Politika

Başbakan: Hiç kimse zorda değil kardeşlerim

Başbakan, ekonomik krizin olmadığını ileri sürdü: Hiç kimse zor durumda değil kardeşlerim. Gerçekler başka, bakmayın.

12 Mart 2009 02:00
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Büyük işverenlerin, bankaların zor durumda" olduğunun söylendiğini ifade ederek, "Hiç kimse zor durumda değil kardeşlerim. Gerçekler başka, bakmayın. Bunlar alışmışlar, hükümetleri köşeye sıkıştırarak, oralardan nemalanmaya. Tabii şimdi diyorlar ki IMF ile anlaşsınlar da bu para gelsin, bankalara servis yapılsın" dedi. 

Bir gün önce "kriz var" demişti

Sanayi üretiminde rekor düşüş

İş arayanlar her ay artıyor

Sanayiden ikinci kötü sinyal

‘Sanayi çöktü’ - Ekonomist Mahfi Eğilmez'in değerlendirmesi

Erdoğan, partisince Ordu'da düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Ordu'nun "Ak hizmetlerle tanışacağını" söyledi.

Türkiye ve Ordu'nun, büyüklüğüne yaraşır bir karar vereceğini, "istikrara, ekonomik kalkınmaya devam", "AK belediyecilikte durmak yok, yola devam" diyeceğini belirten Erdoğan, "İşimiz hizmet, gücümüz millet. Mesele bu" diye konuştu.

Uzmanlık alanlarının belediyecilik olduğunu ifade eden Erdoğan, "Takım oyunu gibidir, takım. Yerelde güçlü olacaksın, merkezde güçlü olacaksın. Ne kadar güçlü olursan inanıyorum ki hizmet o kadar da farklı olacaktır" ifadesini kullandı.

Erdoğan, son 6.5 yılda her alanda çok önemli başarılara imza attıklarını, ekonomide, iç politikada, dış politikada, sosyal yaşamda Türkiye'yi çok farklı bir kulvara, boyuta taşıdıklarını anlattı.

Kendilerinden önceki dönemde enflasyon rakamlarının ülkenin, çiftçinin, memurun belini büktüğünü söyleyen Erdoğan, hükümetlerin, siyasi partilerin enflasyona yenik düşüp, kaybolup gittiklerini, kendilerinin ise "enflasyon belasına" son verdiklerini kaydetti.

‘Küfürle işim olmaz’

"Diğer liderler gibi küfürle, hakaretle işi olmadığını" dile getiren Erdoğan, "Sadece tespitle işim var. Bir doktorun işi nedir? Önce teşhistir, sonra tedavidir. Teşhisi doğru yapamazsanız, tedaviyi de doğru yapamazsınız. İşte şimdi bunu yapıyoruz" dedi.

DSP-MHP-ANAP iktidarından hükümeti devraldıklarını, o dönemde yüzde 30 olan enflasyonun, şimdi yüzde 7.7 olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bunları, bu beyefendilere anlatın. Bu gerçekleri bunlar hep saptırıyorlar. Ben resmi rakamlarla konuşuyorum, hayallerle değil, blöf yaparak değil" diye konuştu.

Enflasyon belasının mutfakta patladığını anlatan Erdoğan, "Şimdi 'şöyle, böyle sıkıntı var' diyenler, aradaki 23 puanlık farkı konuşsunlar. '23 puanlık fark benim mutfağıma ne kazandırdı' bunu konuşsunlar" dedi.

Türkiye'yi MHP-DSP-ANAP iktidarının borçlandırdığını, bu borçların AK Parti tarafından ödendiğini kaydeden Erdoğan, "100 liranın 64 lirası borçtu. Şimdi yüzde 25. Biz mi borçlandık, siz mi borçlandınız? Ey DSP, ey MHP, ey ANAP... ANAP yok artık ya, diğerlerinin de akıbeti aynı olacak. Onun için kime oy veriyoruz iyi bilin. Bunlar borçlandı, biz ödedik" şeklinde konuştu.

