Yıllardır süregelen bir inanç kültürü olan bahar bayramı Hıdrellez, 6 Mayıs’ta kutlanıyor. Kimileri ateş yakıp üstünden atlayınca, kimileri dileğini kâğıda çizip gül ağacına asınca, kimileri de kırlardan topladığı bitkileri kaynatıp suyunu içince dileklerinin gerçekleşeceğine inanıyor. Hem de asırlardır…
İstanbul Life dergisinden Burcu Özbek, ilkbaharın gelişinin kutlandığı mevsimlik bayramlardan Hıdrellez Bayramı’nı yazdı.
Hıdrellez Bayramı, Hızır ve İlyas peygamberlerin her yıl yeryüzünde buluştuklarına inanılan 6 Mayıs’ta kutlanıyor. Miladi takvime göre 6 Mayıs’ta kutlanan Hıdrellez, eskiden Rumi takvime göre 23 Nisan günü kutlanıyormuş. Bu inanışa göre 6 Mayıs’tan 8 Kasım’a kadar olan süre ‘Hızır Günleri’ adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar olan süre ise ‘Kasım Günleri’ adıyla kış mevsimini oluşturuyor. Dolayısıyla Hıdrellez kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığını gösteriyor.
Hıdrellez kutlamaları geleneksel olarak yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılıyor. İstanbul’da ise kenar mahallelerin ara sokaklarında ve özellikle deniz kenarında toplanarak kutlanan Hıdrellez, son yıllarda gelenekselleşmiş bir şekilde Tarihi Yarımada’daki Armada Oteli’nde kutlanıyor. ‘Ahırkapı’da Hıdrellez Şenlikleri’ adı altında 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece binlerce kişi bir araya geliyor ve kutlamalar panayır havasında geçiyor. Bu sene ise gösterilen yoğun ilgi sebebiyle, izdiham yaşanmaması için kutlamalar, Ahırkapı’dan Çatladıkapı’ya taşındı. Her ne kadar Ahırkapı ile özdeşleşmiş Roman Orkestrası ve yıllardır buraya gelen İstanbul halkı bu değişimden hoşlanmasa da, Çatladıkapı da eğlenceye doyup coşacak gibi görünüyor.
Her yörede farklı şekillerde kutlanan Hıdrellez’in bereket, bolluk, sağlık, talih, kısmet, şifa, uğur ve mutluluk gibi sayısız dileklerin kabul edileceği gün olduğuna inanılıyor. Hıdrellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılıyor. Hızır bir kişiye verilen addan çok aslında bir doğasal durumu, baharla yaşamın tazelenmesini imgeliyor. İnanışlara göre Hızır; kalbi temiz, Allah'a inanan insanlara yardım ediyor. Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunuyor. İnsanların şanslarının açılmasına yardım ediyor. Aynı zamanda Hızır, adeta uğur ve kısmet sembolü, mucize ve keramet sahibi olarak da kabul ediliyor.
‘Acı ektim yerine aşk yeşerecek’
Adetlere göre Hıdrellez’de yiyecek kaplarının ve para keselerinin ağızları açık bırakılıyor. Ev, bağ-bahçe, araba isteyenler, Hıdrellez gecesi gül ağacının altına istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa ya da kâğıda çizip ağacın dalına dileklerini kırmızı kurdeleyle bağlayıp asarlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanıyorlar. Bir yıl boyunca da dileklerinin yerine gelmesini bekliyorlar. Bazıları ise ateş yakıp, dilek diliyor ve dileklerinin gerçekleşmesi için yaktıkları ateşin üstünden atlıyor.
Hıdrellezde baharın taze bitkilerinin yanında kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme adeti de uygulanıyor. Çünkü baharın ilk kuzusu yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunacağına inanılıyor. Ayrıca Hıdrellez’de kırlardan çiçek veya ot toplayıp, onları kaynattıktan sonra suyu içilirse hastalıklara iyi geleceğine ve bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleşileceğine duyulan inanç da yüzyıllardır devam ediyor. Anadolu’nun bazı yerlerinde ise Hıdrellez’de edilen duaların ve isteklerin kabul olması için sadaka verme, oruç tutma ve kurban kesme adedi uygulanıyor. Kurban ve adaklar ‘Hızır hakkı’ için oluyor. Tüm bunlar Hızır’a rastlamak ve dileklerin kabul olması amacına yönelik yapılıyor.
Orta Asya’dan günümüze kadar gelmiş bir kültür kalıbı olan Hıdrellez, Anadolu, Rumeli ve Orta Asya’daki halklar arasında İslam inanç motişeriyle de örtüşerek, günümüzde de Türk kültüründe canlılığını koruyor. Hıdrellez, Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul ediliyor ve bu günü Ortodokslar Aya Yorgi, Katolikler St. Georges Günü olarak kutluyor. Can Yücel de “Bütün kızlar, erkeklerin lodoslarına karşı hem giyinmiş, hem soyunmuşlar… Hem de kapanmışlar içlerine, badem taneleri gibi. Ve lodos vurdukça, o eteklerini kaldıran lodos doğdukça doğurdukça kendilerini kocasız bir bebek gibi... Öpüp okşayacakmış... Başka ve o yaşta ne beklersin ki kayaların başında… O dallı giysileriyle kimi bekler ki onlar Poseydon'dan başka…
Bu kayalarda durmuş bu kızlar ne bekler ki bir aşk için boğulmaktan başka...” dizeleriyle Hıdrellez Bayramı’nı kutlayanlardan. Kim bilir belki de ritüelleriyle de kutlamıştı… Sezen Aksu ise Hıdrellez adlı parçasında umudunu yitirenler için başka baharı müjdeliyor. “Bahar oldu aman al kese astım gül dalına, adadım yarin adına iki göz oda… Dağ yeşil, dallar yeşil uyandılar bayrama… Her gönül şen bir benim bahtım kara. Kokuyor buram buram fulyalar, vakit tamam. Bir bana uğramadı bu bahar bayram… Ağlama Hıdrellez ağlama be bana… Acı ektim yerine aşk yeşerecek başka bahara…”