İngiltere’nin en önemli 100 entelektüeli arasında gösterilen Prof. Ziyaüddin Serdar, İslam dünyasında mezhep çatışmasının yükselmesine ilişkin, "Suudiler de İran da bölgede süper güç olmak istiyor. Bu yüzden kavga ediyorlar. Bence tüm Sünniler Şii... Çünkü Hz. Muhammed’in ailesini sevmek, Şiiler kadar Sünniler için de önemli. Tüm Şiiler de Sünni... Çünkü inandıkları temel prensipler aynı. Aralarındaki ayrımlar siyasi ve yapay. Bu da belirsizlik, cehalet ve “öteki” korkusuyla ilişkili. Sünniler Şiileri, Şiiler de Sünnileri ötekileştirdi" dedi. Hz. Muhammed'in çoğulcu bir toplumu öngördüğünü savunan Serdar, "Önemli olan Peygamber’in değerleri ve düşünceleridir; nasıl göründüğü değil. Mesela Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde ilk işi Medine Anayasası’nı oluşturmak oldu. Çoğulcu bir belgedir. Müslüman, Ensari, Muhacir, Yahudi; herkese temsil hakkı veren bir dokümandır. Peygamber çoğulcu bir toplum oluşturmak istedi. Ancak bugün Medine Anayasası’ndan bahseden kim? Peygamber’i bir model olarak takip edeceksek, bu değerleri takip etmeliyiz. Çoğulculuğunu, affediciliğini, vizyonerliğini... Onun hayatını önemsiz detaylara indirgedik" diye konuştu.
Habertürk'ten Afşin Yurdakul'a konuşan Ziyaüddin Serdar'ın açıklamaları şöyle:
-İslam geleneğinin reforma ihtiyacı var mı?
İslam’ın çağdaş zamanlarda ne anlama geldiğini konuşmalıyız. İslam sadece bir inanç sistemi değil, aynı zamanda bir sorun çözme yöntemidir. Mesela şeriat ilk doğduğunda, amacı toplumun sorunlarına çözüm getirmekti. Bugün İslam bizim çağdaş sorunlarımıza nasıl çözümler getirebilir, bunu düşünmeliyiz. Mesela anlam kaybı, kimlik krizleri, Şii-Sünni ayrımı ve diğer yeni sorunlar. Bu açıdan, İslam’ı tekrar düşünmeliyiz. Müslümanlar da eleştirel düşünce açısından aydınlanmalı. Genelde pek çok konuya eleştirel yaklaşmıyoruz. Batı fikriyatını da eleştirmeden kabul ediyoruz. Bu bir çeşit zihinsel sömürgeleştirme... Mesela Türkiye’yi çok seviyorum ama Türkiye’de modernistlerin büyük bölümü Batı’ya tamamen köle olmuş halde. Batı’ya eleştirel bakmıyorlar. Onlar da fanatik Müslümanlar gibi dogmatikler.
"Müslüman'ın asıl görevi sivil topluma katık"
-Siyasal İslam’ın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Siyasal İslam, aslında yanlış bir adlandırma. Her Müslüman’ın sosyal vicdanı olmalı, sosyal adalet istemeli. Çünkü İslam’ın anlamı bu. Peygamber yetimdi, Kuran’da yetimlere sahip çıkmakla ilgili çok ifade var, bu sosyal adaletin parçası. İslam, siyaset teokrasi anlamına gelmiyor. Endonezya’da bir formül buldular, “deformalizasyon” diye. “İslam çok formel oldu, kalıpların dışına çıkıp düşünmemiz gerekiyor, ulema yönetmemeli, vatandaş yöneticilerden hesap sorabilmeli” dediler. Dolayısıyla İslam ve siyaset, sivil toplumda bir araya geliyor. Bir Müslüman’ın asıl görevi sivil topluma katkıda bulunmak, toplumu değiştirmek, yönetenleri hesap verebilir kılmaktır.
"Hem Suudiler hem İran süper güç olmak istiyor"
-İslam dünyasında mezhep çatışması neden yükseliyor?
Bu, dinle ilgili değil, güçle ilgili bir konu. Suudiler de İran da bölgede süper güç olmak istiyor. Bu yüzden kavga ediyorlar. Bence tüm Sünniler Şii... Çünkü Hz. Muhammed’in ailesini sevmek, Şiiler kadar Sünniler için de önemli. Tüm Şiiler de Sünni... Çünkü inandıkları temel prensipler aynı. Aralarındaki ayrımlar siyasi ve yapay. Bu da belirsizlik, cehalet ve “öteki” korkusuyla ilişkili. Sünniler Şiileri, Şiiler de Sünnileri ötekileştirdi.
"Hz. Muhammed çoğulcu bir toplumu öngörmüştü"
-Hz. Muhammed nasıl bir İslam toplumu öngörüyordu?
Birçok Müslüman, Peygamber’in hayatına dair çok şey bilmiyor. Sünneti takip etmeliyiz ama nesini? Peygamber’in giyindiği gibi giyiniyorlar. Peygamber yaşadığı döneme uygun giyiniyordu. Parfüm vardı o zaman, o da kullanıyordu. Ama önemli olan Peygamber’in değerleri ve düşünceleridir; nasıl göründüğü değil. Mesela Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde ilk işi Medine Anayasası’nı oluşturmak oldu. Çoğulcu bir belgedir. Müslüman, Ensari, Muhacir, Yahudi; herkese temsil hakkı veren bir dokümandır. Peygamber çoğulcu bir toplum oluşturmak istedi. Ancak bugün Medine Anayasası’ndan bahseden kim? Peygamber’in biyografilerinde en fazla iki paragraf ayırırlar bu konuya. Peygamber’i bir model olarak takip edeceksek, bu değerleri takip etmeliyiz. Çoğulculuğunu, affediciliğini, vizyonerliğini... Onun hayatını önemsiz detaylara indirgedik.