Sağlık

Asgari ücretliler de estetik yaptırıyor

Estetik ameliyatların çok yaygınlaştığını söyleyen Prof. Dr. Oğuz Çetinkale, ‘Asgari ücretle çalışanlar da para biriktirip ameliyat oluyor. Estetik yaptırmak BMW,

29 Eylül 2008 03:00
Estetik ameliyatların çok yaygınlaştığını söyleyen Prof. Dr. Oğuz Çetinkale, ‘Asgari ücretle çalışanlar da para biriktirip ameliyat oluyor. Estetik yaptırmak BMW, Mercedes sahibi olmak gibi artık bir prestij meselesi’ diyor.

Estetik yaptırma yaşı 16'ya indi

Karadeniz'de burun ameliyatlarına yoğun ilgi

Estetik yaptırmak psikolojik sorunları çözmez

İ. Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Oğuz Çetinkale Star gazetesine verdiği röportajda, asgari ücretlilerin de estetik yaptırdığını söylüyor.

Estetik ameliyatlarda sayısal bir artış var. Bu artışın arkasında ne var?

Gelişmişlikle orantılı. Sosyoekonomik durum düzeldikçe insanlar yaşam standartlarını yükseltmek için estetik ameliyata başvuruyor. BMW ya da Mercedes almak gibi bir şey, prestij sağladığı düşünülüyor. Hatta bazıları estetik olduğunun belli olmasını özellikle istiyor. ‘Bu burun olmaz, ben estetikliyim der’ diye uyarınca ‘Desin, ne var ki’ diyorlar.

En çok burun ameliyatı mı isteniyor?

İskandinav ülkelerinde meslektaşlarımız ‘nadiren burun yapıyoruz’ diyorlar ama Türk toplumunun en problemli yeri burun.

Kadınlar estetik konusunda erkeklere fark atıyor olmalı?

Yüzde 70, 80 oranında ama erkeklerde de estetik oranı giderek artıyor.

Kadınlar başka ne istiyor?

Meme küçültme büyütme. Ergenlikte meme gelişmiyor veya aşırı gelişiyorsa geliyorlar. Doğumdan sonra deforme olan göğüs veya diğer bölgeleri düzeltmek istiyorlar. Bir de menepozdan sonra tazelenmek isteyenler var.

Maliyet düştü, talep arttı

Erkekler de ‘tazelenmek’ istiyor mu peki?

Erkekler evlenmeden önce en çok burun istiyor. Evlendikten sonra pek önemseyen yok. 40’tan sonra göbek çevresindeki yağı alıyor, karnı geriyoruz. 50’li yaşlarda yüz gerdirme, saç ektirme var.

Estetik talepte sınıfsal bir gözlem mümkün mü?

Tabii, önceden keskin sınırlar vardı, asgari ücretliler de geliyor şimdi. Fiyatı öğreniyor, biriktirip geleyim diyorlar. Geliyorlar da. Maliyetler düştü. 10 sene önce 200 plastik cerrah vardı, şu anda 500’ün üstünde. Bir burun ameliyatı 2 ile 7-8 milyar arasında değişiyor.

Bir ihtiyaç gibi algılanmaya başlandı sanki...

Görünüşe önem vermeye başladı insanlar. İyi bir iş bulmak, kişiliklerini ortaya koymak istiyorlar. Son bir iki günde ameliyatlar çok yoğundu mesela. 9 günlük tatili iyileşme süreci olarak kullanmak istiyorlar çünkü.

‘Doktor bey beni buna benzet lütfen’ diye, ellerinde bir ‘artist’ resmiyle mi geliyorlar size?

Hastaların 4’te 1’i böyle geliyor. Sevdiği kız istiyor diye Burak Kut resmiyle gelen oldu. Hastaya ‘Sakın bir şey getirme, kendini getir’ diyorum ama...

İlle o kişiye benzemek isterse ne yapıyorsunuz?

Yapmıyoruz. Psikiyatra gönderiyoruz. Mesela plajda çekilmiş bikinili bir sanatçı resmi getiriyor, ‘Bu burnu istiyorum’ diyor. Burun görünmüyor bile! Ama takmış, burnu benzerse o vücuda sahip olabileceğini düşünüyor.

