Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı bir televizyon programında soruları yanıtladı. Kabine revizyonu sonrasında, değişikliklerle ilgili akıllara 'olumsuz bir yaklaşımın' gelmemesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, "Bakanlıklar kalıcı değil, geçicidir" dedi. Konuşmasında, Kürt meselesine de değinen Başbakan, geçen gün söylediği "Benim için Kürt sorunu yoktur" sözünü bir adım ileri götürerek,"Kürt sorunu tabiri bizi ayrımcılığa düşürür" ifadesini kullandı.
İşte Erdoğan'ın açıklamaları:
Süreç içerisinde gerçekten zaman zaman bir meslekte bakıyorsunuz zayıflama oluyor, bir performans düşüşü oluyor. Zaman zaman bakıyorsunuz toplumla olan ilişkilerde bazı sıkıntılar yaşıyoruz. Tabii bizim de gerçekten sorumluluk mevkisinde olan bir başbakan olarak, kabinede eğer değişimi gerektiren bir şeyi yakalıyorsanız, sevk-i idareci olarak da bunu yapmak zorundasınız. Bu hiç bir zaman arkadaşlarımdan farklı noktada, Allah göstermesin, olumsuz yaklaşım tarzı olarak değerlendirilmemeli. Onlar ellerinden gelen bütün gayreti ortaya koydular'' dedi.
Bakanlar Kurulu'nda yapılan değişikle ilgili soru üzerine Erdoğan, ''Kabineler göreve başladığından sonra ilanihaye görev yapar diye bir kayıt yok. Süreç içerisinde gerçekten zaman zaman bir meslekte bakıyorsunuz zayıflama oluyor, bir performans düşüşü oluyor. Zaman zaman bakıyorsunuz toplumla olan ilişkilerde bazı sıkıntılar yaşıyoruz. Tabii bizim de gerçekten sorumluluk mevkisinde olan bir başbakan olarak, kabinede eğer değişimi gerektiren bir şeyi yakalıyorsanız, sevk-i idareci olarak da bunu yapmak zorundasınız. Bu hiç bir zaman arkadaşlarımdan farklı noktada, Allah göstermesin, olumsuz yaklaşım tarzı olarak değerlendirilmemeli. Onlar ellerinden gelen bütün gayreti ortaya koydular'' diye konuştu.
Recep Akdağ'ın Sağlık Bakanlığı döneminde, 10 yıldır elinden gelen bütün gayreti ortaya koyduğunu ve kabinede en uzun görev yapan 5 bakandan biri olduğunu belirten Erdoğan, ''Aynı şekilde diğer arkadaşlarımdan bu dönemde göreve başlayanlar olduğu gibi ikinci dönem yine bakanlık yapan arkadaşlarım vardı. Bazılarında bir değişiklik gerektiği için bu adımı attık'' dedi.
Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığı'nda yeni bir sürecin içinde olduklarını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Kod olarak '444' dediğimiz 4 4 4 süreci hakikaten çok farklı bir yapıyla birlikte, bir de ülkemizde özellikle eş durumundan öğretmenler meselesinde beklentiler var. Beklentiler noktasında bunu süratle aşmamız gerekir. Eğitim Komisyonu Başkanı olan Nabi Bey'in de bu konulardaki hassasiyetlerini biliyoruz. Aynı şekilde Kültür Bakanlığımızda bazı durumlar var. Çok süratle almamız gereken mesafeler var. Biz Kültür ve Turizm Bakanlığını birleştirirken bir düşüncem vardı, o da şuydu, turizmi başlı başına bir olay görmenin yanlış olacağına inanmıştım. Eğer sadece turizm olarak değerlendirirseniz, o zaman sadece deniz, kum ve güneş olarak bu işi bugüne kadar tanımladılar...Biz olayı böyle değerlendirmeyelim dedik. Arkadaşlarımın birçoğu o zaman muhalefet etti. Dedim ki biz bunu kültürle birleştireceğiz. Kültürle bunun birleştirirsek hem turizm için çok ciddi bir altyapı elde ederiz, bir de kültürel varlıklarımızı süratle restore etme imkanı buluruz. Bu birbirini desteklediği zaman bütün o eserler bir çekim alanı oluşturacaktır. Dolayısıyla kültür ve inanç turizminde sıçrama yapalım dedik. Bunu biz aynı zamanda eğitimle de bütünleştirdik, sağlık turizmiyle birleştirdik. Daha sonra dağ, yayla bütün bunlarla birleştirmek suretiyle 2012 32 milyonla hamdolsun patladı.''
