Deniz Baykal, grup konuşmasında öncelikli olarak PKK'lıların teslim oluş sürecini değerlendirdi. Baykal, hem PKK'lıların teslim oluş süreciyle, hemde büyük heyecanla ve umutlarla uygulamaya konulan demokratik açılımdan neden vazgeçildiğini sordu ve 2 gün içinde bu konuda çark edildiğini söyledi.
Baykal, şehit ailelerinin de katıldığı partisinin grup toplantısında, TRT'ye kaynak sağlayan gelir kalemlerinin genişletilmesini eleştirdi ve TRT'ye ek gelir konusundaki Bakanlar Kurulu kararının ''Yetki aşımı'' olduğunu savundu. DEniz Baykal, ''Bunu derhal Danıştay'a götüreceğiz. Mahkemeden döndüreceğiz'' diye konuştu.
''Açılım'' (Demokratik) konusunda da değerlendirmeler yapan Baykal, Türkiye'nin aylardır açılımla yatıp, açılımla kalktığını belirterek, Habur sınır kapısında yaşananlara ilişkin eleştirilerini sürdürdü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Habur'un ardından ''Tablodan duyduğu memnuniyeti dile getirdiğini'', 1-2 gün sonra ise Ağrı'da ''Açılımı methettiğini'', aynı gün Erzurum'da ''Sil baştan yaparız'', Pakistan yolunda ''Bu işe ara verdik'' dediğini belirten Baykal, ''Bu süreci iyi anlamalıyız. Bir iki gün içinde çark edilmiştir'' dedi. ''Bu süreç niye tıkanmıştır?'' diye soran Baykal, şöyle devam etti:
''Ne olmuştur, ne yaşanmıştır da büyük heyecanla ve umutla uygulamaya konulan bir politikadan 2 gün içinde çark edilmiştir. Bu süreç niye tıkanmıştır? Taraflar anlaşamamıştır, birisinin istediğini öbürü verememiştir, istenenler artırılmıştır, kavga çıkmıştır aralarında... Pazarlıkta uyuşmazlık var mı? Pazarlıkta uyuştular... Kavga çıktı mı? Allah muhabbetlerini artırsın, aralarından su sızmıyor, can ciğer kuzu sarması. Niye tıkandı? İşin esasında kopmayı gerektiren bir ihtilaf mı var? Hayır. Ne var? Mutabakat sağladığınız planı daha ilk adımda millet tepkisini koyarak uygulanamaz hale getirdi. Bu işi engelleyen ne Başbakandır, ne de başkasıdır. Bu işi engelleyen milletin kendisidir. Milletimiz gözüyle düşünür. Biz bunu anlatmaya çalıştık. Ancak insanlar görünce anladı. Gidişatın nereye doğru olduğunu?''
Açılım politikasına medya, iş dünyası, ABD ve AB'nin destek verdiğini, destekte eksiğin bulunmadığını belirten Baykal, ''Bir CHP, yok. Bu kadar desteğin yanında CHP'nin lafı mı olur. El ele verdiniz, hadi uygulayın da bir görelim bakalım? Niye tıkandı? Aralarında ihtilaf yok, birbirlerini seviyorlar. Niye yapamadınız? Çünkü iş yanlış, işin özü, temeli yanlış. Millet o yanlışı gördü'' diye konuştu.
'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'
Yaz başında bu belge tartışması gündeme geldiği zaman biz bu konudaki anlayışımızı ortaya koymuştuk. Bu konunun iç yüzünün hukuk aracılığı ile açıklığa kavuşturulmasını istediğimizi çok net söylemiştik. Şimdi geldiğimiz noktada yeni bir manzara ile karşı karşıyayız. Türkiye'de çok tehlikeli gelişmelere yol açabilecek çatışma ortamının temelleri atılıyor. Türkiye'de çok ciddi bir güven kaybını getirmekte olan daha şimdiden çok ağır tahribat oluşturmuş planın sahnelenmesi ile karşı karşıyayız. Bu yaz başlarında albay olarak çıktı şimdi karşımıza ordu komutanı sorunu olarak gelmiştir. Türkiye'de silahlı kuvvetlerin kurumsal kimliğini komuta kademesini doğrudan hedef alan tablo ortaya çıkmıştır. Ortada 4,5 ay önce iç yüzünü ortaya koyma fırsatı olduğu halde neden çözülmedi?
Neyi hazırladık ta 4,5 ay önceki albay problemini genelkurmay başkanı problemi haline getirdik. Kim yaptı bunu tesadüfen mi oldu bu? Bakıyorum ihbar mektubunda bir belge ile ilgili Türkiye'de siyasi partileri hedef alan ve ithamlar yer almış. Eğer bu konuda bir büyük tartışmayı açmak kararı alındıysa biz buna memnuniyetle gideriz. CHP TSK ile ilişkisini büyük bir sorumluluk duygusu içinde kendi demokratik inanç ve ilkelerinin gereği doğrultusunda sürdürmüştür. CHP bu süreç içinde gün olmuştur TSK'nın yaptığı yanlışları ortaya koymakta tereddüt etmemiştir. 1 Mart 2003'teki tezkereleri hatırlayın. O zaman bize diyorlardı ki Genelkurmay Destekliyor bizde demiştik ki herkes işini yapacak. Elbette asker bu konudaki değerlendirmesini sunar ama kararı alacak olan siyasetçidir. Daha sonra çeşitli aşamalarda bu tartışmaları yaşadığımızı biliyorsunuz.
Dolmabahçe buluşmasının hiçbir şekilde devletin bilgisi dışında tutulamayacağını yine biz söyledik. Yine hatırlayınız MGK bu açılım politikasının arkasında olduğu açıklamayı yaptıktan hemen sonra bir an bile tereddüt etmeden en gür sesle ne kadar yanlış olduğunu CHP söylemiştir.
Şimdi TSK’ya karşı CHP'ye karşı orada bir işbirliği içindeymiş gibi ihbar mektubunu CHP hakkında o ithamı yapması dolayısıyla onu sorma hakkını kendimde buluyorum. Yani CHP'ye itham eden bir ihbar mektubunu tartışmaya açmak kaçınılmazdır. Eğer diğer iddialarda bizimki gibi ise her şey ortadadır. Benim ve arkadaşlarımın hiçbir şekilde demokrasi dışında bir şeyle işi olmaz. Danıştay cinayetini de Başbakan CHP ve bana bağlıyordu ortalık artık yayınlanabilir bildirilerle gerçeği görür noktaya gelmiştir. Bunun ne kadar saçma olduğu her türlü atraksiyon yapılmaya devam ediliyor.
Türkiye'yi ayrıştırma projesini kurumlar bazında tezgâhlamak istiyorsa bununda çıkmaz yol olduğunu herkes görecektir. Burada dürüstlük işlemektedir. Devlet imkânlarını elinde bulunduranlar devletin dürüst insanlarına karşı gerekli saygıyı göstermelidirler. Hep beraber buna bakacağız. Şu bir gerçek bu iktidar 7 yıldır tarihte yaşamadığımız sorun sıkıntılarla karşı karşıya bırakmıştır. Bu da o sorunlardan bir tanesidir bununda üstesinden millet olarak geleceğimize inanıyorum" dedi.