-BAŞBAKAN, BAYKAL VE KILIÇDAROĞLU'NA YÜKLENDİ AMASYA (A.A) - 04.05.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken, Hacı Bektaş Veli'nin "Eline, beline, diline sahip ol" sözlerini hatırlatarak, "Bundan önceki beline sahip olamadı, o öyle gitti. Onun için diyorum ki bir skandal kasetin genel başkanıdır. Şimdi bu da diline sahip olamıyor. Bu dilinin cezasını 12 Haziran'da bulacak. Çünkü bunun karşılıksız kalması mümkün değil" dedi. Başbakan Erdoğan, Yavuz Selim Meydanı'nda partisince düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Amasya'nın istiklalin, Kurtuluş Savaşı'nın, Misak-ı Milli'nin ve kardeşliğin şehri olduğunu söyledi. Siyasette her zaman dürüstlüğü, omurgalı, ilkeli siyaseti savunduklarını belirten Erdoğan, "Biz bir şeyi daha savunduk. Bazı konular vardır ki siyasetin üzerindedir. Siyasetin malzemesi yapılamaz. Aile bunlardan biridir. İnançlar bunlardan biridir. Etnik kökenler bunlardan biridir. Biz ne bunları istismar ettik, ne de başkalarının ailesi, inancı, etnik kökeni üzerinden siyaset yaptık" dedi. Konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'dan söz ederken alandan "Yuh" sesleri gelmesi üzerine, "Bu yuh bile az gelir. Amasya üç sıfır ile 12 Haziran'da bunları sandığa gömmelidir. Buna böyle inanıyorum. Üç sıfırla" diye konuştu. -GERÇEK YÜZLERİ ORTAYA ÇIKIYOR"- Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun Siirt mitingine işaret ederek, şunları söyledi: "Siirt benim eşimin memleketi. Karşısında da seyircisi, dinleyicisi çok az. Bindirilmiş kıtalarla 500 kişi, 800 kişi toplamışlar. Tabii iyice çılgınlaşmaya başladı bu ara. İnançlarımızla, itikadımızla, medeniyetimizle ve kültürümüzle tamamen ters son derce saygısızca bir ifade kullanıyor. Sevgili kardeşlerim, Biz çok farklı bir terbiyeyle yetiştik. Bakın bana valilerim söyler, 'Anamuhalefetin lideri de gelip bu toplantıda konuşsun mu?' Örneğin Şeb-i Aruz törenlerinde. Ben derim ki 'Gelsin konuşsun' Niye? Çünkü benim demokrasi anlayışım bu. Diyanet İşleri Başkanım Kutlu Doğum Haftası'nda gelip 'Ana muhalefetin lideri de konuşsun mu Sayın Başbakanım?' Ne demek gelsin konuşsun hatta diğerleri de gelirse onlar da konuşsun. Bunları söyledim. Hoşgörü anlayışım bu. Fakat enteresan olan şu, Şeb-i Arus töreninde Mevlana'yı öyle anlatıyor ki... Orada ben Kuran'ın bendesiyim diyeceksin ama ondan sonra geleceksin bu ifadeyi kullanacaksın. Şimdi buradan sormak gerekmez mi orada yaptığın konuşma nedir, bu kullandığın ifade nedir? Kutlu Doğum Haftası'nda konuştuğun nedir, şimdi bu kullandığın nedir? Bu istismar değil de nedir? Ben buradan Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönül veren tüm kardeşlerime sesleniyorum, bunu çek etmeyecek misiniz, bunu karşılıksız mı bırakacak mısınız? Çok çok afedersiniz. Hata yapmaktan Allah'a sığınırım. Ne diyor biliyor musunuz? 