Politika

BAHÇELİ: BAŞBAKAN'IN GİZLİ GÜNDEMİ VAR İSTANBUL (A.A)

10 Eylül 2010 23:29
-BAHÇELİ: BAŞBAKAN'IN GİZLİ GÜNDEMİ VAR İSTANBUL (A.A) - 10.09.2010 - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, hükümetin, anayasa değişikliği referandumunun arkasında gizli bir gündemi olduğunu öne sürerek, ''Bu gizli gündemden birincisi, PKK açılımının önünü açmaktır. İkincisi ise yolsuzluk ve hırsızlıkların hesabının sorulmayacağı bir yargı sistemi yaratmaktır'' dedi.  MHP İstanbul İl Başkanlığınca Abdi İpekçi Spor Salonu'nda düzenlenen bayramlaşma töreninde partililer ve vatandaşlarla bayramlaşan Bahçeli, burada yaptığı konuşmada, iki gün sonra Türkiye'nin geleceğini çok yakından ilgilendiren bir referandum yapılacağını hatırlattı.  Bahçeli, ''Referandum sürecinde hükümet adına yaşananlar tam bir rezalettir. Toplumun karamsarlığa sürüklendiği bir dönemde gidilen bu referandum süreci, Başbakan'ın siyasette tutunmak adına neleri göze alabileceğini de herkese göstermiştir. Türk milletinin şahit olduğu bu gelişmelerle sis perdesi aralanmış ve karanlık resmin parçaları birer birer yerine oturmaya başlamıştır. İhanet projelerinin amaçları, hedefleri ve yol haritası ile Başbakan'ın gerçek niyetleri de bu süreçte olanca çirkinliğiyle ortaya çıkmıştır'' diye konuştu. Devlet Bahçeli, toplumda gerginliklerin artış göstermeye başladığını, kara propagandanın etkisi ile kafası karıştırılmaya çalışılan vatandaşların birbirine karşı hasmane duygular beslemeye başladığını öne sürerek, ''İftiraya sarılan, sahte demokrasi havarisi rolü oynayarak siyasi ömrünü uzatmaya çalışan Başbakan'ın kampanyası, bütün ahlaki ölçü ve ayarların kaçtığı bir siyaset iflasına dönüşmüştür'' dedi. -''GİZLİ GÜNDEM VAR''- Referandumda ''hayır'' kararı verirken, milletin varlığı ve devamı için duydukları kaygıların belirleyici olduğunu belirten Bahçeli, şöyle devam etti: ''Yoksa partimizin, mesela kadınlara tanınacak imkanların, memurlara tanınan hakların artırılması gibi değişikliklerden rahatsızlık duyması elbette ki söz konusu değildir. Bugün bizim 'hayır' kararımızda belirleyici olan temel neden, AKP zihniyetinin ülkemizi götürmeyi hedeflediği yıkım ve ayrışma sürecinin işaretleridir. Bize göre Başbakan Erdoğan'ın masum değişiklik taleplerinin arkasına saklandığı gizli gündemi vardır. Üstelik referandum süreci başlarken gizli diyebileceğimiz bu gündem ileriki günlerde bütünüyle açığa da çıkmıştır. Başbakan'ın gizli gündeminin bütün ip uçlarını, bütün emarelerini, adına hazmettirme dediği bölünme ve ayrışmayı sindirme sürecinin ilanında, Okyanus ötesi ile Avrupa'nın hükümetin önüne koyduğu dayatma listelerinde, bitmeyen bir kimlik arayışının milletimizi 36'ya bölme yolundaki ısrarında, İmralı canisi ile artık saklanamayacak kadar ortaya çıkmış iğrenç pazarlıklarda, 'Hükümet değil devlet görüştü' denilerek PKK ile müzakereleri maskeleme arayışında, açılım denen yıkımı sürdürmek için her türlü ihaneti göze almış bir çürümüşlüğün iğrenç kokusunda görmek mümkündür. Bu gizli gündemden birincisi, PKK açılımının önünü açmaktır. İkincisi ise yolsuzluk ve hırsızlıkların hesabının sorulmayacağı bir yargı sistemi yaratmaktır. Ne