Türk: Silahlar üç ay içerisinde Türkiye'nin gündeminden kalkabilir
Baykal: Hükümet Öcalan'la anlaşıp sınıra hâkim ve savcı gönderdi
Atalay, TBMM Genel Kurulu'nda "demokratik açılım'', "Kürt açılımı" diye de anılan ''Milli Birlik ve Demokratik Açılım Projesi'' için yapılan "genel görüşme"de yaptığı konuşmada, süreç ve projenin kapsamı hakkında bilgi verdi.
Temel hedefler: Terörü bitirmek, demokrasiyi geliştirmek
Demokratik açılımın birbiriyle bağlantılı iki temel hedefi olduğunu belirten Atalay, bunların birincisinin terörün sonlandırılması, ikincisinin de demokrasi standardının yükseltilmesi olduğunu söyledi.
Bahçeli: Hükümet terör örgütüne teslim oldu
Çiğdem Toker'in Meclis notları: Slogan, bayrak, açılım, protesto
Dinleyici locasında açılıma protesto
Ülkenin bütün sorunlarının çözümünü demokraside gördüklerini ifade eden Atalay, Türkiye'nin ertelenmiş, dondurulmuş, ihmal edilmiş ve bu nedenle kronik hale gelmiş siyasi, sosyal ve ekonomik sorunların çözümünün demokratikleşme olduğunu kaydetti.
Atalay, cesurca ve kararlılıkla yüzleşmek zorunda olunan, her biri onlarca yıllık geçmişi olan sorunların çözümünün, doğası gereği bir anda olamayacağına dikkati çekti.
Terörün sonlandırılmasının, terörle çok boyutlu ve kapsamlı mücadeleyi gerektirdiğini kaydeden Atalay, bu bilinçle hareket eden hükümetin, terörle mücadelede, bütün olanaklarını seferber ettiğini, vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamak, ülkenin birlik ve beraberliğini güçlendirmek için her türlü tedbiri aldığını söyledi.
Atalay, "terörle mücadeledeki başarılarının birlik ve beraberliği koruyan en önemli unsur olduğunu" vurguladığı güvenlik güçlerine her türlü desteği vermeye devam edeceklerini ifade etti.
'Terör örgütünü yalnızlaştırdık'
Terörü besleyen kaynakların kurutulması ve istismar unsurlarının ellerinden alınması için önemli çalışmalar yapıldığını ifade eden Atalay, şunları söyledi:
''Bunlara ilaveten izlediğimiz aktif dış politika sonucu, terör örgütünü dünyada ve bölgede büyük ölçüde yalnızlaştırdık. Özellikle sınır komşularımız Irak, İran, Suriye ve diğer ülkelerle yürüttüğümüz aktif ve yapıcı diplomasi sonucunda, terör örgütü önemli ölçüde etkisiz hale getirilmiştir. Terör örgütüne verilen uluslararası destek büyük oranda önlenmiştir. Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da hükümetimiz, Türkiye'nin ayağında bir pranga olan terör sorununu çözme konusunda kararlı olmaya devam edecektir. Ülkemize ve milletimize her yönden kaybettiren terörün olmadığı bir Türkiye, hepimizin huzur ve güven içinde, özgürce yaşayacağı bir Türkiye olacaktır.''
Atalay, "AKP'nin varlık sebeplerinden biri ve belki de en önemlisinin, Türkiye'nin demokrasi açığını kapatmak olduğunu" kaydederek, ''AK Parti iktidarı, bir yandan halkın iradesinin gerçek anlamda yönetime yansıması, diğer yandan da bireysel hak ve özgürlükler alanının genişlemesi için çok büyük gayret göstermiştir'' dedi.
Aslında tüm bu gayretlerin, atılan adımların, insan odaklı siyaset anlayışlarının ürünü olduğunu anlatan Atalay, ''Biz, insanımızı hiçbir ayrım gözetmeksizin onurlu birer varlık olarak görüyoruz. Çünkü insan eşref-i mahlukattır, yani yaratılmışların en şereflisidir. Partimizin ismindeki 'adalet' ve 'kalkınma' kelimeleri de insanın onurlu bir varlık olarak yaşamasına bir atıftır'' diye konuştu.
Atalay, buradaki adaletin, insan onurunun gerektirdiği, herkesin temel hak ve özgürlüklere sahip olarak eşit ve hür vatandaş olarak yaşadığı bir siyasal düzeni işaret ettiğini söyledi. Bakan Atalay, kalkınmanın ise yine insanın onurlu bir yaşam sürdürmesini sağlayacak bir ekonomik seviyeyi ifade ettiğini vurguladı.
