Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Türk Lirası'nda yaşanan değer kaybı nedeniyle Türkiye'nin sınır komşularının ucuz pazar yerine dönüştüğünü söyledi. Babacan "Türkiye'nin komşu ülkelerin ‘her şey bir lira’ mağazasına döndü neredeyse” dedi. Babacan stokçuluk tartışmaları ile ilgili de "Öyle bir algı oluşturmaya çalışıyorlar ki hükümetin Cumhurbaşkanı’nın hiçbir suçu günahı yok, hiçbir hatası yok, hayat pahalılığının tek sebebi stokçular. Hedef gösteriyor. Stokçu dediğiniz insanlar, bugün sattığını yarın yerine koyamayan, sattığı malın fiyatını öğrenmek için telefonda çırpınan gariban esnaf. Bu eser sizin eseriniz. Failde sizin yönetiminiz. Haksız yere cezalar yağdırmayın insanlara. Fail Beştepe" değerlendirmesinde bulundu.
“Bakanların biri gidiyor biri geliyor. Yeni bakan ‘bize güvenseler, bu iş biter’ demiş. Ben de okudum baktım ‘şunu anlasaydınız’ dedim. Ama mesele şu ki güven nasıl kazanılır bilmiyorlar. Güveni nasıl kazanırsınız? Bir dakika da sekiz maddede özetleyeyim. Konuşunca doğruyu söyleyeceksin. Söz verince tutacaksın. Emanete hıyanet etmeyeceksin. Her daim adaletle hukukla hareket edeceksin. Dürüst ve ehil kadrolarla çalışacaksın. İstişareyi asla bırakmayacaksın. Şeffaf olacaksın. Planlı programlı çalışacaksın. Ama bunlar yapmazlar, yapamazlar, çünkü o eşiği çoktan geçtiler. Güveni bir kere yitirdiniz mi bir daha kazanmak çok zor. Bu kafayla gittikleri sürece bu ülkenin ekonomisini düzeltemezler.”
Babacan, partisinin Ankara’da düz enlenen 8. il başkanları toplantısına katıldı. Babacan burada özetle şunları söyledi:
“Koskoca Türkiye, komşu ülkelerin ‘her şey bir lira’ mağazasına döndü neredeyse”
“Ülkemiz sınır komşularımız için ucuz pazar yeri oldu. Nasıl olmasın, paramızın karşısında değer kaybetmediği para birimi dünyada neredeyse kalmadı. On yıldan fazladır bir iç savaşla boğuşan Suriye’nin para birimi Türk lirasıyla belki mukayese edilebilir durumda. Onun haricindeki komşularımızın tamamının parası şu anda bizden çok daha kıymetli. Azerbaycan, Gürcistan, Yunanistan, Bulgaristan için bedava bir ülkeye döndük. Biz elbette ülkemizin komşularıyla olan ticaretinin artmasını isteriz. Elbette ticaretimizle, sanayimizle, kültürümüzle, turizmimizle bir cazibe merkezi olmayı isteriz. Ama bu o değil, şu anda yaşadığımız öyle bir şey değil. Koskoca Türkiye, komşu ülkelerin ‘her şey bir lira’ mağazasına döndü neredeyse. Emeğin sömürüldüğü, alın terinin değersizleştiği bir ülke olduk. Bunun için yabancılar için ucuz ürünlerin cennetine döndük. Kur arttığında bütün hammadde fiyatları artıyor. Artmayan bir işçilik var.”
“Dünyada aklını yitirmiş ülke görüntüsü var”
“Hani meşhur lafları vardı ‘değerli yalnızlık’tı değil mi? Değer meğer kalmadı, sadece yalnızlık kaldı. Dünyadan kopmuş, dünyada itibarsızlaşmış, güvenini yitirmiş, aklını yitirmiş bir ülke görüntüsü var şimdi.”
“‘200 liralık banknotun değeri 23 dolara düştü’ demiştik, şu anda 14 dolar”
“Satın alma gücümüz son bir ay öncesine göre daha da zayıfladı. Şundan 10 sene önce, takvim Aralık sonunu gösterdiğinde, yeni yıl heyecanı sarardı bu ülkeyi. Şimdi ise ülkenin tümünü sarmış bir geçim kaygısı var. İnsanlar yarınlarından korkuyor. Maaşlar yetmiyor, cebimizdeki para, durduğu yerde eriyor. 1,5 ay önce ‘200 liralık banknotun değeri 23 dolara düştü’ demiştik. Şu anda 14 dolar.”
