Başbakan Binali Yıldırım, darbe girişimine ilişkin devam eden soruşturmalar hakkında Adli Veri Bankası tanıtım töreninde bulunan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve yargı mensuplarına seslendi. "'İdam, idam' diye insanlar niye sokakta bağırıyor, sonuç görmek istiyorlar" diyen Yıldırım "Vatandaşlarımız şu noktadan rahatsız. Darbe olalı 6 ay oldu. Silahı alan, insanları öldürenler belli. Niye bunlar hala yargılanmadı diye soruyorlar. Yani bu bizatihi görüntülerde insanları öldüren, insanların üzerine bomba atanlar, bunu itiraf edenler, her türlü delili elde olanlar ayrı bir paket halinde niye yargılanmaz. Ben de size soruyorum. Bunları ayrı yargılayın, bunlarla irtibatlı olanları da ayrıca yargılayın. Vatandaşın yüreğini soğutun" görüşünü savundu.
Yıldırım, darbe girişiminin planlayıcısı olduğu ileri sürülen Fethullah Gülen'in liderliğini yaptığı cemaatin yargı içindeki yapılanmasına ilişkin olarak "Kalkınmada çok fazla şeyi çok daha önce yaptık. Ama adaletteki yapacaklarımızda biraz geciktik. Maalesef ihanete uğradık. Yargıdaki temizlik devam ediyor. Bu alçak FETÖ örgütüyle ilgili temizlikte yargıdaki başarımız diğer kurumlara göre çok daha iyi durumda" dedi.
Adli Veri Bankası'nın tanıtım töreninde konuşan Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Çok uzağa gitmeyelim. 2007 cumhurbaşkanlığı seçiminde Türkiye bir yargı icadıyla karşı karşıya kaydı. 367 milletvekili olmadan Meclis'te Cumhurbaşkanı seçimi yapılamayacağı gibi yargı camiasının duayeni sayılan isimlerin icadı sayesinde cumhurbaşkanlığı seçimi tıkandı. Bugün, cumhurbaşkanlığı sistemine giden adımları o gün yaşanan kriz nedeniyle attık. Halkoylamasına konu olan anayasa değişikliği esasen 2007'de cumhurbaşkanının seçilememesi dolayısıyla gittiğimiz halkoylamasında cumhurbaşkanının vatandaş tarafından seçilmesini öngören anayasa değişikliğinin tamamlanmasıdır. Esasen budur. Olayı bu şekilde görmek lazım. Tabii yargıyla ilgili şanssızlıklarımız bununla sınırlı kalmadı. Daha sonra hatırlayın Erzincan'da başlayan sonra büyüyen kamu vicdanını, vatandaşın vicdanını yaralayan birtakım gelişmeler yargıyla ilgili yeni bir reformu gündeme getirdi.
"Tatarından kurtardık, beterine rastladık"
"Bir tehlikeyi bertaraf ederken farkında olmadan farkında olmadan başka bir tehlikenin kapımızı çaldığının farkına varamadık. Tatarından kurtardık, beterine rastladık. FETÖ'cüler sinsice 2010 referandumundan sonra yürüttükleri faaliyetleri aleni hale getirmiş, yargıyı kendi kirli emelleri doğrultusunda kullanma durumuna gelmiştir. 15 Temmuz darbe girişimi, artık bu aymazlığın zirveye ulaştığı olaylar olarak karşımıza çıktı. Ben, uzun yıllar AK Pari hükümetlerinde Ulaştırma Bakanlığı yaptım. Doğrusu biz hep, 'Trafikte hız felakettir, internette hız berekettir' derdik. Şimdi buna 'Adalette, yargıda hız berekettir'i ekliyorum. Hızlanmamız lazım, geç kalan adalet, adalet değildir. Geciken adalet yargıya olan güveni azaltır.
"Ancak erken hüküm vermenin getireceği sıkıntıları sizler, bizlerden daha iyi bilirsiniz. Ancak vatandaş tarafından baktığımız zaman geciken adalette yargıya olan güveni azaltıyor. İşte bunun için Adalet Sarayları yaptık. Saraylar çok güzel, binalar çok güzel. İçerisi daha önemli, orada karar verilecek insanlar, alınacak kararlar hepsinden daha önemli bunu da biliyoruz. Adalet, mülkün temelidir diye yazılar vardı, bodrumda mahkemeler vardı biz de çocukken böyle düşünürdük 'Temeli demek buymuş' diye. Kaymakamlığın en altındaydı.
"Dosyalarda savcıların en son haberi oldu"
"Vatandaşın beklentisi şu, soruşturma ve kovuşturma iki aşama var. Vatandaş şöyle diyor, 'Yargı soruşturmayı polise havale etmiş, kovuşturmayı da bilirkişiye havale etmiş, bunun adına da yargı diyorlar.' Böyle değil, bu haksızlık. Soruşturmanın neden polise havale ettiği kanaati var.
