Deniz Baykal’ın çarşaflı kadınlara CHP rozeti takması hem parti içinde hem dışında tartışma ve çalkantılara yol açtı. Cumhuriyet gazetesi bugünkü başyazısında Baykal’a destek verdi. Yazıda, kadınlarımızın çoğunun iktidarın erkek egemenliğine prim tanıyan dinci siyaseti altında ezildiği, Baykal’ın ise parti rozeti takarak, tesettürlüleri özgürlük yoluna çağırdığı görüşlerine yer verildi.
Cumhuriyet gazetesinin 'Erkek Egemenliği' başlıklı bugünkü başyazısı:
Ülkemizde giyim - kuşam ile politika arasında süregelen ilişkinin tarihi oldukça eskidir.
19’uncu yüzyılda Osmanlı kadın ile erkek giyiminde iki yeniliğe açılmıştı.
İmparatorluk payitahtına ‘Fas’tan ‘fes’ getirildi; Suriye’den alınan çarşaf kadın giyimine egemen oldu.
Padişah İkinci Mahmut bir genelge yayımlayıp ordu mensuplarının fes giymelerini zorunlu kılmıştı. İkinci Abdülhamit ise saray kadınları dışında ferace giyilmesini yasaklayınca çarşaf yayılmıştı.
Cumhuriyetten sonra fes kaldırıldı; ama, erkek giyimine müdahale eden Atatürk kadın giyimine dokunmadı.
Ne var ki giyim - kuşam davası 21’inci yüzyılda da sürüyor, bugün Türkiye’de türban davası politikanın birincil sorunları arasında yer alıyor.
Sayın Deniz Baykal’ın çarşaflı kadınlara CHP rozeti takması ise hem parti içinde hem dışında tartışma ve çalkantılara yol açmıştır.
Genel olarak bu tartışmalar kapsamında biçimsel dinselliğin mirasını görmek doğaldır; türban, çarşaf, peçe, burka, vesaire, kadını erkekle eşit saymayan mantığın ürünü olan ‘tesettür’ü vurgular.
Tesettür yalnız Türkiye’de yok; bütün İslam coğrafyasında kadını örtme biçimi kimi Müslüman ülkesinde çok sert, kimisinde daha hoşgörülü biçimde uygulanıyor.
Bizde Cumhurbaşkanı ile Başbakan eşlerinin tesettürlü olması ülkemizin son yıllardaki egemen politikasını da gözler önüne sermektedir.
*
Ancak Türkiye’de gerçekleri hiçe sayan garip bir siyasetle kadının tesettür boyunduruğuna alınması özgürlük davası gibi sunulmakta; erkek egemenliğinin dinsel baskıyla bütünleşmesi sandıkta oy ağırlığını sağladığından, demokratik sayılmaktadır.
Tesettürü benimsemiş İslam coğrafyası ise bugün yeryüzünde geri, ilkel, antidemokratik, çağdışı, dinci haritayı oluşturmaktadır.
*
1923 Cumhuriyeti ‘medeni’ ve ‘siyasal’ haklarda kadını erkekle eşit duruma CHP iktidarıyla getirmiştir.
Ne var ki her devrimin bir karşıdevrimi oluşuyor; Türkiye şimdi bu çelişkinin çok partili rejimde hesaplaşmasını yaşıyor.
İstenirdi ki İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra karşı devrim çok partili rejimde ağırlık kazanmasın; kız çocuklarımızın tümü çağdaş öğretim - eğitimden geçtikten sonra kişiliklerine kavuşup özgürlüklerini savunabilsinler...
Ne yazık ki bu amaç gerçekleşemedi.
Şimdi kadınlarımızın çoğu iktidarın erkek egemenliğine prim tanıyan dinci - İslamcı siyaseti altında eziliyorlar.
Bunların içinde CHP’ye oy verenlerin sayısı bir soru işaretidir.
Şimdi CHP Genel Başkanı Baykal çarşaflı kadınlara parti rozetini takarak tesettürlüleri partisine ve özgürlük yoluna çağırıyor.
Ancak erkek egemenliği altında yaşayan tesettürlü seçmenlerden yüzde kaçı bu davete icabet edebilir?
Necla Arat: Başörtüsü kabul, itirazım çarşafa