T24- DİSK’e bağlı Sosyal-İş'in Bilgi Üniversitesi Sendika Brimi, bitirme tezi için porno film çeken öğrencinin kamuoyuna yansımasıyla okulda yaşanan gelişmeleri ve yönetimin son uygulamalarını, YÖK’ün üniversiteye yaptığı baskının sonucu olarak niteledi.
Açıklamada şöyle denildi:
“Özgürlük mü, Skandal mı? The Porn Project” başlıklı haberi izleyen süreçte, tüm Bilgi çalışanlarını ve üyelerimizi derinden sarsan gelişmeler yaşanmıştır. Olay, medyada ve web ortamında Üniversitemizin, çalışanlarımızın sonsuz çaba ve özverileri sayesinde elde ettiği şöhrete zarar verecek bir skandal boyutuna ulaşmıştır.
İki öğretim üyesi ve bir öğretim görevlisi, temel hukuksal ilkeler ve haklar çiğnenerek, soruşturmasız ve savunmasız, yargısız infazı çağrıştıran idari bir tasarrufla işten çıkartılmış, bir üniversite binası kuşatma altına alınmış, çalışanların zamanlarının büyük bir kısmını geçirdikleri ve özel alanlara dönüştürdükleri ofislerine erişimleri yasaklanmıştır.
Tüm bunlar çalışanlarımız ve üyelerimiz arasında, bir tarafıyla pornografiyle, başka bir tarafıyla ‘üniversite’nin temsil ettiği değerler ve ‘üniversite’nin işleyişiyle ilgili kaygılara ve karışık duygu ve düşüncelere yol açmıştır.
Bu çerçevede, DİSK/Sosyal-İş İstanbul Bilgi Üniversitesi Sendika Birimi olarak, aşağıda belirtilen noktaların altını çizmek istiyoruz:
Yönetimde şeffaflık ve katılımcılık fikirlerini sıklıkla dile getiren Üniversite yönetimi, giderek artan gayri-şeffaf uygulamalar içerisindedir. Konuyla ilgili idari soruşturmanın sürmekte olduğu söylenmekte, başka hiç bir bilgi verilmemekte, spekülasyona yol açılmaktadır. Temel hukuksal ilke ve süreçler işletilmeksizin, temel haklar gözetilmeksizin başvurulan idari ve cebri tasarrufların, üniversitede (ve başka işyerlerinde) yeri olamaz. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde asla yeri olamaz. Çalışanlar yargısız infazla işten çıkartılamaz. Binalara, bölümlere, ofislere, yaşam alanlarımıza cebri, polisiye usullerle el konamaz.
Hepimiz, kadının ve kadın bedeninin istismarı, metalaştırılması, cinselliğin ticarileştirilmesi, eril şiddetin yüceltilmesi konusunda büyük bir hassasiyete sahibiz. Bunların üniversite bünyesinde olsun olmasın, bir biçim olarak onaylanması ve yaygınlaştırılması kabul edilemez. Tartışmaya konu olan ‘bitirme projesi’nin, pornografi kapsamına girip girmediği, jüri üyelerinin konuyu bu yönüyle gereğince değerlendirip değerlendirmediği, konunun akademik özgürlük çerçevesinde ele alınıp alınamayacağı, Üniversite’nin etik ve disiplin konularıyla ilgili organlarında, olayla ilgili kişilerin haklarını da gözetecek biçimde, ciddiyetle ele alınması, Üniversite’nin kendi iç kamuoyunda özgürce müzakere edilmesi gereken konulardır. Zira, bu tür etik konular üniversitede layıkıyla tartışılamayacaksa nerede tartışılacaktır?
Öte yandan Üniversite yönetiminin, içinde bulunulan durumu daha da vahim hale getiren bazı tartışmalara en kısa zamanda açıklık getirmesi gereklidir. Bu tartışmaların en önemlilerinden biri, Üniversitemizde yaşanan bu olay nedeniyle, okul yönetiminin ortaya koymuş olduğu ve birçok bakımdan sorunlu olan tutumun YÖK'ün üniversite üzerinde kurduğu doğrudan baskının bir sonucu olduğu düşüncesidir.
DİSK/Sosyal-İş İstanbul Bilgi Üniversitesi Sendika Birimi olarak, Üniversitemizdeki son uygulamaların, teamül haline gelerek otoriter süreçlere yol açmasına, başka durumlara ve başka çalışanlara teşmil edilmesine karşı duracağımızı; akademik-etik standartları, akademik özgürlükleri, Üniversite içerisindeki demokratik müzakere süreçlerini, çalışanlarımızın ve üyelerimizin iş güvencelerini sonuna kadar, her bakımdan savunacağımızı duyurmak istiyoruz.
İşten çıkartılan, aynı zamanda üyemiz olan iki öğretim üyesi ve bir öğretim görevlisinin, hukuktan ve üniversitenin temsil ettiği evrensel değerlerden kaynaklanan her türlü haklarını sonuna kadar ve kararlılıkla savunacağımızı vurgulamak isteriz.