Nursima ÖZONUR/ANKARA, (DHA)- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş\'ın 9 Kasım\'da Kadir Mısıroğlu ziyaretine sert göstererek, \"Tartışmaların göbeğindeki Diyanet İşleri Başkanı’nın kendi durumunu gözden geçirip, erdemli davranış içinde hareket etmesi ve gereğini derhal yapması samimi tavsiyem ve temennimdir\" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM\'de partisinin grup toplantısında konuştu. Devlet Bahçeli, ABD\'nin terör örgütü PKK\'nın 3 elebaşının başına ödül koymasıyla ilgili olarak, \"PKK\'lı teröristlerin başına ödül koymak YPG/PYD\'yi perdelemek, gözlerden uzak tutmak demektir. Ederi 12 milyon dolar olduğu ilan edilen canilerin işin özünde bizim nezdimizde delikli kuruş kadar değeri yoktur. 1 dolarlık FETÖ’cüler neyse, YPG’li ve PKK’lı teröristler aynısıdır. Türkiye’nin hayat damarlarını kesmek istiyorlar. Washington yönetimi, Kandil çetesinin 3 hain elebaşıyla ilgili kimlik ya da yer tespitini mümkün kılacak bilgiler karşılığında toplam 12 milyon dolarlık para ödülü vermeyi geçen hafta açıklamıştır. Teröristlerin başına ödül koyulması, sahip olunan niyet ve zamanlama itibariyle oldukça kuşku vericidir. ABD’nin YPG’yi kollayıp, PKK’yı hedef haline getirmesi tamamen kandırmaca, yeni bir aldatma serüvenidir. ABD bölgemizde karıncayı bile izlerken, herkesi gözetlerken, kimin ne yaptığını takip ederken 3 PKK’lının yerini mi bilmeyecektir? ABD yönetimi YPG’yi saklayıp, PKK’yı sobelemekle milletimizin gözünü boyayacağını, akılları çeleceğini, sempati uyandıracağını zannetmesin. Sahneye sürülen yeni ve vandal oyuna Türkiye asla düşmeyecektir. YPG’yle birlikte planı yapılan sözde Kürdistan devletine, hatta büyük İsrail tasarımına Türkiye bedeli ne olursa olsun izin vermeyecektir. Ödül yemi Vahşi Batı alışkanlığıdır.Terör örgütleriyle amansız ve tavizsiz mücadele edilerek Fırat’ın doğusu da batısı da tertemiz yapılmalı, ülkemizi çembere almak için çırpınan mihraklara dünyanın kaç bucak olduğu gösterilmelidir\" dedi.
\'ATATÜRK DE BİZİMDİR, CAMİ DE BİZİMDİR, CEMEVİ DE BİZİMDİR\'
Devlet Bahçeli, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş\'ın 9 Kasım\'da Kadir Mısıroğlu\'na yaptığı ziyaretin manidar olduğunu kaydederek şunları söyledi:
\"Atatürk’ü sevenler sevmeyenler cepheleşmesi tehlikeli şekilde tırmandırılıyor. Atatürk de bizimdir, Ankara da bizimdir, cami de bizimdir, cemevi de bizimdir, doğulusu da biziz, batılısı da biziz, güneylisi de bizden, kuzeylisi de bizim ayrılmaz bir parçamızdır. Türkiye’yi tehlikeli bir girdaba çekmek için pusuya yatanlar, Anıtkabir ile Kocatepe arasında fitne hatları oluşturmaya, bozgunculuk yapmaya, milli duyguları ve manevi duyarlılıkları pis oyunlarına alet etmeye asla kalkışmasınlar. Çünkü bedeli çok ağır olacaktır, bunun altından da kalkamayacaklardır. Diyanet İşleri Başkanı, 9 Kasım saat 14.30’da cüppesini giyip, eline de vereceği hediyesini alarak Atatürk’e hakaret eden, Yunan tezlerine methiyeler düzen fesli Türk düşmanını ziyarete gitmiştir. Kimin nereye gideceği, kimin kiminle görüşeceği veya düşüp kalkacağı, hangi maksatla buluşacağı bizim meselemiz ve ilgi alanımız değildir. Anlayamadığımız, tuhafımıza giden, garipsediğimiz husus, Diyanet İşleri Başkanı’nın, fesli provokatörü ziyaret tarihindeki manidarlıktır. Diyanet İşleri’nin Başkanı, sorarım sana, meczubu ziyaret tarihi olarak bula bula 9 Kasımı mı buldun? Yılın diğer günlerinin suyu mu çıktı? Durdun durdun da 10 Kasım’dan bir gün önce mi hasta ziyaretini hatırına getirdin?\"
\'DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI TÜRKİYE\'YE SÖVENLERİ AKLAMA, GÖREVİ DEĞİL\'
Devlet Bahçeli, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın 9 Kasım’da Kadir Mısıroğlu’nu ziyaretinden dolayı gereğinin derhal yapılmasını isteyerek , \"Mustafa Kemal’e ne inançlarımıza, ne de kültürümüze uymayacak şekilde bühtanla saldıran şahsı 10 Kasım’ın arifesinde ziyaret etmek nasıl bir aklın, nasıl bir çarpıklığın mahsulüdür? Diyanet İşleri Başkanlığı görevi Türkiye’ye söven, kurucu değerlere ihanet eden, kurucu şahsiyetlere galiz ifadelerle yüklenen vatansızları aklama, anma ve alkışlama görevi değildir. Hangi kurumuş vicdan, hangi satılmış ruh, hangi işgal artığı varsa duysun ve bilsin ki; Atatürk milletimizin ortak değeridir. Ancak, Atatürk üzerinden, Anıtkabir’e gelen kalabalıklar gerekçesiyle yeni bir karşıtlık oluşturmaya, yeni bir güç devşirmeye de hiç kimse heves etmemelidir. Bu yolun sonu karanlıktır. Tartışmaların göbeğindeki Diyanet İşleri Başkanı’nın kendi durumunu gözden geçirip erdemli davranış içinde hareket etmesi ve gereğini derhal yapması samimi tavsiyem ve temennimdir.\"