Politika

BAŞBAKAN: MAKAM ODASINA KAPANIP KALMAYIN ANKARA (A.A) 

21 Ocak 2011 01:02
-BAŞBAKAN: MAKAM ODASINA KAPANIP KALMAYIN ANKARA (A.A) - 20.01.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, valilerden makam odasına, makam aracına kapanıp kalmamalarını, gerektiğinde ayaklarına çizmelerini giyip, ellerine kazma küreği almaları ve çalışmalara bizzat nezaret etmelerini isteyerek, ''Bizim de, halkımızın da görmek istediği vali profili işte budur'' dedi. Erdoğan, Vilayetler Evi'ndeki Valiler Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, seçim sürecine girildiğine işaret ederek, valilerden, seçim güvenliği ve propaganda özgürlüğü noktasında sağduyu ve soğukkanlılığı en üst derecede muhafaza etmelerini, demokratik bir seçim atmosferinin oluşmasına katkı sağlamalarını istedi. Millet tercihinin tüm harici etkilerden uzak, bir vicdan muhasebesi ile sandığa yansımasının kendileri için önemli olduğunu belirten Erdoğan, seçim öncesi propaganda döneminden oy verme, oyların sayımına kadar adaletin, hakkaniyetin ve güvenliğin sağlanmasının ilgili kurumlarla birlikte hükümet olarak kendilerinin ve valilerin mesuliyeti altında olduğunu söyledi. -''BİR ŞEY DEĞİŞİR, HER ŞEY DEĞİŞİR''- Şehirlerin eğitim, sağlık, adalet, ulaştırma, emniyet, tarım, sulama, enerji, konut konularında çok büyük ve kapsamlı hizmetlerle buluştuğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bugüne kadar görmediği ölçüde bir kalkınma sürecinin içinden geçiyor. Yapılan yatırımların sadece şehirlerin altyapısını değil, makus talihini de köklü olarak değiştirdiğini yine bizzat yerinde görüyorum. Bir şey değişir, her şey değişir. Bir şehrimize yapılan bölünmüş yol o şehrin talihini köklü şekilde değiştirebilir. Açılan bir üniversite hatta meslek lisesi, bir hastane, bir baraj şehrin gidişatını köklü şekilde değiştirebilir. Restore edilen bir eser, ayağa kaldırılan bir kültür varlığı, bir turizm projesi şehrin yönünü, istikametini, rotasını olumlu yönde değiştirebilir. Ben bunu Muş ve Bitlis ziyaretlerimde bizzat müşahede ettim. Mardin ziyaretinde bizzat müşahede ettim. İnşa ettiğimiz bölünmüş yollar, açtığımız üniversiteler, okullar, hastaneler, restore ettiğimiz eserler, KÖYDES ve BELDES projeleri konutlar ve daha nice yatırımın Muş ve Bitlis'te ciddi bir sinerji oluşturduğunu, umut doğurduğunu ve özel sektörü de cezbettiğini gördüm.'' -VALİ PROFİLİ-  Valilerden, şehirlerdeki heyecanı, umudu, kıpırdanmayı görmelerini, değişimi doğru yöneterek illere öncü olmalarını isteyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Makam odasına, makam aracına kapanıp kalan bir vali değil, gerektiğinde ayağına çizmelerini giyen, eline kazma küreği alan ve çalışmalara bizzat nezaret eden bir vali. Halktan, şehirden, şehrin sorunlarından uzak bir vali değil, her an halkın içinde, halkla kaynaşmış, bütünleşmiş, gönül bağını kurmuş valiler. Görev süresinin dolmasını bekleyen değil, bürokrasi içinde zaman tüketen değil, görev süresi içinde şehirde iz bırakmayı, eser bırakmayı kendisine dert edinmiş valiler. En önemlisi de şehirlerimizde devletin gülümseyen yüzü, şefkati, kucaklayıcı çehresi olacak valiler. Bizim de halkımızın da görmek istediği vali profili işte budur.'' -''...YENGEMLE BERABER ORAYA GİDECEK ORADA ÇAYDANLIĞI DA KURACAK''- Erdoğan, valilerden yoksulun üşüyen elini tutmalarını da isteyerek, şöyle dedi:  ''Bir yaşlının hayır duasını alacak, icabında esnafa uğrayıp çayını içeceği gibi ama yoksulun evine de oturup yanında çayını şekerini her şeyini götürecek. O çayını hazırlayıp veremeyecekse icabında kendisi yengemle beraber oraya gidecek, orada çaydanlığı da kuracak, çayı da yapacak beraberce çayını içecek. Bunların bir örneklerini verin, verenleriniz vardır da... Bunları bir artıralım. Valilerimiz bunları yapsın, bunlar farklı bir şekilde dalga dalga o durgun suya atılan bir taş gibi bunu yayar. Türkiye'nin buna çok ihtiyacı var. Bu, bambaşka bir heyecanı benim ülkeme getirir. Pazara uğrayıp hemşehrisinin arasında bulunmalı, en küçük bir derdi, sıkıntısı, sorunu olan vatandaş valilik binasının hemen yanı başında olduğunu, oraya rahatlıkla gidebileceğini ve derdini anlatabileceğini bilmeli, hissetmeli. Acaba bu 81 vilayetimizde oluyor mu? Maalesef olmuyor. Maalesef olmuyor. Bazı kapılar bakıyorsunuz vatandaşa kapalı, şöyle veya böyle engelleniyor. Aynı şey Başbakanlık'ta da oluyor, Başbakanlığın da kapısı öyle çok rahat değil, herkes giremiyor. Aynı sıkıntıyı biz de yaşıyoruz. İşte bunun adı bürokratik oligarşi. Bunu yıkmamız lazım. Hep beraber yıkmamız lazım. Bunu yıktığımız gün, biz milletimizi, o sevgi medeniyetinin bir neticesi, hasılası olarak değerlendirme fırsatını buluruz, çok daha büyük katma değeri çok yüksek bir güçle geleceğe yürürüz.''