T24 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hedefinde muhalefet vardı. Gündeminde hem açılım süreci, hem Devlet Bahçeli'nin kurultay öncesi açıklamaları hem de Deniz Baykal'ın Erdoğan'a yönelik sözleri vardı.
CnnTürk'ün haberinde Erdoğan, partisinin Sütlüce Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleşen İstanbul İl Danışma Meclisi'nde yaptığı konuşmada, AK Parti'nin 7 yıl gibi kısa bir sürede Türkiye'yi hızla gelişen dünya devleti haline getirdiğini söyledi.
Türkiye'nin her meselesine neşter vurup, her yarayı tedavi etmek hedefiyle partilerini kurduklarını anlatan Başbakan Erdoğan, millete, ülkeye, vatana ve bayrağa duydukları aşkla yola çıktıklarını, cesaretle kararlılıkla Türkiye'yi yücelttiklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, "Kara siyasete", popülizme prim vermeden, yalanı, ayak oyunlarını, karalamayı, hileyi, partinin yanına, yöresine koymadan çalıştıklarını belirterek, başarılarını, milletle kurdukları gönül köprüsü, dil birliği ve samimi konuşmaya borçlu olduklarını vurguladı.
Milletin arzu ve taleplerinden kopuk siyaset anlayışına alternatif olarak geldiklerini de kaydeden Erdoğan, elitist, seçkinci, popülist siyaset anlayışına karşı halkın ve mazlumun yanında yer aldıklarını söyledi.
Erdoğan, geçmiş siyaset anlayışının aksine hamaset değil vizyonla konuştuklarını, tahakküm eden değil hizmet eden olduklarını ifade ederek, güçlünün değil haklının, ezenin değil ezilenin, zalimin değil mazlumun yanında yer aldıklarını bildirdi.
Hak ve özgürlüklerin kimsenin kimseye vereceği lütuf olmadığını, devlete düşenin bu hakları koruma altına almak olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, temel hak ve özgürlüklerin referanduma götürülemeyeceğini, bunların doğuştan elde edilen haklar olduğunu anımsattı.
Erdoğan, hayali senaryolarla ülkeyi demokrasiden mahrum bırakanların ülkeye iyilik yapmadıklarını, demokrasinin ve hakların önündeki engelleri kaldıracaklarını dile getirerek, bazılarının muhalefet edelim derken "ne duruyorsun şunu da yap, bunu da yap" dediğini, kutlu bir doğumun ise 9 ay 10 günde gerçekleşeceğini vurguladı.
'Şapkalarını alıp kaçanlar'
Başbakan Erdoğan, bu ülkenin demokrasiye yönelik müdahale ve tehditlerle karşı karşıya kaldığını ve bazılarının vicdanı hiç sızlamadan bu ülkeyi bunlara teslim ettiklerini kaydederek, "Fötr şapkalarını alıp kaçanları bu ülkede çok gördük" diye konuştu.
Milletin emanetini kutsal bilerek kirli senaryoları ellerinin tersiyle ittiklerini, kirli işlere, çetelere, cuntalara, faili meçhullere göz yummadıklarını belirten Başbakan Erdoğan, geçmişte bir avuç mafya mensubunun bu ülkenin kaderiyle oynamasına "Eyvallah", "Gemisini yürüten kaptan", "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın", "Her koyun kendi bacağından asılır" diyenlerin bulunduğunu, kendilerinin ise ellerini taşın altına koyup risk aldıklarını, tehditlere boyun eğmediklerini, her türlü çete, mafya ve kirli örgütlenmenin üzerine gittiklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan, "Bu can bu tende olduğu müddetçe, bu teşkilat dimdik ayakta durduğu müddetçe, benim sevgili milletim arkamızda olduğu müddetçe, millete bedel ödetenlere biz de bedel ödeteceğiz, milletin huzurunu kaçıranları hukuka teslim etmekten kaçınmayacağız" dedi.
Türkiye içinde mazlumun hak ve hukukunu savundukça rahatsız olanların bulunduğunu, dışarıda ise Gazze'de ölenleri, Gürcistan'da hayatını kaybedenleri, Darfur'da, Lübnan'da yaşananları gördüklerini, çünkü Türkiye'nin sıradan bir ülke olmadığını vurguladı.