Sihirli değnek değdirmenizi istiyor yani?

Evet, en problemli hasta grubu bu.

En popüler burunlar

En popüler, özenilen burun kimin?

Ebru Gündeş’in. Deniz Akkaya ve Ebru Şallı da öyle. Ama şu gerçeği kavrayamıyorlar; o resimlerin hiçbiri sabah çekilmemiş. Hepsi makyajlı, ışıklar ayarlanmış, kırışıklıklar photoshopla düzeltilmiş... O yüzden de ameliyat sonrası hayal kırıklığı yaşıyor, ‘Olmadı Doktor bey, beceremediniz’ diyorlar. Oysa burnun tam olarak oturması için 1 yıl geçmesi lazım.

Yüz değişince insan kendini de tanıyamayabilir. Travmatik bir şey sonuçta. Psikolojik destek gerekmiyor mu ameliyatlı hastaya?

Gerekiyor elbette, ameliyat öncesinde de, sonrasında da psikiyatra gönderiyoruz mutlaka. Hastalar zorlanmıyor. İnsanoğlu buna da alışıyor. Gençler bir yılda, yaşlılar iki yılda alışıyorlar yeni yüzlerine.

Yüz insan vücudunda çok özel bir alan. Yüzün bir hafızası, bir hatırası var. Estetik kaygılarla da olsa bu kadar hoyratça yaklaşılması, o yüzü gergin bir cilde, küçük bir buruna indirgemek gibi geliyor bana...

Haklısınız ama biz o kadar ileri gitmiyoruz. Yüz gerdirme ameliyatlarının en fazla yapıldığı ülke Amerika. O kadar çok yapılıyor ki yüzdeki bütün çizgiler ifadeler kayboluyor, donuk bir yüz çıkıyor ortaya. Bizde hiçbir meslektaşımız yapmıyor bunu. Biz koruyucuyuz, onlar kadar radikal değiliz. Bir tiyatrocu hastam vardı. Yüzü çok sarkmıştı. Gerecektik ama o, ‘Çizgilerin tamamını değil sadece üçte birini alın. Bunları alın, şunlar kalsın. Benim mesleğim bu çizgilere bağlı’ dedi. Hak verdim, öyle yaptım.

İnsan yüzüyle de pişti olur mu!

‘Caizdir’ diye fetva alıp gelenler de var mı?

Tabii var. Hıristiyanlarda da var bu, Müslümanlarda da. Günah diye aile istemiyor mesela, ama çocuk çok istiyor. Sonunda hocadan izin alınınca ikna oluyorlar.

Kadınlar bir başka kadınla aynı kıyafeti giymekten -hele de özel gecelerde, günlerde- çok rahatsız olurlar. Ama şimdi herkes birbirine tıpatıp benziyor. Yüzleriyle sürekli ‘pişti’ oluyorlar!

Aynen öyle. Benimki kimsede olmasın, diyen de var ama az. Saç, makyaj, kıyafet gibi bu da moda tabi ama görünümün modası geçince ne olacak? O yüzden herkes kendine uygun olanı yaptırmalı.

Kendiniz için bir şey düşünüyor musunuz?

Arkadaşlarım saç ektir diyor zaten. Şu çizgilerim de belirginleşmeye başladı, onları sildireceğim galiba, evet.

Face/Off artık bir gerçek

Estetik ameliyatlar çok gelişti, iş yüz nakline geldi dayandı.

Dünyada üç kişiye yapıldı yüz nakli. Biz de bu düzeydeyiz. Farelerde köpeklerde yaptık, insanda daha kolaydır. Nakledilecek yüzler ölmek üzere olanlardan alınıyor. İslamda ceset bütünlüğü yok ama ülkemizde yüz veren aile olur mu, çok zor. Ancak kimsesizlerden alınabilir.

Yüz nakli mümkün olunca insanın aklına, bunun için cinayetler işlenebilir, mafyası oluşabilir gibi korkunç şeyler geliyor..

Gen haritası çıkarılmıştı 2002’de. 6 ay sonra genlerle oynamak yasaklandı. Böyle sorunlar, hilkat garibeleri çıkabilir diye. Bu da yasaklanır bence. Yoksa söyledikleriniz olabilir. İllegal ülkelerdeki yeraltı kliniklerinde bu iş yapılabilir. Face/Off filmi de sadece 10 yıl önce çekilmişti ama yüz nakli şimdi gerçek.

