TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından Gülen cemaatine yönelik sürdürülen 'FETÖ' soruşturması kapsamında, Bank Asya'da hesabı olduğu gerekçesiyle açığa alınan Eğitim Sen üyesi Uygar Özdemir, "Herkes gibi benim de hiçbir özel önemi olmayan, sıradan hayati gerekçelerle açtığım bu banka hesabının bana neye malolacağını bilemezdim. Kaldı ki yaşadıklarımı biri bana söyleyseydi yaratıcılıkta fantastik edebiyat yazarlarına taş çıkartacak bir iddia olarak görürdüm ve gülüp geçerdim" dedi. "Ne yazık ki belirsizlik beni her gün daha da karamsarlaştırarak yalnız, eve kısılmış biri haline büründüyor" ifadesini kullanan Özdemir, "Yine de yaşadığım bu trajedinin sonlanacağına inancım kesin. Ama kocaman bir soru işareti var ortada. Ne zaman? Belki bir ay belki yıllar sonra, kim bilir" diye yazdı.
Uygar Özdemir için change.org'da başlatılan imza kampanyasına ulaşmak için tıklayın
Özdemir, yurt dışından dönerken pasaportuna el konulmasını ve sonrasında yaşadığı süreci, “Açık mektup irrasyonel trajedim” başlığıyla kaleme aldığı mektupta anlattı.
Yurt dışında yaşayan akrabalarının Türkiye’de yatırım yapmasına yardım etmek için kendisine en yakın ve "faizsiz bankacılık" yapan Bank Asya’da hesap açtırdığını belirten Özdemir, "Bir hata sonucu açığa alındığımı düşünüyorum. Yapılan hatanın bir an önce düzeltilmesini ve mağduriyetimin giderilerek göreve başlatılmama karar verilmesini talep ediyorum" ifadesini kullandı.
Özdemir'in mektubu şöyle:
Açık Mektup İrrasyonel Trajedim
İstanbul’da bir meslek lisesinde Beden Eğitimi öğretmeniyim. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 21 Temmuz’da FETÖ/PDY terör yapılanmasının sosyal medyadan propagandasını yapmak ve bu yapıya finansal destek vermek gerekçesiyle görevden uzaklaştırıldım. Yaz tatilinde olduğum için yurt dışındaydım. Gecenin bir yarısı çalan telefonla uyandım ve acil İstanbul’a dönmem söylendi. Apartopar İstanbul’a döndüm. Ama beni bir süpriz daha bekliyordu ve ne yazık ki havalimanında pasaportuma el koyuldu.
2002 yılında üniversiteden mezun olup yıllarca başka işlerde (inşaat, pastane, kitapçılık, bilgisayar tamirciliği ve ücretli öğretmenlik) güvencesiz ve oldukça kötü koşullarda 10 yıl çalıştıktan sonra; 2012 yılında her anlamıyla zor bir kpss hazırlığı sonucu İstanbul’a atandım. Atandığım ilk yıldan bu yana da Eğitim Sen üyesiyim ve başka herhangi bir dernek vakıf veya kuruluşa üye olmadım. Hayatımın hiç bir anında böylesi tehlikeli bir yapıyla hiç bir bağım olmamasına rağmen, sadece bir bankadaki hesabım yüzünden bu haksızlığa maruz kaldığımı düşünüyorum. Henüz tam olarak ne ile suçlandığımı bilmesem de gerekçenin banka hesabı olduğunu, basına yansıyan diğer arkadaşların durumundan ve birebir görüştüğüm, görevinden uzaklaştırılan arkadaşlarımın anlattıklarından kolaylıkla kestirebiliyorum. Zira hukuki olarak yukarıdaki iddialara isnat olabilecek her hangi bir fiilimin olmadığından eminim ve soruşturma sürecinin, hukuk normları gözetlilmeden suç kapsamına girmeyen belli gerekçelerle başlatıldığı kanısındayım.
Bahsi geçen bankayla nasıl bir temasım oldu? Biraz buna değineyim. 2014 yılı içerisinde yurtdışında yaşayan akrabalarım dolar ve euro gibi para birimlerinin aşırı yükselmesinden kaynaklı Türkiye’de yatırım yapmak istediler. Yatırım amaçlı gönderilen parayı Ziraat Bankası’ndaki hesabıma yatırdım ve akrabalarımın bilgilerini verdikleri emlak işi yapan bir şahsa gönderdim. Fakat bu banka faizle çalıştığı için akrabalarımın özel isteği üzerine sonradan gönderdikleri az miktardaki parayı evime en yakın olan ve faizsiz bankacılık yapan Bank Asya isimli bankaya yatırdım. Belli bir süre sonra parayı çekip emlakçıya gönderdim. Sonrasında bu bankaya bir kez dahi uğramadım ve bu bankayla muhatap olmaktan rahatsız olduğum için daha sonra gelen bir miktar parayı tekrar Ziraat Bankası’ndaki hesabıma yatırdım. Banka ile olan bütün bağım, temasım sadece bundan ibaret. Eğer bana en yakın faizsiz işlem yapan başka bir banka olsaydı parayı oraya yatıracaktım ve böylesi irrasyonel bir durumu yaşamamış olacaktım. Kamuya açık olan bir bankaya para yatırmak bir terör örgütüne yardım anlamına geliyorsa bu ülkenin finanstan sorumlu bürokratları ve hükümet yetkililerinin bu durumu önlemedikleri için benden daha fazla sorumlu olduklarını düşünüyorum. Zira bu bankıcılık işlemlerini yaparken hiç bir şeyden haberim yoktu. Benim parayı yatırdığım tarihte bu bankayla ilgili bir kapatma kararı olmadığına göre ve benim son işlemi yaptığım günden sonra da çalışmasına devam ettiğine göre, yaptığım bankacılık işlemlerinin benim için herhangi bir yasal yükümlülüğü olmaması gerekir.
Herkes gibi benim de hiç bir özel önemi olmayan, sıradan hayati gerekçelerle açtığım bu banka hesabının bana neye malolacağını bilemezdim. Kaldı ki yaşadıklarımı biri bana söyleyseydi yaratıcılıkta fantastik edebiyat yazarlarına taş çıkartacak bir iddia olarak görürdüm ve gülüp geçerdim. Ama ne yazık ki şu an tam da bir trajediyle yüz yüzeyim. Hem de yaşadığım bu trajedi, hiç bir zaman öznesi olmadığım ve bana ait olmayan düşünceler, ideolijiler ya da inanışlar yüzünden. Doğaüstü inanışlarım olsa, birilerinin benim için bir trajedi yazdıklarından şüphem olmayacak. Hem de klasik bir Sofokles trajedisi. Dolayısıyla öfke, şaşkınlık, çaresizlik ve gülmek gibi bir çok duygudan duyguya geçer haldeyim. Bu tanımlanamaz duygu durumunun ne zaman son bulacağını açıkçası kestiremiyorum. Ne yazık ki belirsizlik beni her gün daha da karamsarlaştırarak yalnız, eve kısılmış biri haline büründüyor. Ama yine de yaşadığım bu trajedinin sonlanacağına inancım kesin. Ama kocaman bir soru işareti var ortada. Ne zaman? Belki bir ay belki yıllar sonra, kim bilir... Sizlerin katkısı olmadan bu süreci atlatacağımı düşünmüyorum ve dolayısıyla desteğinizi esirgemeyeceğinizin umudu içindeyim.
Bir hata sonucu açığa alındığımı düşünüyorum. Yapılan hatanın bir an önce düzeltilmesini ve mağduriyetimin giderilerek göreve başlatılmama karar verilmesini talep ediyorum.