CHP Genel Başkanı Deniz Baykal grup toplantısında konuşuyor. İşte konuşmasından satırbaşları;
- Geçen haftanın temel konusu birbiri ardına ortaya çıkan dış politika gelişmeleri. Obama 24 Nisan’da konuşmasını yaptı. 22 Nisan gecesinde de Türkiye Ermenistan’la birlikte yol haritası açıkladı. Türkiye’nin dış politikasında kendini gösteren bir temel politikanın ortaya çıkmasına neden oldu. Şimdi geldiğimiz noktada yavaş yavaş AKP’nin dış politikasının somut ve ağır sonuçları ortaya çıkmaya başlamıştır. Herkes bir anda ‘ne oluyoruz’ sorusunu sormaya başladı.
- Obama 24 Nisan’da bir konuşma yaptı. Obama’nın konuşması Ermenistan’ın 1915 olaylarıyla ilgili yorumunu birebir benimsediğini ortaya koyan bir anlayışla yapılmıştır. Yorum da terminoloji de sahiplenilmiştir. Bu açıklamada 1915 olaylarının öteki boyutu görmezden gelinmiştir. Müslümanların haksız yere öldürüldüğü gözden kaçırılmış, bir denge kurma ihtiyacı göz ardı edilmiştir.
- Rakam verilmiştir, 1,5 milyon denmiştir. Nerden çıktı bu 1,5 milyon? Daha bi dengeli olaya bakma ihtiyacı yok mu? Bu büyük bir haksızlıktır. Bizi ilgilendiren Başbakan’ın yaptığı ilk açıklamada değerlendirmeyi ‘dengeli’ bulduğunu söylemiştir.
- Obama aslında soykırım görüşünü ifade etmiştir, bu konuda görüşüm değişmedi demiştir. Ermenice bu konuda kullanılan standart ifadeyi kabul etmiştir. Bunu da Türkiye ziyaretinden hemen sonra yapmıştır.
- Türkiye Cumhurbaşkanı ve Başbakanıyla kapsamlı görüşmeler yaptıktan sonra bu açıklamayı yapmıştır. Bu konunun Türkiye tarafından nasıl göründüğünü dayanaklarıyla kapsamlı bir biçimde ortaya koymadılar mı? Türkiye böyle bir değerlendirmeyi yapmamış Obama’ya. Bu anlaşılmıştır. Obama’ya Cumhurbaşkanı ve Başbakan kapsamlı bir şekilde bu konudaki yanlışlıkları anlatacak zamanı bulamadılarsa bile kendilerine bazı şeyler hatırlatmak isterim. Kendisine Justin McCarthy’nin kitaplarını verebilirlerdi. ABD’nin saygın 74 tarihçisi bir araya gelip ‘bu soykırım değildir’ dediler. Bu bildiriyi verebilirlerdi. Bütün bunlar bir kenara bırakılmıştır. İngiliz bakanların her yıl 1915 olayları bir soykırım değildir diye yaptıkları açıklamaları Obama’nın önüne koymak gerekirdi. Obama’ya 1948 tarihli BM’nin soykırımla mücadelesinin metni verilebilirdi. Bir ülkeyi soykırımla suçlamak ağır bir itham ortaya koymaktır. Kimse yetkili bir mahkeme kararı olmadan kimseyi suçlu ilan edemez.
- BM kararıyla kurulan bir mahkeme Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım karara bağlanırsa bu konuda ne yapılması gerektiği bellidir. Bu olmadan 1915’ten günümüze kadar geçerli olan uluslararası hukukun temel anlayışına aykırıdır.
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde der ki: Bir kişi suçu kanıtlanana kadar suçsuzdur der.
- Türkiye’ye yönelik bu suçlamaların yapılması hukukla bağdaşmaz. Bu tabloyu büyük bir üzüntüyle tespit ediyorum. Bu tablo karşısında Türkiye’nin takındığı tavır üzüntü vericidir. Türkiye ne bu konuşmadan önce, ne bu konuşmadan sonra bu konuya nasıl yaklaştığını anlatmayı başaramamıştır. Bu önemli bir dış politika zafiyetidir.
- Başbakan önce dengeli dedi, sonra hatasını gördü ve onu toparlamaya çalıştı ve kararlı bir tavır takınmaya çalıştı. Türkiye ile Ermenistan arasındaki görüşmelerin hangi noktada olduğuna yönelik açıklamanın hemen ertesinde çıkmıştır. Türkiye 22 Nisan gecesinde ‘Biz yol haritasında mutabakat sağladık, gerekeni yapacağız’ dedikten sonra Obama bu açıklamayı yaptı. Bu daha da vahimdir.