Kültür-Sanat

Başka isimler altında

Taraf Gazetesi’nin Salı ekinde Ece Sakar’ın kaleme aldığı “Başka isimler altında” başlıklı yazı edebiyat dünyasında sıklıkla başvurulan bir alı

02 Eylül 2008 03:00
Taraf Gazetesi’nin Salı ekinde Ece Sakar’ın kaleme aldığı “Başka isimler altında” başlıklı yazı edebiyat dünyasında sıklıkla başvurulan bir alışkanlığı, müstear isim kullanımını, konu ediyor.

***


Başka isimler altında

Tarih boyunca dünyanın hemen her ülkesindeki yazar-çizer İnsanlar zaman zaman, yazdıktan şeyleri kendi adlarıyla yayımlamak yerine farklı bir adla yayımlamayı seçmişler. Bunlara 'takma ad' da diyebilirsiniz ama bence demeyin. Çünkü dil üzerinden yaptıkları tarihsel çağrışımlarla 'müstear isim' ya da 'mahlas' İfadeleri hem daha aydınlatıcı, hem de daha şık.

Esasen 'müstear isim' İle 'mahlas' sözcükleri her türden 'takılmış ad' için rasgele kullanılmakta, ancak aralarında bir fark da var; İlki, herkesin her türden 'takılmış' ve 'gerçek olmayan' adı için kullanılıyor. Arapça'dakİ 'eğreti ya da ödünç olma hali' anlamına gelen 'ariyet' kökünden türemiş olan müstear isim kategorisine her türden 'takma ad' giriyor. Mahlas ise, esas olarak Divan Edebiyatı geleneği içinde 'yazılı eser üreten yazar ve şairlerin eserleri üzerindeki imzaları için kullanılagelmiş. Halk edebiyatın geleneğinde kullanılan takma adlara da ‘tapşırma’ deniyor. Buradan şöyle bir sonuca ulaşıyoruz gibi geliyor bana: Mahlaslar, müstear olan isimlerdir, ancak tüm müstear isimler mahlas değildir. Dolayısıyla, yazının İlerleyen bölümlerinde, her türden eğreti adı ifade etmek için 'müstear isim' tamlamasını kullanacağım.

Müstear isim tamlamasının Batı dillerinde bugün yaygın olarak kullanılan pseuchnym sözcüğü de Yunanca pseua1 ve nymos köklerinden türetilmiş bir bileşik sözcük. Daha eski dönemlerde kullanılan Nom de plume tamlaması Fransızca olmakla beraber bu terimi İlk kez kullanan Britanyalılar. Batı dillerindeki sözlüklerde pseudonym karşılığında sözcüğün açıklanmasının yanı sıra eş anlamlıları verilirken pen name, alîas, hatta nick name de zikrediliyor. A/ı'asın karşılığı rumuz gibi... "Nickname," ya da Türkiye'deki yaygın kullanımı ile "nik" sözcüğü, bugün artık tüm dünya dillerinde, ilkokul öğrencilerinin bile kullandığı 'İnternet takma adı'.

Tarih boyunca müstear İsim kullanmanın nedeni, genelde yazarın güvenliği üzerinde tehdit oluşturan politik ve/veya ahlâkî baskılar olmakla beraber kimi yazarlar da sodece yakın çevresi üzerinde yarattığı İzlenimin değişeceği korkusuyla bu yola gitmiş. Bazı yazarlar 'gizemli' olmaktan hoşlandıkları için, bazıları da sadece kendilerini eğlendirmek İçin 'takma' ad kullanmışlar.

Yayınevlerinin öneri ve tercihi doğrultusunda ve daha ziyade pazarlama kaygılarıyla müstear isim yaratmaksa, esas olarak söz konusu yazarın herhangi bir biçimde hâlihazırda tanınıyor oluşundan kaynaklanıyor. Bilhassa da belli bir türde eser üreterek İsim yapmış olan yazar ve şairler için, bambaşka bir alandaki üretimini piyasaya sürmek varolan şöhretleri açısından risk teşkil edebiliyor çünkü.

Bu konuda yazılmış üç Türkçe kitap var: Tahsin Yıjdırım'ın Edebiyatımızda Müstear İsimler adlı sözlüğü; Nurullah Çetİn'İn Takma İsimler Sözlüğü ve Halil Bingöl'ün ‘Kaan Metin Aradadır’ müstear ismiyle yayınlattığı Müteferrika'dan günümüze Takma Adlar, Mahlaslar, Lâkaplar ve Rumuzlar adlı eser.

