Politika

Atalay: Başkanlık sistemi anayasa sürecini tıkıyorsa, bundan vazgeçeriz

Beşir Atalay, "Uzlaşma Komisyonu'nda mutabakatı engelleyen bir unsursa biz bundan vazgeçeriz, yeter ki bir sivil anayasa yapılsın" dedi

18 Mayıs 2013 12:31

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, başkanlık sistemiyle ilgili "Uzlaşma Komisyonu'nda mutabakatı engelleyen bir unsursa, biz bundan vazgeçeriz" dedi.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Habertürk televizyonunda yayımlanan Basın Kulübü programında soruları yanıtladı.

"Reyhanlı'daki saldırı çözüm süreciyle de ilintili olabilir mi? Sadece Türkiye, Suriye arasındaki gerilime odaklı olarak değerlendirmek ne kadar doğru?" sorusuna Atalay, Türkiye'nin zulüm gören Suriyeli kardeşlerine çok büyük destek verdiğini, onları rahat ettirmek için elinden geleni yaptığını, olayın, o konuyla irtibatlı olduğunu düşündüğünü söyledi.


'Oslo süreci deşifre edildi'


Oslo sürecinden, çözüm sürecine gelişmeleri anlatan Atalay, sürecin, AK Parti'nin kurulduğu yıldan başladığını, çok büyük hazırlıkla hükümete geldiklerini söyledi. "Olağanüstülükler, hukuk dışılıklar, yanlışlar, işkenceler, faili meçhuller, insanların ana dilini konuşamaması ve benzeri bütün bunları önleye önleye biz bugüne geldik" ifadesini kullanan Atalay, sosyal ve siyasal değişimin iyi yönetilmesi gerektiğinin altını çizdi. Demokratikleşme sürecindeki adımların büyük kısmını 2009'da attıklarını, birçok yasa çıkardıklarını, Kürt kökenli vatandaşların ihlal edilmiş haklarının iadesini sağladıklarını dile getiren Atalay, "Bir yandan da görüşmeleri başlattık. İşte Oslo görüşmeleri dediğiniz bunlardı. Daha değişik kesimlerle görüşmeler yürüyordu. Ve o görüşmeler boş değildi. Görüşmeler gayet verimli gidiyordu" yorumunu yaptı.

Atalay, 2011'deki seçimlerin sonrasına çok büyük umut bağlandığını bildirerek, "Seçim bitti, yüzde 50 ile biz yeniden iktidar olduk. İşte yeni anayasa yapılacak, bu görüşmeler devam edecek, Türkiye'nin bütün sorunları çözülecek, daha güçlenmiş bir hükümet, daha fazla cesaretli adımlar atacaktı ama ne olduysa oldu" dedi.

Silvan'da 14 Temmuz 2011'de terör saldırısı sonucu askerlerin şehit edildiğini, daha sonra da Oslo görüşmelerinin deşifresinin yapıldığını anlatan Atalay, "O niçin oldu? Biz analiz ettik, orada yabancı unsurlar vardı. Görüşülen kesimler vardı, bütün onarı tahlil ettiğinizde güven sarsıcı bir gelişme oldu" ifadesini kullandı.

Şimdi yeni bir stratejinin belirlendiğini, muhatapların biraz daha farklı olduğunu, Türkiye'nin bunu tamamen kendisinin yürüttüğünü ifade eden Atalay, uluslararası alanda destek görmek için paylaştıklarını ama sürecin Türkiye içinde yürüdüğünü söyledi.

"(Değişik kesimler vardı) diyerek masada sadece PKK'nın değil farklı ülkelerin de varlığını ifade ettiniz" denilmesi üzerine Atalay, "Zaten orada, Avrupa ülkelerinde oluyor. Dolayısıyla Avrupa'da bir yerde olunca başkalarının rol alması kaçınılmaz" karşılığını verdi.

"Silvan saldırısını hemen ardından yaşanan olayları da masada oturan ülkelere mi bağlıyorsunuz" sorusuna Atalay, "Hayır, kimseye bağlamıyorum ama deşifre edildi. Biz deşifre etmedik" yanıtını verdi. "Siz deşifre edenleri biliyor musunuz" sorusu üzerine de Atalay, "Aşağı, yukarı biliyoruz. Büyük oranda çalıştık, tespit ettik" diye konuştu.

"İmralı görüşmeleri de kongre sürecine denk gelen günlerde mi başladı" yönündeki soruya Atalay, "Daha sonra, o neticede takip eden zaman içinde değerlendirildi" karşılığını verdi.

Atalay, bu sürecin baştan sona stratejisini kuranın, planlayanın, inisiyatifi alan ve yürütenin hükümet olduğunu dile getirerek, "Burada bütün kurumlar kendi üzerlerine düşen görevleri yapar. İşe İmralı'yla görüşmeleri istihbarat birimlerimiz yürütmüştür. Biz siyaset kesimi olarak terör örgütü kesimiyle hiçbir görüşme yapmadık" dedi.

"İmralı'ya bunun dışında hiç sivil gitti mi" sorusuna da Atalay, "Hayır, istihbarat birimlerimiz yürütmüştür. Biz hükümet, siyaset kesimi olarak hiçbir görüşmede bulunmadık, hiçbir görüşme yapmadık. Ama siyaset kesimini nasıl devreye soktuk? BDP'yi bu sürecin siyasi kesimi olarak devreye soktuk" yanıtını verdi.

