Eğitim

Bakan Yusuf Tekin'den öğretmen atamaları için 'mülakat' açıklaması: Danıştay kararını bekliyoruz

16 Eylül 2024 22:28

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğretmen atamaları ve mülakatlarla ilgili soruya Danıştay'ı işaret ederek cevap verdi. Tekin, "Biz mülakat sürecini tamamladıktan sonra mevzuat değişikliğini yönetmeliğimizde yaptık. Yüzde 100 mülakat notuyla atanırken yüzde 50 olarak tanımladık. Bazı siyasetçi ve sendikalar bunu yargı konusu yaptılar. İptal olursa yüzde 100 mülakatı ile yapacağız. Danıştay bir karar alsa önce bize gönderecek. Karar bazı arkadaşların davaları yetkisizlik sebebiyle reddedildi, bu bir karar değil. Danıştay'ın kararı bize ulaştığında kararımızı açıklarız" dedi.

Tekin, "Yüzde 50 mülakat üzerinden notları açıkladık, atamalar yaptık. İki ay sonra Danıştay kararını verdi ve iptal etti. Bu telafisi imkansız zararlar doğurmayacak mı? Ben diyorum ki yargıyla ilgili bu süreci bekleyelim, neticesinde atamamızı yapalım. Şu anda Danıştay kararı yok, yürütme durdurma talebi reddedildi. Yönetmelik iptali ile ilgili açılan kararda esasa ait kararı bekliyoruz" diye konuştu. 

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Tekin, okullarda kayıt ücreti alındığı iddiasına "Kayıt ücreti alınıyor ifadesi öğretmen, idareci arkadaşlarımızı zan altında bırakabilecek ciddi itham" dedi.

Öğretmen atamaları hakkında da konuşan Tekin'in Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy'a yaptığı açıklamalardan satır başları şöyle:

"Şuan Narin'in okulunda psikososyal destek veriyoruz. Genel müdürlüğümüzü 9 Eylül Pazartesi günü Narin yavrumuzun okuluna gönderdik. Beraberinde 4 tane travma ve yas üzerine çalışmış uzman arkadaşımız vardı. Hafta içinde hem öğretmen arkadaşlarımız hem de Narin'in arkadaşlarıyla, köydeki ebeveynlerle rehabilitasyon sürecini yürüttüler. Ben tekrar başsağlığı diliyorum.

Okullarda ‘kayıt ücreti’ alınıyor mu: Bakan Yusuf Tekin'den açıklama

"Öğretmen atamaları ve mülakat"

Mülakatlarla ilgili her ortamda şunu söyledim 'Kul hakkı yemeyecek adil biçimde deneme dersi anlatmak istiyoruz'. KPSS'ye girmiş adaylardan üç katı adayı mülakata davet edeceğimizi deklare ettik. Mesela ortaöğretim matematik öğretmenine dedik ki '10. sınıf matematik müfredatından şu tarihte mülakata gireceksin, bize ders anlatacaksın' dedik. Bütün lisans boyunca aldığı matematik dersinden değil. 10. sınıf müfredatında diyelim 15 konu var. 'Bu 15 konudan seni mülakata alacağız' dedik. Verilen cevapları 4 başlıkta değerlendireceğiz dedik. Adaya diyoruz ki, '10. sınıf matematikten herhangi konuyu anlatmanı isteyeceğiz, anlatırken şunlara dikkat edin'. Aday arkadaşımız salona gittiği zaman gerçek kimliği belli değil, kapalı. Ben şube müdürü olarak juri üyesiyim diyelim. Karşıma gelen kişinin adı, memleketi yok. Bir kod numarası tanımladık. Aday da kendisini sınav yapacağı 3 kişinin kim olduğundan haberi yok. Aday geliyor, orada bilgisayar ekranında kendisine bir soru için tuşa basıyor.

Bu soruyu cevaplandırdıktan sonra başka diyalog yok juri üyeleriyle. Juri üyeleri 4 parametre üzerinden değerlendirip notunu veriyor. Aday arkadaşımız her ihtimale karşı, 'bana bu soru soruldu ben de şunları söyledim' diye yazılı kayıt düşüyor. İlave olarak ses ve görüntü kaydı var. Bu sınav döneminde ne bir siyasetçiden, ne bir tanıdığımdan ne arkadaşlar aracılığıyla bize hiçbir isim gelmedi, biz de hiçbir ismi komisyonlarda paylaşmadık. Böyle bir işe giren en yakın arkadaşım bile olsa buna tevessül ederse gereğini yapacağım dedim. Burada adaletsizlik yok. Dedik ki aday salondan çıkar çıkmaz juri üyeleri notları vermiş olacak ve ekran kapanacak. Bir daha müdahale şansı yok juri üyelerinin. Bana bu konuda birisi gelsin desin ki 'şu tedbiri alırsanız içim rahat edecek', onu da alırız biz. Bu anlamda sağlıklı işleyen mülakat süreci yürüdü, sınavımızı yaptık.

