Anayasa Mahkemesi, “müstehcen” kitap bastığı gerekçesiyle cezalandırılan yayıncının ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti. Yüksek Mahkeme, kararında; “Açıklanan ve yayılan bir düşüncenin kişiler ve toplum açısından değerli-değersiz veya yararlı-yararsız biçiminde ayrıştırılması -subjektif unsurlar ihtiva edeceğinden- ifade özgürlüğünün keyfi biçimde sınırlandırılması tehlikesini doğuracaktır” değerlendirmesini yaptı.
Yayıncı İrfan Sancı, 2009 yılında Guillaume Apollinaire’nin Lex expploits d’un jeune Don Juan isimli kitabının tercümesini Genç Bir Don Juan’ın Maceraları adı ile bastı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, kitabın müstehcen içerikli olduğu gerekçesiyle, Sancı hakkında soruşturma başlattı. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, bilirkişi heyetinden kitap ile ilgili rapor aldı. Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu Başkanlığı, Galatasaray Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı ile ceza hukuku bölümünden seçilen üç kişilik bilirkişi heyetinin raporu doğrultusunda, Sancı’nın beraatine karar verildi.
Karar temyiz edildi. Yargıtay 14. Ceza Dairesi, ilk derece mahkemesinin verdiği beraat kararının bozulmasına hükmetti. Yeniden başlayan yargılamada kovuşturmanın ertelenmesine ve Sancı hakkında üç yıl boyunca denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanmasına karar verildi. Bu kez de Sancı, hakkındaki kararı temyize taşıdı. Yargıtay 14. Ceza Dairesi, ilk derece mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti olmadığı gerekçesiyle dosyanın mahalline iadesine karar verdi. Sancı’nın buna yaptığı itiraz da İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi.
Sancı nihai karar ile birlikte Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptı. Anayasa Mahkemesi, Sancı’nın ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti. Yüksek Mahkeme’nin kararında şu değerlendirmeler yapıldı:
“Anayasa Mahkemesi’nin daha önce de ifade ettiği gibi sanatsal çalışmalar çoğu defa birden fazla anlama gönderme yapar ve bu sebeple de sanatsal çalışmaların ortaya koyduğu mesaj kolaylıkla tespit edilemeyebilir. Bu sebeple sanatsal ifadelerin yorumları da kişilere göre farklılaşabilir. Bu kapsamda sanatsal ifadelerin diğer ifade türlerine göre daha kışkırtıcı veya rahatsız edici olma ihtimali her zaman bulunmaktadır. Nitekim Yargıtay ilgili dairesinin ve nihai kararı veren ilk derece mahkemesinin kararlarını dayandırdıkları bilirkişi raporlarında başvuruya konu kitaptan tırnak içinde alınan bazı ifade veya bölümler bilirkişilerce kabul edilemez bulunmuştur. Oysa Anayasa Mahkemesinin birçok defa ifade ettiği gibi, açıklanan ve yayılan bir düşüncenin içeriğinden veya kullanılan bazı kavramlardan hareketle kişiler ve toplum açısından değerli-değersiz veya yararlı-yararsız biçiminde ayrıştırılması -subjektif unsurlar ihtiva edeceğinden- ifade özgürlüğünün keyfi biçimde sınırlandırılması tehlikesini doğuracaktır.” (ANKA)