Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun okullardaki kıyafet serbestliğini eleştiriken kullandığı "sapıklık" sözlerine yanıt verdi. Arınç, "Kılıçdaroğlu'nun dilini biraz daha dikkatli kullanması lazım ve ağzını temiz tutması lazım" dedi.
Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen "Yerel ve Bölgesel Medya Buluşması" toplantısına katılmak için Marmaris'e gelen Bülent Arınç, toplantının gerçekleştirildiği otelde, TRT Haber Televizyonunda "45 Artı" isimli programda yaptığı konuşmada, okullarda kıyafet serbestliğini sağlayan değişikliğe ilişkin görüşlerini dile getirdi.
Arınç, eleştirilerin doğal olduğunu, fakat bu eleştirilerin çocukların pedagojik formasyonu üzerinden yapılması gerektiğini söyledi.
Okullardaki disiplin anlayışının çocukların sosyal konularıyla ilgili olması gerektiğini vurgulayan Arınç, "Okullarımızdaki disiplin anlayışının çocuklarımızın sosyal konularıyla ilgili olması lazım. Maalesef görüyoruz ki CHP'nin bakışı sadece laikliğe aykırılık gibi, geçmişte ağızlarına sakız yaptıkları bir konuyla ilgili. Bu kıyafetlerin şöyle veya böyle olmasının laiklikle ilgisi yok. Bu yönetmelik değişikliğinin de laikliğe aykırı bir tarafı yok" diye konuştu.
Arınç, Kılıçdaroğlu'nun zaman zaman çok aşırı ve çok çirkin ifadeler kullandığını ifade ederek, "Sapıklık' gibi bir ifade kullandı ki yine kendi ağzından böyle herhalde gayri ihtiyari saçma bir söz çıktı diye düşünüyorum.
Yani çocukların kolsuz kıyafet giymesine karşı olan düşünceyi veya bunu yasak sayan bir anlayışı sapıklık olarak tasvip eden bir ana muhalefet liderini ben ilk defa görüyorum. Kılıçdaroğlu'nun dilini biraz daha dikkatli kullanması lazım ve ağzını temiz tutması lazım. Yarın iktidar olmaya namzet bir ana muhalefet liderine boş konuşmak, çirkin kelimeler kullanmak yakışmaz. 20 defa eleştirebilirsin bu yönetmeliği ama bunun laiklikle, Atatürkçülükle, sapıklıkla bağlantısını kurmak hiç kimseye bir şey getirmez" diye konuştu.
Yönetmeliğin, eleştirileri görmek için önümüzdeki yıl yürürlüğe gireceğini hatırlatan Arınç, "Sanki 3 gün sonra yürürlüğe girecekmiş gibi 'öldük, bittik' demenin doğru bir tarafı yok. Eleştiriler belki yönetmeliğin değişmesine de yol açacak, yeter ki haklı eleştiriler getirelim. Ama böyle tam karşıdan 'laiklik elden gitti' diye başlarsanız vallahi sizi dinlemeyiz" dedi.
Kürt meselesi
TRT'nin bugün 15 kanalının bulunduğunu ve bir kanalının tamamen Kürtçe yayın yaptığını belirten Arınç, şunları söyledi: "Bu, 10 sene evvel yoktu. Geçmişte bunların hiç birisi yoktu, biz bunları koyduğumuz zaman o yörenin halkı geldi ve 'Size hükümetiniz olarak teşekkür ediyoruz. Bunlar yoktu, biz İran televizyonları seyrediyor, Ermenistan radyolarını dinliyorduk. Şimdi kendi televizyonumuzu izliyor, kendi radyomuzu dinliyoruz' dedi. Biz bunu başarmış bir hükümetiz. Şimdi seçmeli Kürtçe dersini haftada 2 gün müfredatına koyan bir hükümetimiz var. Bu öğrenciler için öğretmen yetiştiriyoruz. Bunlar için alfabe bastırdık ve bu dilin öğrenilmesi konusunu seçmeli bir ders haline getirdik.
Bir Kürt vatandaş bugüne kadar bizden hangi haklı bir talepte bulunmuşsa, köylere geri dönüşten terör mağdurlarına, tazminat ödemeye kadar bir takım imkanlar sağlayarak onları kalkındırmaya çalıştık. Kürt meselesinde kimse artık 'Şu olmadı' diyemeyecek bir noktadayız. Bir tarafından da terör var ve terörün çok vahşi eylemleri var. Bu eylemlere karşı da mücadelemizi sürdürüyoruz. Ama onu yaparken bile 25 kişinin sığındığı mağarada onları canlı alabilmek için uğraştık. Yoksa içeriye el bombası atardık, içeridekiler giderdi. Bir gün bekledi askerimiz. Çıkanların üzerine parkasını koydu, karnını doyurdu, su içirdi. Hukuk içerisinde terörle mücadele yapıyoruz."
Dokunulmazlıkların kaldırılması
Anayasa'nın 83. maddesinin yasama dokunulmazlığını kapsadığını anlatan Arınç,bu maddenin 1961 ve 1982 anayasalarında da olduğunu kaydetti. Bütün dünya parlamentolarında yasama dokunulmazlığı imtiyazının milletvekili için bir hak olduğuna dikkati çeken Arınç, şöyle devam etti: "Milletvekili bir verdiği oylardan sorumlu değildir, iki yaptığı konuşmalardan dolayı sorumlu değildir. Ama diyelim ki Türk Ceza Kanunu'na göre veya başka ceza kanunlarına göre işlemiş olduğu bir suç varsa onun seçilmeden önce işlenmiş olmasıyla seçildikten sonra işlenmiş olmasını dokunulmazlık maddesi kapsıyor. Kimsenin kafasını karıştıracak sözler söylemek istemiyorum. Çünkü herkes bir tarafından tutuyor, herkes dokunulmazlığın işine gelen tarafını konuşuyor. Basitleştirelim olayı... Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkması yoluna gidilecekse, önce savcılığın o suçla ilgili olan bir fezlekeyiAdalet Bakanlığı kararıyla Meclis'e göndermesi lazım. Komisyonlar toplanır ve eğer suç vahimse, dokunulmazlığın kalkması gerekiyorsa ona göre rapor hazırlarlar. Yok 'o kadar vahim değil dönem sonuna kalsın' derlerse ona göre rapor hazırlarlar. Bunların hepsi olmuştur Meclis'imizde."