Ankara valililiği’nin 29 Ekim yürüyüşünü yasaklamasının ardından başlayan tartışmalara MHP lideri Devlet Bahçeli de katıldı. Bahçeli yürüyüşle ilgili, “Bazı sivil toplum kuruluşlarının Ortadoğu'daki bazı özentilere heveslenerek 'halk hareketi başlatıyoruz', 'halk yürüyüşü yapıyoruz' derken bir krize Türkiye'yi sokmaları ve bunu da bazı siyasi partilerin çok sıcak sahiplenmeleri doğru değildir” dedi.
Bahçeli, genel başkan yardımcıları, parti yöneticileri, bazı milletvekilleri ve partililerle parti genel merkezinde bayramlaştı. Bahçeli, burada yaptığı açıklamada, Kurban Bayramı'nın İslam alemine ve Türk milletine hayırlı uğurlu olması temennisinde bulundu. Ramazan ve Kurban bayramlarının hüzünle dolu olduğunu, şehitler verildiğini anlatan Bahçeli, “Milletimiz üzgündür, hüzünlüdür, acılıdır ve özellikle de iki bayram arasında çok sayıda eve, baba ocağına ateş düşmüştür” diye konuştu.
29 Ekim'deki yürüyüş
Bahçeli, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nın kutlanmasının yıllardan beri yasalarla belirlendiğini ve bu anlamda bir gelenek oluştuğunu, bu geleneği daha iyiye doğru götürecek katkılarda bulunmak yerine bir krizin başlatılma sebebi haline getirilirse büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalınabileceğini söyledi.
Bahçeli şöyle konuştu:
“Bazı sivil toplum kuruluşlarının Ortadoğu'daki bazı özentilere heveslenerek 'halk hareketi başlatıyoruz', 'halk yürüyüşü yapıyoruz' derken bir krize Türkiye'yi sokmaları ve bunu da bazı siyasi partilerin çok sıcak sahiplenmeleri doğru değildir. Yıllardır yapılmış bayramların içerisinde neyi yapmak istiyorlarsa oraya gelmek suretiyle bu bayramı milletçe kutlamanın, ama eğer bir tepki de koyacaklarsa o tepkiyi de oradaki davranışlarıyla koymalarında yarar vardır. Yoksa alternatifler ortaya koyarak
O bakımdan 29 Ekim günü yapılacak bayramın Türkiye'de bir krizin işareti olarak görülmesi yanlış olur. Türkiye'yi de önemli sıkıntılara sokabilir. Bu yanlışlıktan vazgeçilmelidir, ama siyaseten Cumhuriyetin kazanımlarının bu iktidar tarafından nasıl tahrip edildiğini, nasıl örselendiğini, nasıl yok edildiğini herhangi bir geniş alan yaratan eylemlerin başlangıcı olarak değil, Meclis'te veya kamuoyunda aydınlar aracılığıyla, siyasiler aracılığıyla, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yapmaları ülkemiz açısından daha doğru olacaktır.”