Yaşam

'Bay Doğru' ve 'Bayan Mükemmel'in izinde

Eğer uygun bir partneriniz varsa sevgililer günü romantik olabilir. “Bay Doğru ve Bayan Mükemmel” adlı kitap partner arama sürecinin tarihini inceliyor ve her şeyin eskisinden daha kolay olduğu sonucuna varıyor.

14 Şubat 2017 20:54

DW: Kitabınız “Bay Doğru ve Bayan Mükemmel”de okuyucuya, partner arama sürecinin kültürel tarihi üzerinden eski ilk gençlik aşklarından, yeni bekarlara oradan büyük aşklara uzanan bir keşif gezisi sunuyorsunuz. Eş bulmak şimdi mi daha zor yoksa 19. yüzyılda daha mı zordu?

Annegret Braun: Beklentiler her halükarda çok yükseldi. Eskiden insanlar ebeveynlerinin önerdiği eşlerle yetiniyorlar ve olumlu olanı görmeye çalışıyorlardı. Uygun eşi bulmak ebeveynlerin göreviydi. 19. yüzyılda evlenmek isteyenlere kimle evleneceğini başkaları söylediği için o zamanlarda evlenmek daha kolaydı.

Mesela kadın yazar Henriette Herz aklıma geliyor. Oldukça genç bir yaşta kendinden iki kat yaşlı bir doktor ve yazar Marcus Herz ile evlendi. Kocasını yakışıklı sayılmazdı, ama oldukça entelektüel biriydi diye tarif ediyor Henriette Herz. Yani onu düşünürken kafasında biraz güzelleştiriyordu. Söylediğine göre kocasını hayal ederken okumuş olduğu romanlardan yararlanıyormuş. Neticede onunla evlenmiş olmaktan mutlu olduğunu söylüyor. Daha çok parası olmuş ve ne yiyeceğine karar verebiliyor olmak gibi bir takım avantajlardan bahsediyor. O zamanlar erkeğe ilişkin beklentiler bugünkü kadar yüksek değildi, kadınlar için özellikle evlenmiş olmak mutlu olmaya yeterliydi, şehirli kadınlar için bekar kalmış olmaktan daha kötü bir şey yoktu.

19 yy’da bekar kadın kusurlu bir varlık olarak kabul ediliyordu. Bu bakış açısında değişiklik oldu mu?

Şehirli kadınlar eğer evlenmemişse, eksik biriydi. Genel kabul edilen görüşe göre evlenmemiş kadın hayatında yapması gereken bir şeyi gerçekleştirmemiş olarak kabul ediliyordu, hatta kadınlar kendilerini böyle hissediyordu. Kırsalda ise bekar olmak normal bir durumdu. Fakir halk kolayca evlenemezdi. Aşk ilişkileri yaşamalarına rağmen evlenmemiş çok sayıda hizmetçi vardı. Bu yüzden kırsalda evlilik dışı çocuk sayısı fazlaydı. Bugün ise bekarlar daha özgürler. Bekarlığın bir eksiklik olarak algılanmaması önemli. Her insan önce bireydir. Yani bir ilişki içinde olduktan sonra birey haline gelmez.

Kitabınız ilişki arayanlar ve onların hikayelerinden oluşuyor. Tüm bunları nereden buldunuz?

Özellikle Freiburg’da bulunan Alman Günlük Arşivi’ndenden yararlandım. En çok özgün olanlar etkileyiciydi. 1920 civarlarında günlük tutmuş bir kadının günlüklerine rastladım. Çok cazibeli bir kadın ve fazla sayıda aşığı olmuş ama çoğunlukla talihsiz ilişkiler yaşamış. Onlar tarafından aldatılmış ve ayrılmış. Sonrasında kendisini hayal kırıklığına uğratan erkeklerle oynamaya başlamış. Günlüklerinde yazmış olduğu hayal kırıklıkları okuduğumda bu kalbime dokunmuştu.

2014’ten beri Almanya’da evlilikler tekrar artışta. Federal İstatistik Dairesi’nin rakamlarına göre 2015’den bu yana 400 bin kişi “Evet” demiş. Günümüzde evlilikleri hala cazip yapan şey nedir?