'Makamlar kalıcı değil'
Başbakan Erdoğan, bunu yeterli bulmadıklarını vurgulayarak, ''İstanbul'da mesela otel yetiştiremiyoruz. Rakamlar artık gayet iyi konuma geldi, daha da iyi noktaya yürüyecek. Şu anda girişimcilerimiz İstanbul'da otel yatırımlarını devam ettiriyorlar. Antalya dediğimiz zaman sadece bir mevsim, bir buçuk mevsim turist görebilirdiniz, şimdi 4 mevsime yayılmaya başladı. Oraya doğru eğitimi, konferans meselesini, kongre turizmini oraya doğru öteliyoruz. Bir de özellikle golf turizminde de ciddi sıçramalar oralarda oldu. Aynı zamanda uluslararası futbol takımları da Antalya'ya gidiyor. Bunlar için orası önemli bir merkez haline geldi. Bunlar turizmde potansiyelimizi arttırıyor ve çok daha iyi bir noktaya geleceğiz. Doğu, Güneydoğu, buralara doğru bu iş yürüyecek ama malum terör belası ister istemez orada bu sıçramayı yapmamızı önlüyor. bu sıçrama oralara doğru yansıdığında biz 32 bırakın 50'yi yakalar yolumuza devam ederiz'' değerlendirmesinde bulundu.
'İçişleri Bakanlığı'
İçişleri Bakanının da süreç içerisinde elinden gelen gayreti gösterdiğine işaret eden Erdoğan, ''Bir değişimin olması, bütün bunlarla beraber bizim bir şeye inandığımızı açık net ortaya koymam lazım. O da makamların kalıcı değil, geçici olduğuna inanan partiyiz. Bu 1, 2, 4, 10 15 sene olur, hepsi olabilir ama bütün mesele o süre içinde birbirimizi anlayışla kucaklayarak bundan sonraki süreçte dayanışma içinde yolumuza devam edeceğiz'' dedi.
'Bürokrasi önünüzü tıkıyor'
Marmaray'da 3 yıl geciktik. Ama çok basit bir yerde bürokrasi önünüzü tıkıyor. Kanun Hükmünde Karaname ile biz bir adım attık. Tabiat varlıkları ile kültürü ayırdık. Tarih ve kültür varlıkları bir arada olunca hızlı gidemiyorsunuz. Bazıları karşı çıkıyor. Diyorsunuz ki, 'Burada bir Taksim kışlası vardı. Bununla Taksim'i zenginleştireceğiz.' Karşı çıkıyorlar. Bunun Aslı 150-160 yıl önce böyle yapılmış. İstiklal Caddesi Barok mimarisinden geçilmiyor. Taksim'i kaldıracak mıyız? Belediye Başkanı olduğum zaman Vitali Hakko'ya dedim ki 'İstiklal Caddesi'ni koruyalım' Vakko binasına bir giydirme yaptılar. İstiklal Caddesi'nde aslına tam ters bir yapı oldu. Biz aslına uygun yapı olsun diyoruz. Bize 'hayır öyle olmaz, böyle olmalı' diyorlar. Trafiği tamamen yerin altına alıyoruz. Kullanım noktasında belli bir kısmı rezidans olabilir, müze olabilir. Avrupa'da meydanlar vardır. Bizim öyle bir meydanımız yok. Aynı şey diğer bazı bakanlıklarda var. Biz yatırımda frene basmadık. Ben Başbakan olarak asla frene basılmasına taraftar değilim. Bu bizi durdurur. Bizim kazanmaya, daima kazanmaya ihtiyacımız var. Kazandıkça vatandaşa dağıtacağız.
'Frene basma taraftarı değilim'
Çok daha süratli gitmemiz lazım, vaktimiz dar. Türkiye'nin ayağa kalkmasında, şu anda biz güçlüysek, bunu özellikle vurguluyorum. Biz yatırımda, bazı arkadaşlar yatırımda frene basmak falan diyor. Frene basmadık, esasen ben bir başbakan olarak asla frene basılmasına taraftar değilim. Dikkatli gideriz, dozunda gideriz ama aralıksız devam etmek durumundayız.
