T24 Kültür Sanat
Belgesel Sinemacılar Birliği, bu yıl 5-12 Ekim 2024 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan 61. Antalya Altın Portakal Film Festivali, ifade özgürlüğü ve telif hakları ile ilgili açıklama yaptı. Birlik tarafından yapılan açıklamada, "Belgesel filmlerin sansürlenerek festivalden çıkarılması, sinemacıların tepki göstererek festivalden ayrılması ve festivalin iptal olması belgesel sinemacıların değil festivali düzenleyenlerin sorunu ve sorumluluğudur! Unutulmamalıdır ki geçen yıl yaşananlardan sonra ortaya çıkan mağduriyetler giderilmeden, kişileri tartıştırıp olguları ve sorumlulukları göz ardı eden bir festival sinemaya asla ve asla hizmet etmeyecektir!" denildi.
Geçen yıl 7-14 Ekim'de düzenlenmesi planlanan 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali, festival programından iki kez çıkarılan "Kanun Hükmü" belgeseli üzerinden ilerleyen sansür tartışmalarının ardından iptal edilmişti.
Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi tarafından, sansürlenip gösterimi yasaklanan filmlerden oluşan bir seçkiyle Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne alternatif olarak hazırlanan Özgür Portakal Film Günleri listesinde yer alan "Kanun Hükmü" belgeselinin gösterimi bu yıl da Antalya Valiliği tebligatıyla engellendi.
"Belgesel sinema; toplumsal hafızanın, ortak aklın ve özgür düşünmenin yansımasıdır"
BSB Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği'nin açıklaması şöyle:
"Biz belgesel sinemacıyız! Konuşuyoruz, konuşacağız. Eğer bir ülkede özgür ve bağımsız bir belgesel sinema alanı bir türlü oluşamıyorsa, onun yaşamına sürekli müdahale ediliyor ve yaşamasına izin verilmiyorsa o ülke dilsiz olmanın ve kekelemenin bütün zaaflarını yaşayacak demektir. Biz bunu hak etmiyoruz!
Belgesel sinema; toplumsal hafızanın, ortak aklın ve özgür düşünmenin yansımasıdır. Egemenlerin hamaset içinde sürekli dile getirdiği 'geçmiş'i doğru kavramanın, kültürel sürekliliği yaşatmanın, toplumların kendisini yeniden üretebilmesinin özgün araçlarından biridir. Belgesel filmler kimileri görmek istemese de duymak istemese de toplumsal ve bireysel sorunlarla yüzleşebilmeye olanak sağlar. Belgesel sinema özü, doğası gereği eleştireldir. Egemen medyanın görülmesini istemediği ya da görmezden geldiği olguları bulabileceğimiz en önemli alanlardan biri belgesel sinema. Eleştirilerimizden ve belgesel sinemanın eleştirel tavrından asla vazgeçmiyoruz.
Festivaller ise sadece belgesel filmler için değil sinema ekosistemindeki tüm alanlar için hâlâ çok önemli ortamlar. Filmleri gerçekleştiren ekip üyeleri, seyirciler, öğrenciler, amatörler, profesyoneller, festivali düzenleyen yerel dinamikler, ulusal ve uluslararası sektör insanları festivallerde bir araya gelir; tanışır, buluşur, öğrenir, beslenir, paylaşır, ortaklaşır ve sinema sanatını yükseltir. Bu değerli özellikleriyle festivaller hepimizindir; festival düzenleyicilerinin tasarrufuna, keyfiyetine, vurdumduymazlığına bırakılamaz. Sinemacılar olmazsa festivaller de olmaz!
Türkiye'nin en köklü festivallerinden biri olan Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin son yıllarda özellikle belgesel filmler etrafında kopartılan fırtınalarla anılıyor olması sadece endişe vermiyor; bir korku ikliminin rüzgârlarını estiriyor. Belgesel filmlerin sansürlenerek festivalden çıkarılması, sinemacıların tepki göstererek festivalden ayrılması ve festivalin iptal olması belgesel sinemacıların değil festivali düzenleyenlerin sorunu ve sorumluluğudur! Unutulmamalıdır ki geçen yıl yaşananlardan sonra ortaya çıkan mağduriyetler giderilmeden, kişileri tartıştırıp olguları ve sorumlulukları göz ardı eden bir festival sinemaya asla ve asla hizmet etmeyecektir!
"Belgesel sinemacılar olarak konuşuruz, konuşuyoruz"
Fikir ve düşünceleri sanat yoluyla ifade etme özgürlüğüne ağır darbelerle sonuçlanan bu tür olumsuzluklar, sorunlarla yüzleşilmediği sürece yaşanmaya devam edecektir! Bu sorun sadece Antalya değil bütün festivaller için geçerlidir. Engellemeleri, liyakatsiz jüri üyeleri, şaibeli yarışma sonuçları ile anılan değil; sinema örgütleriyle, sinema çalışanlarıyla, sinema yazarlarıyla ve akademisyenlerle kurumsal ilişkiler içinde dayanışarak, paylaşarak hayata sahip çıkan festivaller istiyoruz.
Belgesel sinemacılar olarak konuşuruz, konuşuyoruz, konuşacağız. Belgesel filmlerimize ve onları ortaya çıkaranlara kulak verin! Evrensel değerlere sahip, yaşamda ve sanatta ifade özgürlüğünü savunan, insana ve doğaya gerçekten saygı duyan, ifade ve telif hakkını asli unsuru olarak kabul eden festivallerin yanında olacağımızı kamuoyuna saygı ile duyururuz."
TIKLAYIN | İşçi Filmleri Festivali'nde sansür: "Kanun Hükmü" belgeseline yine yasak getirildi |
'Gecenin Kıyısı'nda taraf tutmanın anlamsızlığı üzerine bir hikâye |