-BAĞIŞ: AB KOKUSU BURNUMUZA GELMEYE BAŞLADI İSTANBUL (A.A) - 10.11.2010 - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB'nin 2010 yılı İlerleme Raporuna ilişkin, ''Bugün yayımlanan rapora baktığımızda, AB üyeliği hedefi için bir 13 yıl daha beklemeyeceğimizin işaretini alıyoruz. Artık burnumuza AB üyeliğinin kokuları gelmeye başlamıştır. Bütün fasıllarda ilerleme kaydettiğimizin AB Komisyonu tarafından kabul edilmesi güzel günlerin habercisidir'' dedi. Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğünce düzenlenen ve yabancı basın mensuplarının katıldığı toplantıya konuk olan Bağış, burada yaptığı konuşmada, AB'nin 2010 yılı İlerleme Raporunu değerlendirdi. Egemen Bağış, bugün açıklanan raporun, Avrupa Komisyonu tarafından Türkiye için hazırlanan 13. ilerleme raporu olduğunu anımsatarak, son raporun diğerlerine göre daha olumlu olduğunu söyledi. Raporun Ekim 2009-Ekim 2010 dönemini kapsadığını belirten Bağış, ''Raporun oldukça kapsamlı ve teknik değerlendirmeleri içermesi, tam üyelik yolunda sistematik bir şekilde ilerleyerek doğru adımlar attığımızın ve sürecin olgunlaştığının en açık göstergesidir'' dedi. Raporda yer alan eksikliklerin yapılacak çalışmalar açısından yol gösterici olacağını ve Türkiye için bir öz eleştiri yapma fırsatı sağladığını iade eden Bağış, raporda sürpriz şeklinde algılanabilecek bir husus bulunmadığını, nihayetinde Türkiye'nin farklı alanlarda genel bir resmi çekildiğinden eleştirilerin yapılmasının da olağan olduğunu kaydetti. Bağış, öte yandan, rapordaki görüşlere katılmadıkları alanlarda, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği koordinasyonunda ve ilgili tüm kurumların katkısıyla bir değerlendirme çalışması yapılarak, görüşlerinin Komisyonunun ve kamuoyunun dikkatine getirileceğini kaydetti. ''2010 İlerleme Raporu, bu zamana kadar yayımlanan 13 rapor arasında en olumlu ve en teşvik edici olanıdır'' diyen Bağış, ilk ilerleme raporunun yayımlandığı 1998'den bugüne Türkiye'nin çok ciddi mesafeler kaydettiğini belirtti. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, ''Bugün yayımlanan rapora baktığımızda, AB üyeliği hedefi için bir 13 yıl daha beklemeyeceğimizin işaretini alıyoruz. Artık burnumuza AB üyeliğinin kokuları gelmeye başlamıştır. Bütün fasıllarda ilerleme kaydettiğimizin AB Komisyonu tarafından kabul edilmesi, güzel günlerin habercisidir'' diye konuştu. -RAPORUN MESAJI...- Bu raporun tek bir mesajı olduğunu belirten Bağış, o mesajı ''AB üyeliğini destekleyen herkesin taşın altına elini koyması ve uyum kriterleri bağlamında eksik yönlerin el birliğiyle giderilmesi'' diye açıkladı. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, raporun geneli değerlendirildiğinde, Türkiye'nin bugünkü fotoğrafını dengeli ve olumlu bir şekilde ortaya koyan bir metin olduğunun görüldüğünü bildirdi. Raporda en çok üzerinde durulan hususlardan birinin Anayasa değişikliği paketi olduğunu ifade eden Bağış, bu paketin, kapsadığı alanlar itibariyle AB üyelik müzakerelerine çok önemli katkılar yaptığının belirtildiğini söyledi. İlerleme raporunda, genel olarak tüm reform sürecinde siyasi partiler arasındaki diyalog eksikliğinin