Konuya küçücük bir değinme niteliğindeki bu yazının ise, sadece yerli ve yabancı yazar ve şairler arasından seçilenlerden müteşekkil bir 'ortaya karışık' olmak dışında iddiası yok tabii... Üstelik konu da pek dinamik. Yarın sabah uyanıp çok severek okuduğumuz bir yazarın aslında General Franco olduğunu da öğrenebiliriz (Allah korusun).

Sayısı yüz elliyi aşan aşk romanlarının toplam satış rakamı 280 milyonun üzerinde olan Amerikalı yazar Nora Roberts, erotik gerilim türünde yazdığı İn Death serisini muhtemelen çoğu kadın olan kalabalık okur kitlesini ürkütmemek İçin J.D. Robb adıyla yayımlamaya başladı. Her biri suç niteliğindeki bir karanlık olayın aydınlatılması merkezinde gelişen bu serinin özelliği ise, olayı aydınlatan çiftin ilişkileri bağlamında birbirini takip eder nitelikte olması.
Samuel Langhorne Clemens'İ tanımayanınız yoktur. William Faulkner'in "Amerikan Edebiyatının babası" olarak andığı bu üretken yazarın en tanınan kurgusu kendi müstear adı oldu: Mark Twain. Bu yüzden de, Andrew Hoffman, yazdığı Mark Twain biyografisini Inventing Mark Twain /Mark Twain'in İcadı adıyla yayınladı.

Fransız filozof Francoİs Marie Arouet de bir başka renkli örnek. Kendisi birkaç müstear isimle yazdı. Bunlar arasında en popüler olan isim ise Voltaire. Arouet'in adi adını saklı tutmasının temel nedeni, yazılarında ortaya koyduğu politik görüşleri nedeniyle sürekli olarak Fransa'dan sürülerek hapse atılma riskiyle karşı karşıya olmasıydı.
Daniel DeFoe da benzer bir örnek. O da politik görüşleri nedeniyle çok fazla sayıda düşman kazanmıştı ve bu yüzden de bir çok müstear isimle yazdı. T. Taylor, Andrew Morton gibi müstear isimler arasındaki en yaratıcı ve eğlenceli olanı ise 'Görgü Şahitliği' anlamına gelen Eye Witness.

Edward Alexander Crowley, ya da daha sık rastlanan adıyla Alistair Crowley'inki bir çeşit rekor olmalı; çünkü kendisinin 150 farklı müstear isim kullandığı biliniyor.
Sayıları yüzlerce olan en ünlü müstear isimli Batılı yazarlar listesinden birkaç örnek daha sıralayalım: Ellis Bell adıyla yazan Emily Bronte; Currer Bell ismiyfe Charlotte Bronte; Lewis Carrol olarak çok iyi tanıdığımız Charles Lutwidge Dodson; Maxim Gorky olarak tanıdığımız Alexey Maximovich Peskov; Barbara Vine adıyla yazmış olan Ruth Rendell; "adım yazarlığımın önünde mi acaba" kaygılarıyla Richard Bachman müstear ismiyle roman yayınlamış olan Stephen King...

Bu alandaki ilginç bir örnek de Jorge Luis Borges ile Adolfo Bioy Casares'in ortak çalışmalarında kullandıkları H. Bustos Domeca müstear ismi. Bir de Fernando Pessoa olayı var ki müthiş bir örnek. Portekizli şair ve yazar, Alberto Caeiro, Alvaro de Campos, Ricardo Reis ve Bernardo Soares müstear İsimleriyle sadece şiir veya nesir eserler yayınlamakla kalmayıp tüm bu isimlerin ardındaki gerçek kimliğini gizlemeyi başararak, bu adlarla farklı dergiler kurup editörlük de yapmış.

Çok sayıda müstear isim kullanan yazarlardan biri de Georges Simenon'dur. İki düzineden (azla takma adı olduğu bilinen Simenon'un en sık kullandığı müstear İsmi "G. Sim"dir.
Polisiye ve gerilim türlerindeki bazı yazarlar da üretkenliklerinin enflasyon İzlenimi uyandırması kaygısıyla, müstear isme, bir denge unsuru olarak baş vurmuşlardır. Bunlar arasında John Dickson Carr ile Carter Dickson, Comell Woolrich İle Willliam Irish de aynı kişilerdir. Ayrıca polisiye romanların ünlü ismi Elllery Oueen de, aslında bir ikilinin ortak adıdır: Frederic Dannay ve Manfred Bennigton Lee.