Burnunuz biraz kalın inceltilse fena olmaz

Eşinize estetik yaptınız mı?


Doğumdan sonraki deformasyonla ilgili yaptım. Başka şeyler de istiyor ama her dediğini yapmıyorum. Yüzünde problem yok ama istiyor, yapacağım galiba...

Etrafınızdakilere bakıp ‘Hım bunun burnunu şöyle, çenesini böyle yapmalı’ diyor musunuz?

Diyorum doğrusu. İşin doğasında var bu. Otobüste, trende karşılaştığınıza değil tabii.

Şimdi bana bakınca ne geçiyor aklınızdan?

Yüksek bir irade kapasiteniz olmalı, bu göz çevrenize yansıyor. Kaşlar arasındaki çizgi güleç yüzünüze rağmen otoriter gösteriyor sizi. Oraya bir şey yapmak lazım. Bir de burnunuzun şurası (üst kısmı) birazcık inceltilebilir... Bunlar yapılırsa hatlarınız yumuşar.

Ben size kocanızı geri getiremem

Estetikte sınırı aşan örnekler de var. Kedi kadın Jocelyn Wildenstein mesela. Doktora elinde aslan fotoğrafıyla gidiyor çünkü kendisini terk eden kocası hayatta en çok kedileri aslanları seviyor diye onlara benzemeye çalışıyor. Olmaz dense de ısrar ediyor ama doktorlar da ona bunu yapıyor! Hukuki bir sınırı yok mudur bu işin?

Bu dediğiniz etik bir durum. Bazı hastaların ciddi takıntısı vardır. Body Dismorfik Sendrom diyoruz buna. Gerçek bir hastalıktır. Bu takıntıyı tespit edemezseniz o hasta üzerinizde kötü bir etiket olarak kalır. Üstelik bu hastalarda başarılı örnek çok az, hastalıksa sanıldığından yaygın. Bazı hekimler aklına yatmayanı yapmaz. Ben de öyleyim. Absürt bir şey isteniyorsa iknaya çalışırım. Israr ederse de ‘yapamam’ diyorum. Bazen illegal isteklerle de gelebiliyorlar. Mesela istediği yüzü tarif ediyor. Düşünüyorsunuz bunu niye istiyor diye. Altından eşinin ilgi duyduğu başka bir kadına benzeme isteği çıkabiliyor. Bunu açık yüreklilikle söyleyen de oluyor.

Eşini geri getirmenizi istiyor sizden!

Evet. Açık, net ‘Ben eşinizi geri getiremem’ diyorum o zaman. Bazıları suç işlemiş, sosyal yaşantısını değiştiriyor ve tanınmak istemiyor. Onu da yapmıyoruz. Bir hastada çok zorlandım ama. ‘Bunları yaparsak kimlik değiştirmek zorunda kalırsın, pasaportun geçmez’ dedim. ‘Ya doktor bey, cezaevinden yeni çıktım, yeni bir sayfa açmak istiyorum’ dedi. Makul karşıladım, istediklerinin bir kısmını yaptım.

Michael Jackson da mesela, gözümüzün önünde zenci bir erkekten beyaz bir kadına dönüştü. Derisi çok incelmiş, güneşe çıkamıyor, sürekli peçeli geziyor. Sahnede burnu düştü, gibi bir tevatür dolanır... Sağlıklarını kaybediyorlar yani!

Michael Jackson da takıntılı biri olabilir. Burnuna takmış, 12 defa ameliyat olmuş. Doktorlarıyla görüştüm, onlar da baskı altında kalmışlar. Gözle görülür bir kusur, bir iz varsa ameliyatla ilgili, devam etmek zorundasınız. Hasta haklı nedenle geliyor, ikna oluyor ameliyat ediyorsunuz ama takıntılı çıkınca böyle oluyor.

Bu işler insana saldırı sayılır mı?

CNBC-e’de bir dizi vardı, Nip-Tuck. Bir sahnede kadının kaşını kaldırmak için bütün alın derisini yüzmüşlerdi! Bir burun ameliyatında da kemiği çekiçle kırdılar!