olumsuz etkilerine işaret edildiğini ve partiler arası anlaşmazlıkların AB uyum yasalarının çıkarılmasını geciktirdiğinin belirtildiğini kaydeden Bağış, ayrıca sivil toplumun ve diğer siyasi partilerin Anayasa değişikliği hazırlıklarında sürece dahil edilmelerinin öneminin vurgulandığını açıkladı. Hükümetin ''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'' kapsamında yürüttüğü çalışmaların da ilerleme raporunda olumlu gelişmeler olarak yer bulduğuna işaret eden Bağış, insan hakları alanında çok farklı kurum ve denetim mekanizmalarının kurulmasına da atıfta bulunulduğunu belirtti. Bağış, gizli darbe planları ve ''Ergenekon'' gibi yasa dışı örgütlenmelere yönelik açılan soruşturma ve davaların, Avrupa Birliği tarafından da demokrasi ve hukukun üstünlüğüne güvenin güçlendirilmesi konusunda Türkiye için önemli bir fırsat olarak değerlendirildiğini vurgulayarak, raporda özellikle savunma hakları ve yargılama öncesi süreçlerin uzunluğu konularının eleştirildiğini, kendilerinin de bu konudaki eleştirileri defalarca dile getirdiklerini ifade etti. ''Ayrıca EMASYA Protokolünün yürürlükten kaldırılması ve askeri yetkililerin her geçen gün siyasi konularda daha az yorum yapması da ilerleme raporunda olumlu karşılanan hususlardır'' diyen Bağış, hükümetin işkence ve kötü muameleyle ilgili attığı somut adımların, cezasızlık kültürüyle mücadele ve işkencecilere cezai yaptırımların uygulanması konusundaki gelişmelerin, hapishanelerde Türkçe dışındaki dillerin de serbestçe kullanımının sağlanmasının, Türkiye'de yaşanan olumlu gelişmeler olarak nitelendirildiğini aktardı. -FARKLI İNANÇ GRUPLARI ARASINDA HOŞGÖRÜ VE ANLAYIŞ- Raporda, geçmişte olduğu gibi, Heybeliada Ruhban Okulu ve ekümenik sıfatı, azınlıkların din adamı eğitimi gibi konulara da yer verildiğini ifade eden Bağış, ancak farklı inanç grupları arasında hoşgörü ve karşılıklı anlayış ortamına yönelik hükümetin çabalarının da raporda yer bulduğunu belirtti. Bağış, ''Ayrıca, siyasette, kamu kurumlarının ve sivil toplum örgütlerinin üst kademelerinde kadınların temsilinin yetersiz olduğu, kadınların istihdamının düşük seviyede olduğu, okul kitaplarında kadınların toplumdaki rolü ve konumu konusunda halen ön yargılar bulunduğu, namus cinayetlerinde artış gözlendiği gibi hususlarda eleştiriler yer almaktadır'' dedi. İlerleme raporunda bu konunun geniş olarak ele alınmasını çok önemsediğini kaydeden Bağış, kadın hakları konusunda özellikle mevzuatta yapılan düzenlemelerin sosyo-ekonomik gelişmeyle beraber toplumsal hayata ulaşması için çabalarının artarak sürdüğünü bildirdi. Raporda ifade özgürlüğüne ilişkin TCK'nın bazı maddelerine yönelik eleştirilerin devam ettiğini aktaran Bağış, şöyle devam etti: ''Basın özgürlüğüyle ilgili birtakım eleştiriler önümüzdeki dönem çalışmalarımıza ışık tutacaktır, ama bu konudaki eleştirilerin önemli kısmının yargı süreciyle ilgili olduğunu söylemek isterim. Yargı sürecinde olan ve devam eden davalara ilişkin hükümetimizin hedef alınması, bu davalar konusunda yürütme olarak herhangi bir adım atmadığımız konusunda yöneltilen eleştiriler ise çok ciddi bir çelişkinin izahından başka bir şey değildir.'' Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, raporda Kıbrıs konusunda Türkiye'nin adadaki müzakere sürecine verdiği desteğin altının çizildiğini, Ek Protokol konusunda daha önce dile getirilen ''Türkiye'nin Ek Protokolü ayrım gözetmeden uygulaması'' talebinin yinelendiğini söyledi. Raporda, AB Terörist Örgütler Listesinde de olan PKK'nın sadece Güneydoğu'da değil, kentlerde de saldırılarını artırdığının vurgulandığına dikkati çeken Bağış, ''Öte yandan, ülkemizin gerek AB dış politikasına ve güvenliğine yönelik katkıları, buna paralel olarak Güney Kafkasya ve Ortadoğu'daki istikrarın geliştirilmesine yönelik gayretleri, Balkanlar'da barış için gösterdiği çabalar ve AB üye ülkeleri ve özellikle Yunanistan ile geliştirdiği ilişkiler övülmektedir'' diye konuştu. -EKONOMİK KRİTERLER- Raporun ekonomik kriterler bölümünde geçen yıl olduğu gibi bu yıl yine krizin tüm olumsuz etkilerine rağmen Türkiye'de ''işleyen bir piyasa ekonomisinin varlığının'' devam ettiği; Türk ekonomisinin kriz karşısında güçlü bir esneklik gösterdiği ve 2009 yılı ikinci yarısından itibaren gerçekleşen yüksek büyüme oranlarının da gösterdiği üzere hızla toparlandığının vurgulandığını belirten Egemen Bağış, geçen on yıl zarfında uygulanan ekonomik istikrar programının başarısının özellikle vurgulandığını bildirdi. Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü: '' Son ilerleme raporundan bu yana fasıllar itibarıyla kaydedilen gelişmeler genel olarak değerlendirildiğinde, 33 müzakere faslının 23'ünde ilerleme ya da iyi düzeyde ilerleme olduğu değerlendirilmektedir. Diğer taraftan 7 fasılda (Malların Serbest Dolaşımı, Tarım ve Kırsal Kalkınma, Mali Kontrol, Sermayenin Serbest Dolaşımı, Mali ve Bütçesel Hükümler, Şirketler Hukuku, Bilgi Toplumu ve Medya) sınırlı ilerleme olduğu, 3 fasılda ise (İşçilerin Serbest Dolaşımı, İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestisi, Fikri Mülkiyet Hukuku) çok sınırlı ilerleme kaydedildiği belirtilmektedir. Dikkat çeken bir diğer husus ise geçen yılın aksine 2010 yılında 'hiçbir ilerleme' kaydedilmediği belirtilen fasıl bulunmamaktadır. Bu, 2010 yılı başında uygulamaya konulan AB stratejimizin tüm kurumlarımızın desteği ve çabasıyla işlediğini göstermektedir. Daha önce de söylediğim gibi, biz üyelik müzakere sürecimizi Brüksel ile beraber ilerletmek istiyoruz. Ama bu sürecin, birkaç siyasi liderin sağduyusuz tutumuyla engellenmesinin sürmesi durumunda, biz AB yolumuza Ankara'da da devam ederiz. Siyasi engellemeler nedeniyle tıkanan başlıklara rağmen, Türkiye'nin bütün fasıllarda ilerleme kaydettiğine dikkat çekilmesi son derece anlamlı ve AB üyeliği yolundaki kararlılığımızın da bir teyidi niteliğindedir.'' -''HEDEFİMİZ, AB'YE TAM ÜYELİK''- Egemen Bağış, fasılların açılıp kapanmasından bağımsız olarak, gerek siyasi kriterler, gerek yaşamın her alanını ilgilendiren 33 müzakere faslı çerçevesinde çalışmalarına kararlılıkla devam edeceklerine dikkati çekerek, şöyle dedi: ''Hedefimiz, ülkemizin Avrupa Birliğine tam üye olması; onun da ötesinde Türk halkının hak ettiği yaşam seviyesine gelmesidir. Bu sürece muhalefet partilerimizin de destek