Politika

Baykal: Erdoğan'ın ampulü geç yanıyor

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, söylediği 7 maddeden 2'sini hükümetin 7 ay sonra uygulamaya koyduğunu söyledi.

23 Mart 2009 02:00
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, söylediği 7 maddeden 2'sini hükümetin uygulamaya koyduğunu belirterek, "Biz bu önerileri eylül ayında yaptık. Bunun ampulü niye böyle geç yanıyor?" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, İstanbul'da miting yapılacak yeterince meydan olmadığını ifade ederek, "Kazlıçeşme'ye başvurduk, dediler ki '2 miting yapılmaz'. Peki şimdi Çağlayan'da 2 miting yapılmayacak mı? Çağlayan'da 2 miting de yapılıyor, 3 miting de yapılıyor da Kazlıçeşme'de niye yapılmıyor?" dedi.

Baykal, partisince Çağlayan Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmaya, "Bu miting, alıştığımız mitinglerden değil. Arkamızda bir miting, sağımızda bir miting kalabalığı, solumuzda bir miting kalabalığı var. 360 derece miting yapıyoruz" diye başladı.

Türkiye’nin dış borcu

Hükümetin iş başına geldiğinde ülkeyi 220 milyar dolar borçla devraldığını, bu borcun içinde Atatürk, İnönü, Celal Bayar, Menderes, Demirel, Özal ve Erbakan dönemlerinin de bulunduğunu belirten Baykal, "Bütün o dönemlerin kullandığı ortak borç 220 milyar dolar iken, üzerine 280 milyar dolar ek borç yaptılar. Bunlar sadece 7 yılda 280 milyar dolar harcadılar" dedi.

Baykal, hükümetin aldığı borçlara, kaynaklara ve imkana rağmen bunu işçiye, esnafa, emekliye tek kuruş olarak yansıtmadığını öne sürdü.

'İsmet Paşa'yı ağzına alma'

Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın meydanlarda kendisine saldırdığını ancak içindeki ateşi söndüremediği için İsmet Paşa'ya saldırdığını öne sürerek, "Neymiş, 'İsmet Paşa 80 yıl önce nüfus cüzdanına 'ekmek karnesi verilmiştir' diye damga bastırmış. İnsaf et insaf. İsmet Paşa'yı ağzına bile alma bir defa" diye konuştu.

Baykal, Türkiye'ye daha kriz gelmeden geçen eylülde iktidarı uyardığını ve gerekli önlemleri almasını istediğini ancak Başbakan'ın aldırmadığını, krizi anlamayı, görmeyi bile başaramadığını savunarak, şunları söyledi:

"Başbakan diyor ki 'İşsizliğe, ekonomik sıkıntıya çare biliyorsan söyle, uygulayalım. Uygulamazsan siyasi hayatını bitiririm'. Ben de ertesi gün çıktım 7 tane çare söyledim. Bir gün sustu, ertesi gün kızgın bir şekilde çıktı, bana hakaret etmeye başladı. 'Öğren de gel, birilerine sor. Sen iktidar değilsin, 40 fırın ekmek yemen lazım' dedi. Bir Başbakan'a yakışıyor mu bu sözler? Sen çare sormuşsun, ben de söylemişim. İster uygularsın, ister uygulamazsın, o sana kalmış. Ne bağırıp çağırıyorsun. Bu üsluba sessiz kalamazdım. Ben de çıktım, ağzının payını verdim. Bu üslubun Başbakan üslubu olmadığını, maganda üslubu olduğunu söyledim ve kendisine bir hatırlatma yaptım. İktidar olmak ayrı, adam olmak ayrı."

‘Ampulü geç yanıyor’

Baykal, söylediği önerilerinin ardından hükümetin 7 maddeden 2'sini uygulamaya koyduğunu belirterek, "Biz bu önerileri eylül ayında yaptık. 7 ay sonra mı aklın başına geldi? Bunun ampulü niye böyle geç yanıyor. Bunun ampulü yanıncaya kadar, Türkiye'de milyonlarca insan işini kaybediyor" diye konuştu.

Uygulamaya konulan bu önerilerin piyasayı rahatlattığını ancak halen diğer önerilerinin uygulanmadığını dile getiren Baykal, "Onları da uygulayacak da etrafında dolaşmaya başladı. Kompleksi var, 'CHP önerdi, doğrusu budur uygulayalım' diyemiyor, etrafında dolanıyor" dedi.

İkinci önerisinin işinden atıldığı için kredi kartı borcunu ödeyemeyen insanlara kolaylık getirilmesi konusunda olduğunu ifade eden Baykal, "Bu insanları temerrüt faizine teslim edemezsiniz. Yüzde 66 kredi kartı faizi ödeyeceksin. Olur mu? Bankaya yatırılan paraya verilen faiz yüzde 12-13. Bu faizleri durdurmak, sabitlemek lazım. 2 yıllık vadeye yayarak, eşit faizle almak lazım. Yüzde 20 faizle al, bankalar yüzde 500 kar etmesin, yüzde 40 kazansın" dedi.

