İzmir’deki "Askeri Casusluk davası" 316’sı Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu 357 sanığın beraatıyla sonuçlandı. 2010’da başlayan soruşturma ve dava sürecinde generallik, amirallik beklerken ordudan atılanlar, kendi isteğiyle ayrılıp çok farklı işlere yönelenler de oldu, kansere yakalanan, ailesi dağılanlar oldu. Foça Deniz Üs Komutanı Kurmay Albay Ömer Faruk Erdoğan da hayatı değişenlerden biri. 20 ay tutuklu kalan Erdoğan şimdi çiftçilik yapıyor
Her şey bir elektronik postada yazılı ihbarla başladı. 5.5 yıl önce 10 Ağustos 2010’da İzmir Emniyeti Muhabere ve Elektronik Şube Müdürlüğü posta kutusuna bir elektronik posta düştü. İhbarcının ‘haleizmirhale@hotmail. com’ adresinden gönderdiği maile göre; İzmir’de üniversiteli kızlar kandırılıp şantaj yapılarak üst düzey bürokratlara ve zengin kişilere fuhuş amacıyla pazarlanıyordu. Konu fuhuş olunca mail Asayiş Şube Müdürlüğü’ne, oradan da Ahlak Büro’ya yönlendirildi. Ahlak Büro ihbarı dosya yapıp soruşturma için savcılığa iletti.
Soruşturma genişledi
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. İhbarcının çete üyesi olarak adını verdiği isimler dinlemeye alındı. Soruşturma, polisin savcılığa 4 Temmuz 2011’de “Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk” başlığıyla, yeni bir boyut kazandığını belirten yazı yazmasının ardından derinleştirildi. Bu talep üzerine savcılık “askeri casusluk suçu” ihtimaliyle 4’ü yabancı 9 kişinin telefonlarının daha dinlenmesine karar verdi. Ancak bu duruma ilişkin MİT ve Genelkurmay’a bilgi iletilmedi. 10 Mayıs 2012’deki ilk operasyonda 26 kişi gözaltına alındı. Daha sonraki operasyonlarla soruşturma genişledi, sanık sayısı arttı. Kamuoyunda "İzmir Askeri Casusluk Davası" olarak bilinen "Askeri Bilgi ve Belge Bulundurma Davası" başlamış oldu. Muvazzaf askerlerin de olduğu 357 sanık yargılandı, birçoğu aylarca cezaevinde kaldı. 316’sı TSK mensubu, 41’i sivil 357 sanık yargılandı. Çok sayıda mağduriyet yaşandı; ölenler, boşananlar, özel hayatı etkilenenler, kanser olanlar, psikolojik tedavi görenler, ordudan atılanlar, emekliye ayrılanlar oldu.
3.5 yılda neler oldu
Hürriyet'ten Banu Şen'in haberine göre, 2010’da bir ihbarla başlatılan soruşturma yaklaşık 3 yıl boyunca devam etti. Soruşturmayı yürüten İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, 1937 sayfa ve 315 ek klasörden oluşan iddianameyi 22 Ocak 2013 tarihinde tamamlayarak, “Askeri gizli bilgi ve belgeleri ele geçirme, bulundurma” suçlamasıyla 59’u muvazzaf asker, 93’ü tutuklu 357 sanık hakkında dava açtı. İzmir 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 16 Nisan 2013 günü başlayan ve duruşmaların mahkeme salonuna dönüştürülen İzmir Adliyesi Sosyal Tesisler Konferans Salonu’nda görüldüğü davada iddianamenin okunması tam 4 hafta sürdü.
Sanıklar: Bize ait Değil
Sanıklar, iddianamenin temel aldığı “Pandora” veri tabanının ve diğer ele geçirildiği iddia edilen dijital imajların, usule ve hukuka aykırı şekilde ele geçirildiğini, bu dijitallerin kendilerine ait olmadığını, komploya maruz kaldıklarını iddia etti ve bu nedenle DNA testi ile parmak izi incelemesi istedi. 5 Temmuz 2013’teki duruşmada savcılar tüm sanıklar yönünden yeni suç unsurlarının tespit edildiğini iddia ederek, sanıkların “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama” suçundan TCK 329/1-2. maddeleri, “Yasaklanan bilgileri açıklama” suçundan ise TCK 336/1-2. maddeleri uyarınca 8 ila 30 yıl hapis cezası istemiyle yargılanmalarını talep etti. Temmuz ve Kasım 2013’te görülen duruşmalarda, 20 sanığın tahliyesine karar verildi. Mahkeme, diğer sanık ve avukatlarının bir üst mahkeme olan Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazları sonucunda da 2014 Ocak ve Şubat aylarında 44 sanığı daha tahliye etti. Böylece davada tutuklu sayısı 10’u muvazzaf asker olmak üzere 15’e düştü.
