Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Brüksel’de düzenlediği basın toplantısında AB’de her dönem başkanlığında Türkiye ile 2 fasıl açılması gibi bir gelenek yerleştirilmeye çalışıldığı izlenimi edindiklerini ifade ederek “Sağdan, soldan, aşağıdan, yukarıdan nereden bakarsanız bakın bir ağırdan alma hissediyoruz” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan’ın Akdeniz Birliği zirvesinde Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’ye bu yönde talepte bulunmasının ardından Fransa’nın 2 yerine 3 fasılda müzakereleri başlatma arayışına girdiğini belirten Babacan, sonuç vermesi halinde AB’de oluşturulmaya çalışılan 2 fasıl geleneğini yıkacağı için bunu memnuniyetle karşılayacaklarını vurguladı.
UMARIM MUHALEFETİN RANDEVU TAVRI SÜRMEZ
Bakan Babacan, Türkiye’nin AB üyelik sürecinde referans belge haline gelecek olan Ulusal Program’a TBMM açılmadan önce son halini vermek istediklerini belirtti. Babacan, “Umarım iki muhalefet liderinin randevu konusundaki tavrı bundan sonraki dönem için kötü bir sinyal değildir. Seçime kadar ‘TBMM’ye ne gelirse gelsin reddederiz’ tavrı içinde olmazlar diye umuyorum. Biliyorsunuz seçim dönemlerinde bazen rasyonelite kayboluyor” dedi.
Ulusal Program’da öngörülen düzenlemelerin TBMM’den hızlı geçirilebilmesini amaçladıklarını ve bu doğrultuda muhalefet partilerinin ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini almayı hedeflediklerini anlatan Babacan, bu konuda hükümet içinde de görüş ayılıkları bulunduğu şeklindeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
Bakan Babacan, şunları söyledi:
“Tüm bu yazışmaları Avrupa Birliği Genel Sekreterliğimizde redakte ederek nihai halini verdikten sonra tüm kabineye tekrar dağıttık. Bunda tüm bakanların tek tek yapacakları işlerle ilgili imzası var. Fakat pek çok bakan arkadaşımız 2008 ve 2009’da kendi bakanlıklarıyla ilgili yasal düzenlemeleri gerçekleştirmek istiyorlar. Ulusal Program da 2008 ve 2009 yıllarında yoğun düzenlemeler
içeriyor. Bakanlar Kurulu’ndaki tartışma ‘Bunu yetiştirebilecek miyiz? Muhalefet nasıl tutum alacak?’, bunlarla ilgili. Biz istiyoruz ki Ulusal Program yasama sürecine girdiğinde geniş bir uzlaşı olsun ki gecikmesin. TBMM’nin kapasitesi belli. Bu nedenle Ulusal Program’daki bazı maddelerin 2010’a kaydırılması gündeme gelebilir.”
Babacan, Ulusal Program’ın AB’nin Katılım Ortaklığı Belgesi’ndeki taleplerine cevap olarak hazırlandığını hatırlatarak “AB’nin bu taleplerini yüzde 100 karşılamak zorunda değiliz. Kendi önceliklerimiz var. Zaten Ulusal Program’a bakarsanız bazı konular zaman sütununda tam üyelik perspektifiyle değerlendirilecek diye belirtilmiş. Bunlar şu an için adım atmaya istekli olmadığımız, üyelikle birlikte konuşacağımız konular” dedi.