kadar inkar edilirse edilsin Başbakan Erdoğan'ın mantığı budur, söylemleri budur.'' MHP lideri, gizli gündemin, terör örgütü PKK taleplerinin aşamalı olarak ve zamana yayılarak karşılanmasını amaçladığını ileri sürerek, ''Adına demokratikleşme denilen bu süreçte yapılmak istenen, teröristleri de kapsayacak siyasi af, Türkçe dışındaki dillerin belediye hizmetleri ve siyasi faaliyetlerde yasal dil olarak kabulü, bu dillerin tüm eğitim kurumlarında kullanılmasının önünün açılmasıdır. Anayasal düzenlemeler kapsamında ise hedeflenen, milli kimlik tanımının değiştirilerek 'Türkiyelilik' kavramının esas alınması, vatandaşlık bağının Türk milleti kavramı yerine ikame edilmeye çalışılması, Türkiye'nin idari yapısının değiştirilerek yerel yönetimlerin mahalli parlamento olarak çalışacağı özerk bölgeler sisteminin hayata geçirilmesidir'' diye konuştu.  Anayasa değişiklik arayışında AK Parti'nin niyetinin gün geçtikçe açıkça ortaya çıktığını iddia eden Bahçeli, ''Yargı bağımsızlığı değil kendisine bağlı ve bağımlı yargı yaratmak. Türk milletine özgürlük değil etnik bölücülük dayatmak. Türk milli kimliğini değiştirmek, devletin temellerini yıkmak. Yolsuzluk, vurgun ve hırsızlık için özgürlük alanı açmaktır. Milletin hukukunu savunmak değil, Habur'daki çadır mahkemesinin devamını getirmektir. Düzmece hukuk ile adalet önünde hesap vermekten kaçmaktır'' dedi. -SANDIK GÜVENLİĞİ- Başbakan Erdoğan'ın ''emellerini uygulayabilmesinin iki yolu bulunduğunu'' ileri süren Bahçeli, şöyle devam etti: ''Birincisi, ne pahasına olursa olsun tek başına iktidarını devam ettirecek hile, tuzak ve iftiralara başvurmak. Bu konuda ise karşımızdaki en yakın tehlike referandum sandığının ve sonuçlarının güvenliğidir. Ayakta kalabilmek adına her yola başvurması mümkün hale gelen hükümetin ve AKP kadrolarının milletin iradesini hile ve düzenlerle çarpıtması ihtimali ortaya çıkmıştır. Özellikle Başbakan'ın sanki sonuçları önceden biliyormuş gibi sürekli rakam telaffuz etmesi, referandum sonuçlarını sipariş etme arayışlarını da içinde barındırmaktadır ve son derece kuşku vericidir. Bu açıdan referanduma katılmak ve mutlaka tercih kullanmak ne kadar önemli ise, yapılan tercihlerin tam ve adil sonuçlarının tespiti ve sandıkların ve sonuçların güvenliği de o derece önemlidir. Özellikle İçişleri Bakanı'nı, devletin emrindeki kamu yöneticisi ve görevlilerini önemine binaen mutlaka tam bir ciddiyet, özen ve tarafsızlıkla konuya sahip çıkmaya davet ediyorum. Sonuçlar üzerinde hiçbir şaibe, gölge ve kuşku kalmamalıdır.'' -''OYUNU BOZ, AKTÖRLERİ SAHNEDEN İNDİR, PERDEYİ KAPAT, AMPULÜ SÖNDÜR''- Bahçeli, ''Başbakan Erdoğan'ın gizli gündemini uygulayabilmesinin ikinci yolunun ise hayal ettiği yıkıma direnecek anayasal sistemin ve hukuk engelinin ortadan kaldırılması ve bölücü teröre siyasallaşma yolunun açılması'' olduğunu öne süren Bahçeli, şöyle dedi: ''Bunun bir süreç gerektireceği ve zamana bağlı bir hazmettirme olacağı, bu anayasa değişikliği geçerse yenilerinin de ardından geleceği Başbakan'ın açıklamaları ile sabittir. Özellikle 'evet ama yetmez' diyen odakların gönlüne su serpmek için değişikliklerin devamının geleceğini