'Kürt sorunu'
Ben artık olaya Kürt meselesi demeyeyim. Çözüm sürecinin içindeyiz. Bizler her türlü enstrümanı kullanmaya hazırız. En ufak bir kesinti düşünmüyoruz.
Geçenlerde bir milletvekilinin yaptığı açıklama ile baltayı taşa vurdular. Daha milletin tanımını bilmiyorlar. Bunun çözüm yeri parlamentodur diyor ana muhalefet partisi. Ama bunun dışında ben çağrımı yineliyorum. 3 arkadaşıma ben talimatımı verdim. Siz de talimatınızı verin. Çalışmalarını yapsınlar bize getirsinler anayasal yasal ne gerekiyorsa yapalım. Yeter ki bu ülkede terör belasından halkımızı kurtaralım. Bazı BDP’li arkadaşlar beni arıyorlar. Bu noktada benim samimiyetimden endişeniz varsa bu beni üzer. Biz size inanıyoruz, diyorlar Diyorum ki bu açıklamalarınızı biraz düzeltin. Yoksa ben bunun altında kalmam. Ben Kürt kardeşimi nasıl bombalarım, biz teröristi bombalarız. Niye? Benim Mardin’ce polisimi arkadan vuruyor. Yeter ki silahlar gömülsün. Bu ülkede artık refah huzur o bölgede de hâkim olsun.
'Kürt sorunu tabiri bizi ayrımcılığa düşürür'
"Batı neyi gördüyse doğu da onu görecek" şeklinde konuşan Erdoğan, "Şimdi Kürt, Türk, Laz, Çerkez sorunu…Bunları çoğaltabilirsiniz. Bu bizim ayrımcılığa götürür. Burada ayrım yapmam mümkün değil. Kimse yaratılırken ne olduğunu bilmiyor ki. Hepsini biz yaratandan ötürü seviyoruz. Onlara hizmette bizim görevimiz. Bu artık sadece terör sorunu. Biz bölgesel milliyetçiliğe hayır dedik. Biz öldürmeye değil biz yaşatmaya mecburuz. Biz elimizden geleni yapmaya hazırız. Ben Kürt kardeşim diyorum. Kürt sorunu tabiri bizi ayrımcılığa düşürür. Her unsurumun bir sorunu var. Bunları çözmekle mükellefiz. Ben Kürt kardeşimini seviyorum. Ben Kürtçülüğe Türkçülüğe de Lazcılığa da karşıyım. Çünkü yaratılırken kimse seçmemiş. Biz bu ayrımcı çizgiye düşeriz diye çekiniriz. İster terör ister Kürt sorunu deyin. Biz bunları çözmek niyetindeyiz" dedi.
'BDP heyeti için İmralı ile bir görüşme takvimimiz yok'
İmralı görüşmeleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, "Bu işin belli bir süresi diye birşey yok. Bizler istişaremizi yapıyoruz. ne zaman gidilmesi gerekiyorsa, MİT ile görüşmelerimizi yapıyoruz. Neyi gerektiyorsa buna göre adım atmalıyız. Nabız tutmamız lazım. Tutamazsak karşı tarafta kalır. BDP heyeti için İmralı ile bir görüşme takvimimiz yok. Buradan gelen şeyler, geri döndüğünde, bu tahrike dönüşüyorsa aynı şekilde devam edemeyiz" dedi. Sözlerinin, Ahmet Türk'ün Diyarbakır konuşması ile ilgili olup olmadığının sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, "Ben nasıl sözlerime dikkat ediyorsam o da etmeli" dedi.
