Politika

Bahçeli'den 'Kudüs Paktı oluşturulmalı' önerisi

05 Ağustos 2024 16:45

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına karşılık Türkiye'nin 'Kudüs Paktı'nın kurulmasına öncülük etmesi gerektiğini ifade etti. Bahçeli, "Geldiğimiz noktada bölgenin; kendi ayakları üstünde durmak, emperyalist ülkelerin çizdiği politikalara göre değil, kendi imkân ve kaynaklarını halkının geleceği için kullanma becerisini göstermek, aynı zamanda da bölge ülkelerini bir insanlık suçu olan terörün menşei ve merkezi konumu olmaktan kurtarmak, tüm bölge ülkeleri için ertelenemez bir ihtiyaç haline gelmiştir" ifadelerini kullandı. 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ortadoğu’da barış ve huzurun sürdürebilir kılınması için 'Kudüs Paktı' oluşturulması gerektiğini söyledi.

Yazılı bir açıklama yayınlayan Bahçeli, "7 Ekim 2023 tarihinde başlayan İsrail’in Gazze’ye yönelik katliam ve saldırıları hız kesmeden sürmektedir. ABD destekli İsrail, bir soykırıma, insanlık dramına dönüşen saldırılarına devam etmektedir. Binlerce bebek, çocuk, kadın yaşlı hunharca şehit edilirken ne dünya ne de İslam ülkeleri soykırımın önüne geçen sonuç alıcı bir girişimde bulunamamaktadır. İsrail terörü, taşınması, kaldırılması, hazmedilmesi imkansız bir sınırdadır. Eğer böyle giderse, vahşet durmazsa, inanç ve insan haklarına kategorik saldırılar ısrarla devam ederse ya küresel ya da bölgesel bir savaş son tercih olarak karşımıza çıkacaktır. Geldiğimiz noktada öncelikle katliamı durduracak bir ateşkes rejiminin süratle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ardından Ortadoğu’da barış ve huzuru sürdürebilir kılacak adımların süratle atılması gerekmektedir. Bu amaçla Türkiye, Suriye, Irak, Mısır başta olmak üzere bölge ülkelerinin girişimiyle bir 'Kudüs Paktı' oluşturulmalıdır" ifadelerini kullandı.

"Tetiklenen kaos Ortadoğu’yu vurmakla kalmayacak, tüm dünyayı kasıp kavuracak"

Türkiye'nin 'Kudüs Paktı'nın kurulmasına öncülük etmesi gerektiğini ifade eden Bahçeli'nin açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

"Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin vicdanının sesi, ileriyi gören gözüdür. Bu itibarla, bugün Gazze’yi yerle bir eden, Kudüs’te Mescid’i Aksa’yı her gün taciz eden, Batı Şeria’daki Filistinlilere huzur yüzü göstermeyen İsrail’in durdurulması hem Türk milletinin arzusu, hem de bölgenin ve dünyanın huzuru için asgari bir zarurettir. Bütün bunlar güçlü bir bölgesel dayanışma olmadan sağlanamayacaktır. Türkiye’nin çağrıları ve çabalarına bölge devletlerinin de samimi ve olumlu cevap vermeleri gerekmektedir. Bu kapsamda, bugüne kadar farklı şekillerde var olan Filistin veya Kudüs temelli bölgesel diyalog ve iş birliği zeminlerinin hepsini kapsayacak biçimde daha sıkı ve güçlü bir bölgesel ittifaka ihtiyaç vardır. İslam toplumlarının bir ve beraber olması gereken, tek ses, tek nefes halinde bulunması mecburiyet arz eden bugünkü insanlık döneminde,  hakkımıza sahip çıkamazsak şerefimizi kaybedeceğimiz herkes tarafından iyi bilinmelidir. Kudüs konusu, sadece Filistinlilerin sorunu olmayıp bütün Müslümanların, aynı şekilde adalet ve hakkaniyet kaygısı taşıyan herkesin sorunudur. Kudüs, küresel barış ve huzurun anahtarıdır. Bu anahtar doğru kullanılmazsa tetiklenen kaos Ortadoğu’yu vurmakla kalmayacak, tüm dünyayı kasıp kavuracaktır.