Çözüm sürecine ilişkin politikaları kendilerinin yürüttüğünü ifade eden Atalay, "Bizim demokratikleşme adımlarımız bu sürece bağlı değil, bu süreçten bağımsız 11 yıldır yürüttüğümüz demokratikleşme adımları var" diye konuştu.


'Süreci şeffaf yürütüyoruz'


Atalay, muhalefetin çözüm sürecine ilişkin eleştirilerine de ne kamuoyuyla ne de anamuhalefetle paylaşmadıkları hiçbir şeyin olmadığını, bu sürecin 11 yıllık çalışmanın son adımı olduğunu bildirerek, süreci mümkün olduğunca şeffaf yürütme kararlılığı içinde olduklarını söyledi.


'Devlet kendisiyle hesaplaşıyor'


Türkiye'nin büyük bir geleceğe doğru yürüdüğünü vurgulayan Atalay, "Şunu da kabul ediyoruz, Türkiye'de bugün devlet de çok değişti. Devlet kendisiyle hesaplaşıyor. Ben geçmişte hangi hataları yaptım da vatandaşlarımın bir kısmının güvenini kaybettim. Devlet, pek çok kesimin güvenini kaybetmişti, devlet benim de güvenimi kaybetmişti" şeklinde konuştu.

"Silahlarla yurt dışına çıkılmasını, sınırların terk edilmesini silahlar bırakılmış olarak mı görüyorsunuz" sorusuna Atalay, "Tabii, silahlar bırakılmış olarak... Başbakanımızın ifadesi budur. Terör unsurları yurt dışına çıkacak, ondan sonra da siyaset kurumu yapılması gerekenleri görüşecek" karşılığını verdi.

Akil İnsanlar Heyeti ile ilgili projenin faydalı ve başarılı olup olmadığıyla ilgili soruya Atalay, "Çok" yanıtını verdi. Akil insanlarla zaman zaman görüştüğünü anlatan Atalay, "Sivil bir göz olarak devletle vatandaş arasında müthiş bir iş görüyorlar" değerlendirmesinde bulundu.


'Beklentilerimizi çok karşılayan bir ziyaret'


Atalay, Türkiye'nin Suriye konusunda uluslararası camiadan kopuk bir politika izlemek istemediğini ifade ederek, onun için BM'nin bu konuda daha aktif olmasını istediklerini söyledi. Atalay, Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyaretinde de Suriye konusunun ağırlık taşıdığını ifade etti. Beşir Atalay, "Amerika ziyareti başbakanımızın, gerek Amerika'nın Türkiye'yi algılaması ve Türkiye'nin liderine, başbakanına gösterdiği misafirperverce ve çok ileri tavır, gerek konuşmaların özü, bizim beklentilerimizi şu haliyle çok karşılayan bir ziyarettir bu" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın son yaptığı açıklamada Cenevre görüşmesi öncesi Rusya'ya bir ziyaret öngördüğünün hatırlatılarak, bunun ABD ziyareti öncesi alınan bir karar olup olmadığının sorulması üzerine de Atalay, "Bizim zaten Rusya ile görüşmelerimizde bir kesiklik yok. Oradaki ifadesinden, bu konuda görüşmeler biraz daha önem kazanacak. Öyle anlaşılıyor ki yani bugüne kadar Suriye konusunda bir anlamda farklı bakan Rusya ve Çin'in üzerine daha fazla gidilecek ve onlarla gerek Amerika'nın, gerek Cenevre platformunun, gerek Türkiye'nin kısa sürede görüşmeler olacak, onu anlayabiliriz" dedi.


Erdoğan'ın Filistin'e yapacağı ziyaret


Daha önce Başbakan Erdoğan'ın Filistin ziyaretinin sadece Gazze ile sınırlı algılandığını ancak Amerika gezisi sırasında Batı Şeria gezisi de olacağını söylediği belirtilerek, "Bu, Amerikan tarafının talebi miydi acaba" sorusu üzerine Atalay, şöyle konuştu:

"Bunu öyle de algılamamak lazım. Ben o manada bir talep gibi değerlendirmiyorum. Ama başbakanın başından beri, Türkiye'nin daha doğrusu, iki tarafı bir araya getirmek. Yani Gazze ile Batı Şeria'yı bir araya getirmek. El-Fetih ile Gazze'yi bir araya getirmek. O bizim zaten projemiz. Orada olumlu gelişmeler yürüyor. Zaten devlet başkanını yanına alarak beraber Gazze'ye gitmek gibi bir planı vardı. Yani buradaki esas amaç Filistin'de birliği sağlamak. O Türkiye için önemli bir hedef. Doğrusu ciddi şekilde gündemimizde olan bir konu."


Yeni anayasa süreci


Atalay, "Başkanlık sistemin anayasa konusunda olmazsa olmazı mıdır" sorusuna, "Başkanlık sistemi doğrudur, şu anda bizim tezimizdir. Partimizin görüşüdür. Kendimizin anayasa ile ilgili teklifidir. Ama eğer bu Uzlaşma Komisyonu'nda mutabakatı engelleyen bir unsursa biz bundan vazgeçeriz, yeter ki bir sivil anayasa yapılsın" yanıtını verdi.