vermeleri halinde ülkemiz için hayati önem taşıyan birçok adımın çok daha kolay atılabileceği açıktır. Bugün 9 Kasım. Berlin Duvarı'nın yıkılışını sembolize ediyor. Avrupa'da yeni duvarlara ve kaybedilecek zamanlara gerek yok. AB, ancak Türkiye ile tamamlanabilir.'' Cumhuriyetin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün ölüm yıl dönümünde anılacağını anımsatan Bağış, şöyle konuştu: ''Hükümetimiz, son 8 yıldır Atatürk'ün işaret ettiği çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma hedefi doğrultusunda çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Atatürk'ü gerçekten anmanın, başkalarının yaptığı gibi hamasi sözlerle değil, bizim gece-gündüz çabaladığımız gibi Türkiye'yi daha demokratik, daha çağdaş, daha itibarlı bir ülke haline getirmekle olacağını özellikle ifade etmek isterim.'' -SORULAR- Daha sonra yabancı basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'deki demokratik açılımla ilgili bir soru üzerine, bundan 10 sene önce insanların Kürt olduğunu söylemeye çekindiklerini, bugün ise devlet televizyonundan 24 saat Kürtçe yayın yapıldığını söyledi. Bağış, şöyle konuştu: ''Türkiye'de yaşayan Kürt kökenlilere en büyük zararı PKK veriyor. Kendi uyuşturucu trafiğini ve insan kaçakçılığını sağlamak, alabilmek ve yönetebilmek için terörü sürdürüyor. Ayrıca Avrupa'nın bu konudaki tutumunu kınıyorum. Şimdiye kadar bize geri verilen bir terörist gösterin. Biri katil ya da tecavüzcü olunca dosyalar tamam oluyor, ama Türkiye bir teröristin iadesini isteyince dosyalar tamamlanmamış oluyor. Bu biraz Avrupa'nın çifte standardı.'' Kıbrıs sorununun çözümü konusunda da Bağış, Türkiye'nin hava ve deniz limanlarını Güney Kıbrıs'a açmaya hazır olduğunu vurgulayarak, ''Türkiye, hava ve deniz limanlarını açmaya hemen hazır, eğer AB 24 Nisan 2004'te oy birliğiyle aldığı kararı uyguladığı zaman ki bu adanın kuzey tarafıyla doğrudan ticareti öngörüyor, bunu uyguladığı zaman, mesela herhangi bir Avrupa ülkesinden Ercan Havaalanına bir uçak indiği zaman Türkiye kendi limanlarını açacaktır'' dedi. Bağış, adaya çözüm geldiği zaman iki tarafın da bundan fayda elde edeceğini söyledi. -BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ- Basın özgürlüğüyle ilgili bir soru üzerine de Bağış, şunları kaydetti: ''Sadece ben değil, Cumhurbaşkanı da Başbakan da diğer bakanlar da gerektiği zaman Türkiye'deki yargı sisteminin çok iyi işlemediği konusunda eleştiriler getiriyorlar. Ben birkaç gün evvel Şamil Tayyar ve Mustafa Balbay hakkında çok fazla dava açılması ve çok fazla tutukluluk halinin sürmesi konusunda da eleştirilerimi dile getirmiştim.'' Bağış, Türkiye'deki sorunların tamamının çözülmediğine işaret ederek, ''Zaten her şey çok iyi olsaydı Türkiye şu anda AB'ye üye olurdu'' diye konuştu. Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunların çözümüne ilişkin bir soru üzerine de Bağış, iki ülkenin de sorunları çözecek liderleri bulunduğunu, ancak birinin ülkesindeki ekonomik sorunlar, diğerinin de Anayasa değişikliğiyle ilgilendiğini, bu iki liderin bundan sonra bir araya gelip kararlılıkla sorunlara çözüm getirmeye çalışacaklarına inandığını ifade etti.