'Demokratik açılımla demokrasiyi güçlendireceğiz'
Demokratikleşmenin, insanların hak ettiği, eşit ve özgür vatandaşlar olarak aidiyet duygusunun geliştiği bir siyasi düzenin pekiştirilmesini sağlayacağını belirten Atalay, şunları söyledi:
''Unutmayalım ki, sosyo-ekonomik ve siyasal sorunlarımızın çoğunun kaynağında adaletsizlik vardır. Adaletin gerçek manada tesis edildiği yerde barış ve huzur vardır. Adaletin olduğu yerde sağlıklı bir birey-devlet ilişkisi vardır.
İşte biz, demokratik açılımla, mülkün temeli olan adaleti güçlendirmeye çalışıyoruz. Ülke sınırları içerisinde ve kim olursa olsun, herkesin kendisine adil davranıldığı ve bu devletin eşit ve özgür bir vatandaşı olarak görüldüğü duygusunu pekiştirmeye çalışıyoruz.
Aslında, demokratik açılımın hedeflerinin gerçekleşmesi, alınacak idari ve yasal tedbirlerle beraber elde edilecek kazanımların kimi hak ve özgürlüklerin standardının yükseltilmesinin, insan onuru ve adalet gibi değerlere dayanan bir zihniyetin toplumda yaygınlaşmasına bağlıdır. Kısacası, demokratik açılım köklü bir zihniyet değişikliğini ve dönüşümünü gerektirmektedir. Bütün vatandaşlarımızın yürekten inandığı bir iklim değişikliğini gerektirmektedir.''
Meclisin, hükümetleri döneminde büyük fedakarlık ve kararlılık içinde çalıştığına işaret eden Atalay, başta Anayasa olmak üzere ilgili yasalarda demokratikleşme ve insan haklarının geliştirilmesi alanında önemli değişiklikler yapıldığını anımsattı.
''Türkiye'nin son yedi yılda her alanda ne kadar büyük bir dönüşüm geçirdiğini anlamak için yapılanların bazılarını burada hatırlatmakta fayda görüyorum' diyen Atalay, şöyle devam etti:
''İktidara gelir gelmez, insan haklarına saygının ve demokratikleşmenin bir göstergesi olarak, olağanüstü hal uygulamasına son verdik.
Olağanüstü yönetimler, terörle mücadelenin gerektirdiği bir durum olarak savunulabilir. Ancak olağanüstü yönetimin, doğası gereği geçici olması gerekirken, hepimizin malumudur...
'Türkiye 1990'larda yargısız infazlar ve işkencelerle anılıyordu'
Özellikle 90'lı yıllarda ülkemiz, faili meçhullerle, yargısız infazlarla ve işkencelerle anılan bir ülke haline gelmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği yüzlerce ihlal kararıyla, ülkemizin uluslararası camiada ne kadar zor duruma düştüğü herkes tarafından bilinmektedir.
Türkiye'yi, adeta olağan hale gelen olağanüstü halden hükümetimiz çıkarmıştır. Aynı şekilde, normalleşme politikamızın bir parçası olarak, olağanüstü dönemleri çağrıştıran ve yargı bağımsızlığı noktasında sürekli tartışma konusu olan devlet güvenlik mahkemeleri hukuk sistemimizden çıkartılmıştır.
'İkiz sözleşmeler' olarak bilinen Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Sosyal ve Ekonomik Haklar Sözleşmesi hükümetimiz döneminde bu Yüce Meclis tarafından onaylanarak ülkemiz açısından bağlayıcı hale gelmiştir.''
'İnsan hakları odaklı anlayış'
2004 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle, temel haklara ilişkin uluslararası anlaşmaları, iç hukuk sisteminde üstün bir konuma taşıdıklarını belirten Atalay, bu değişikliğin, uluslararası insan hakları mekanizmalarına olan bağlılık, dolayısıyla insan hakları odaklı siyaset anlayışlarının somut tezahürü olduğunu vurguladı.
Atalay, normalleşme sürecinde, düşünce ve ifade özgürlüğünün genişletilmesi ve terörle mücadele alanındaki aksaklıkların giderilmesi amacıyla Terörle Mücadele Kanunu'nda önemli değişiklikler yapıldığını anımsattı. Vatandaşların günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi için özel kurslar açılabilmesine imkan sağlandığını hatırlatan Atalay, farklı dil ve lehçelerde yayın yapılmasının yasal güvenceye kavuşturulduğunu, TRT 6'nın yayın hayatına başladığını söyledi.
''İşkenceye sıfır tolerans'' politikası çerçevesinde yasal değişiklikler yapıldığını belirten Atalay, işkence ve kötü muamele suçunun tanımının genişletildiğini, cezaların artırıldığını, bu cezaların tecili ve paraya çevrilmesinin önlendiğini kaydetti.