Abdullah Öcalan'a televizyon tahsis edilmesiyle ilgili soruyu yanıtlayan Erdoğan şunları söyledi:
"Ben Adalet bakanıma televizyon konulması talimatını daha önce önce verdi. Sonra diğer tarafa verdiniz onada verin diye uyadım. Dışarıda söylenen hücre, hücre. Hücre değil 11-12 metrekarelik yerde tek başına kalıyor, yatağı var, televiyonu var. 40 metrekarelik alanda tek başına gidip voltasını atabiliyor, jimnastiğini yapıyor. 'Sayısı az diye' bazı şikayetlerde bulunmuş. Adalet Bakanımla konuşacağım. Bu yavru muhalefeti rahatsız edebilir. Sayın Bahçeli'nin bu tür şeyleri yanlış buluyor. Bun tür şeyler bu ülkenin huzuruna değil, huzrusuzluğuna destek olur. Riske girdiğimizin farkındayım. Ama ben şahsım ve kendim adına ülkemizin refahı için bu riski almaya hazırız ve bunu alacağız. "
'Ahmet Türk'e: Sözlerine dikkat etmeli'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İmralı görüşmesi sonrası BDP'li heyetin söylemlerinin tahrike neden olabildiğini ifade ederken, Ahmet Türk'in Diyarbakır'daki konuşması ile ilgili olarak "Ben nasıl sözlerime dikkat ediyorsam o da etmeli" dedi.
'Almanay'da Türkiye'yi bölmeye çalışan yapılanmalar var'
Terörle mücadelede uluslararası destek alamadıklarına dikkat çeken Başbakan, Almanya'da Türkiye'yi mezhebi olarak bölmek isteyen yapılanmalar olduğunu kaydederek şöyle konuştu:
"Aslında yol alıyoruz dersem aldatıcı olur. 3 yıl kadar önce Sayın Sarkozy ile görüştük. 'Bir sürpriz var' dedi. Dedi ki, 'Bu terör örgütünün liderlerinden size teslim edeceğim' dedi. Kendisi gittti hala teslim ediyor. Ben kendisine dedim ki 'Terör örgütü olarak açıkca söylediniz. Bu böyle giderse, bugün bize, yarın size' dedim. Almanya sırada. Bayan Merkel'e anlattım, 'şu anda bizede yargılamada olan 4 bin dosya var' dedi. 'Yargıyı hızlandırın. Suçlu iade anlaşmamız var. Bize teslim edin' dedim. Bunda sonra Almanya'da çok daha ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalabilir. Şu anda Almanya'da mezhebi olarak Türkiye'yi bölmeye çalışan yapılanmalar var. Almanya bunu destekliyor, parasal olarak da destekliyor. Bunu da söyledik. Söyleyince rahatsız oluyorlar. Şimdi Şubat ayında ziyaretleri var. Tekrar söyleyecekler."
'Ben Türkiyeliyim dediğim için yargılandım'
Türkiye'de bulunan etnik kimliklerle ilgili konuşan Erdoğan, "Yüzde 99'u müslüman olan Türkiye'de İslam bizi birleştirdi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk Meclis konuşmasında, 'siz anasır islamiyeyi oluşturuyorsunuz' diyor. Mehmet Akif'in de banzer sözleri var. Yeni Anayasa'da Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı altında toplanalım diyoruz. Anayasal vatandaşlıktan bazı gruplar rahatsız oluyor. Ben Türkiyeliyim dediğim için yargılandım. Bu memleketin evladıyım böyle diyorum ne fark eder" dedi.
'Biz bir çözüme doğru gidiyoruz'
Sürecin çözüme doğru gittiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, "Ben daha iyi olacağına inanıyorum. Güneydoğu Anadolu'nun milletvekilleri, il başkanları, kadın kollarını topladım. Sırayla bütün bölgeleri sürekli toplayacağım. Ülkemizin sorunlarını dinliyoruz. Doğu ve Güneydoğu'da özgüven gelmiş. Bunun gelmesi bana göre çok çok önemli. Biz bir çözüme doğru gidiyoruz. Bu aralar akil adamlar diye gruplar çıktı. Nereden baktığınız çok önemli. Bana bölücü terör örgütünün liderini evde mahkum edin derseniz ben ona akil adam demem. Yapın kamuoyu yoklamasını. Su bulabilrsem su ile söndürüdüm. Bulamazsam elimle zara vermeyecek bir kenara atarım" şeklinde konuştu.
'Gladyoyu bölüm ölçüde çökerttik'
Kürt gladyosunun olup olmadığının sorulması üzerine Erdoğan, "Geçmişte vardı ama şuanda böyle bir gladyonun olduğunu sanmıyorum. Biz bunları büyük ölçüde hamdolsun çökerttik. hemen hemen hepsi cezaevlerinde. Fakat bundan 2 grup öncesinde temas ettim bu konuya. Dağda infazların bilgilerini verdim. 100'ü aşkın rakam var. Bunlarda acıma felan söz konusu değil" dedi.
