Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Lider noktasında olanların, Karayılan ve çevresinin Türkiye’ye gelmeyecek şekilde hangi ülkelere gidecekleri ileride konuşulacak bir konu” dedi. Arınç, “PKK ne zaman silah bırakacak” sorusuna da “Bunu ben de bilmiyorum” yanıtını verdi.
Bülent Arınç, CNNTürk’te Taha Akyol’un ‘Eğrisi Doğrusu’ programına katıldı.
Son günlerde siyasetçilerin üslubunun özensiz bir hale geldiğini, bunun tasvip edilecek bir yönünün olmadığını söyleyen Bülent Arınç, “2007 seçimlerinden sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin Meclis’teki tavrı değişti. O Demokrasiye bağlı olarak gördüğümüz parti olmaktan çıktı. 2008’den itibaren suçlayıcı, kavgacı... CHP’nin şimdi de MHP’nin şüphesiz. Öne sürdüğü adımlarla dışarıda başarılı olamıyor. Biz ne olacağız? Niçin oy isteyeceğiz? Bizim iktidara gelmemiz Kaf Dağı’nın arkasına mı düştü? Telaşı ile parlamentoyu çalıştırmamak. Cumhurbaşkanı’na da, başbakana da, bizlere hakaret sallayacak insanları yürüyün aslanlarım diyerek meydana sürmek. Bu konularda hepimiz dikkatli olalım. Meclisin, milletvekillerinin itibarı söz konusu” dedi.
‘Üslup konusunda örnek olmalıyız’
AKP iktidarının sorumluluğuna ilişkin bir soruya Arınç, sert üslubun yanlış olduğu konusunda parti olarak hemfikir olduklarını ifade ederek şöyle cevap verdi:
“Sayın Başbakan özenle yumuşak olmaya, kişileri hedef almamaya çalışıyor. Bizim üslup konusunda örnek olmamız lazım. Ama Türkiye’deki yerel siyaset bir bilek güreşi gibi. Karşıdakilerin söylediklerine cevap vermemek için, Hz. Eyüp olmak lazım. Biz de Hz. Eyüp değiliz.”
PKK ne zaman silah bırakacak?
“PKK ne zaman silah bırakacak?” sorusuna Bülent Arınç, “Bunu bende bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var. Ne zaman son bulacak şeklindeki sorunuza cevap verebilecek kimse yok Türkiye’de” diye yanıt verdi.
Bülent Arınç şöyle devam etti:
“Halk da artık onlardan sıyrıldı ihbar etmeye başladı. Yaşatmamaya başladı. İmkân vermemeye başladı. Vatandaştan da artık yüz bulamaz oldular. Bu Şemdinli’de yaşanan olaylar. Yarın filmlere konu olacak olaylardır. Halkın orada terör örgütüne karşı direnişini 75 milyon alkışlamalıdır. Camilerde dualar yapılmıştır. Evlerde dualar yapılmıştır. Asker, güvenlik korusun diye. Zannetmeyelim ki Şemdinli halkı bu PKK örgütünün arkasında, peşindedir. Neler yaşanmıştır bu ülkede.”
"Bitme noktasına geliyorlardı. Bu güvenlik güçlerine ne kadar teşekkür etsek azdır. Mücadele bu dilden anlıyorsa, bu dilden güzel yapılmaya başlandı. Ama bitmedi. Kesin sonuç alınamadı. Dolayısıyla başka şeyler de yapmamız gerektiğine biz hükümet olarak ikna olduk. Bu yüzden 13-14 yıldan beri cezaevinde bulunan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm olmuş insanın bir şekilde bu sürecin teröre silah bıraktırmaya doğru gidecek bir başlangıç noktası olabileceği MİT tarafından tespit edildi. Hem mektuplarıyla, hem talimatlarıyla, hem de sözleriyle. Bu onu sevdiğimiz anlamına gelmez. Ama akıllı olan siyaset, ondan istifade etmeye çalışır. Ondan istifade etmemek bence akılsızlıktır. 4 ay geçti. 4 ay içerisinde hiç birimizin tahmin edemeyeceği noktaya geldi. Her şeyin bir zamanı var demek. Olmadık hakaretler ve tehditler alıyoruz. Ama her şeye rağmen bunu başarmayı ümit ediyoruz.”