Bakan Atalay, ''Bugün Türkiye, artık faili meçhullerle, yargısız infazlarla, işkence ve kötü muamelelerle anılmayan bir ülke haline geldiyse bunda AK Parti Hükümetlerimizin kararlı ve ısrarlı mücadelesi belirleyici olmuştur'' dedi.
Atalay, insana saygı esasına dayanan, özgürlükçü karakteri ön planda bir ceza hukuku düzeni kurulması amacıyla Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve Denetimli Serbestlik Kanunu çıkarıldığını anımsattı.
Demokratik bir yönetimin hayata geçirilmesi için, sivil toplumun güçlenmesi ve örgütlenme özgürlüğünün sağlanmasının çok önemli olduğuna işaret eden Atalay, bu amaçla, 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun yürürlüğe konulduğunu ve dernek kurma hakkına getirilen kısıtlamalar kaldırılarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun olarak örgütlenme özgürlüğü sağlandığını kaydetti.
Atalay, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanımının daha demokratik temele dayandırılması amacıyla 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda da gerekli değişiklikler yapıldığını, açık, şeffaf ve hesap veren yönetim anlayışının gereği olarak Türkiye'de ilk defa 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çıkarıldığını hatırlattı.
Bakan Atalay, demokratikleşmenin ve yerelleşmenin bir gereği olarak, belediyeler ve il özel idarelerin, Anayasada belirtilen 'yerinden yönetim' ilkesi çerçevesinde yeniden ele alındığını, bu çerçevede önemli yasal değişiklikler yapıldığını kaydetti.
İŞTE ATALAY'IN AÇIKLADIĞI AÇILIM ADIMLARI
İçişleri Bakanı Atalay, hükümetin açılım sürecine ilişkin olarak da şu hazırlıkların yapıldığını açıkladı:
DEMOKRATİK AÇILIM SÜRECİNDE;
İnsan haklarını korumaya yönelik yeni denetim mekanizmaları kurulacaktır. Bilindiği gibi Anayasa’mızın 10. maddesi her türlü ayrımcılığı yasaklamaktadır.
Bağımsız bir ayrımcılıkla mücadele komisyonu
Bu hükmü izleyecek bağımsız bir mekanizmanın oluşturulması, insan haklarının yükselmesine büyük katkı sağlayacaktır. Bu nedenle bağımsız bir ayrımcılıkla mücadele komisyonu kurulacaktır. Yasa tasarısı yakında TBMM’ye gönderilecektir.
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı bağımsız olacak
Başbakan’lık insan hakları başkanlığını, bağımsız bir mekanizmaya dönüştürülecektir. Bu yeni kurumda, inasn hakları ihlallerini denetleyecektir. Bu kanun tasarısı da Meclis’imize sunulacaktır.
İşkence ve kötü muamele karşısında, işkenceye karşı BM sözleşmesinin, ihtiyari protokolünün onaylanmasına dair kanun tasarısıdır.
Ulusal işkenceyi önleme mekanizması
İhtiyari protokolün onaylanmasını takiben en geç bir yıl sonra ulusal önleme mekanizması kurulacaktır.
Kolluk güçleri izleme mekanizması
Başta insan hakları ihlalleri olmak üzere, kolluk hakkında şikayetlerin izlenmesi ve sonuçlandırılmasına yönelik bir mekanizma kurulacaktır.
Bağımsız kolluk şikayet mekanizması, bir yandan işkencenin önlenmesine diğer yandan da güvenlik güçlerimizin haksız yere eleştirilmesinin önüne geçecektir.
Değiştirilen yer isimleri iade edilecek
İsimleri değiştirilen yerleşim birimlerine eski isimlerinin verilmesine imkan sağlanacaktır.
Bütün bunlar nihai maddeler değildir. Demokratik açılım ucu kapalı bir paket değil, dinamik bir süreçtir.
'Millet bu Anayasa'yı hak etmiyor'
Mevcut Anayasa her açıdan toplumun gerisinde kalmıştır. Millet bu anayasayı hak etmiyor. Anayasanın ilk 3 maddesinin değiştirilmesi kesinlikle söz konusu değildir. Bu 3 madde tartışma dışındadır.
Bu açılım milli birliğimize asla zarar vermez, aksine bunları kuvvetlendirir. Demokratik açılım bir milli projedir. Birileri kin ve husumet için hep çalışmıştır ve bir sürü fitne unsurları kullanmıştır. Biz bu fitne unsurlarını yok etmek istiyoruz. Bizim dileğimiz kardeşliğin pekişmesidir.