Televizyon ekranında İstiklal Marşı okunurken, nöbet değiştiren üniformalı askerler... Oyuncu Mehmet Ali Alabora, bu görüntülerin kendisine, çocukluğunda televizyonun açıldığı ve kapandığı saatleri çağrıştırdığını söylüyor. Alabora, bugün eski görüntüleri kullanarak sahnelediği oyunda, yaşam hikâyelerini anlatıyor. “Muhabir”, sanatçı bir aileden gelen ve bir dönem muhabirlik de yapmış olan Mehmet Ali Alabora’nın kişisel anekdotlarından derlenerek hazırlanmış bir oyun. Alabora, şöyle konuşuyor: “Ben 32 yaşındayım ve herhalde benim 32,5 yıllık yaşantım, Türkiye’nin 32,5 yıllık en karanlık dönemlerinden bir tanesi. 1980 darbesiyle başlayan ve o darbenin hayatımıza nasıl sirayet ettiğiyle devam eden bir hayatı yaşıyoruz. Ve bunun için ülkenin içinde savaşlar, ülkenin içinde ölüler, faili meçhuller, baskılar işkenceler, 600 bin kişinin fişlenmesi ve sorgu altına alınması gibi olaylar var. Türkiye açısından çok tuhaf bir dönüşüm zamanının tarihi olmuş oluyor benim küçücük hayatım aslında.
"Türkiye geçmişi ile yüzleşmeye hazır"
Garajistanbul Muhabir’i “şimdi de Mehmet Ali Alabora’nın kişisel hikâyesinden hareket ederek, bireysel olandan toplumsal olana varmayı, kendi haberlerimiz aracılığıyla bellek tazelemeyi, farkındalık yaratmayı, gerçeğe, olana bitene yeniden bakmayı, değişmeyi ve değiştirmeyi seçiyoruz” sözleriyle anlatıyor. Kendi hikayelerini görüntüler, fotoğraflar, şarkılar eşliğinde sahneye taşıyan Alabora, Türkiye’nin geçmişi ile yüzleşmeye hazır olduğunu söylüyor: “Ben bu oyunun çalışıldığı müddet içinde hiç sansür yapmamaya çalıştım. Tepki geleceketir. Ama bugün Türkiye’deki çoğunluğun bu darbe ile yüzleşmek istediğini düşünüyorum. Biz bunu aşamazsak, bununla yüzleşemezsek huzurlu olamayacağız. Toplumsal olarak huzurlu olamayacağız.”
Uzun süreç
Garajistanbul tiyatrosu, Almanya’dan ya da İsviçre’den yönetmenlerle sürekli işbirliği içinde. Ortak yapımlar Avrupa ile Türkiye arasında yolculuğa çıkıyor. Mehmet Ali Alabora da klişelerle bezeli dönemin artık geçmişte kaldığını söylüyor. Genç oyuncuya göre, Türkiye sanatıyla yurt dışında artık daha fazla tanınıyor. Ancak Alabora, yerleşik algıların değişmesinin zaman isteyen bir süreç olduğuna da dikkat çekiyor: “Semih Kaplanoğlu Altın Ayı aldı Berlin’de. Klasik müzikle uğraşıp Fazıl Say’ı tanımayan herhalde kimse yoktur. Mesela Freiburg’da bir tane karikatür kitapları satan bir dükkan buldum, Ulrich. Ska dinliyor. Sizin Eurovisyon’a katılan Athena diye bir gurbunuz vardıi söyleyin onlara unutulmadılar, ben unutmadım onları dedi. Külütürel dediğiniz şey bir anda milyonları değiştirecek bir şey değil,i böyle böyle sirayet edecek bir şey…”