Burcu Karakaş
Ege ve Akdeniz bölgelerinde orman yangınları devam ederken, yangınların iklim krizi ile ilişkisi de sorgulanıyor. Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Koordinatörü Dr. Ümit Şahin, kuraklık ve aşırı sıcaklar ile iklim değişikliği arasındaki bağlantıya dikkat çekiyor. Şahin, "Yangınlarda insan etkisi, aranıyorsa, 'Fail insan mı?' diye soruluyorsa, fail tam da insan. Çünkü iklim krizinin faili insan" diyor.
Orman yangınlarında sabotaj ihtimali dile getirilirken, birden fazla yerde aynı anda yangın çıkma ihtimalinin az olduğu iddiası da gündeme geliyor. Bu çerçevede iklim değişikliğinin orman yangınlarına etkisi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bir ormandaki bitki örtüsü ne kadar kuruysa ne kadar uzun süredir aşırı sıcaklara maruz kalıyorsa, yanma olasılığı o kadar artar. İklim kriziyle olan bağlantıyı da tam buradan kuruyoruz. Son yıllarda mega orman yangınları denen yangınlar yaşadık. Bu yangınlar aslında bir pattern oluşturuyor. Örneğin, 2019-2020 orman yangını sezonunda Avustralya ormanlarının neredeyse yüzde 15'i yandı. Kaliforniya geçen sene tüm zamanların en büyük yangınlarını yaşadı. Sibirya'da 2020'de yüzlerce orman yangını çıktı. Ki Sibirya soğuk ve orman yangınlarının çok fazla görülmediği bir alan. Biraz daha geriye gidelim: İklim krizinin neden olduğu ve çeşitli çalışmalarla kanıtlanmış en önemli yangınlardan biri, 2010'da Rusya'da yaşandı. Bir hafta içerisinde 600 ayrı yerde orman yangını çıkmıştı. Kış ve bahar aylarında uzun süren bir kuraklık oluyor ve bitki örtüsü kuruyor. Arkasından yaz aylarında büyük bir sıcak dalgası geliyor. Sıcaklıklar 35-40 derecelere, hatta üstüne çıkıyor. Türkiye'de şu an Akdeniz bölgesinde 40 derecenin üstünde sıcaklıklar sürüyor. Bir noktaya geldikten sonra aynı anda ve aynı bölgede, Türkiye'de de şu anda hep aynı bölgede yangınlar çıkıyor, çok sayıda yangın sanki birisi kıvılcımı tutuşturmuş gibi çıkmaya başlıyor. Ama bu, kasıtlı yangın çıkarma gereği olan bir şey değil. Bunun tek nedeni iklim krizinin yarattığı yangınlara uygun şartlar.
"Bu sıcak ve kuraklıkta orman yangınlarını ilginç bir şey gibi düşünmek hata"
Sadece Türkiye değil, diğer Akdeniz ülkeleri de orman yangınlarıyla karşı karşıya… Bu durum, bölgeye dair bize ne söylüyor?
Zaten Türkiye'de hiçbir zaman tek başına orman yangını çıkmaz. Geçen sene benzeri kundaklama iddialarının olduğu Hatay orman yangınlarını hatırlayın. Hatay'da ormanlar yanarken aynı anda Suriye'de de çok sayıda orman yanıyordu. Şu anda aynı şekilde Türkiye'de Akdeniz bölgesinde ve Ege'nin güneyinde ormanlar yanıyor, Avrupa'da da Akdeniz havzasında ormanlar yanıyor. Farklı sebepler aramanın gerekli olmadığını düşünüyorum. Aslında tam tersine, eğer insan etkisi aranıyorsa, "Fail insan mı?" diye soruluyorsa, fail tam da insan. Çünkü iklim krizinin faili insan. İklim krizini bu hale getiren, fosil yakıtları hiç durmadan yakmaya devam eden insan. İklimi biz değiştiriyoruz ama iklim krizi hiç yokmuş gibi yaşamaya devam ediyoruz. Uzun mesafeli seyahatler devam ediyor, herkes araba kullanmaya devam ediyor. Orman yangınlarıyla çok bağlantılı bir şekilde ormanlık alanların içlerinde yapılan otellerde, sitelerde, tatil yerlerinde insanlar yaşamaya devam ediyor. İnsan etkisi tam da burada. Kıvılcımı çıkaracak olan insan ormanlarla iç içe yaşıyor. İstanbul'da da böyle. Kuzey Ormanları, Belgrad Ormanları delik deşik olmuş durumda. Her tarafta yerleşim yerleri var. Ege ve Akdeniz'de de aynı şekilde. Araştırmalar Türkiye'de orman yangınlarının yüzde 80'inden fazlasının insan etkisiyle çıktığını gösteriyor. Yanlış imar kararları, yanlış turizm politikaları, bunların hepsi çok önemli. Bütün bunlar varken bu sıcakta ve kuraklıkta orman yangınlarını sanki çok ilginç bir şeymiş gibi düşünmek hata bence.
İklim krizinin neden olduğu, orman yangınlarının çıkmasına da neden olan kuraklığın önüne geçmek mümkün mü?