'Statükonun Allah'ı Ankara'da oturuyor' Kullandığı ifade bu. Bunun benzetmesi olmaz. Allah zamandan ve mekandan münezzehtir. Teşbihi bile mümkün değildir. Bunlar şecaat arz ederken hepsi sirkatin söylediler. Gerçek yüzleri ortaya çıkıyor. Çok çok açık söylüyorum. Bu ifadeler haddi aşmaktır, hududu aşmaktır, edebi, adabı, saygıyı çok çirkin bir biçimde çiğnemektir. Benim şahsıma hakaretler etti, iftiralar attı, hatta küfretti. Aileme küfretti. Kendisine Hacı Bektaş-ı Veli'nin malum Alevilik kültüründendir ya, kendisi de Alevidir ya, bundan dolayı Hacı Bektaş-ı Veli'ye belki saygısı vardır diye onun diliyle hitap ettim. Dedim ki bak Hacı Bektaş-ı Veli ne diyor. Gerçi benim sevdiğim kadar Hacı Bektaş-ı Veli'yi sevemez. Bunlar istismarını yaparlar. Bir zamanlar dedim ki eğer Alevilik Hazreti Ali'yi Kerremallahü Veche sevmekse ben Alevilerden daha çok Aleviyim. Eğer buysa. Ama bunların yaşamında Hazreti Ali var mı? Hazreti Ali gibi yaşamak var mı? Yok. Hazreti Ali nerede bunlar nerede. Bunların ne yaptığı belli değil." -"ELİNE, BELİNE, DİLİNE SAHİP OL"- Hacı Bektaş Veli'nin "Eline, beline, diline sahip ol" sözlerini hatırlatan Erdoğan, "Bundan önceki beline sahip olamadı, o öyle gitti. Onun için diyorum ki bir skandal kasetin genel başkanıdır. Şimdi bu da diline sahip olamıyor. Bu dilinin cezasını 12 Haziran'da bulacak. Çünkü bunun karşılıksız kalması mümkün değil. Amasyalı hattat Şeyh Hamdullah gibi edep ya hu dedim. Millete, milletin değerlerine dil uzattı. Ah gençler ah bu ülkede var ya al birini vur öbürüne hiç farkları yok" dedi. Erdoğan, "hükümet milletin özeline girdi" diyenler olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Bahçeli bakıyorum aynı şeyi söylüyor, bu hükümet milletin özeline girdi. Bunların özel dediği ne? Şimdi Sayın Baykal ile ilgili olan özel neydi? Kendi haremi miydi? Yok. Ama o kasette olan cezalandırıldı, Baykal aday yapıldı değil mi? Ne oldu kadın hakları savunucuları neredesiniz niye çıkmıyorsunuz ortaya. Bir insanın özeli kendi haremidir. Biz böyle değerlendiririz. Gayrimeşru olanı ne zamandan beri özeli diye ilan ediyorsunuz? Aynı şeyi Bahçeli söylüyor. Onun da milletvekilleri malum. Ruslarla falan bir araya gelmişler. Orada başörtü, çarşaf vesaire buna verip veriştirmişler. Ondan sonra onları da istifa ettirdi. Özeliyse niye karıştın, bırak devam etsin. Niye istifa ettiriyorsun. Bırak yollarına devam etsinler. Demek ki işine yaradı. Fakat bu pislikler temizlenmediği sürece siyaset temizlenmez. Eğer benim partimin içinde de bu türler varsa bir dakika tutamam. Çünkü biz, partimize ak derken bundan dolayı dedik. Ak siyaset bundan dolayı dedik ve onunla bu yolda yürüdük. Diyor ya Hacı Bektaş-ı Veli. Bakın hepsine birden cevap veriyor Hacı Bektaş-ı Veli cahiller ve hak tanımazlara sükut ile karşılık veriniz. Ben de ya sabır dedim, sustum. Ancak Allah'a dil uzatan, Allah'a şirk anlamına gelen, yüce yaradanı böyle edepsiz bir biçimde ağzına alan birisine karşı susmam, tepkisiz kalmam mümkün olamaz. Siirt'te İbrahim Hakkı Hazretlerinin memleketinde alimlerin, evliyaların diyarında ağzına bu ifadeleri alanı millet 12 Haziran'da çok kötü çarpacaktır. Buradan kendisine son olarak yine Hacı Bektaş-ı Veli'nin diliyle belki anlar da edebe gelir arzusuyla sesleniyorum, bizim erkanımız Ahlak-ı Muhammedi ve Edeb-i Ali'dir. Adem suretinde olan herkes adem değildir. Ademin ademliği akıl, haya ve ilimledir. Buradaki ademden kasıt insan." -"ONLARI SİLİVRİ İLE BAŞ BAŞA BIRAKACAĞIZ" Erdoğan, ilim ve ahlakın yanı sıra edebe sahip olunması gerektiğini, bunun bulunmaması halinde diğerlerinin hiç birinin olmayacağını söyledi. Akıldan, hayadan, ilimden nasibini alamayanların edep dairesinin dışına çıktıklarını belirten Başbakan Erdoğan, "Mevlana'yı anma törenlerine geldi. Önüne konan metni okudu gitti. Kutlu Doğum Haftası'na geldi. Önüne konan istismar metnini okudu gitti. Eğer o metinleri zerre kadar hazmetmiş olsaydı edep dışı ifadeleri zaten kullanmazdı. Samsun'da gidiyor 'Bu ülkede Ezan CHP sayesinde okunuyor' diyor. İnanıyor musunuz? 