Politika

Arınç: Uludere'de yaşananları mutlaka ortaya çıkaracağız ANKARA (A.A)

08 Şubat 2012 17:46
-Arınç: Uludere'de yaşananları mutlaka ortaya çıkaracağız ANKARA (A.A) - 08.02.2012 - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Şırnak'ın Uludere ilçesinde 34 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan olayın, terörle mücadelenin en başarılı ve en sonuç alıcı zamanında, halkla hükümetin, devletin kucaklaştığı, bir güven havasının oluştuğu, terör örgütünün eylemlerinin neredeyse durma noktasına geldiği bir zamanda meydana geldiğini belirterek, ''Sivil yurttaşlarımızın bombalanmış olması bence o sürecin önüne geçmek için, o süreci boşa çıkarmak için, o sürecin olumlu olarak devam etmemesi için kurulan bir tuzak, yapılan bir yanlış, yönlendirme, ne derseniz deyin, sanki işin içerisinde henüz tespit edemediğimiz, ama mutlaka ortaya çıkaracağımız, çıkarmak zorunda olduğumuz bir olay olarak tahmin ediyorum'' dedi. Arınç, AA Editör Masası'nda gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle AA'nın yurt içi ve yurt dışındaki temsilcilerinin sorularını yanıtladı. Başbakan Yardımcısı Arınç, ''Uludere'de gelinen aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Hükümet olarak sis perdesini kaldırabileceğinizi düşünüyor musunuz'' sorusu üzerine, olaydan sonra başsavcılıklar tarafından adli, hem sivil hem de askerler için de kurumları tarafından idari soruşturmalar başlatıldığını hatırlattı. TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun bünyesinde bir alt komisyon oluşturulduğunu ve komisyon üyelerinin mağdur aileleri, köylüleri dinlediğini de anımsattı. Arınç, şöyle konuştu: ''Bu örgütün 30, 35 yıllık serüveni içerisinde buna benzer olaylar her zaman yaşandı. Biz artık o olayların yaşanmayacağını, yaşanmaması gerektiğini düşünüyorduk. Ama çok profesyonelce bir yönlendirmeyle bu olay meydana gelmiş gibi. Bu sadece bir zan, bir kanaattir, ama olayın ortaya çıkması günü gününe takip edilen bir husus. Çıkarsa da bunu mutlaka kamuoyuyla paylaşacağız, çünkü yurttaşlarımız da bizden bunu bekliyor.'' -''Komplike bir olayın üç günde aydınlatılması zor''- Olayla ilgili Heron görüntülerinin savcılığa ulaşmadığı yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine Arınç, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in görüntülerin ilgili savcılığa ulaştığı yönündeki açıklamalarını hatırlatarak, ''Başta hangi savcılığa gönderileceği konusunda bir tereddüt yaşanmış, ama daha sonra gönderilmiş'' dedi.   Bülent Arınç, ''TBMM Komisyonu üyeleri, kendilerine oradaki komutanın 'Bize sorulsaydı, biz bunların kaçakçı olduklarını söylerdik' şeklindeki ifadelerini aktardılar. Sınır ötesi olduğuna göre, onlara sorulmadan, bir danışma ya da izin alma mekanizması işletilmeden mi bombalama kararı verildi? Bu konuda bilginiz var mı'' şeklindeki soruya da ''Hayır yok, detaylara da girmek doğru değil'' yanıtını verdi.  