Dünyada yıllardır iklim krizi ile seller, orman yangınları, kasırgalar arasındaki bağlantı tartışılır. İklim değişikliği bu felaketlerin görülme olasılığını kat kat artırıyor. Eğer bunu araştırmak isterseniz, bu mümkün. Bunlara "atıf çalışmaları" deniyor. Uzun yıllardır iklim bilimciler tek tek felaketleri "İklim değişikliği olmasaydı olabilir miydi?" sorusunu sorarak araştırıyorlar. Bunların en sonuncusu geçen ay Kanada'nın Pasifik kıyılarında yaşanan, yüzlerce insanın öldüğü büyük sıcak dalgasıyla ilgili yapıldı. İnsan eliyle sıcaklıklar artırılmasaydı Kanada'nın bu bölgesinde böyle bir olay olabilir miydi diye araştırdılar ve iklim değişikliği olmasaydı bu durumun olmasının imkânsız olduğunu buldular. Bir bütün olarak iklim krizi, sıcaklıkların aşırı artması ve kuraklıklar bu felaketlerin şiddetini, sıklığını ve yarattığı yıkımı artırıyor. Türkiye'deki yangınlar, kuraklık ve aşırı sıcağın birleşmesiyle ortaya çıkıyor. Türkiye'de kuraklık olmasını engelleyebilir misiniz? Eğer iklim değişikliği ile mücadele etmezseniz engelleyemezsiniz. Yani siz iklim değişikliği ile mücadele etmeyip bir yandan fosil yakıt temelli politikalarınızı aynı şekilde sürdüreceksiniz, sıcaklıkları kontrol altına almak için emisyonları sıfırlamaya yönelik politikalar yürütmeyeceksiniz, ondan sonra da "Kuraklık olmasın" ya da "Kuraklığı başka türlü engelleyelim" diyeceksiniz. Bunun imkânı yok.
Orman yangınları açısından kısa ve uzun vadede öngörünüz nedir? Artık her yaz aynı felaketle karşı karşıya mı kalınacak?
Her yaz denemez çünkü burada belli bir doğal değişkenlik var. İklim değişikliği hızlanarak devam ediyor ama bunun etkileri bir sene daha fazla olur, bir sene daha az olur. Ama eğer uzun erimde eğilime bakarsanız, orman yangınları, kuraklık ve sıcaklıklar önümüzdeki 10 yıl içerisinde bugünkünden çok daha fazla olacak. İklim değişikliğini durdurmak, bununla mücadele etmek imkansızmış gibi düşünmemek lazım. Bugün dünyada iklim değişikliğiyle mücadelenin ileri bir aşamasına geldik sayılabilir. Çünkü fosil yakıtları tamamen bırakmak için her türlü teknoloji, para elimizde var. Dolayısıyla bunu yapmamak, sadece siyasi bir karar. Siz ekonomi politikalarınızı değiştirmek istemiyorsunuz, bir yandan da ormanlar yanmasın istiyorsunuz. Bu, atmosferle pazarlık etmek gibi bir şeydir. Doğayla pazarlık edemezsiniz. Fizik yasalarıyla pazarlık edemezsiniz. Artı, bu kadar hızlı değişen iklime adapte de olunmaz. Türkiye gibi iklim değişikliği ile mücadele konusunda pek bir şey yapmaya niyeti olmayan ülkeler daha çok uyum politikalarını ön plana çıkartırlar. Yapılması gereken ilk şey, iklim değişikliği ile mücadele etmek.
"Aşırı sıcakların halk sağlığı sorunu olduğunu idrak edemedik"
Aynı zamanda bir halk sağlığı uzmanı olarak, başta orman yangınları olmak üzere iklim krizinin sağlık açısından sonuçları konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Aşırı sıcakların ve orman yangınlarının sağlık üzerine etkisi iç içe geçiyor. Türkiye'de biz henüz maalesef sıcak dalgalarının bir halk sağlığı sorunu olduğu gerçeğini idrak edemedik. Ne hükümet ne yerel yönetimler ne de sağlık otoriteleri aşırı sıcakların ciddi bir sağlık sorunu olduğunu kabul ediyor. İstanbul'da haftaya bir sıcak dalgası yaşanacak ama bunun kaç kişinin ölmesine neden olacağını çoğunlukla bilmeyeceğiz çünkü kimse hesaplamayacak. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ndeki halk sağlığı bölümündeki arkadaşlarımızla yaptığımız bir çalışma vardı. İstanbul'da 2014-2015-2016 yıllarında yaşanan üç büyük sıcak dalgasında 419 kişinin öldüğünü hesapladık. Bu sayı, diğer iklim felaketleriyle karşılaştırıldığında çok yüksek bir sayıdır. Biz Türkiye'de bir araştırma sistemi olmadığı için her sene kaç kişinin sıcaklardan öldüğünü bilmiyoruz. Benzer şekilde, orman yangınlarının yarattığı partikül yani hava kirliliğinin ne gibi bir sağlık etkisine yol açtığını da hesaplamıyoruz.