“Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı barış bildirisini imzaladıkları için “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla haklarında dava açılan 4 akademisyenin iki ayrı mahkemede davası görüldü. İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan 3 akademisyene ayrı ayrı 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
Evrensel’de yer alan habere göre, “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı barış bildirisini imzalayan akademisyenlerin yargılanmasına devam edildi. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ikinci duruşması görülen Yrd. Doç. Dr. M.T.T savunmasını yaptı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde akademisyen olan M.T.T, imzaladığı barış metninin çözüm sürecindeki uygulamalardan daha “saf” olduğunu ifade etti.
M.T.T, “12 Eylül döneminde Barış Derneği davası vardı. Yine o dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin ev sahipliğinde uluslararası bir gençlik organizasyonu vardı. Bu organizasyonun teması ‘peace’ idi ve Türkçeye ‘barış’ değil de ‘huzur’ olarak çevrilmişti! İster barış, isterse huzur adı verilsin ya da başka Türkçe karşılıklarından biri verilsin; barış olmayan yerde huzur, sessizlik, sakinlik, rahatlık olmaz. O nedenle barış istemek suç değildir. Barış talebimizin, dolayısıyla barışın daha fazla yargılanmayacağı umuduyla derhal beraatimi talep ediyorum.” dedi.
“Adaletin terazisinin şaştığını düşünüyoruz”
M.T.T’nin ardından avukatı Mehmet Fatih Kayagil söz aldı. İddianameyi eleştiren Avukat Kayagil, maddi hatalar olduğunu söyledi. 2015’te yayımlanan “Çözüm sürecinin ulaştığı aşamada ASDER - ASSAM” raporunu mahkemeye sunan Kayagil; Bülent Arınç, Yiğit Bulut, Mehmet Metiner, Beşir Atalay gibi isimlerin de demeçlerine yer verilen raporda PKK lehine cümleler olduğunu kaydetti. Kayagil, 2015’te Star gazetesinde Mesut Akgün’ün bir yazı yazdığını, bu yazıda “Türkiye PKK’ya silah yardımı yapmalıdır” ifadelerine yer verdiğini, yazının hala sitede bulunduğunu ifade etti. Bunun üzerine mahkeme başkanı Yusuf Yılmaz, gazetenin ve haberi yapan gazetecinin isminini tekrarlatarak not aldı. ASDER - ASAM raporu ile söz konusu yazıyı yazan kişilere, soruşturma bile açılmadığını kaydeden Kayagil şöyle devam etti: “Düşünce ve ifade hürlüğüne saygımız var ve elbette bu insanlara da soruşturma açılsın demiyoruz. Biz sadece aynı kelimelerin geçtiği bu bildiriye dava açılınca adaletin terazisinin şaştığını düşünüyoruz.” Mahkeme heyeti dosyayı kendi bünyesindeki diğer akademisyen dosyaları birleştirmeye karar verdi.
“İddialar somut delillerle desteklenmiyor”
İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ise 3 akademisyenin davası görüldü. İstanbul 36. ACM’deki ilk duruşma İstanbul Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Güven Gürkan Öztan’ındı. Önceki celse Öztan’ın avukatları Sevgi Kalan Güvercin ve Ali Deniz Ceylan heyetin reddini talep etmişti. Mahkeme başkanı Hakan Özer, 37. ACM’nin heyetin reddi talebini reddettiğini söyledi. Duruşma savsı esas hakkındaki mütalaasını tekrarlayarak, Öztan’ın “örgüt propagandası yapmak” suçundan cezalandırılmasını talep etti. Suçlamaları reddeden Öztan, beraatini istedi. Öztan’ın avukatlarından Sevgi Kalan Güvercin, atılı suçun maddi unsurlarının oluşmadığını belirterek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından örneklerle eylemin, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Savunmasına meslektaşı avukat İnayet Aksu’nun sözlerine atıfta bulunarak başlayan Avukat Ali Deniz Ceylan ise, “Bu yargılamalarda maalesef savunmanın sözüyle iddia makamının sözünün eşit olmadığını görüyoruz” dedi. İddiaların somut delillerle desteklenmediğini ancak savunma makamı olarak kendilerinin ayrıntılı bir şekilde sayfalarca savunma hazırladıklarını belirtti. Kararını açıklayan heyet, Öztan’a 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Hükmün açıklanmasını geri bıraktı.
“Mahkeme vicdani kanaatle cezayı erteledi”
36 ACM’deki ikinci duruşma Prof. Dr. Gülhan Türkay’ındı.
Esasa karşı beyanda bulunan Gülhan Türkay, suçlamaları kabul etmediğini belirterek beraatini istedi. Türkay, mahkemenin ceza vermesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını istemedi.
Türkay’ın avukatı Emel Ataktürk de müvekkilinin beraatini talep etti. Mahkeme heyeti, Türkay’a 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Sanık kabul etmediği için HAGB hükümlerini uygulamayan mahkeme, Türk Ceza Kanunu 51/3 maddesi gereğince ve “sanığın sabıkasız olması, geçmişteki hali nazara alınarak cezanın ertelenmesi halinde tekrar suç işlemeyeceği hususunda vicdani kanaat oluştuğu” gerekçesiyle Türkay’ı 2 yıl denetime tabii tutarak verilen cezayı erteledi. Aynı maddenin 6. fıkrası gereğince sanığa herhangi bir yükümlülük belirlemedi. Denetimin ne şekilde olacağına ise Denetim Bürosu karar verecek. Türkay’ın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde verilen hapis cezası kısmen veya tamamen uygulanabilecek.
36. ACM’deki son duruşma ise Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Rıza Türkay’ındı. Mahkemeden beraatini talep eden Türkay, ceza çıkması durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair hükümleri kabul etti.
Türkay’ın avukatı Ataktürk’ün beraat talebinin ardından kararını açıklayan mahkeme, Türkay’a 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Hükmün açıklanması geri bırakıldı.