‘3 ay sonra farklı bir mecraya düşebiliriz’
Çözüm sürecine değinen Arınç, “Bize hükümete güvenin. Ülkenin hayrına olmayacak bir şey yapmayız. Çözüm süreci başarılı olursa, bundan sonra eylem olmayacak demektir. Gelecek için umutlu olsunlar. Herkes görevinin başında. Temkinli olmamız lazım. Ne olacağını bilemeyiz. Şimdi geldiğimiz nokta, Öcalan’ın verdiği olumlu talimatı karşılığında, Karayılan, kendi iç bünyelerindeki sıkıntılar veya iç politikaları sebebiyle Öcalan’dan farklı da konuşmaya çalışıyor. Hükümetin götürmek istediği süreci, farklı mecralara doğru sürüklemek istiyor. Bunlar hükümetimizin düşündüğü ve kabul ettiği şeyler değildir. 3 ay sonra farklı bir mecraya düşebiliriz. Bize düşen kendi düz çizgimizi takip ederek, sadece bu ülkeden silahları ile çıkmaları değil, gittikleri yerde de silahı bırakmaları ve bu örgütün şiddetten, silahtan, eylemden arındırılmış hale gelmesi.”
“Bunun tarihini verecek noktada değilim. Nasıl gidecekleri bize ait bir konu. Biz onu, kendi yetkimiz, sorumluluklarımız ve hukuk çerçevesinde hükümet olarak onu çözüyoruz. Çözeceğiz. 8 Mayıs’tan sonraki çıkışlar, gerçekten vaat edildiği gibi mi olacak? Olmayacak mı? Onu ancak zamanla göreceğiz. Sadece Hükümet’ten değil Parlamento’dan da talepleri var. Silahlı geri çekilmenin bile bir kanun ile olmasını istemişlerdi. Hatta o olmaz ise çıkmayız demişlerdi. O yok ama çıkıyorlar. Çıkacaklar. Yani Hükümet süreci yönetirken, kendi doğruları ile hareket ediyor ve olması gerekeni yapıyor. O istediği kadar orada ne söylerse söylesin. Söyledikleri bizi fazla ilgilendirmez. İstihbarat örgütü o sözlerin bize ne anlama geldiğini söyler. Biz ona göre gerekli çalışmaları yaparız. Şu silahlı unsurlarının Türkiye topraklarını terk etmesi önemli. Bunun bitişini beklememiz lazım” diye konuştu.
Tutuklu milletvekilleri
Tutuklu milletvekilleri ile ilgili olarak Bülent Arınç şunları söyledi:
“4. Yargı Paketi öncesinde ayrı bir blok çıkardık. Ona da uymadı. Şimdi 4. Yargı Paketi var. Ondan sadece Mehmet Ağar Bey, istifade edebildi. Dokunulmazlık tarifinin Anayasa’da yapılması zor değil. Tutuklu milletvekilleri ile ilgili olarak, bu konuda bir mutabakat, talep olursa biz her konuda bu konuları görüşmeye hazırız.”
‘Başkanlık sistemi düşebilir’
Başkanlık sistemine de değinen Arınç, “Eğer şu an karar noktasında iseler, 4 partiden 3’ü de biz sizin getirdiğiniz başkanlık sistemine, yarı başkanlık sistemine karşıyız diyorlarsa, bizim teklifimiz düşecek Bu çok açık. O zaman bugünkü Parlamenter sisteme göre, diğer konular görüşülecek” diye konuştu.
Anayasa çalışmaları
“BDP ile Anayasa konusunda ittifak yapılacak mı” yönündeki bir soruya, Arınç, şöyle yanıt verdi:
“Sadece BDP ile değil. Sanki başka konular da pazarlık varmış gibi. Böyle bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Böyle bir şey yok. Bu demokratik bir konudur. Yeni sivil, demokratik bir Anayasa iddiamız var. 2007 yılından beri fiili olarak bu işin içindeyiz. Komisyon netice vermez ise muhalefete gideriz. Bize en azından bir tam sene lazım. Yeni bir Anayasa yapılmasını canı gönülden istiyoruz. Bu tüzükle hiç bir yere gidemeyiz.”