Stresle ilgili 21 ülkeden 100 bini aşkın kişiyle yapılan bir araştırmaya göre, çalışma hayatındaki stres ve maaş kaygısı gibi ekonomik endişeler, kalp krizi ve felç riskini yüzde 30 oranında artırıyor. 10 yıl boyunca süren bilimsel araştırmaya göre aşırı stres altındaki kişilerin daha genç ve daha yoksul ülkelerde yaşadıkları görüldü.
İsviçre’de yapılan yeni bir çalışma, maaş kaygısı gibi finansal endişelerin, felç veya kalp krizi geçirme riskini yüzde 30'a kadar artırabileceğini ortaya koydu. NTV'de yer alan habere göre, 100 binden fazla kişiden oluşan uluslararası bir örneklem kullanan araştırmacılar, kardiyovasküler hastalık riskini yüksek stres seviyeleriyle ilişkilendirdi.
Göteborg Üniversitesi'nde tıp profesörü olan çalışma yazarı Annika Rosengren, “Aşırı stresli insanlar arasında yüksek kardiyovasküler hastalık riskine neyin neden olduğu tam olarak bilinmiyor. Ancak vücutta ateroskleroz ve kan pıhtılaşması gibi birçok farklı süreç stresten etkilenebilir" dedi.
Kalp ve damar hastalıkları yılda 17.9 milyon insanın ölüm sebebi
Kardiyovasküler hastalık terimi kalp krizi, felç ve daha fazlasına neden olabilen koroner kalp hastalığı (tıkanmış arterler) dahil olmak üzere kalbi veya kan damarlarını etkileyen tüm hastalık türleri için kullanılıyor. Ayrıca, kardiyovasküler hastalıklar, her yıl tahminen 17.9 milyon can alarak küresel olarak bir numaralı ölüm nedenini oluşturuyor.
Diğer taraftan JAMA Network Open adlı bilimsel dergide yayımlanan yeni araştırma, Prospective Urban Rural Epidemiology (PURE) çalışmasından alınan Ocak 2003 ile Mart 2021 arasında toplanan verilere dayanıyor. PURE'un 200 binden fazla katılımcısı bulunuyor, ancak yeni araştırma, herhangi bir kardiyovasküler hastalık öyküsü olmayan 118 bin 706 kişiye odaklandı.
Çalışmada incelen katılımcılar ise dördü yüksek gelirli (Kanada, İsveç ve Birleşik Arap Emirlikleri dahil), 12’si orta gelirli ülke (Brezilya, Polonya, Güney Afrika dahil) ve beşi düşük gelirli ülke (Hindistan, Pakistan, Zimbabwe) vatandaşlarından oluşuyordu. Hem erkek hem de kadın katılımcılar, çalışma başladığında ortalama 50 yaşındaydı ve yaşları 35 ile 70 arasında değişiyordu.
Diğer taraftan JAMA Network Open adlı bilimsel dergide yayımlanan yeni araştırma, Prospective Urban Rural Epidemiology (PURE) çalışmasından alınan Ocak 2003 ile Mart 2021 arasında toplanan verilere dayanıyor. PURE'un 200 binden fazla katılımcısı bulunuyor, ancak yeni araştırma, herhangi bir kardiyovasküler hastalık öyküsü olmayan 118 bin 706 kişiye odaklandı.
Çalışmada incelen katılımcılar ise dördü yüksek gelirli (Kanada, İsveç ve Birleşik Arap Emirlikleri dahil), 12’si orta gelirli ülke (Brezilya, Polonya, Güney Afrika dahil) ve beşi düşük gelirli ülke (Hindistan, Pakistan, Zimbabwe) vatandaşlarından oluşuyordu. Hem erkek hem de kadın katılımcılar, çalışma başladığında ortalama 50 yaşındaydı ve yaşları 35 ile 70 arasında değişiyordu.
Gençler daha fazla şiddetli stres yaşıyor
Çalışmaya katılanlara, sıfırdan (stres yok) üçe (şiddetli stres) kadar derecelendirilen sorular soruldu. 'Stres', işteki veya evdeki faktörler, maddi zorluklar veya yaşamlarında zor olaylar ve geçirmiş olmak nedeniyle gergin, sinirli veya endişeli hissetmek olarak tanımlandı. Bu tür olaylar boşanma, işsizlik, yas veya ciddi hastalığı içeriyordu.
Sonuçlarda, katılımcıların yüzde 7.3'ünün şiddetli strese maruz kaldığı, yüzde 18.4'ünün orta düzeyde strese maruz kaldığı, yüzde 29.4'ünün düşük strese maruz kaldığı ve yüzde 44'ünün hiç strese maruz kalmadığı belirlendi.
Şiddetli stres yaşayanların daha genç olduğu ve özellikle yaşadıkları iş problemleri ve finansal sorunlar nedeniyle stres altında oldukları görüldü.
Öte yandan katılımcılar Mart 2021'e kadar takip edildi, bu da araştırmanın ortalama takip süresinin 10 yıl olduğu anlamına geliyor. Bu süre zarfında, miyokard enfarktüsü, felç veya kalp yetmezliği şeklinde 5 bin 934 kardiyovasküler olay kaydedildi. Yüksek stresli katılımcılar için, bir tür kardiyovasküler olay riski yüzde 22, kalp krizi riski yüzde 24 ve felç riski yüzde 30 arttı.
Öte yandan katılımcılar Mart 2021'e kadar takip edildi, bu da araştırmanın ortalama takip süresinin 10 yıl olduğu anlamına geliyor. Bu süre zarfında, miyokard enfarktüsü, felç veya kalp yetmezliği şeklinde 5 bin 934 kardiyovasküler olay kaydedildi. Yüksek stresli katılımcılar için, bir tür kardiyovasküler olay riski yüzde 22, kalp krizi riski yüzde 24 ve felç riski yüzde 30 arttı.