Kültür-Sanat

Bileti al, içeri gir, tadını çıkar: Yusuf Nazım'ın yeni kitabı 'Leyla'yı Beklerken' raflarda

Sunay Akın: Öykü sanatının güçlü bir yağmuru altına girecek ve sonunda sırılsıklam olacaksınız

04 Kasım 2017 04:00

Yusuf Nazım'ın "Leyla'yı Beklerken" adlı kitabı, raflardaki yerini aldı. Yedi öyküden oluşan kitabın önsözünü Sunay Akın kaleme aldı. Akın, "Bileti al, içeri gir ve Yusuf Nazım'ın birbirinden güzel öyküleriyle kaleminin ustalığının tadını çıkar"  ifadesini kullandı.

T24'te de köşe yazıları kaleme alan Yusuf Nazım'ın kitabı, İnkılap Kitabevi tarafından yayımlandı. 

Şair Sunay Akın, Nazım'ın kitabıyla ilgili olarak şu görüşleri dile getirdi:

"Sinemaların girişinde camekânlar içinde sergilenen fotoğraflar vardır. Bunlar, o gün salonda gösterilen filmin sahnelerini içeren fotoğraflardır. "Gelecek Program" ve "Pek Yakında" köşelerinde de, ilerleyen haftalarda gösterime girecek filmlerin tanıtımı yapılır.

Yusuf Nazım'ın öykülerini okurken gözümün önüne hep o fotoğraflar geldi. Ne kadar iyi bir tanıtım yazısı yazmak istersem isteyeyim, bir sinema filminin akıcılığından uzak, çerçeveye tutsak kareler sergilemekten öteye gidemeyeceğimi biliyorum.

Siz, fotoğraflara bakıp bilgi sahibi olmak isterken, o esnada birileri sinema salonunda filmin heyecanını yaşıyordur. 
Okuduğunuz bu önsöz yazısı da böyle bir zaman kaybıdır. Bileti al, içeri gir ve Yusuf Nazım'ın birbirinden güzel öyküleriyle kaleminin ustalığının tadını çıkar.

Ceketteki kestane renkli saçın gizemi, Harçik Çayı'nın hatıra defteri, 413 numaralı kapı, Kanada'da on beş yaşındaki bir kızın doğum günü ve daha nice serüven bekliyor sizi.
Victor Hugo'nun şu sözünün doğruluğuna bir kez daha inandım, Yusuf Nazım'ı okurken; "Ey şair; bana yağmurdan bahsetme, yağdır!"

Öykü sanatının güçlü bir yağmuru altına girecek ve sonunda da sırılsıklam olacaksınız.
Bir daha da, Yusuf Nazım'ın yeni bir kitabı çıktığında, fotopraf karelerine bakmak için zaman kaybetmeyecek, önsöz yazısının yanından geçerek, öykülerin akıcılığına bırakacaksınız kendinizi. 

Kitaptan tadımlık: 

"Saçı başı dağılmış, montunun yakası yana kaymış, yaka paça sürüklenerek götürülürken can havliyle başını koridora çevirip 'Leeylaaa!' diye gücünün yettiğince bağırdı."

"Sanki Leyla, her an koridorun sonundan tekerlekli sandalyesiyle görünüverecekti. Sanki Tanrı armağanıymış gibi güzel gözleriyle kalbinde biriktirdiği sevgisini hastane koridorunun kalabalığına armağan edecekti."

"Uzaktan bakıyor olsak da, bizzat yaşıyor olsak da bu ülkede kişi başına düşen acı oranı, muhakkak ki boyumuzu aşıyor. Her bölgenin ayrı bir hikâyesi, derdi, kederi var."