1941'de Ezanı 'Tanrı Uludur, Tanrı Uludur' diye okutan bunlar, İnönü... Bunlar dürüst değil" dedi. Konuşmasında başörtüsü sorununa da değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Başörtülü kardeşlerime gidiyor, Başörtüsü sorununu biz çözeriz diyor. Öncekine bakıyorsun, buna bakıyorsun. Çarşaflı kardeşime gidiyor hemen bir CHP rozeti takıyor. Mersin'de çarşaflı kardeşlerimi otobüslerden atıyor. Bizi TESK Genel Kurulu öncesinde bir odada misafir ettiler. Bir araya geldik. 'Var mısın' dedim. Bak açıkladım. 12 Eylül akşamı açıkladım. 'Var mısın bu sorunu çözmeye' dedim. 'Nasıl yapacağımız önemli' dedi. Tamam görevlendir birilerini, ben de görevlendireyim beraber çalışsınlar, çözsünler. Bu işi çözelim. Var mısın? 'Ama nasıl olacak'. Bırak dedim nasılını falan. Bak söylüyorsun, çözelim diyorsun. Bak ben lafını yapmıyorum, yaşıyorum zaten. Sen ne yapacaksın onu söyle. Bunlar istismarcı. Bakın hemen arkasından Eskişehir'de bir CHP'li belediye camiye, tesettüre hakaret içeren sergiye ev sahipliği yapıyor. Hemen arkasından bir milletvekili adayı güya bir bilim kadını Allah'ın ayetine sinir bozucu diyor. Haddi aşıyor. İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığının giriş kapısında güya eskiden ruhuna Fatiha yazıyormuş, şimdi onu kaldırmışlar onun yerine 'Her nefis ölümü tadacaktır' yazmışlar. Bunun için diyor ki sinir bozucudur. Be hey kadın sen Teşvikiye Camisi'nde hani arada sırada bir uğruyorsunuz ya o tabut var ya o tabutun üstünde örtülü yeşil örtü var ya işte o örtüde 'Her nefis muhakkak ölümü tadacaktır' diyor. Ama bunun bundan haberi yok. Diyorum ki ben o profesöre, profesör olmuşsun ama ne yazık ki ilim erbabı, arif olamamışsın. Bak sen eğer bu noktada biraz da izan sahibiysen vasiyetnameni yaz. De ki 'Bu utanç vericidir. Ben böyle bir tabutla kalkmak istemiyorum. Böyle bir mezara da girmek istemiyorum' de dürüstsen bunu yap. Allah'ın ayetine bu şekilde nasıl yaklaşabilirsin." "Bu CHP'nin üstü şişhane altı kaval. Bu kadar. Bunlar dini istismar edecekler, dini siyasete alet edecekler" diyen Erdoğan, konuşmasını söyle sürdürdü: "Milletin dini inançlarıyla böyle dalga geçerseniz, milletin tokadıyla karşı karşıya gelirsiniz ve milletin karşısında rezil olursunuz. Karşınızda her zaman bizi bulacaksınız. Amasya'dan ben bunlara sadece ve sadece acil şifalar diliyorum. Allah ıslah etsin diyorum, başka söz söylemiyorum. Değerli kardeşlerim. Biz onları kendi karanlıklarıyla baş başa bırakacağız. Onları aynı dili kullandıkları çeteleriyle baş başa bırakacağız. Biz onları Silivri ile baş başa bırakacağız. Biz İstanbul'a Kanal İstanbul projesini uyguluyoruz. Onlar CHP Genel Merkezi'nden Silivri'ye bir tünel açıyorlar. Yaptıkları bu. Bizim bu seviyesizlikle hiçbir zaman işimiz olmadı bundan sonra da evelallah işimiz olmayacak. Biz hizmet üreteceğiz, aşkla, sevdayla. Amasya'ya Amasya gibi 81 vilayetimize hizmet üretmeye devam edeceğiz."