Eksen tartışması
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye eksen değiştiriyor, yön değiştiriyor" diye propaganda yapanların bulunduğuna işaret ederek, "'Türkiye eksen değiştirmedi, değiştirmiyor. Sadece hakkı söylüyor, normalleşiyor" diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin İran ile ticaretinin, Suriye ile iş birliğinin, Irak'la ilişkilerinin, Yunanistan ile istişarelerinin, AB ile de müzakerelerinin sorgulandığına dikkati çekerek, "Türkiye Batı'ya yöneldiği için Doğu'ya sırtını dönemez, Kuzey ile işbirliği yaptığı için Güney'e bigane kalamaz" dedi. Herkesi kucaklayan bir dış politika anlayışı içinde olduklarını dile getiren Erdoğan, "düşman üretmeye değil dost kazanmaya geldiklerini" bildirdi.
El Beşir'in ziyareti
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir'in İSEDAK Toplantısı'na katılmak için Türkiye'ye gelme durumuyla ilgili yorum yapanların ve bu durumu Türkiye aleyhine kullanmak, kara siyaset yapmak isteyenlerin bulunduğunu dile getirerek, insan hakları ihlalleri konusunda hassas oldukların anımsattı.
Kendisinin Darfur'a gitmiş ve sıkıntıları içinde hissetmiş bir başbakan olduğunu belirten Erdoğan, kaç devlet başkanı ya da başbakanın Darfur'a gidip orada yaşananları gördüğünü sordu.
Başbakan Erdoğan, sadece Darfur'a gitmekle kalmadıklarını, o bölgeye hizmet de götürdüklerini belirterek, El Beşir'e söylenmesi gerekenleri kendilerinin söyleyebileceğini kaydetti.
Erdoğan, "Bizim mensubu olduğumuz İslam dinine mensup birinin soykırım yapması asla mümkün değildir" diye konuştu.
Yıllardır tüm uyarı ve baskılara rağmen terör örgütlerine kaynak yaratanların şimdi Türkiye'ye suçlamada bulunmalarının hakkaniyete sığmadığına da vurgu yapan Başbakan Erdoğan, bu konuda hukukun dışına asla çıkmayacaklarını bildirdi.
Muhalefete yüklendi
Başbakan Erdoğan, konuşmasında ülke için büyük hedefler belirlediklerini ve küçük meselelerin ülkenin ayağına pranga olmasını istemediklerini vurgulayarak, bir ülkede vatandaşlar, sivil toplum kuruluşları, iktidar kadar muhalefetin de büyük düşünmesi gerektiğini ifade etti.
Demokrasinin muhalefetle tam olduğunu dile getiren Erdoğan, "Demokrasi muhalefetiyle tamdır, iktidar varsa muhalefet yoksa, bu demokrasi eksiktir. Şu anda biz eksik demokrasi yaşıyoruz ülkemizde" dedi.
Başbakan Erdoğan, demokrasinin bu alanda eksikliğinin çok partili dönemde yaşandığına dikkati çekerek, muhalefetin, "beyaza siyah siyaha beyaz deme sanatı olmadığını" kaydetti.
"Muhalefet, iktidarın yanlışlarını, doğrularını söylemek suretiyle yardımcı olma sanatıdır" diyen Erdoğan, şu anda iktidar partisi liderinden bilgilenmekten kaçan bir muhalefet liderinin var olduğunu ve "Görüşelim, ama bunu kameralar önünde yapalım" dediğini anımsattı.
Başbakan Erdoğan, Sütlüce Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen partisinin İl Danışma Meclisi'nde yaptığı konuşmada, 3 Kasım ve ardından yaşanan seçimlerde partisinin ülkenin tamamından oy aldığını anımsatarak, bazı partilerin ise belli illere ve bölgelere sıkışıp kaldıklarını söyledi.
Kendilerinin büyük, diğer partilerin ise küçük düşündüğünü dile getiren Erdoğan, kendilerinin tüm Türkiye'yi kucaklarken, onların Ankara'nın batısıyla yetinmeyi tercih ettiklerini ifade etti.