"17 Aralık'ta biz bunu gördük. Dosyalarda savcıların en son haberi oldu. Polis birisi isimsiz ihbarsız ihbarda bulunuyor. Bu masada oturan ihbar ediyor, yanındaki masada oturan onu alıyor sınırsızca dinlemeler, hukuka uymayan delil toplamalar, sonuçta şu kadar dosyayla savcıdan komut alıp, işlem başlatıyor. Bu yol yol değil. 17 Aralık'ta bütün foyaları ortaya çıktı. İsim vermeyeceğim. Benim en yakınımdaki insana dinleme yapılıyor. Bunu bir şekilde ben öğreniyorum. O dönemdeki İçişleri Bakanı'na söylüyorum, dinleme var diyorum. Gidiyor ilgili birime, deniyor ki, "Böyle bir şey yok"
"Olmaz" diyorum, gidin bir daha bakın. UYAP'a bakıyorlar, UYAP'da yok, polisin dosyalarında bakıyorlar orada yok. İki gün sonra dinleme kesiliyor. Sonra ikinci hakimlikten yapılan bu dinleme dördüncü hakimlikten tekrar başlıyor. Tekrar arkadaşları yola çıkarıyoruz. Gidip geliyorlar yine bir şey yok. Bu dosya 17 Aralık'ta önümüze çıkan dosya. Ne UYAP'ta var ne dosyada.
"Birisi imzasız ihbarda bulunuyor, yanındaki de o ihbarı alıyor sınırsızca delil toplamalar, sonunda dosyalıyor gidiyor savcıdan toptan bir olur alıyor sonra işlem başlatıyor. Bu yol yol değil. İşte bunlar sonunda ortaya çıktı. Yasadışı işlem yapmak bu camiaya yakışır mı? O gece, savcılarımızın elimizdeki vatansever askerlerimizle, polislerimizle, emniyet müdürlerimizle beraber aynı anda gözaltıları başlattılar. O alçaklar, asker kılığındaki teröristler bir kez daha gördüler ki bu ülkenin evlatları, bölücülere asla bu ülkeyi teslim etmiyor. Bu darbenin başarıyla alt edilmesinde büyük gayret gösterdiler, kendilerine de teşekkür ediyorum.
"Size kazık attılar ve kendilerini ifşa ettiler"
"Kalkınmada çok fazla şeyi çok daha önce yaptık. Ama adaletteki yapacaklarımızda biraz geciktik. Maalesef ihanete uğradık. Yargıdaki temizlik devam ediyor. Bu alçak FETÖ örgütüyle ilgili temizlikte yargıdaki başarımız diğer kurumlara göre çok daha iyi durumda. Bunun için sizleri tebrik ediyorum. Bu tesadüfi değil; çünkü siz en önce yüzleşen kurumsunuz. 2010 referandumundan sonra FETÖ'cüler su yüzüne çıktılar. Size kazık attılar ve kendilerini ifşa ettiler. O kadar özgüven sahibiydiler ki, artık bize kimse bir şey yapamaz dediler. Kendilerini ele verdiler, günü geldiğinde hepsini teker teker tespit edip ayıkladınız. Bugün 3 bin 581 hain sizin aranızda artık yok. Yardımcı personelden 5 bin 235'ini yine sistemden temizlediniz. Hala alt kademelerde bu yapıya sahip olan PDY ve FETÖ organizasyonuna sahip olan insanlar mutlaka vardır. Bu konudaki çalışmaları rehavete düşmeden devam etmenizi bekliyorum.
"Görüyorsunuz ki bu alçak örgütle mücadelemiz diğer kurumlara göre daha iyidir. Ayrıca, arabuluculuk, bilirkişilik kanunun yeniden hayata geçirilmesi kurulunun kurulması, iflas ertelemelerinin önüne geçilecek düzenlemelerin yapılması ve kamu denetçiliği gibi kurumların hayata geçirilmesi yargının işini bir ölçüde kolaylaştıracak önemli adımlardan biri sayılabilir. Adaleti ve kalkınmayı 14 yıldır birbirinden ayrı tutmadık. İşte bu bilinçle hukukun temellerini güçlendirecek, işletişini hızlandıracak her yeni adım bizi hızlandırır. Gerekirse yeni Adalet Sarayları da inşa ederiz. Hakim ve savcı sayılarında yüzde 70'e varan bir artış yok. Yargı mensuplarının sayısını 9 binden yaklaşık 16 bine yükselttik. Ses ve görüntülü bilişim sistemi SEBGİS ile ifade edilen savunma alma gibi birçok işlemin uzaktan görüntülü olarak yapılmasına imkan verdik. Fiziki şartlar müsait değildir, böylece ceza yargılamalarının masraflarını da azaltma imkanı bulduk.
