Başbakan Erdoğan, "Bu sizi ürkütmüyor mu? Medyanın bir bölümü tamamen karşısında ve siz bu açık rekabeti sürdürmektesiniz. Böyle mi devam edeceğini düşünüyorsunuz? Oradaki yaklaşımınız nedir?" sorusu üzerine şunları söyledi:
"Biz bu partiyi medyayla kurmadık, milletle kurduk, medyaya rağmen kurduk. Bu partinin sahibi millet. Türkiye'de bir defa güvenilirlik anketleri yapıldığı zaman son sırada medya çıkıyor. Son sırada medya çıktığına göre bu partinin sahibi de millet olduğuna göre, 'yalan, yanlış haber yapan' ifadesini kullandım dikkat edin. 'Medyaya karşı tavır alın' dedim. Niye? Halkımı aldatıyor,
milletimi aldatıyor.
'Medya da temiz olmalı'
Biz temiz toplum, temiz medya istiyoruz. Temiz medya, temiz toplumun oluşmasını getirir. 'Basın Ahlak Yasası' diyorlar, 'biz bu ilkeleri benimseriz' diyorlar. Peki nasıl benimsiyorsunuz? Toplumun ahlak değerlerinden tutunuz, toplumdaki bütün bu değerlerin yanında yalan, yanlış haberlerle halkı yanlış yönlendirmeye kadar her şeyi yapacaksın, reyting uğruna yapmadığın şey kalmayacak, affedersin bir tane evi arayacaksın, arayacaksın bulacaksın, onu sanki Türkiye'de her yer öyleymiş gibi göstereceksin, bir tane okulu arayacak
bulacaksın onu sanki bütün okullar öyleymiş gibi göstereceksin, bir tane hastanede yanlış bulacaksın onu bütün hastaneler böyleymiş gibi göstereceksin, yani bu halkı bu denli taciz etmeye hakkınız yok ki bakın benim halkım bunları yutmuyor."
Başbakan Erdoğan, medyanın işine geldiği zaman 'Avrupa Birliği' dediğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Avrupa Birliği mi diyorsun? O zaman Avrupa Birliği standardında medya istiyoruz. Diyaloğu falan onlar bozdular ve tam aksine onlar zaten seçime giderken bu şeyi ciddi manada başlattılar. Ciddi manada kampanya var. Bu medya bir siyasi partinin yandaşı, bu şekilde götürüyorlar. Kesinlikle bir politik duruş. Zaten köşe yazarlarının içinde biliyorsunuz Ana Muhalefet Partisi'nin bir zamanlar MKYK'sında görev almış olan insanlar var. Zaten devamlı olarak onların danışmanlığını yapan tipler hep orada.
Objektif bakanları görmedim gibi bir şey. Çünkü hepsi aynı havuzun içinde yoğruluyor. Öyle anlar geliyor ki icabında hepsi patronunun haklarını savunuyor. Bunu savunurken 'Acaba yahu bizim patron da böyle bir şey yapmış mı?' sorusunu kendisine soranları hiç duydunuz mu siz?
Olayı sadece Türkiye içinde bırakmadılar. Dünyada içinde bulundukları bütün örgütleri de devreye soktular. Şimdi o örgütler vasıtasıyla bana ve partime saldırıyorlar."