bilhassa Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da meydanlardan müjdeleyen Başbakan Erdoğan'ın bu yer seçimi son derece manidardır. Ve Başbakan bu açıklamaları ile aslında bizim baştan beri kendisi ve kadroları için 'Bu değişikliklerin bir tuzak ve başlangıç olduğu ve gizli gündemlerinin bulunduğuna' dair uyarımızı da haklı çıkarmış olmaktadır. Zira bizim elimizde 2007 genel seçimlerinden sonra AKP tarafından 'Bilim Kurulu' denilen uzmanlara yazdırılıp aralarında paylaşılan ve kabul görüp gizlenen anayasa metni mevcuttur. Ancak bu metin, tıpkı Başbakan'ın bahsettiği gibi hazmettirme sürecine sokularak gündemden soğutulmuş ve 'şimdilik' kaydıyla toplum alıştırılana kadar bir kenarda tutulmuştur. Bunun için biz buna geçmişte birinci anayasa değişiklikleri paketi demiş, birincisinden onay alması halinde ise ikinci ve daha ağır olanının topluma dayatılacağını söylemiştik.'' Devlet Bahçeli, bu amaca ulaşmak için iki gün sonraki referandumda millet kararına sunulan anayasa değişiklikleri paketi içine iki tuzak yerleştirildiğini öne sürerek, ''Bunlardan birincisi Anayasa Mahkemesini, ikincisi ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu ele geçirmektir. Bu niyetlere destek bulmak ve maskelemek için 'ihtilalle hesaplaşma, adalet reformu ve vesayetten kurtulma' gibi tuzak kavramlar icat edilmiştir. Şayet bunu aşabilirlerse yapmak istedikleri yarın yıkım için karşılarına çıkacak hukuki engellerin ortadan kaldırılması ve yüksek yargının kendilerine teslim olmuş yandaşlarla doldurulmasıdır'' dedi. Bahçeli, vatandaşlardan referandumda ''hayır'' oyu kullanmalarını da isteyerek, şunları söyledi:  ''Bu sinsi emellere geçit vermemek için yapılacak mücadele yollarından biri de bu aşamada referandumda 'hayır' oyu vermektir. Hayırı tercih et, PKK ile şahadetler üzerinden yapılan kanlı pazarlığı bitir. Hayırı tercih et, milletin ve devletin bölünmesini ve çatışmasını durdur. Hayırı tercih et, işbirlikçilere, yandaşlara, yoldaşlara, yanaşmalara şamarı indir. Dikkat et, ülken için bir oyun var. Hayır de, oyunu boz, aktörleri sahneden indir, perdeyi kapat, ampulü söndür.'' -EVET DİYENLERE VE ÜLKÜCÜLERE UYARI- Referandumda tercihlerini ''evet'' olarak kullanacak vatandaşları da uyaran Bahçeli, ''Bu vatandaşlarımız tarihi bir sorumluluğun ve vebalin altına gireceklerdir. Bu itibarla sanat, spor gibi alanlarda toplumsal sorumluluk taşırken şimdi 'evet' deyip sonradan pişman olacakların, yaşanacak gelişmeler karşısındaki özürleri, yaptıkları yanlışı asla telafi etmeyecektir'' dedi. Devlet Bahçeli, ülkücülüğün, geride kalmış bir döneme münhasır bir faaliyetin adı olmadığını da dile getirerek, ''Ülkücülük, devam eden, devam edecek olan kutlu bir heyecanın, şuurun ve inancın adıdır. Bu nedenle de ülkücülüğün eskisi asla olmaz. Bu yüzden bir kişinin eskiden ülkücü olmasına değil, bugün ne olduğuna bakılır ve ona göre tartılır'' diye konuştu.  Vatandaşları referandumda ''hayır'' oyu kullanmaya çağıran Bahçeli, sözlerini ''Referandumun aziz milletimize ve devletimize, demokrasimize ve partimize hayırlar getirmesini diliyorum. Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun'' diyerek tamamladı.