlardı. Bu rol o durumu silebilmek için iyi bir fırsattı!

Demet Evgar fotoğrafları - FOTOGALERİ

Ünlü oyuncu Demet Evgar, Mahsun Kırmızıgül'ün Güneydoğu sorununu işlediği ikinci filmi 'Güneşi Gördüm'de oyunculuğuyla göz dolduruyor. Kocasına erkek evlat vermek için uğraşan altı çocuklu Havar karakterini canlandıran Evgar Sabah gazetesine verdiği röportajda, "Yıllardır yasaklı gibi kabul edilen bir konuya kapı araladığımız için mutluyum" dedi.

Teklifi kabul ettiğinizde Mahsun Kırmızıgül'ün ilk filmi 'Beyaz Melek'i izlemiş miydiniz?


Hayır! Daha sonra izledim.

Peki Kırmızıgül hakkında hiçbir fikriniz olmadan, neye güvenerek bu filmde rol almayı kabul ettiniz?


Kendime güvenerek! Hikâye çok sağlamdı. Mahsun da ilk görüşmemizde çok inançlı ve kalbi açıktı. Öyle bir kalp karşısında insan kayıtsız kalamıyor gerçekten. Kadro da müthişti.

Siz tiyatro kökenli bir oyuncusunuz. 'Entel' dostlarınızdan "Ne işin var Mahsun Kırmızıgül'ün filminde" diyenler oldu mu hiç?

Evet yakın arkadaşlarım oldu! Ama filmi izlediklerinde "İyi ki bizi dinlememişsin" dediler.

Sizin şöyle bir derdiniz vardı; sadece sıradışı, sivri rollerin oyuncusu gibi tanınmak istemiyordunuz. Bu rol, biraz 'halka inmek' açısından da bir fırsat oldu değil mi?

Evet istediğim oldu! Türkiye'de bir rolle tanınırsınız, o size yapışır ve ondan sonra siz sanki o insanmışsınız gibi mualeme görürsünüz. 'Beyza'nın Kadınları'nda sanırım psikolojik rahatsızlığı olan kadını inandırıcı biçimde canlandırdığım için, uzun süre akıllarda 'Gerçekten acaba bu kız deli mi?' diye kaldım. O durumu silmek için iyi fırsattı benim için. Ama o filmde yer aldığım için de çok memnunum.

Filmi galada ilk izlediğinizde ne geçti aklınızdan? "İşte budur!" dediniz mi?

Şöyle dedim; bu film insanın aslında bildiği ama görmekten kaçtığı birçok şeyi düşünmesine neden oluyor. O kadar gerçek!

İçimdeki Havar'ı aradım

Havar'ın şivesinde oldukça başarılıydınız; özellikle 'k' harflerini Doğulu'lar gibi vurgulayarak söylediğiniz sahnelerde. Kim çalıştırdı sizi?

Diyalekt hocamızla çalıştık. Mahsun sürekli setteydi ve düzeltmelerde bulundu. O da zaten filmdeki şiveye yakın bir Türkçe'yle konuştuğu için kulak olarak da aşina olmuştuk.

Peki Havar'ın iç dünyasına nasıl girdiniz?


Öncelikle kadın her yerde kadın! Onun geçmişini, bilinçaltını düşündüğünüzde rol zaten çıkmış oluyor. O kadını ararken, rolün daha çok bilinçaltına baktım. 'Ben böyle bir çevrede olsaydım, bu şartlarda yaşamış olsaydım nasıl olurdum?' sorusuna yanıt aradım. Hani dışarıdan bir Havar'ı içime sokmak değil de, içimdeki Havar'ı bulmaktı benim derdim.

Kars'ta kar yağışının yoğun olduğu bir dönemde de çekim yaptınız. Soğuktan bazı oyuncuların bayıldığını duyduk. Çıtı pıtı görünüyorsunuz ama güçlü bir bünyeniz var herhalde?

Evet dirençliyimdir ama zaten alışıyor insan. Mesela oradaki çocuklar! Biz donuyoruz, onlar ince bir hırkayla duruyorlar. Müthiş bir kar vardı. Zaten dünyanın en kaliteli ikinci karıymış. 3500 metrelik yere çıktık. Hatta Kars'ta yıllardır yaşayan pek çok insan bile o dağa çıkmamış. Gerçekten terör yüzünden boşaltılmış bir köyde çekim yaptık. Dağ yolunu bile kendimiz açtık. Giderken hayvan leşinin üstüne üşüşmüş şahinler vardı. İlk kez bir şahini orada gördüm.

Cehaletle savaşalım

Filmde herkesin kanını donduran bir çamaşır makinesi sahnesi var...


O Mahsun'un hayatında gerçek bir olaymış! Sürprizi kaçmasın anlatmayayım sahneyi. Ama şunu söyleyebilirim ki; silahlarla ya da insanlarla değil, savaşılması gereken tek şey cehalet.

'Havar'ın çamaşır makinesi ile karşılaştığı bir sahne var. Doğu'daki herkes çamaşır makinesini bilmiyor olabilir ama Havar'ın evinde TV vardı. Bu kadar yabancılık normal mi?

Ama karşılaşma anı çok başka! Bırak Doğu'yu Batı'ya gel mesela! Televizyonda bir ünlü görüyorlar ama normal hayatta karşılaştıklarında şoke oluyorlar. Beni gördüklerinde 'Sizin canlı olduğunuza inanamıyoruz' diyerek bana, benim filmde çamaşır makinesine baktığım gibi bakıyorlar.

Film için şimdiden Oscar'a gitsin gitmesin tartışmaları başladı... Var mı böyle bir hayaliniz?

Kim istemez, benim oynayıp oynamamam da hiç önemli değil. Türkiye'nin hikâyelerini görmek kadar güzel bir şey olamaz.