Deliller ‘sahte’ çıktı
Soruşturmanın üzerinden iki yıl geçtikten sonra 2014’te özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine dava İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. 12 Ekim’de başlayıp 23 Ekim 2015’e kadar süren duruşmalarda da, sanıkların ev ve işyerlerinde yapılan aramalara katılan polis memuru ve amirleri ile diğer kişiler tanık sıfatıyla dinlenildi. Ara kararlarını açıklayan mahkeme heyeti dijital materyallerle ilgili düzenlenecek teknik bilirkişi raporunun beklenmesine karar vererek, duruşmayı 8 Şubat 2016’ya erteledi. Yeni mahkemenin belirlediği bilirkişi heyetinin; dijital verileri inceleyip bunların delil niteliğinde olamayacağı yönünde rapor vermesi, davanın seyrini değiştirdi. Ayrıca dijitaller üzerinde sanıkların değil başkalarının DNA’ları olduğu da ortaya çıktı. 8 Şubat’ta başlayıp 26 Şubat Cuma günü sona eren oturumların sonunda mahkeme tüm sanıkların beraatine kararı vererek, soruşturma sürecindeki kamu görevlileri hakkında da suç duyurusunda bulundu.
"Atatürk’ün dediği gibi"
“Davada tutuklananlar komuta kademesinde etkin noktalara gelebilecek subaylardı. Tutuklandığınız vakit dosyanız Yüksek Askeri Şura’ya (YAŞ) gönderilemiyor, inceleme aşamasına bile gelmiyor. Diğer taraftan Deniz Kuvvetleri’nin milli projeleri çok öne çıkıyordu. Ben de milli projelerin harekât ihtiyaçlarının değerlendirilmesine yönelik görevlerde bulundum.
Yaklaşık 150 proje. Bu projelerin mühendisleri de bu davanın içerisindeydi. Tutuklamalar YAŞ’tan önce acil olarak yapıldı. Tutuksuz olanlara da korku verildi. Deniz Kuvvetleri’nin yetişmiş subayları kendi eliyle imha edildi. Bir subayın yetişmesi omuzuna rütbe takmakla olmuyor. Tecrübe, zeka, taktik, strateji, komuta etmek, bunlar yıllar alıyor. Kumpas davaları Türk Silahlı Kuvvetleri’nin birlik ruhunu sarsmıştır. Bu davalarda en çok zarar gören kurumlar; yargı, emniyet ve TSK’dır. Biz silah arkadaşımızın omuzuna bir elimizi diğerini de silahımıza koyarak bu memleket uğruna yemin ettik. Ama maalesef o yemin sırasında ayağını kaldıran ve silah arkadaşına ihanet edenler olduğunu bilmiyorduk. Çok azlar ama etkinlikleri oldukça fazla.
Tutuklananlara bakın bir de o dönemlerde terfi edenlere. Eşim emekli, Foça’da bir yer almıştık. Şu anda bir bahçem, zeytin ağaçlarım var. Devam edemedim. O üniformayı tekrar giymek bana çok zor geldi. Atatürk’ün bir özdeyişi var: Türk milleti iki şeyi iyi yapar. Biri askerliktir ki asker vatan toprağını korur. İkincisi ise çiftçiliktir ki çiftçiler de vatan toprağını işler. Artık mütevazi ölçüde bir alanda toprağı işleyerek vaktimi geçiriyorum.”
Bilim adamı
Emlakçı
İşsiz
Polisler tutuklu hâkim ve savcı açıkta
Davanın son aşamalarında tersine süreç de yaşandı. Dönemin İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay’ın aralarında bulunduğu 17 kişi FETÖ/PDY Örgütü’ne üye olmak ve kumpas kurmaktan Kasım 2015’te tutuklandı. Soruşturmayı yürüten savcı Zafer Kılınç ile tutuklama kararlarını veren hâkim Serdar Ergül ise Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararıyla geçen hafta açığa alındı.
Rakamlarla askeri casusluk davası
-Davada 357 sanık (316 tsk mensubu, 41 sivil) yargılandı.
- Yargılananlar arasında 4 amiral, 3 general, 309 subay, astsubay ve sivil memur bulunuyordu. Subayların çoğunluğu general ve amiral olması beklenen kurmay subaylardan oluşuyordu.
- Sanıklar arasında, Güneydoğu’da kahramanlıklar gösteren Hakkâri Dağ Komando Tugay’ının komutanlığı yapan Tümgeneral Alaettin Parmaksız da bulunuyordu. Parmaksız, dava sırasında kanser oldu, yargılanma sürecinde beraat ettiğini göremeden Mart 2015’te vefat etti.
- 68 personel dava sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atıldı. General- amiral olması beklenen çok sayıda personel emekliye ayrıldı, istifa edenler oldu.
- Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele tutuklanıp bir hafta cezaevinde kaldı. İlk itirazla çıktığı için 2015 YAŞ Kararı’nda Oramiralliğe yükselerek Donanma Komutanı oldu.
- Tutuksuz yargılanan Ahmet İskender Yıldırım da Tuğamiral iken 2014 YAŞ Kararı’nda Tümamiralliğe terfi etti.
- Tutuksuz yargılanan Kurmay Albay Yalçın Payal 2015 YAŞ Kararı’nda Tuğamiralliğe terfi etti.
- Tutuksuz yargılanan Kurmay Albay Mithat Kemal Akgül 2014 YAŞ Kararı’yla Tuğamiralliğe terfi etti.
- Çok sayıda mağduriyet yaşandı. Boşananlar, eşi ya da kendisi kanser olanlar, çeşitli hastalıklara yakalananlar oldu. Genç yaştaki siviller, damgalandıklarını, hayatlarının karartıldığını söyledi. Casusluk ve fuhuş suçlaması nedeniyle asker, sivil birçok sanık ve aileleri psikolojik sorun yaşadı.