Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, AKP'nin MHP ile görüşerek hazırladığı anayasa değişiklik teklifiyle ilgili olarak "Yüce Divan konusu Anayasa değişikliğinde tarafları en çok zorlayan madde oldu. Hatta bir ara, kriz yorumlarının yapılmasına neden oldu" dedi. "AK Parti başından beri kademeli bir sistem getirilmesinden yanaydı. Oranlar farklıydı ama iki parti karşılıklı adım atınca bir noktada buluşmaları mümkün oldu" görüşünü savunan Selvi, "Peki MHP neden bu konuda bu kadar hassasiyet gösterdi. Bahçeli’nin yakın çevresine yaptığı değerlendirme çarpıcı: 'Devlet başkanını mahkeme kapılarında süründürecek değiliz. Çünkü cumhurbaşkanı yeni sistemde icranın içinde olsa da yine bir temsil görevi olacak'" diye yazdı.
Abdulkadir Selvi'nin "Bahçeli 'tuzak kuruyor' iddialarına ne dedi" başlığıyla yayımlanan (14 Aralık 2016) yazısı şöyle:
AK Parti ile MHP anlaştı, Anayasa değişikliği Meclis'e sunuldu.
MHP, ‘güçlendirilmiş cumhurbaşkanlığı sistemi’ diyor. AK Parti ise, ‘adı cumhurbaşkanlığı ama kendi tam başkanlık sistemi’ görüşünde.
Süreç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 10 Ekim tarihinde yaptığı, “AK Parti başkanlık sistemiyle ilgili teklifini Meclis’e getirmelidir” çağrısı ile başladı.
MHP Lideri’nin başkanlık sistemi konusundaki kararlılığı bazı AK Partililerde, “Bahçeli bizi duvara çarpacak” kaygısına yol açmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AK Parti yönetimi başından beri Bahçeli’yi samimi buldu. Anayasa değişikliği için işbirliği yapılabilecek bir ortak olarak gördüler. Şu ana kadar yanılmadıkları ortada.
Ancak bazı AK Partililerdeki “Bahçeli bize tuzak mı kuruyor?” kaygısını yansıtmaya çalıştım. Meclis’teki oylamalarda ‘MHP milletvekilleri nasıl hareket edecek, referandum sırasında MHP ne yapacak, fire verecek mi’ sorusu önemli.
MHP Lideri’nin bu tür değerlendirmelerden rahatsız olduğu anlaşılıyor.
Bahçeli’nin yakın çevresine yaptığı değerlendirme şöyle: “MHP tuzak kurmaz. Bunlar çok ayıp şeyler. Güvensizlik filan olacak şeyler mi? Ben şimdiye kadar ne dediysem arkasında durdum. Yaptığım açıklamaların gereğini yerine getirdim. Sistemde bir tıkanık var. Onun aşılması için çaba gösteriyorum.”
Anayasa değişikliğinde ilk adım atıldı. İki parti güvene dayalı bir metin ortaya çıkardı. Gömleğin ilk düğmesi doğru iliklendi.
Bahçeli bir kez daha sözünün arkasında duran bir lider olduğunu gösterdi.
Süreç içinde pürüzler ortaya çıktı. İki parti, pürüzlerin krizlere dönüşmesine izin vermedi.
Bahçeli titiz bir çalışma yapılmasını, “Yeni bir sistem kuruyoruz. Bu sistem denetlenebilir olmalı, topluma güven vermeli. Açık, şeffaf ve hesap verebilir olmalı” diye değerlendirdi.
Yüce Divan konusu Anayasa değişikliğinde tarafları en çok zorlayan madde oldu. Hatta bir ara, kriz yorumlarının yapılmasına neden oldu.
AK Parti başından beri kademeli bir sistem getirilmesinden yanaydı. Oranlar farklıydı ama iki parti karşılıklı adım atınca bir noktada buluşmaları mümkün oldu.
Peki MHP neden bu konuda bu kadar hassasiyet gösterdi.
Bahçeli’nin yakın çevresine yaptığı değerlendirme çarpıcı: “Devlet başkanını mahkeme kapılarında süründürecek değiliz. Çünkü cumhurbaşkanı yeni sistemde icranın içinde olsa da yine bir temsil görevi olacak. Türkiye Cumhuriyeti’nin birlik ve bütünlüğünün temsilcisi olacak. O nedenle Cumhurbaşkanlığı makamının mehabetine gölge düşürülmemeli. Sıradan şeylerle suçlanamamalı. Masuniyeti korunmalı. Ama bu masuniyetin de sınırları belirlenmeli. Hukukun üstünlüğüne uygun bir düzenleme olmalı. Yeni sistemde başbakan olmayacak. Cumhurbaşkanı aynı zamanda başbakan olacak. İcranın başına geçecek. O nedenle cumhurbaşkanı, başbakanın deruhte ettiği sorumluluğu üstlenmeli. Cumhurbaşkanı devleti temsil ediyor, temsilin mehabeti ile icranın sorumluluğu dengelenmeli.”
Anayasa değişikliğinde AK Parti’yi zorlu iki etap bekliyor:
1- 330’u bulup Meclis’ten çıkarmak.
2- Yüzde 50’yi aşıp referandumdan geçirmek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdiden kolları sıvadı. Görüştüğü milletvekillerinden Meclis’teki oylama ve referanduma ilişkin değerlendirmelerini alıyor.
Cumhurbaşkanı, “Referandumda şu anda yüzde 52 görünüyor. Bunu artırmamız lazım” dediği söyleniyor.
AK Parti’nin oy oranı da yüzde 52-53 seviyesinde. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek oranı ise yüzde 60.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sürecin başında Bakanlar Kurulu üyelerine, “MHP’yi sıkı tutun. Meclis’te 330’u bulun, ben milletimle beraber söker getiririm” demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta içinde bir grup milletvekiliyle bir araya geldi. Milletvekilleri, Cumhurbaşkanı’nın kafasında bir yol haritasının oluşturduğu kanaati edindi.
Yol haritası, Meclis’teki oylamada milletvekillerini sıkı tutmak. Referandumda ise, MHP tabanını kazanmak şeklinde özetlenebilir.