“Erdoğan’a güvenip yatırım kararı alan vatandaşlar bin pişman”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomi ile ilgili açıklamalarıyla ilgili videolar izlettiren Babacan, “Kaç yıldır aynı şeyleri tekrar edip duruyor. Erdoğan’a güvenip de yatırım kararı alan vatandaşlar şu anda bin pişman” diye konuştu. Babacan, şöyle devam etti:
"Bankalarımızda şu an itibariyle tarihin en yüksek yabancı para mevduatı oranı var. En son baktığımda yüzde 65 civarındaydı. 2002’de bile bu oran yüzde 55’ti. Biz bunu yüzde 35’e kadar indirdik. Milli paramıza güven geldi de onun için. Kendisi ‘para bir milletin itibarıdır’ diyordu. İtibarımızı yok ettiler. Unu, yağı, ekmeği, yumurtayı alırken gramaj hesabı yapıyoruz.”
“Bu Türkiye’nin çöküşünün kitabını birilerinin bir gün yazması lazım”
İktidarın büyük ortağı da Genel Başkanları da Beştepe’dekiler de inanın şaşkınlık veren bir kopukluk içerisinde, sanki bu ülkede yaşamıyorlar. Bir zamanlar en güçlü halk hareketlerinin başında olan bir insan nasıl olur da böyle bir aymazlık içerisinde olabilir. Çevreyi merkeze taşımayı başaran bir kişi nasıl olurda o çevreden tamamen kopabilir, gerçekten hani ‘kitabını yazdım bu işin’ diyor ya aslında bu Türkiye’nin çöküşünün kitabını birilerinin bir gün yazması lazım. Çevresindekiler halkın derdini tasasını anlamıyor. Böyle bir çevre oluşturdu kendine. Bazen ‘ne yapsın çevresi şöyle böyle’ diyorlar ya çevreyi oluşturan kendisi. ‘Tek imza ile her şeyi yaparım’ diyen, etrafındaki insanların organizasyonunu yapamıyor mu?”
“Hiç kimse bu ülkenin haysiyetli vatandaşlarına hakaret etmeye kalkmasın”
“‘Türk lirasını gidip dövize çevirmek ahlaksızlık’ diyorlar. Hiç kimse kendi kötü yönetiminin bedeli altında ezilen bu ülkenin haysiyetli vatandaşlarına hakaret etmeye falan kalkmasın.”
“Stokçu dediğiniz esnaf gariban insanlar”
“Dün yine apar topar ‘stokçuluk cezasını arttırıyoruz’ diye, bunu da büyük haberler yaptırarak kendi medyalarında, faturayı yine başkalarına kesmeye çalışıyorlar. Öyle bir algı oluşturmaya çalışıyorlar ki hükümetin Cumhurbaşkanı’nın hiçbir suçu günahı yok, hiçbir hatası yok, hayat pahalılığının tek sebebi stokçular. Hedef gösteriyor. Stokçu dediğiniz insanlar, bugün sattığını yarın yerine koyamayan, sattığı malın fiyatını öğrenmek için telefonda çırpınan gariban esnaf. Ayakta kalmaya çalışan esnafa siz ‘stokçu’ diyorsunuz. Bu dürüst bir yönetim anlayışı değil. Bu eser sizin eseriniz. Failde sizin yönetiminiz. Haksız yere cezalar yağdırmayın insanlara. Fail Beştepe.”
“Bu kafayla gittikleri sürece bu ülkenin ekonomisini düzeltemezler”
“Bakanların biri gidiyor biri geliyor. Yeni bakan ‘bize güvenseler, bu iş biter’ demiş. Ben de okudum baktım ‘şunu anlasaydınız’ dedim. Ama mesele şu ki güven nasıl kazanılır bilmiyorlar. Güveni nasıl kazanırsınız? Bir dakika da sekiz maddede özetleyeyim. Konuşunca doğruyu söyleyeceksin. Söz verince tutacaksın. Emanete hıyanet etmeyeceksin. Her daim adaletle hukukla hareket edeceksin. Dürüst ve ehil kadrolarla çalışacaksın. İstişareyi asla bırakmayacaksın. Şeffaf olacaksın. Planlı programlı çalışacaksın. Ama bunlar yapmazlar, yapamazlar, çünkü o eşiği çoktan geçtiler. Güveni bir kere yitirdiniz mi bir daha kazanmak çok zor. Bu kafayla gittikleri sürece bu ülkenin ekonomisini düzeltemezler.”