‘IMF’yi sana mı soracağım’

DSP-MHP-ANAP iktidarının IMF'ye 30 milyar dolar borçlandığını, bunun bir kısmının ödendiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"23.5 milyar dolarla bize devrettiler. Şimdi IMF'nin aleyhinde konuşup duruyor bu MHP'liler, DSP'liler. Peki, şimdi ne kadar borç var? 8 milyar dolar. 23.5'ten 8'e geldi. Şimdi çıkıyor bazıları, bana soruyorlar, 'IMF'yle anlaşmayı niye geciktiriyorsun?' Sana mı soracağım? Türkiye'nin menfaatine olursa imzalarız. Ülkemin, milletin menfaatine olmayacaksa kusura bakmayın imzalamayız. Geçen Mayıstan bu yana hala konuşuyoruz. Niye, ülkemin menfaatleri benim için önemli.

'Efendim, işte büyük işverenler, bankalar zor durumda'... Hiç kimse zor durumda değil kardeşlerim. Gerçekler başka, bakmayın. Bunlar alışmışlar, hükümetleri köşeye sıkıştırarak oralardan nemalanmaya. Tabii şimdi diyorlar ki IMF ile anlaşsınlar da bu para gelsin, bankalara servis yapılsın."

DSP-MHP iktidarında 16 bankanın battığını, bu nedenle 40 milyar dolar ödendiğini ifade eden Erdoğan, "Ah değerli kardeşlerim, böyle sömürdüler bizi, böyle bitirdiler bizi. Şimdi sıkılmadan çıkıp konuşuyorlar, şöyle böyle... Ne böylesi, hesap ortada. AKP iktidarında 1 tane batan banka var mı?" dedi.

Erdoğan, "Ah benim kardeşim ah, ciğerlerimiz yanıyor. Onun için 29 Mart çok önemli. Bunlar milliyetçiyiz diyorlar. Nasıl milliyetçisin? Milli bankamız Merkez Bankasını bize kasada 26.5 milyar dolar ile devrettiler" diye konuştu.

Trabzon'da hedefinde yine medya vardı

Ordu'dan sonra Trabzon'a geçen Erdoğan, buradaki konuşmasında yine medyaya yüklendi. Erdoğan şunları söyledi:

``Bir de CHP yandaşı medya var. Şahsıma, aileme, partime yönelik asılsız iddialar yayınlıyorlar. Baykal'la el ele verdiler, işbirliği gönül birliği yaptılar. Ben de diyorum ki; `Yalan yanlış haber yapan bu gazeteleri almayın, bunları ademe mahkum edin'. Bunlar o dilden anlar. Ben sivil inisiyatifle hareket ediyorum. Siyasi partinin lideriyim. Almayın, para vermeyin bunlara. Felaket tellallığı yapıyorlar. Sayın Baykal onların avukatlığını yapıyor, Ergenekon'un avukatlığını yapıyor. `Ben onların avukatıyım' diyor. Ben de milletimin avukatlığını yapıyorum. Aramızdaki fark bu. Eğer ezilmişlerin, mazlumların avukatlığını yapabiliyorsam bana ne mutlu. Ülkemde de ülkemin dışında da yaptığım iş bu'' diye konuştu. Erdoğan şöyle devam etti:

``Birkaç haftadır yeni strateji belirlediler. Kusur arıyorlar. Bakanımın elini vatandaş sıkmamış, bir öğrenci bakanımdan öğretmen istemiş, öğretmenleri de onu azarlamış. Mitingte bir vatandaş pankart açmak istemiş. Dün bir şiir okudum, alakası olmayan yere çektiler. `Mahsuni Şerif Elbistanlı değil Afşinli'dir' dediler. Halbuki doğduğu belde daha önce Elbistan'a bağlıydı. Ya Afşinli olsa ne olur, Elbistanlı olsa ne olur. Köşe yazarları hakaret yağdırıyorlar. Siz zaten hepiniz maaşlı memursunuz. Ne kadar para alıyorsanız o kadar küfrediyor, o kadar hakaret ediyorsunuz. Söylediklerimiz, konuştuklarımızdan tek satır yok. 133 bin derslik yapıldı. Bunlardan bahsedin be. Fakir zengin ayırt edilmeden herkes kitaplarını sırasının üzerinde buluyor. Vatandaşımız her hastaneye gidebiliyor. Bunlardan bahsedin be. Gelinen noktaları konuşmak yok. Bir okulda bir şey bulsun yeter.''