HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümetin Kobani eylemleri karşısındaki açıklamalarının 'sert ve tansiyonu düşürür nitelikte olmadığı' için eleştirerek, "Bakmayın bağırıp çağırmalarına. Bölgede durumun iyi olmadığının onlar da farkında" dedi.
Evrensel gazetesinden Serpil İlgün'ün sorularını yanıtlayan Demirtaş, "Hükümetin, bir yandan durumu kritik görüp Öcalan’a heyet gönderirken, diğer yandan 'misliyle karşılık bulacaktır' gibi sert bir tutum takınması, pratikte hiçbir şeyin değişmemesi çelişkili değil mi?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Aslında hükümet, hızlı olmasa da, küçük küçük olsa da pratikte değişiyor. Perşembe sabah saatlerinde Bakanla heyetimiz bir görüşme yaptı. Başka görüşmeler de olabilir. Ve bütün bu görüşmelerde hem Kobani ile ilgili, hem sürecin hızla pratikleşmesi ile ilgili somut nelerin yapılabileceği tartışıldı, tartışılacak. Yeni Başbakan, eski başbakanın tarzını tutturmaya çalışıyor ama biraz eğreti duruyor üstünde o kabadayı tarz. O şekilde yönetebileceklerini düşünüyorlar fakat realite öyle değil. Bakmayın öyle bağırıp çağırdıklarına. Bölgede durumun iyi olmadığının onlar da farkında."
'Kullanılan dil çok önemli'
Demirtaş, buna rağmen kullanılan dilin çok önemli olduğunu da vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı: "Küçük de olsa ilerleme, değişiklik oluyor. Müzakere başladığında Sayın Öcalan’ın bize yazdığı mektubun birinci maddesi, 'taraflar karşılıklı dil ve üslubunu barış sürecine uygun uyarlamalılar' şeklindeydi. Hükümet çoğu zaman buna riayet etmedi halen olduğu gibi. Yoksa dediğiniz doğru, katılıyorum, dilini ve üslubunu, toplumsal algıyı pozitif yöne evriltecek şekilde düzeltmesi lazım."
Demirtaş, "biriken öfkenin" ise nasıl yatışacağını şöyle anlattı:
"Doğrudan Kobani ile bağlantılıdır. Öfkeyi yatıştırabilecek olan biz değiliz. Bizim halk üzerinde ne böyle bir gücümüz vardır, ne de buna gerek vardır. Yani halk IŞİD’e karşı durmasın, sempati duysun diye uğraşacak değiliz; sempati duyulsun diye yeterince uğraşanlar var zaten. Biz hükümetin atacağı pratik adımların IŞİD’in Kobani’den püskürtülmesi ile sonuçlanmasının bu öfkeyi durduracağını düşünüyoruz. Elbette ki bundan kastettiğim şiddet olayları değil. Biz silah kullanma, yakıp yıkma, yağmalama gibi şiddet eylemlerini teşvik etmedik, tahrik etmedik, örgütlemedik, ama halkın öfkesinin alanlarda, meydanlarda, gece gündüz evinde, sokakta, arabasında elindeki bütün imkânlarla bir protestoya dönüşmesinin çağrısını yaptık, o çağrının da halen arkasındayız."