En son Engin Çeber'in önce İstinye Karakolu'nda polislerden, sonra da götürüldüğü Metris Cezaevi'nde infaz koruma memurlarından yediği dayak sonucu hayatını kaybetmesiyle yeniden gündeme gelen işkence olaylarına yenileri ekleniyor.
İddialara göre, polisler, Bağcılar Polis Karakolu'nda bir genci dayakla öldürürken, Beyoğlu'nda da, ellerinden kaçırdıkları bir zanlının arkadaşlarına işkence yaptılar. Bitlis Cezaevi'nde de mahkumlara işkence yapan gardiyanlara soruşturma başlatıldı
Bağcılar'da karakolda öldürdüler
Bağcılar’da, 1.5 yaşında bir çocuk babası tornacı Ahmet Laçin’in (30) hırsızlık suçlamasıyla gözaltına alındığı Bağcılar Polis Merkezi’nde dayak yiyerek hastanelik olduğu ve daha sonra da hayatını kaybettiği iddia edildi.
Laçin, 12 Ekim 2008’de hırsızlık suçlamasıyla gözaltına alınarak polis merkezine götürüldü. Birlikte yaşadığı Tuğba Poyraz’ın iddiasına göre, olaydan bir gün sonra iki sivil polis eve gelerek eşinin polis merkezinde olduğunu söyledi.
Bayıltıncaya kadar dövmüşler
Hemen polis merkezine gittiğini belirten Tuğba Poyraz, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Kocam karakolda sargı bezleri içinde baygın şekilde yatıyordu. Sol omuzunda morluk ve başında şişlik vardı. Kayınbiraderimle birlikte eşimi hemen bir taksiyle Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürdük. Yoğun bakıma alan eşimin beyin ölümünün gerçekleştiğini söylediler. Bir hafta yoğun bakımda kaldıktan sonra da hayatını kaybetti. Doktorlar eşimin beyin kanaması sonucu öldüğünü söyledi."
Eşinin polis merkezinde yaralı iken neden hastaneye götürülmediğinin cevabını kimsenin vermediğini söyleyen Tuğba Poyraz, "Suçlu bile olsa o halde hastaneye götürülmesi gerekmez mi? Polis merkezinde dövüldü o yüzden hastaneye götürülmedi. O gün nöbetçi olan tüm polislerden davacıyım. 1.5 yaşındaki kızım Sıla’yla ortada kaldık. Bunun hesabını kim verecek" dedi.
Polis yetkilileri ise hırsızlık ihbarı üzerine olay yerine giden ekiplerin kaçarken düşerek yaralanan Ahmet Laçin’in ambulansla hastaneye kaldırıldığını savundu.
Beyoğlu'nda 5 gence işkence
Beyoğlu'nda, tutuklama kararı çıkan bir genç, cezaevine götürüldüğü sırada polis otomobilinden kaçtı. Kaçan şahsın gidebileceği yerlere yapılan baskında gözaltına alınan 5 kişi, olay yerinde ve emniyette işkence gördüklerini iddia etti.
Vücutlarında kırık, çatlak, dikişler ve çok sayıda ezikler bulunan 5 genç, Beyoğlu Adliyesi'ne giderek, polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Adliye çıkışında başlarından geçen olayları anlatan gençler, kaçan şahsı soran polislerin sorgusuz sualsiz kendilerini gözaltına aldıklarını, olay yerinde ve emniyette kafalarına sopalarla vurulduğunu, bayıldıktan sonra ıslatılarak işkence gördüklerini öne sürdü.
Kaçan kişinin arkadaşları yandı
İddialara göre olay şöyle gelişti: Silahla yaralama olayından yargılanan ve tutuklama kararı çıkan Ç.K. (19), cezaevine götürüldüğü sırada polis otomobilinden atlayarak kaçtı. Polislerin tüm aramasına rağmen Ç.K. izini kaybettirdi. Polis, Ç.K.'nın gidebileceği yerlere baskın düzenledi. Ç.K.'nın arkadaşlarının bulunduğu parka gelen sivil polisler, parkta bulunan gençleri sorgulamaya başladı.
Gençlerden M.R.G. (24), E.K. (21) ve H.G. (18) polis tarafından gözaltına alınarak emniyete götürüldü. Aynı saatlerde başka bir adrese giden polis, C.Y. (32) ve İ.Ş.K.'yi (32) gözaltına aldı. Polise mukavemette bulunmaktan haklarında işlem yapılan İ.Ş.K., E.K. ve C.Y. adliyeye sevk edildi. Gençler adliyeden tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Dayak üzeri tehdit
Hafta sonunun araya girmesiyle pazartesi günü adliyeye gelen 5 kişi, kendilerine işkence yapıldığı iddiasıyla polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Savcılığa verdikleri suç duyurusunda gençler, polisten kaçan şahısla bir ilgilerinin olmadığı halde sivil polislerin kendilerini gözaltına aldıklarını ve emniyette işkenceye tabii tutulduklarını öne sürdü.
