Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, muhalefet milletvekillerinin 'ihalelerle ilgili vicdanınız rahat mı?' sorusuna 'evet' yanıtını verdi.
Muhalefete mensup bazı milletvekillerinin Bakanlığın ihaleleri konusunda "Sayın Bakan vicdanınız rahat mı?" şeklindeki soruları üzerine Yıldırım, "Rahat. Yaptığımız işler hukuk içerisinde. Kamu İhale Kanununun bize verdiği yetkiyle yapıyoruz. Rahatız. Varsa net bilgi onunla ilgilenelim" ifadesini kullandı.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam'ın yerel seçimleri hatırlatarak "Sayın Bakan İstanbul'dan mı İzmir'den mi adaysınız? Yoksa siyasete son mu vereceksiniz?" sorusuna Yıldırım, "Onu toplantıdan sonra kulağına söyleyeyim" yanıtını verdi.
Ortam dinlemelerine ilişkin soruları da yanıtlayan Yıldırım'ın, esprili şekilde "Dinlenmiyoruz vaktimiz yok, çalışıyoruz. Onun için böyle bir derdimiz yok" sözleri gülüşmelere neden oldu.
'Sorumlusu biz değiliz'
Bilişim teknolojisinin gelişmesiyle ortam dinlemesi konusunun herkesin gündemine oturduğunu ve sadece Türkiye'nin değil, herkesin derdi haline geldiğini belirten Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Almanya Şansölyesi ile ABD Başkanı arasında ciddi bir sürtüşme var. Fransa ile ABD arasında, İngiltere'de, bizde var. Bu çağın en büyük sorunu, tehdidi. İnternetle bu tehdit daha da büyük oldu. Sorunu doğru ortaya koyup çözümü doğru yerde aramamız lazım. Bizim bakanlık olarak görevimiz iletişim altyapısını hazır hale getirmek, bizim temel görevimiz bu. Vatandaş telefonda konuşamıyorsa bunun sorumlusu biziz ama dinleniyorsa bunun sorumlusu biz olamayız. Tayfun Bey de değil."
'Yasal düzenleme lazım'
Yasa dışı veya yasal dinlemenin mutahaplarının belli olduğunu vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:
"MİT, polis, jandarma kendi kanunlarına göre ister önleme, ister suçla mücadele isterse suç oluştuktan sonra delil toplama amaçlı dinleme yapabilirler, bunlara bu hak verilmiş. Bu kuruluşlar 2006 yılından önce hiçbir kurala tabi değildi, istedikleri gibi götürü olarak bir bölgeyi, hatta bütün Türkiye'yi karar alarak dinleyebiliyorlardı. Bu kadar geniş yetki alanı vardı. Getirilen bu kuruluşlar savcılığa müracaat edecekler. Savcılık çok acilse talebi TİB'e gönderecek ve 24 saat içerisinde bunu hakim kararına dönüştürecek, eğer yoksa normal hakime verecek, buna bakacak. Gelen bu talebi TİB, kanuna uygun mu değil mi diye inceliyor neye göre bu talep yapılıyor diye bakıyor oradaki hukukçular uygunsa yazılı olarak 'talabiniz yerine getirilir' diyor. Kendisi yerine getirmiyor, onlara dinleme için yasal izin veriyor. TİB'in dinleme yetkisi yok. Bu şekilde gelen taleplerden 10 bin tanesini de geri çevirmiş. Bu kadar da titiz çalışıyor.
Sen şimdi hakimsin, dinliyorsun. Beni niye, ne kadar dinledin, benim haberim olsun, diyorsun. Sonucu ne oldu, bunun için yasal düzenleme lazım. Yapalım. İtirazım yok. Şaibeden kurtulsun herkes. Amerika'da böyle. Bazı ülkelerde bu var. Amerika'da dinlenme işlemi başladığı anda muhatabına haber veriyorlar."
Yıldırım, bu konunun herkesi rahatsız ettiğine de işaret ederek, TİB Kanunu ile yasa dışı dinleme yaptığı belirlenenlerin Türk Ceza Kanununa göre cezalandırıldığını ve bu dinlemelerin mahkemede delil olarak kabul edilmediğini anımsattı.
Bu konuya ilişkin eleştiride bulunan BDP'li Hasip Kaplan, "Türkiye'deki dinlemelerin yüzde 90'ını kamu kurumlarının yaptığı" iddiasında bulundu.
Marmaray prjesi
"Marmaray Projesi ülke olarak gurumuzdur" diyen Yıldırım, projenin tarihi gelişimi hakkında bilgi vererek, 2009 yılında hayata geçirilmesi planlanan projenin geçikmesinin nedeninin arkelojik kazılar olduğunu kaydetti. Komisyon üyesi milletvekilleri arasında Marmaray'a binen olup olmadığını soran Yıldırım, milletvekillerinin "davet etmediniz ki" sözleri üzerine 550 milletvekiline, projede emeği geçen bakan, müsteşar, yetkili ve ilgililere davetiye gönderdiğini, parti genel başkanlarını da telefonla aradığını söyledi.
Konuşmaların ardından Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün 2014 yılı bütçeleri kabul edildi.