"Şu anda Danıştay kararı yok, yürütme durdurma talebi reddedildi"

Biz mülakat sürecini tamamladıktan sonra mevzuat değişikliğini yönetmeliğimizde yaptık. Yüzde 100 mülakat notuyla atanırken yüzde 50 olarak tanımladık. Bazı siyasetçi ve sendikalar bunu yargı konusu yaptılar. İptal olursa yüzde 100 mülakatı ile yapacağız. Bize diyorlar ki 'Danıştay kararını açıkladı'. Ben de diyorum ki davaların tarafı biziz, Danıştay bir karar alsa önce bize gönderecek. Karar bazı arkadaşların davaları yetkisizlik sebebiyle reddedildi, bu bir karar değil. Danıştay'ın kararı bize ulaştığında kararımızı açıklarız. Yüzde 50 mülakat üzerinden notları açıkladık, atamalar yaptık. İki ay sonra Danıştay kararını verdi ve iptal etti. Bu telafisi imkansız zararlar doğurmayacak mı? Ben diyorum ki yargıyla ilgili bu süreci bekleyelim, neticesinde atamamızı yapalım. Şu anda Danıştay kararı yok, yürütme durdurma talebi reddedildi. Yönetmelik iptali ile ilgili açılan kararda esasa ait kararı bekliyoruz.

Biz Danıştay'da avukatımız, hukuk hizmetleri genel müdürümüz süreci takip ediyor. Bunun dışında sosyal medyadan, bazı siyasal ortamlardaki tartışmalardan hareketle bu işleri yapmayız. Sağlıklı bilgi şu; yürütmeyi durdurma talebini reddetti, bazı kişilerin davalarını reddetti. Bu esasa ilişkin verilmiş bir karar değil. Çok uzun süreceğini zannetmiyorum. O karar geldiği gün öğretmen atamalarımızı yapacağız.

"Sosyal medyadan sana sataşıyorum cevap vermiyorsun' diyorlar"

18 milyon öğrenci, 1 milyon 250 bin civarında öğretmenle en büyük kitleyiz. En ciddi sorunlardan bir tanesi kendi kişisel popülaritelerini artırmak, sosyal medya takipçilerini artırmak gibi gerekçelerle bu konuda insanlar bilgi sahibi olmadan hüküm beyan ediyorlar. Çok kişiyle karşılaştım, 'sosyal medyadan sana sataşıyorum cevap vermiyorsun' diyorlar. Takipçisi sayılarını artırma peşindeler. Bu süreçte popüler olma heveslerinin ön planda olduğunu düşünüyorum. Bir sendika temsilcisi süreci geciktireceğini düşündüğümüz için dava açma taraftarı olmadık dedi.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde ilk derste neden Gazze var?

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adıyla müfredatlarımızı revize ettik. Orada üzerinde vurgu yaptığımız önemli hususlardan bir tanesi, Türkiye Cumhuriyeti devleti binlerce yıllık geçmişi ve geleneği olan devlet yapısı. Bu devlet geleneği millet olma bilincini gelecek kuşaklara aksettirdiği için binlerce yıllık devlet geleneğine sahip olmuşuz. Geçmişimizde atalarımız, dünyanın neresinde olursa olsun, bir haksızlık, adaletsizlik, zulüm görmüşse ona müdahale etmiş. Metindeki Çanakkale ifadesi bu birinci kısmıyla ilgili, millet olma bilincimizle ilgili. Kurtuluş Savaşı'nın bir anlamda başlangıç noktası olduğu için. İkincisi de etrafımızda bu tür insan hakları ihlalleri, zulümlere karşı tepki verebilecek kitlemiz olsun, böyle bir nesil yetiştirelim diye arzu ettiğimiz için. 1 yıldır şu an Gazze'de şehit edilen öğrencisi sayısı 10 binin üzerinde. Yıkılan okullardan bahsetmiyorum. 40 binin üzerindebir şehitten bahsediyoruz. Dünyanın gözü önünde bir vahşet 1 yıldır devam ediyor. Buna sessiz kalmak devlet geleneğimizle örtüşmez, millet olma bilincimizle örtüşmez. İlk dersimizi böyle yaptık.

"Videoda ne Atatürk'le ne Kurtuluş Savaşı ile ilgili bir eksiklik var"

15 dakikalık video hazırladık. Öğretmen arkadaşlarımız bu video ile derse başlasınlar istedik.Hem Kurtuluş Savaşımız hem de devlet geleneğimizle nasıl davranmışız, bunun devamı için nasıl bir refleks göstermiliyiz sorusunun cevabı videoda var. Videoda ne Atatürk'le ne Kurtuluş Savaşı ile ilgili bir eksiklik yok. 9 Eylül, Atatürk vurguları var. Gazze ile ilgili kısım videonun üçte birinden daha az bir bölüm. Kim izledi, kim gelmedi diye bir takip yapmadım. Hafta boyunca bu etkinliği okullarda neler işlenebilir diye paylaşmıştık."

Annesi ve babası Can Atalay'ın "suçlarını" anlatıyor