1970'er ve 80'lerde insanlar evlilik kararı vermek konusunda çekingen davranıyorlardı, bir çocuk yoldaysa mesela. Bugün beklentiler daha çok mümkünse etkileyici bir yüzükle romantik bir evlilik teklifi alınmasına yönelik. Tabi bir de bu sosyal medyada paylaşılacak olması var. Gelinliğin bile özel olması gerekiyor. İnsanlar düğün törenini yeniden keşfetti. Romantik aşk ideali düğün törenini cazipleştiriyor. Aynı zamanda düğün töreni insanlara ilişkinin bağlayıcılığı hep sürecekmiş gibi bir izlenimi veriyor. Her şeyin çok hızlı değiştiği günümüz dünyasında bağlılık ve süreklilik hala çekici bir şey.

Kitabınız sadece evlilikle alakalı değil onun yanında kaçamak ilişkileri, flörtleri, kur yapma adetlerini ve online ilişki platformlarını da kapsıyor. İnternette "Bayern Flirt”, "Zenginler güzeli arıyor”, "Bekar kasaplar” gibi sayısız platform var. Online ilişkilerin tarihini biraz anlatır mısınız?

1965 yılında New York'ta muhasebeci Lewis Altfest ve IBM programcısı Robert Ross kısaca TACT denilen uygunluluk testleri yapabilecek teknik bir makine geliştirdiler. Müşteriler 5 dolar karşılığında 5 tane uygun partner önerisi alıyordu. Kendilerine en uygun partneri bulabilmek için öncesinde 100 çoktan seçmeli soruyu cevaplamaları gerekiyordu. Sonra bunlar bilgisayara aktarılıyor ve en çok benzer cevap vermiş kişiyle eşleştiriliyordu. İnsanların birbirlerini tanımalarını kolaylaştırmak için Lewis Altfest ve Robert Ross partiler düzenliyordu. Okuduğum kadarıyla bugünkü ilişkilerin üçte biri online ilişki platformları ya da internet aracılığı ile oluyor.

Bu türden bir eleme sadece online ilişki platformlarında olmuyor. "İlk görüşte evlilik” adlı programda da evlenecek çift ilk defa evlendirme dairesinin önünde tanışıyorlar ve kısa bir süre sonrasında evleniyorlar. Ayarlanmış evliliklerin geçmişte bu kadar radikal değildi. Bu tip programlar acaba Almanya'daki partner seçimindeki özgürlüğü kısıtlayarak seçimi kolaylaştırmak için yapılan umutsuz denemeler mi?

Televizyon programı etkiyi artırmak için elbette durumu biraz daha radikalleştiriyor. Beni asıl şaşırtan bu programa katılmaya hazır binlerce insan olması. Bu insanların sadece televizyona çıkmak istediklerini sanmıyorum. Bunun için başka programlar da var. Yapılan görüşmelerde görülüyor ki katılımcılar önceki ilişkilerinden hayal kırıklığına uğramışlar. Artık hislerine güvenmediklerini dile getiriyorlar. Biraz da bilimi bu işin içine katarak rasyonel bir seçim yapmak istiyorlar. Programda kimin kimle uyumlu olduğunu belirlemek için bir çok test yapılıyor ve önceki ilişkilerinin nasıl olduğuna ilişkin çokça soru yöneltiliyor.

Buradaki problem, bu tip önceden yapılmış hazırlıklara dayanan yaklaşımlarda bile duygusal beklentiler yine yüksek oluyor. Çünkü yarışmacılar yine ideal partneri arıyorlar ve ona aşık olmak istiyorlar.

Ammegret Braun (54) kültür bilimleri alanında doktora sahibi ve Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi'nde Halkbilim/Avrupa Etnolojisi dersleri veriyor. "Bay Doğru ve Bayan Mükemmel" kitabının dışında evlilik ve partner beklentilerine, kırsal kesimde yaşayan kadınlar üzerine, kadınların mutluluk hislerine ve Bayern Radyosu'nun kadın kanalına ilişkin kitaplar yazdı. Münih yakınlarında Dachau bölgesinde yaşıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Söyleşi: Laura Döing