"Bunun için OHAL devam edecek"
"15 Temmuz'dan sonra bir OHAL süreci yaşıyoruz, FETÖ'cüleri temizlemek için bu OHAL devam etti. OHAL, vatandaş için ilan edilmiş bir durum değildir. OHAL'i biz kendimize ilan ettik. Sebebi, bu alçak örgütün mensuplarını başta türlü temizleme şansımız yoktu. Bunun için OHAL devam edecek.
"OHAL dolayısıyla memuriyetten çıkarılanlarla ilgili yargı yolu kapalıydı. 70 bin civarında dosya bireysel başvuru ile AYM'de bekliyordu. Şimdi yaptığımız en son düzenlemeyle, bakanımız bahsetmedi ben anlatayım. İtiraz yolunu hukuki bir zemine kavuşturduk. Ancak bunu yeterli görmedik, ileride bu davaların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitme ihtimaline karşın bir itiraz komisyonu oluşturduk. Bu komisyon 7 kişiden oluşturulacak, atama şekilleri belli. İncelemeler sonunda ya görevine iade edilecek, delillere bakılacak. Ya memuriyete iade edecek ya da verilen karar doğrudur diyecek. Bunu yaptıktan sonra bu kişilere yargı yolu açılmış olacak. Ya Danıştay'a ya idare mahkemesine gidecek. En son bireysel başvuruya gidecek. Orada da bir sonuç alamazsa AİHM'e gidecek.
"Bu yaptığımız bir anlamda OHAL süresince dahi hak arama, yargı yolunun açılmasıdır. Böylece bütün mağduriyetleri ortadan kaldıracak. Her ne kadar ihanet yapmış olsalar da Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devleti, herkesin hakkını hukukunu sonuna kadar aramasıdır. Etkin itiraz sistemini de böylece başlatmış olacağız. Burada verilen kararlar adli kararlar değil, idari kararların kesinlik kazanmasıdır. Bu kararlar hak arama yollarını açmaya yarayan kararlardır.
"Vatandaşın yüreğini soğutun"
"Bakın bugün yargı mensupları, işte FETÖ bağlantılı olanların görevine son verildi. Bunlar Danıştay'a gittiler, Danıştay bakamam diye geri gönderdi. Dolayısıyla bu mekanizmayla tekrar itirazlarını yapabilecekler. Bu itirazdan sonra da artık mahkemeler ben bakmam diyemeyecek. Ama bu ülkeyi yıkmaya çalışanlar tekrar sağdan soldan arka kapıdan giremeyecekler. Kazaya kurban gidenler olabilir, mümkündür. Bunların mağduriyetlerini önlemek hukuk devleti olarak da bizim görevimizdir. Tüm hukuk mekanizmalarını eksiksiz çalıştırmak için gereken her çalışmayı yapıyoruz.
"Adalet, adalet, adalet, adalet; adalet olmayan yerde hiçbir şey olmaz. Onun için hepimizin görevi değerli konuklar, adaletin gecikmeden tecellisi için bütün imkanları seferber etmemiz lazım. Vatandaşlarımız şu noktadan rahatsız. Darbe olalı 6 ay oldu. Silahı alan, insanları öldürenler belli. Niye bunlar hala yargılanmadı diye soruyorlar. Yani bu bizatihi görüntülerde insanları öldüren, insanların üzerine bomba atanlar, bunu itiraf edenler, her türlü delili elde olanlar ayrı bir paket halinde niye yargılanmaz. Ben de size soruyorum. Bunları ayrı yargılayın, bunlarla irtibatlı olanları da ayrıca yargılayın. İdam, idam diye insanlar niye sokakta bağırıyor, sonuç görmek istiyorlar. Vatandaşın yüreğini soğutun. Tabii bu yargının işi, anlamadığımız birçok şey söylüyorlar
Her türlü bilgisini biliyorum, görüntüsü orada. Daha ne bekliyorsunuz? Bunun hesabını gör, kararını ver diyor. Ben vatandaşın elçisiyim arkadaşlar, ne duyuyorsam size söylemek durumundayım. Böyle bir fırsat da ayağıma her zaman gelmiyor. Dolayısıyla beklentimiz çok açık, bu yargılama 40 yılın hesaplaşmasıdır. Birinci dereceden darbeciler, ikinci dereceden örgüt mensupları, üçüncü dereceden onlara yardım ve yataklık edenler; bu şekilde işleri hızlandırırsak milletin hırsı da inecek, yüreği de soğuyacak. Böylece giden geri gelmiyor, ama adalet tecelli etti diyecekler. Bu konuyu bu vesileyle bir kez daha sizlerle paylaşmış oluyorum.