Hayır, kırmıyoruz, testere ya da keskiyle kesiyoruz. Kırarsak parçalanır, düzgün olmaz.

Sonuçta vahşice. İnsana bir saldırı gibi geliyor bana! Çok mu ileri gidiyorum?

Saldırı ama gerçekten. Hukukçular şöyle tarif ediyor: ‘İnsan bedeninde deriden içeri bir şey geçince bu suçtur. Ama bunu doktorlar hastanede yapınca suç sayılmıyor, hatta elleri öpülüyor’. Deri bütünlüğü, insan bütünlüğü, Anayasal haktır, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde korunmuştur. O yüzden rıza şartı aranıyor şimdi yeni TCK’ya göre.

Mesela bir ameliyatta, elinizde testere, hastanın burnunu keserken, resme dışardan bakıp ‘Aman Allah’ım n’apıyorum ben’ demiyor musunuz?

Yok öyle algılamıyoruz. Konsantrasyon gerektiren bir iş bu, hata kaldırmaz. Ama bazen şöyle oluyor. Daha bugün oldu. Hasta ısrar etti, vazgeçirmeye çalıştım, burnun ameliyatı gerektirmiyor dedim. ‘Ben hiç hoşnut değilim’ dediği için yaptım ama tam ameliyata başlarken, çok da gerekmiyordu aslında diye geçti içimden.

58 yıldır plastik tamir cerrahisi

Türkiye’de ne kadar zamandır yapılıyor bu ameliyatlar?


Dünyada estetik cerrahi 1925’lerde plastik cerrahi olarak başlamış. Bizde 50’li yıllardan sonra, ‘plastik tamir cerrahisi’ diye adlandırılmış. Asıl 60’larda ivme kazanmış. 80’lerden bu yana ise her şey yapılıyor.

Estetik ameliyat isteyen bir Türkiyeli başka yere gitmesin, kendini Türk cerrahlara emanet etsin mi?

Bizim yaptığımız ameliyatlar dünyada ilk ona girecek düzeyde. Cerrahlarımızın yurt dışı tecrübesi vardır mutlaka. Ameliyat sayımız da dünyaya göre daha fazla. Cerrah sayısı daha az çünkü, daha fazla hasta düşüyor. Her şeyi yapabiliyoruz. Alt yapımızın eksik olduğu tek alan yanıklar, bu da Sağlık Bakanlığı’nın tasarrufuyla ilgili.

Ajda sınırı zorluyor Çiller hep over doz

Estetik operasyon rekortmenimiz kim, Ajda Pekkan mı, Bülent Ersoy mu?


Ajda Pekkan. Bülent Ersoy’un yüzündeki değişim hormon kaynaklı. Ajda ise ameliyatlı.

Ajda Pekkan sınırı aşmış mıdır?

Sınırı zorlayan bir hasta o. Mesleği gereği genç, dinç, iyi görünmesi lazım, bir yere kadar tamam ama... Bir kumaşı bile sök dik, sök dik, inceliyor kumaş. Tenin rengi bozuluyor, hissetmiyor. Altını gösteriyor deri. Bu kez de altına tabaka koymaya çalışıyoruz. Her seferinde yeni problemler ortaya çıkıyor. Ajda Pekkan’ınki de bu. Mesela Tansu Çiller hanımefendinin devamlı şiştir yüzü. Kırışıklarını düzeltmek için dolgu yapılıyor. İlk yapıldığında over doz uygulanır, bir iki ayda iner ama o sürede şiş görünür. Bu, işin rahatsız edici tarafı, sorunsuz hiçbir şey yok.

Manken Çiğdem Savaş Cumhuriyet Kadınları projesinde Tansu Çiller’e benzemek için estetik yaptırdı ama dün tv’de izledim ‘Çok pişmanım’ diyordu...

Bir daha eski haline dönemeyecek çünkü. Görünümü gündemini kaybettiğinde sorun başlar zaten. O yüzden birine yüz olarak benzemek doğru değil, mümkün de değil. Zihinsel olarak da benzemelisiniz ki o yüzü tamamlayabilesiniz... Yoksa olmaz.