"Bizi bölücülükle suçlayanlar, bu ülkeyi, bölgeleri ve illeri zaten zihinlerinde bölmüş durumdalar" diyen Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Baykal'ın bir televizyon programında, "Niçin Güneydoğu'da varlık gösteremedikleri" sorusuna, "Biz, ulusal bütünlük siyaseti yapıyoruz" şeklinde manidar bir cevap verdiğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, bu ifadenin orada oy kullananların "ulusal bütünlüğe itibar etmediği" yönünde bir itham, hakaret, suçlama ve iftirayı içerdiğini belirterek, "Sayın Baykal, sizin bu illerden oy alamamanızın sebebi, onların sizin ayrılıkçı, statükocu, inkarcı zihniyetinize karşı olmalarıdır" diye konuştu.
Erdoğan, iki muhalefet partisinin de bir araya gelip, "Nasıl engelleriz?" diye çalıştıklarını söyledi.
Demokratik açılım
Yaklaşık 3 aydır süren "Milli birlik ve kardeşlik sürecine" işaret eden Başbakan Erdoğan, ülkenin demokratik açılımlarla her zaman kazandığını, bugün dünyanın 17. büyük ekonomisi olan Türkiye'nin buna ulaşmasında, siyasetteki dönüşüm ve demokratikleşmenin rolü olduğunu vurguladı.
Başbakan Erdoğan, son 7 yıldır hangi sorunu çözmek için el atsalar birilerinin buna engel çıkarma gayreti içinde olduğunu dile getirerek, ülkenin demokrasi ve insan haklarıyla ilgili her konusunu modern standartlara getirme gayreti içinde olduklarını bildirdi.
"Milli birlik ve kardeşlik sürecinin", Türkiye'nin büyük bir devlet, güçlü bir ekonomi ve güçlü bir ülke olmasının önündeki engelleri kaldırmaktan başka amaç taşımadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin terör diye bir meselesinin var olduğunu, bunu çözmenin ülkenin yararına ve kendi görevleri olduğunu kaydetti.
Ayrıca azınlıkların sorunlarını, Alevi vatandaşların ve diğer vatandaşların sorunlarını çözmenin de boyunlarının borcu olduğunu belirten Erdoğan, ekonomik sorunları ve işsizliği minimize etmenin de görevleri arasında bulunduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, bazılarının, "milli birlik ve kardeşlik sürecini" sadece Kürt kökenli vatandaşların sorunu olarak anlattığına işaret ederek, bu işin bu kadar küçük olmadığını, Kürt kökenlilerin sorunlarının etnik kökenlilerin sorunlarından bir tanesi olduğunu belirtti.
"Öncelikli sorunumuz terör sorunudur" diyen Erdoğan, bunun altında etnik unsurlar, farklı inanç kesimleri ve ekonomik sorunlar bulunduğunu bildirdi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'de yaşayan 70 bini Türk vatandaşı, 170 bin Ermeni bulunduğunu da dile getirerek, Ermenistan'la ilişkilerin altında yatan gerçeklerin bunlar olduğunu, sorunun Azerbaycan ile Ermenistan ilişkileri çözüme kavuşunca çözüleceğini vurguladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "devletin varlık nedeninin vatandaşın sorunlarını en aza indirmek olduğuna" vurgu yaparak, geri dönüşlerin devam edip etmeyeceğinin sorulduğunu anımsattı.
Erdoğan, "Biz, süreci bitirmedik. Zaten geri dönüş sürecin bir parçası. İlk geri dönüşteki tabloyu biz yaşamak istemiyoruz. Bu konuda DTP'nin Türkiye'nin bir partisi olduğunu, 72 milyonun partisi olduğunu unutmaması gerekir" dedi.
DTP'nin Kürtler'in partisi olmadığını, Kürt kökenli vatandaşların bir numaralı partisinin AK Parti olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, kendilerinin bu millete hizmetkar olmaya geldiklerini söyledi.
Erdoğan, partiyi kurarken etnik, bölgesel ve dinsel milliyetçilik yapmayacaklarını söylediklerini hatırlatarak, AK Parti'nin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan 72 milyonun partisi olduğunu bildirdi.