'AB sürecini kaybetmek söz konusu değil'
Avrupa Birliği sürecinin unutulduğu yönündeki eleştirilerin hatırlatıldığı Erdoğan, "Çok açık samimi söyleyeyim, bizim AB sürecini unutmak kaybetmek diye öyle birşey söz konusu değil. Her bakanlarkurulunda Egemen Bey bize AB ile ilgili sunumunu yapar" diye konuştu.
'Anayasa paketini Meclis'e getireceğiz'
Yeni anayasa ile ilgili çalışmaları değerlendiren Recep Tayyip Erdoğan, "Muhalefetle anlaşmak çok zor bir şey. Anlaşamadığınız zaman yapacak bir şey yok. Anayasa paketini getireceğiz. Diğer partilerin çalışması yok. Biz parlemantoya sunacağız. Rafta durabilir. Paket tek başına Mart'tan sonra gelirse içinde başkanlık sistemi olacak" dedi.
'Yargı size iş yaptırmamaya uğraşıyor'
Başbakan Erdoğan, yargının çalışmalarına bazen engel olduğunu kaydederken, "Şu anda bizi denetleyen bürokrasi. Bürokrasi yasamayı, yürütmeyi denetliyor. Atadığınız adam sizi denetler hale gelir. Şu anda yargının elinde imkanlar çok farklı yerlerde. Size iş yaptırmamaya uğraşıyorlar. Galataport, Haydarpaşaport, İETT garajı olayı. Birisinde 'Yahudi'dir' dediler, birinde 'Araptır' dediler" diye konuştu.
'Başkanlık sistemi'
Başbakanlık sistemiyle ilgili çalışmaların ne aşamada olduğunu sorulması üzerine Erdoğan şöyle konuştu:
"Bizim derdimiz bu ülkede bu tartışılsın. Belediyeler olsun, STK'lar olsun tartışılıyor. Bizde STK'larla olsun üniversitelerle olsun konuşuyoruz. 'Dünyada 100'ü aşkın ülkede başkanlık sistemi var. Geri kalmış ülkeler, ileri ülkelerde var. Hepsi aynı değil. Biz bunları alırız, olumlu, olumsuz taraflarını, kendi geleneke ve göreneklerimizle haczederek Türk tipi bir başkanlık sistemi yaparız. Bunu çeşitli yazarlar tiye aldı. Ben batının ilmini alırım. Sistemlerde Amerika, Rusya nasıl uyguluyor? Bunların hepsinde alacağım şeyler var. Bunların hepsi kendi değer yargıları ile oluşturulmuş sitemle oluştururuz. İnanın çok da kazançlı çıkarız. Bu ülkenin çok zengin bir geçmişi var. Hukuk tarihinden gelenek ve göreneğe kadar..."
'Süreç içerisinde milletimizin taleplerini yerine getireceksiniz'
Başkanlık sistemi içerisindeki yeri sorulan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"10 yıl Başbakan olarak 4,5 yıl belediye başkanı olarak bir görev yaptık. Bunların hepsi deneyimdir, tecrübedir. Bundan sonra bu tecrübeye bina ederek sonraki süreci yöneteceğiz. Biz partimizin tüzüğünde önemli bir noktaya yer verdik. Kimsenin önünü tıkamayalım. Odalarla iligili olay yasayı onların talebi üzerine çıkarttık. Şimdi onlar bundan nasıl döneriz diye uğraşıyorlar. Omurgalı olacaksınız. Bir şey söylediyseniz onu yapacaksınız. Bu süreç içerisinde milletimizin taleplerini yerine getirireceksiniz."
'Şangay Beşlisi'ne alın AB'yi unutalım'
AB üyelik sürecini unutmak diye bir şeyin söz konusu olmadığını' dile getiren Erdoğan, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın her bakanlar kurulu toplantısında AB ile ilgili sunumu yaptığını söyledi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in zaman zaman "AB'de ne işiniz var?" şeklinde kendisine takıldığını söyleyen Erdoğan, ''Putin'e bizi Şangay Beşlisi'ne alın, AB'yi unutalım dedim'' dedi.