Başbakan Yardımcısı Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu konuları söylediği iddia edilen şahıs, daha sonra Vali'nin teklifiyle görevden alınan komutansa o zaman söylediklerini iyi değerlendirmek gerekir. Çünkü orada benim bildiğim bir albay, valilik tarafından Ankara'dan talep edildi ve görev yerinden ayrılmak zorunda kaldı. Oradaki konuşmalar gazetelere ne şekilde yansıdı bilemiyorum, ama komisyon mutlaka tutanak tutmuştur. O tutanaklar komisyonda çözüldüğü zaman buna bakmak lazım. Farklı konularda orada konuşulmuş. Onlar tabii çok ilgi çeken şeyler, ama bütün bunları sağlıklı olarak birleştirip, bundan bir sonuç çıkarmak doğru olur. Böyle komplike bir olayın üç günde aydınlatılması biraz zor.'' -''PKK kendi içinde yüzlerce insanı katletti''- İnsan Hakları Komisyonu'nun sadece bir inceleme ve tespit yaptığını, TBMM araştırma komisyonlarının icrai görevi olmadığını vurgulayan Arınç, komisyonların olayları tespit amacıyla kurulduğunu, rapor hazırladıklarını ve raporda yer alan tespitlerin ilgili kurumlara bildirildiğini anlattı.  TBMM'de, geçmişte, faili meçhul cinayetleri ve lojman cinayetini araştırmak için de komisyonlar kurulduğunu hatırlatan Arınç, ''Her konuda Meclis araştırma komisyonu kurulmuştur, bu tür siyasi olaylarla ilgili tespitler de mutlaka yapılmıştır. Size yol gösterebilir, sizin elinize bilgi sunabilir, ama bir Meclis soruşturma komisyonu gibi icrai fonksiyonu, siyasi sonuç gerektiren bir neticesi olmayabilir'' dedi.  Şamil Tayyar'ın ''Kürt Ergenekonu'' kitabını okuduğunu aktaran Arınç, kitapta ''PKK'nın örgüt içindeki öldürme olayları''nın anlatıldığını söyledi. Diyarbakır'da sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir yıl önce yaptığı bir toplantıda, kendisine ''Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulsun diyorlar, siz karşı çıkıyorsunuz, karşı çıkmayın, Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulursa PKK'nın kendi cinayetleri de ortaya çıkar'' dendiğini anlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bugün toplum için asıl önemli olan da odur. Çünkü PKK kendi içinde yüzlerce insanı katletti. Hem de çok acı, çok vahşi bir şekilde. Çünkü PKK'nın en büyük cinayetleri Kürt halkına karşı da olmuştur. Ölenlerin, mağdur olanların, zarar görenlerin büyük ölçüde bizzat Kürt halkı içerisinde olduğunu da biliyoruz. Türkiye'de güzel şeyler oluyor, artık biraz projektörlerin, odakların bu noktaya da dönmesinde fayda var.'' -''Suriye'deki gelişmeleri üzüntüyle takip ediyoruz''- Suriye'deki gelişmelerle ilgili olarak Suriye'nin Dostları Grubu kurulmasının planlandığı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da yeni bir adım atacaklarını açıkladığı anımsatılarak, Türkiye'nin böyle bir girişim başlatıp başlatmayacağının sorulması üzerine Arınç, Suriye ile ilgili gelişmeleri üzüntüyle takip ettiklerini söyledi.  Meydana gelen olayların hükümetin Suriye politikasının ne kadar haklı olduğunu gösterdiğini ifade eden Arınç, bu politikanın muhalefet tarafından eleştirildiğini belirtti.  Humus ve civarındaki yerleşim merkezlerinde yürütülen öldürme ve kuşatma olaylarının yönetimin ne kadar zorbaca hareket ettiğini, halkına silah çektiğini gösterdiğini dile getiren Arınç, ''Biz bu tür acı olayların yaşanmasını istememiştik. Geçtiğimiz mart ayından bu yana, elimizde olan imkanları kullanmak suretiyle Suriye yönetimini ikaz ediyorduk'' dedi.  Rusya ve Çin'in, BM Güvenlik Konseyinde Suriye ile ilgili karar tasarısını veto etmelerinin çok yanlış olduğunun altını çizen Arınç, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un dün Suriye'de Devlet Başkanı Beşşar Esad yanlıları tarafından adeta kahraman gibi karşılanmasının da yanlış olduğunu söyledi. Lavrov'un, halka karşı şiddet kullanımının sona ereceği yönünde Esad yönetiminin söz verdiğini ifade ettiğini anımsatan Arınç, olayların devam ettiğinin gözlendiğini vurguladı.  -''Veto hakkı, çabaları boşa çıkarmamalı''- Konunun bütün dünya tarafından üzüntüyle takip edildiğini belirten Arınç, şöyle konuştu:  ''Halka yöneltilen bu şiddet hareketlerinin bir an önce durması ve bu konuda uluslararası camianın da anlayış birliğine varması gerekiyor. Maalesef, BM Güvenlik Konseyindeki veto yetkisi çok haksız ve yersiz biçimde kullanılıyor. Bunu tabii sadece Rusya ve Çin açısından değil, başka karar tasarılarında Amerika için de söylemek mümkün. Diğer 5 ülkenin içinde olan her birisi kendi çıkarlarına aykırı gördüğü zaman veto hakkını kullanabiliyor. Aslında BM'nin de, Güvenlik Konseyinin de bu haksız yetkilerini tekrar gözden geçirip, bu konuya BM bağlamında bir çare bulmak lazım. Yoksa bütün dünyanın gözleri önünde cereyan eden, katliama benzeyen olaylar karşısında bir veya iki ülkenin veto hakkını kullanması bütün bu çabaları boşa çıkarmamalı.'' Arınç, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yeni adım atılacağı yönündeki açıklamalarına ilişkin kendisinin bildiği bir konu bulunmadığını söyledi. Bunları, başbakan ya da dışişleri bakanının açıklayacağını dile getiren Arınç, Suriye'nin Dostları Grubu'nun kurulup kurulmayacağını kendisinin açıklamak durumunda olmadığını kaydetti.  Başbakan Yardımcısı Arınç, Esad yönetiminin Rusya'ya verdiği vaatlerin sorunun çözümüne katkısı olup olmayacağına ve Suriye sorununun uzamasının Türkiye-Rusya ilişkilerini etkileyip etkilemeyeceğine ilişkin soruyu yanıtlarken ise, ''Esad'ın veya onun çevresinden yayıldığı iddia edilen haberlerin ne kadar gerçek olduğundan kuşkuluyuz'' dedi. -''Güneydeki güvenliğin gitmesi bizi hassasiyete sevk ediyor''- Türkiye'nin, Suriye ile ilgili tavrından dolayı sadece Rusya'yı eleştirmediğinin altını çizen Arınç, şöyle devam etti:  ''Rusya'nın Güvenlik Konseyinde yaptığı çalışmalar ve bizzat Suriye'ye giderek, yönetime destek anlamındaki ziyaretini yanlış buluyoruz. Çünkü Suriye ile Türkiye'nin ilişkileri, aynı coğrafyada yaşayan insanların, birbirine akraba toplulukların bulunması ve güneyimizdeki güvenliğin elden gidiyor olması bizi hassasiyete sevk ediyor. Tabii Rusya ile Türkiye arasındaki diğer ilişkilerin bundan dolayı etkilenmemesini temenni ederim, etkilenmeyeceğini düşünürüm. Geçtiğimiz günlerde Bursa'da yaptığımız bir toplantıda İran'ı da eleştirmiştim. İran'ın da Maliki rejiminin de Lübnan'daki yönetimin de Suriye'de olan bitene kayıtsız kaldıklarını, bu öldürme olayları karşısında niçin bir üzüntü bile ifade etmediklerini sorgulamıştım. Görüyorsunuz ki biz haksızlıklara, zulme karşı hangi ülke olursa olsun tepki vermesini istiyoruz.'' Arınç, Suriye yönetimiyle şiddet olaylarının başladığı dönemlerde yürütülen görüşmeler kapsamında, daha fazla kan dökülmemesi için Esad ve ailesine Türkiye'ye sığınma teklifinde bulunulup bulunulmadığı yönündeki soruya, ''Hayır, bilmiyorum. Bu yeni bir olay değil tabii. Bir senedir dozu artarak devam ediyor. Ama zaman içerisinde 'anayasa, seçimler, hatta cumhurbaşkanlığı seçimleri, dürüst, adil olabilir. Siz de kazanabilirsiniz. Halkın sizi sevdiği görülüyor. Halka güvenin, talepleri bir an önce hayata geçirin. Şiddetle, sertlikle bir noktaya varılamaz', buna benzer telkinlerin yapıldığını biliyorum'' diye yanıt verdi.