“Tag İstanbul / İstanbul bir tuval olursa” adlı proje kapsamında önemli eserler İstanbul’un büyük binalarının dış cephesinde lazer oyunuyla sergilenecek.
Ara Güler, Devrim Erbil, Ergin İnan, Balkan Naci İslimyeli, Bedri Baykam, Mehmet Güleryüz, Mustafa Pilevneli, Mehmet Günyeli ve Tan Sağtürk... İsimleri arka arkaya yazıldığında bile insanı heyecanlandıran bu ustalar, Hürriyet Gazetesi için biraraya geldi. Nedeniyse pazartesi akşamı katılacakları “Tag İstanbul / İstanbul bir tuval olursa” adlı projeyi anlatmaktı. Gıptayla baktığımız eserlerini İstanbul’un büyük, önemli ve değerli binalarının dış cephesinde sergileyecek, milyonların görmesini sağlayacaklar. Hem de bir lazer oyunuyla.
Projenin fikir babası, Belçikalı ressam ve sanat yönetmeni Tom de Graeve. 15 yıldır Berlin, New York, Hong Kong ve Viyana gibi şehirlerde farklı projeler yapıyor. “Lazer tag” tekniğini de Katar ve Belçika’da uygulamıştı. İstanbul’u seçmesinin sebebi kasım ayında açılacak Forum İstanbul Alışveriş ve Yaşam Merkezi. Getirdiği yedi özel projeksiyon makinesi sayesinde, şehrin simgesi haline gelmiş binaların üzerine, Türkiye’nin simgesi haline gelmiş sanatçıların eserlerini yansıtacak.
Proje, pazartesi akşamı 20.00’de, Taksim AKM binası cephesinde tüm sanatçıların karma gösterisiyle başlayacak. Ardından her sanatçı kendi seçtiği binaya giderek gösterisini sunacak. Yaklaşık iki saat sürecek gösterilerin mekanları henüz kesinleşmiş değil. Topkapı Sarayı, I. ve II. Boğaz köprüleri, Galata Kulesi, Haydarpaşa Garı için izin almayı bekliyorlar.
MUSTAFA PİLEVNELİ
Selimiye Kışlası’nı isterim
Teknoloji beni her zaman heyecanlandırıyor. Mimarlıkta, sanat yapma çabasında 50 yılı geride bıraktım. Mimaride denemediğim teknik kalmadı. Ama bu bambaşka bir şey. Bina zaten bitmiş bir sanat eseri, benim işimin de strüktürü olacak. Transparan etki sonucu yeni bir iş ortaya çıkacak. Belki resmim bana bile yabancı gelebilir. Proje için kendi üslubumda yaptığım suluboya, akrilik İstanbul çalışmalarını seçtim. Selimiye Kışlası’nın uzun, muhteşem perspektifi olan binasını kullanmayı çok isterdim.
DEVRİM ERBİL
Sanat Beyazıt’a inmeli
Hocam Bedri Rahmi Eyüboğlu, “Sanat Beyoğlu’ndan Beyazıt’a inmedikçe varlığından söz etmemek gerekir” derdi. Sanat, elit bir kesimin sadece kendi seçkinliğini kanıtlamak için evinde bulundurduğunda çok büyük bir anlam taşımıyor. Bu durum, dünya güzellik kraliçesini alıp eve kapatmak gibi. Oysa sanat, paylaşılmak ister. Bu projeyi de sanat, İstanbul’un her yerine girecek ve büyük kitlelere ulaşacak diye kabul ettim. İstanbul’un resmini büyük duvarlara yapmak çok heyecan verici olacak. Haydarpaşa Garı’na yansıtılmasını çok istiyorum. Binlerce kişinin gözü önünde koskocaman binalara eser yapacağımı düşünmek beni çok heyecanlandırıyor.
MEHMET GÜLERYÜZ
Yeter ki bana bir yüzey verin
Çok geniş bir yüzeyde emprovize bir iş yapmak her zaman hayalimdi. Yeter ki bana bir yüzey verilsin onu derhal bir sanat eserine çevirebilirim. Önceden hazırlık yapmayı sevmiyorum. Pazartesi akşamı da böyle olacak. Benim için hangi binayı seçtilerse üzerine o anda aklımdan geçenleri çizeceğim. Tek istediğim bilinmezliğin heyecanını yaşamak.
TAN SAĞTÜRK
Bina üzerinde dans edeceğim
Bu tür tanışmalar, buluşmalar, paslaşmalar sanat için çok verimli. Projeye, bir binanın üzerinde dans ederek katılacağım. Canlı performans düşündüm ama teknik sorun çıkmasın diye video görüntüsü yansıtacağız. Özgün bir çalışma hazırlıyorum bu proje için. “Direnç” dansımın başlığı olacak. İstanbul’da yaşayan biri olarak neler hissettiğimi yansıtmaya çalışacağım.
ERGİN İNAN
Sonucu ben de merak ediyorum
İşlerimde de kullandığım Ayasofya üzerinde çalışmak isterdim. Resmimin bir binanın üzerinde dalgalanması, onunla bütünleşmesi önemli bir şey. Aslında yeni bir yapıt ortaya çıkmış oluyor. Yapının üzerindeki yeni yansıma, işlerime farklı anlamlar katacak. Nasıl olacak ben de çok merak ediyorum, heyecanlanıyorum. Bir de galerilere göre daha çok izleyicinin bunları görecek olması çok önemli.
BALKAN NACİ İSLİMYELİ
Umarım sarsabilirim
Bir ressamın hayatındaki en büyük tutku görkemli bir şehrin dev binaları ölçeğinde resimlerini sergileyebilmektir. İşlerinizi İstanbul’daki yüzbinlerce insana gösterebilme şansı her zaman yakalanmaz. Proje için üç videomu yeniden kurguladım. Yaşayan her şeyi korumak ve ölümden uzaklaştırmak konulu bir kurgu oldu. Çünkü kıyıcı bir toplumla acımasız bir dünyada yaşıyoruz. Herkesi diğerlerinin hayatına, taleplerine, duygularına saygılı olmaya çağırıyorum. Türkiye’de ölümleri kanıksamış bir toplum yaşıyor. Sanat, bir anlamda sarsabilir, uyarabilirse çok iyi olacak.
MEHMET GÜNYELİ
2010’u beklemeye gerek kalmadı
2010’u beklemeye gerek yok. Zaten İstanbul son yıllarda gerçek anlamda bir sanat ve kültür başkenti oldu. Bu kadar usta sanatçının biraraya gelmesi de önemli bir adım. Projede, son yaptığım Dervişler isimli fotoğraf serisini kullanacağım. Tom de Graeve, bu fotoğrafları Berlin sergimde görmüştü. Bu yüzden kullanmak istiyor ama İstanbul fotoğraflarını da eklemeyi düşünüyoruz.
BEDRİ BAYKAM
Yarı korsan yarı legal bir iş
Proje için resimlerim videolarım arasında tercih yapacağım. 80’lerde yıllarca sokaklarda korsan graffiti yapmış biriyim. Şimdiyse yarı korsan, yarı legal bir iş üzerine çalışıyoruz. Yarı korsan diyorum çünkü o akşam nelerle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Şikayet eden olabilir, neden o resmi seçtin diyen de... Ama İstanbul’un çok heyecanlı bir gece yaşayacağından eminim.