Kadın yazarların pek muteber olmadığı dönemlerde Fransız romancı Amandine-Aurore-Lucile Dupin'ın George Sand adıyla ve İngiliz yazar Mary Ann Evans'ın George Eliot odıyla yazmış oldukları bilinir. Bu gruba başka bir örnek de Karen Blixen'm Out of Africa'da kullandığı Isak Dinesen müstear ismidir.

Benzer mülahazalarla Vincent Ewing müstear ismiyle yazan bir başka kadın yazar da Nihal Yeğinobalı'dır. Yayınevine Amerikalı bir yazara ait Genç Kızlar’ı İngilizce’den çevirdiğini söyleyen Yeğinobalı romanın gerçek yazarıdır. Zira, özellikle de taşıdığı cinsellik boyutu nedeniyle, 1940'lı yıllarda, yirmi yaşındaki bir genç kızın "bu kitabı ben yazdim" demesi büyük bir tepkiyle karşılanacak, daha da kötüsü hiç bir yayınevi tarafından basılmayacaktı. Ancak Vincent Ewiing'in yazdığı Genç Kızlar basıldığı anda adeta kapışıldığı gibi çok uzun yıllar boyunca hep çok sattı.

Divan Şiiri ile Halk Edebiyatı geleneğindeki örnekler biraz daha eskiye dayanmakla beraber, Türkçe yazan yazarların müstear isim kullanma geleneğinin başlangıcı Osmanlı imparatorluk döneminin sonlarında başlamış ve Cumhuriyet Türkiyesi'nde de devam etmiştir. 21. yüzyılda müstear isim kullanan yazar ve şairlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez gibi görünmekte ama asla emin olamayız tabii...

Yaygın olarak kullandığı Server Bedi müstear ismi ile Peyami Safa en ünlü müstear sahiplerinden biridir olasılıkla. Öte yandan, Safa'nın, Bedii Nuri, Hafta, Mi-fa, Bedia Servet, Çömez, Safiye Peyman gibi başka müstear isimler de kullanmış olduğunu biliyoruz.
Aziz Nesin'i tanımayan yoktur, ancak kendisinin müstear isim kullanıp kullanmadığını sorduğumuzda, herkesten kolaylıkla cevap alamayabiliriz. Lâkin Aziz Nesin adı bir müstear isimdir aslında. Yazarın, Filefil, Bahri Filbahri, hatta Ayşegül gibi diğer müstear isimlerinden bugün geniş bir kitle haberdar olsa da, yazarın gerçek adının Mehmet Nusret olduğunu bilmeyenlerin sayısı epeycedir.

Orhan Kemal de bunun benzeri bir başka örnektir. Hepimizin bu müstear isimle andığı yazarın gerçek adı Mustafa Raşit Öğütçü'dür.
Kemal Tahir de F.M. İkinci, Nurettin Demir, Samim Aşkın gibi takma isimler kullanmıştır.
Keza Yasar Kemal'in Azmi Kütüvar müstear ismi ile yazdığını bilen pek çok okur vardır. Ancak, Yaşar Kemal'in gerçek adı sorulduğunda Sadık Kemal Göğçeli adını hatırlamak hiç de kolay değildir. Halikarnas Balıkçısı, müstear isimler arasındaki en şiirsel olanlardan biri ve bu imza ile yayımlanan kitaplar da en çok tanınıp okunan kitaplardandır... Müstear ismi, Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın dramını da yansıtması açısından Türk yazınında özel bir yere sahiptir.

Murat Belge, haftalık Yeni Gündem dergisinde Sadık Özben müstear ismiyle bir dönem köşe yazıları yazmıştır. Necla adlı bir karısı ve Ayşe adında bir kızı olan Sadık Özben'in kimliği zihinleri meşgul etmiş ve bu yazılan kimin yazdığı epeyce bir süre merak konusu olmuştur.
Türkçe yazan yazar ve şairler müstear isim olarak erkek adı seçmişlerdir ama bunların sayısı kadın ismi ile yazan erkek yazarlardan çok daha azdır. Hikmet Feridun Es, kadın ismi ile yazan bir erkek yazara dönemin önemli edebiyatçılarının aşk mektupları gönderdiğini yazar. Nahit Sırrı Örik'in Ayşe Nesrin; Aziz Nesin'in Vedia Nesin, Ayşegül; Tarık Buğra'nın Jale Baysal; Ahmet Rasim'in Leyla Feride, Refik Halit Kara/in Mübeccel Halit, Attila İlhan'ın Nevin Yıldız; Yavuz Bahadıroğlu'nun Nurcan Sevinç; Tahsin Nahifin T Nahide müstear isimleriyle yazdığını biliyoruz.