Vatan topraklarını abat etmek için çalıştıklarını, GAP gibi projelerle Doğu ve Güneydoğu'yu ayağa kaldırdıklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, "Rahatsızlık buradan geliyor. Buralar ayağa kalktığı zaman ellerindeki oyuncak gidiyor. Sıkıntı bu... Bu sorun alanları çözülürse, o zaman MHP, DTP, CHP ne konuşacak? Sıkıntı buradan geliyor" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, üzerlerindeki yükün ağır olduğuna işaret ederek, "Biz bayrağa sarılı tabutlar gelmesini istemiyoruz. (Gelsin, Gönderin) diyenler var. Böyle vicdansızlar var" dedi.
Devlet Bahçeli'ye...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin partisinin kongresiyle ilgili yaptığı açıklamayı anımsatarak, Bahçeli'nin "demokrasiye yönelik korkusu ve parti içi muhalefete dönük tedirginliğini, hükümet ve emniyet güçleri üzerinden bertaraf etmek gibi bir kurnazlık içinde" olduğunu kaydetti.
Devlet Bahçeli'nin hükümet üzerinden muhaliflerini ekarte etmeye çalıştığını ve kongresinde olaylar olursa bunun müsebbibinin hükümet ve emniyet güçleri olacağını söylediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ayrıca Bahçeli'nin sokak ağzıyla ve çok farklı bir tavırla Ak Parti'nin yurt çapındaki toplantılarının huzur ve güven içinde olmayacağı tehdidini savurduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, Bahçeli'yi artık ciddiye almadıklarını dile getirerek, "Bahçeli'nin bu tavırlarını sinir bozukluğu ve haleti ruhiyesinin bozukluğuna verdiğini" bildirdi.
Erdoğan, "Ama bu ülkenin şerefli emniyet teşkilatından ne istiyorsun? Bu ülkenin polisine, jandarmasına, emniyet güçlerine karşı böyle bir ifadeyi nasıl kullanıyorsun? Bu ülkenin emniyet güçlerini böyle bir karalamaya, iftiraya ve töhmete ne hakla maruz bırakırsın? Bu tavır, yalancının mumunun yatsıya varmadan sönmesidir. Bu tavır, şecaat arz ederken sirkati beyan etmektir" dedi.
Başbakan Erdoğan, Bahçeli'nin geçen hafta grup toplantısında şehit ve gazileri istismar ettiğine dikkati çekerek, "Bugün ne oldu da emniyet teşkilatının o şerefli mensupları teröre karşı canını ortaya koyduğu kadar, senin kongrenin emniyeti için de cefakarca görev yapıyor. Sen ne hakla emniyet mensuplarını, partinin iç meselelerine malzeme yapma cüretini gösterebiliyorsun? Bunların milli birlik ve kardeşlik sürecine bakışı da budur. Biz, şehit cenazeleri gelmesin diye çırpınırken, onlar panik halinde. Onlar, 'gelsin de, işaretlerimizle gösteri yapalım' diyor. Şehitleri istismar edemeyecekler" diye konuştu.
Bahçeli'nin bir süre önce de AK Parti içindeki Doğu ve Güneydoğulu milletvekillerine bölücü, ırkçı ve faşizan bir üslupla, "onları kendinden sanma" diye dil uzattığını kaydeden Erdoğan, şimdi de kendi partisinin mensuplarına, 'AK Parti'nin ve emniyet güçlerinin ajanı' diye hakaret ettiğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, tüm bunların, Bahçeli'nin bilinçaltı tortularının açığa çıkması olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, yasa dışı, illegal ve mafyatik davranışlara karşı meyil edenlere karşı hukuku esas aldığını bildirdi.
Devlet Bahçeli'nin tehditlerine ne kendisinin, ne teşkilatının boyun eğmeyeceğini belirten Erdoğan, gerek partisinin, gerekse Türkiye'nin bin yıllık kardeşliğini kimsenin bozamayacağını vurguladı.
Başbakan Erdoğan, Bahçeli'nin tehdit ve ithamlarının hesabını hukuk önünde vereceğini de ifade ederek, "Ben, sayın Bahçeli'nin genel başkanlığından çok memnunum. Eksik olmayasın. Eksik olmaya... Sen o üslupla, o seviyeyle, o siyaset tarzıyla orada olduğun sürece bundan memnun oluruz. 3 aydır milli birlik ve kardeşlik süreci hakkında hançeresinden konuşuyor. Bağırıyor, çağırıyor. O değil, çocuklar dahi korkuyor" dedi.