"Ülkemizin güvenliği bakımından da gerekli görüyoruz"

Milliyetçi Hareket Partisi inancımızın haysiyet ve davasını, mazlumların varlık ve yaşam haklarını sonuna kadar müdafaaya devam edecek, bu uğurda da taviz vermeyecektir. Zalimlere karşı safımız masumların yanıdır. Canilere ve insanlık dramına karşı tarafımız hakkın, hakikatin ve adaletin çizgisidir. Türkiye, 1967 şartlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin derhal kurulmasının Ortadoğu’da kalıcı barış ve çözüm için tek seçenek olduğunu başından beri ileri sürmektedir. Türkiye Filistin davasının samimi savunucusudur. İktidarıyla muhalefetiyle aziz Türk milleti bu mücadeleyi sürdürmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ülkemizdeki huzur, refah ve istikrar ortamının devam ettirilmesinin bölgesel gelişmelerle yakından ilişkili olduğuna inanıyoruz. Türkiye’nin güvenlik halkasında yer aldığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinin siyasî ve ekonomik bakımdan istikrara kavuşmasına millî güvenliğimiz açısından büyük önem atfediyoruz. Bu çerçevede, Türkiye ile birlikte diğer İslam ülkelerinin katılımıyla oluşturulacak bir 'Kudüs Paktı'nın ülkemizin güvenliği bakımından da gerekli görüyoruz. Geldiğimiz noktada bölgenin; kendi ayakları üstünde durmak, emperyalist ülkelerin çizdiği politikalara göre değil, kendi imkân ve kaynaklarını halkının geleceği için kullanma becerisini göstermek, aynı zamanda da bölge ülkelerini bir insanlık suçu olan terörün menşei ve merkezi konumu olmaktan kurtarmak, tüm bölge ülkeleri için ertelenemez bir ihtiyaç haline gelmiştir. Suriye’nin kaos üreten yapısına toprak bütünlüğü ve egemenliği çerçevesinde çözüm üretilmesi bölgenin istikrarı bakımından öncelikli bir zorunluluktur. 

"Kudüs ve bölgenin talihini değiştiren bir adım olacaktır"

Bununla birlikte, bölgede yaşayan tüm halkların huzur ve güvenliğini sağlamak, insanca yaşamanın erdeminden nasiplerini almalarını temin etmek gibi bir insanî yükümlülük de vardır. Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları gibi evrensel değerlerin hiçe sayıldığı ve her gün biraz daha anlamını yitirdiği Gazze’de, İsrail’in mazlum Filistinlilere uyguladığı soykırım politikasının derhal son bulması gerekmektedir. Tüm Dünyayı karşısına alarak katliama devam eden Netenyahu yargılanıp tutuklanmalıdır. Gazze’de gelinen nokta, 1967 şart ve sınırlarını esas alan iki devletli bir çözümün zorunlu olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. O sebeple bu sorunlu coğrafyada huzur ve barışı, istikrarı ve ekonomik kalkınmayı, paylaşma ve dayanışmayı mümkün kılacak bir adıma ihtiyaç bulunmaktadır. Bölgenin bir “huzur kuşağı” olmasını mümkün kılacak “Kudüs Paktı”nın kurulmasına Türkiye öncülük edebilecektir. Zira, bölge ülkelerinin tüm inisiyatifi eline alarak, dayanışma ve işbirliği içerisinde bölgesel sorunları çözebiliyor olması, bölgenin geleceği açısından hayatî derecede önemlidir. Bu bölgenin kaos üreten yapısının derhal sona erdirilerek dünyaya refah ve istikrar ihraç eden bir yapıya kavuşturulması acil bir ihtiyaçtır. İnanıyoruz ki bu girişim, ilgili ülkelerde de karşılık bulacak, Gazze’nin, Kudüs’ün ve bölgenin makûs talihini değiştiren tarihî bir adım olacaktır. (DHA)