‘Soygun yapanlar devletin baş köşesinde’

"Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş yolsuzluklar bulunduğunu" iddia eden Baykal, şöyle devam etti: "Türkiye'de soygunu yapanlar da sanki en muteber insan gibi, devletin baş köşesinde. Yüzünde utanma yok, o nedenle soygun çağ atladı diyorum."

‘Bunlara haddini bildirmek lazım’

CHP Baykal, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in Uğur Dündar ve Mehmet Ali Birand hakkında bugüne kadar demokratik, siyasi tartışmada duyulmamış sözler söylediğini ileri sürerek, "Türkiye ne hale geldi. Hukuk devleti, demokrasi nerede? Önüne geleni tehdit edeceksin. Bu böyle gitmez. Bunlara haddini mutlaka bildirmek lazım" dedi.

‘Biz tartışalım, Erbil yönetsin’

"Kiminle istersen onunla gel. Uğur Dündar'ı çağıralım, onunla gel. Uğur Dündar bir kere Melih Gökçek ile Kemal Kılıçdaroğlu'nu çıkardı. Orada perişan oldun zaten. Bu nedenle 'Uğur Dündar'ın ayağı uğurlu değil' diye niteliyorsan, o zaman Ali Kırca gelsin. Kırca'nın yönetiminde yapalım. Ali Kırca'yı da beğenmiyorsan, Mehmet Ali Birand var. Birand gelsin. 'Canım bunlar olmasın' diyorsan, halkın çok sevdiği bir şovmen var. Mehmet Ali Erbil gelsin yönetsin. Erbil de hediye dağıtmasını biliyor. Sen de bir şeyler dağıtmaya meraklısın. Erbil çamaşır makinesini, dolapları dağıtsın. Olur mu? İstersen bu tartışmayı oğlunun başında bulunduğu ATV'de yapalım. İstersen Almanya'daki Deniz Feneri paralarıyla kurulmuş olan o kanalda yapalım. Daha ne yapayım."

Dündar'a sahip çıktı

Baykal, dün çok önemli bir olay yaşandığına da işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ankara mitingi öncesinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Uğur Dündar ve Mehmet Ali Birand hakkında bugüne kadar demokratik, siyasi tartışmada hiç duyulmamış sözler söyledi. (Bu iki kişiye eğer ben dünyayı dar etmezsem, ben de Melih Gökçek değilim) dedi. Bu insanlar görevini yapan, Türkiye'nin saygın televizyon yorumcuları, habercileri. Hepimizin bunlardan zaman zaman şikayeti olur. Televizyoncunun işi ayrı, siyasetçinin işi ayrı. Bazen bize de haksızlık yaparlar, yanlış yaparlar, olabilir. Demokrasinin gereği budur. Ama dünyayı dar etmekten bir siyasetçinin bir medya mensubuna yönelik olarak söz etmesi ne demektir. Türkiye ne hale geldi. Hukuk devleti, demokrasi nerede? Önüne geleni tehdit edeceksin. Vatandaşı tehdit edeceksin, şantaj yapacaksın. Gazeteleri tehdit edeceksin, onları kuşatma altına alacaksın. Gazetecileri tehdit edeceksin, şantaj yapacaksın. Bu böyle gitmez. Bunlara haddini mutlaka bildirmek lazım. Milletin üstünlüğünü önümüzdeki seçimde bunlara mutlaka göstermek lazım."

‘İki kişinin dokunulmazlığını kaldıralım’

CHP Genel Başkanı Baykal, 550 milletvekilinden sadece Başbakan Erdoğan ile kendi dokunulmazlığının kaldırılması önerisinde bulundu.

"Birbirimiz hakkında ne söyleyeceksek söyleyelim, yargı gereğini yapsın" diyen Baykal, "Var mısın dokunulmazlığını kaldırmaya? Bir Başbakana dokunulmazlık zırhının arkasına saklanmak yakışıyor mu?" dedi.

‘Ananızı mutlaka alın’

Deniz Baykal, 29 Mart Pazar sabahı herkesin oy kullanmaya gitmesini isteyerek, "Babanızı, bilhassa ananızı da yanınıza alıp, sandığa gidip oy kullanın. Ananıza da deyin ki; 'Anacağım, seni merak edenler varmış?' Ananızı mutlaka alın. Bu seçim anaların seçimi. Tüm anaları sandığa davet ediyorum" dedi.

Konuşmasının ardından Baykal, İstanbul'daki ilçe belediye başkan adayları ile Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu da anons ederek, toplu bir şekilde alandakileri selamladı.