Gençler, dilekçelerinden şöyle dediler:
"Bizi feci şekilde dövdüler, eğer şikâyetçi olursak daha önce bir suça karışmış bir silahı ve çeşitli miktarda uyuşturucuyu üzerimize yıkacaklarını söylediler. Ayrıca bize küfür ettiler, aşağıladılar. Her türlü kötü muameleyi yaptılar. Oysa kaçan kişiyle bizim bir ilgimiz yok. Bize kötü muamele yapan memurların tespit edilmesini ve haklarında "darp, şiddet , kötü muamele ve işkence" suçlarından yasal işlem yapılmasını istiyoruz."
Kol, parmak kırıldı, kafada 10 dikiş
Adliye çıkışında gençler başlarından geçenleri anlattı.
E.K.: "Olay cuma akşamı meydana geldi. Parkta otururken polisler geldi ve kaçan şahsın nerede olduğunu sordular. 'Bilmiyoruz' dedik. Küfür ettiler, biz de ayağa kalkınca bir anda 'Ne kadar dayanıklı olduğumuza bakacaklarını' söylediler. Bizi ters kelepçelediler. Bir dünya dayak yedik, işkence yaptılar. Boynumuza bastılar, demirle dövdüler. Bunları parkın içinde yaptılar. Sonra emniyete götürdüler. Emniyette de devam ettiler. Boynumuza ipler bağladılar. Anadan doğma soydular."
C.K.: "Ömer Hayyam Caddesi'nde evimizin önünden aldılar. Döverek arabaya bindirdiler ve Araştırma Büro Amirliği'ne getirdiler. Bizi soydular. İri yarı iki kişi geldi ve vurmaya başladı. Gelen giden tekme attı. Görmesinler diye de suratımızı tutuyorlardı. Boynuma ip bağladılar."
İ.Ş.K.: "Polisler beni de soydular. Islattılar bizi, kafamdan aşağı su döktüler. Kafamı duvarlara vurdular. Bayılmıştım, sonra su serptiler uyandım. Dövmeye yine devam ettiler."
Türk polisinin kanunları böyle
H.G.: "Önce parkta sopa ve demirlerle vurdular, işkence yaptılar. Kolum çatladı. Emniyete götürdüler orada da devam ettiler. Bayılınca su serpip yeniden devam ettiler."
M.R.G.: "Suçsuz yere dayak yiyoruz. Türk polisinin kanunları böyle. Utansınlar, bizi bu hale getirdiler. 10 tane dikiş var kafamda. Sopalarla dövdüler, parmağım kırıldı. Sopa darbelerinden kendimi savunurken kollarım ezildi. Çok ağrıyor. Görsünler utansınlar, ne hale getirdiler bizi. Yumruk izleri duruyor hala."
Haklarını sonuna kadar arayacaklarını söyleyen gençler, yargıdan bir sonuç alamazlarsa İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'ne (İHAM) başvuracaklarını söyledi.
Bitlis'te döverek infaz
Bitlis’te de cezaevlerindeki işkence olaylarına bir yenisi eklendi. 20 infaz koruma memurunun dört tutukluyu burunlarından kan gelinceye kadar dövdüğü ortaya çıkınca soruşturma başlatıldı.
DTP Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in yanıtlaması için TBMM Başkanlığı’na sunduğu yazılı soru önergesinde Bitlis Cezaevi'ndeki işkence olaylarını gündeme getirdi. Demirtaş şunları kaydetti:
“Ahmet Kırboğa, Servet Özgün, Ömer Çelik ve Burhan Urtekin adlı tutukluların başka cezaevinden Bitlis’e nakledildikleri, cezaevine ilk getirildiklerinde üstlerinin soyularak onur kırıcı bir aramaya tabi tutuldukları, bu uygulamaya karşı çıktıkları için üç ay açık ve kapalı görüş cezası aldıkları, sayım işlemlerinin yönetmeliğe aykırı bir şekilde yapıldığı, buna karşı çıktıkları için de 11 Haziran 2008’de 20’den fazla infaz koruma memurunca dövüldükleri belirtilmiştir.
Kırboğa’nın tekme darbeleri ile burnunun kanadığı ancak bir gün sonra doktora götürüldükleri, sayımın usulüne aykırı yapılmasına itiraz ettikleri için şimdi de 10 gün hücre cezası ve altı ay görüş yasağı için savunmalarının istendiği ifade edilmiştir.”
Demirtaş, Şahin’e olay hakkında soruşturma başlatılıp başlatılmadığını sordu.
Soruşturma başlatıldı
Yanıtında, sorumlular hakkında soruşturma başlatıldığını vurgulayan Şahin ise, şöyle dedi:
“Tutuklulardan ikisinin, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’na gönderdikleri ve bakanlığımıza iletilen, soru önergesinde konu edilen iddiaları içeren 1 Temmuz 2008 tarihli dilekçelerinin, bakanlığımız Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nce, olayda sorumluluğu bulunan Ceza İnfaz Kanunu görevlileri hakkında adli ve idari yönden gereği yapılmak üzere Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği, söz konusu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 6 Ağustos 2008 tarihli yazısıyla, görevliler hakkında başlatılan soruşturmanın devam ettiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.”