Dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri olarak adledilen Ara Güler, zengin bir Ermeni ailenin oğlu olduğunu ama ismini sakladığını dile getirdi.
'Atatürk'ün sandalının arkasına takılan p.çlerden birisi bendim'
Habertürk'ten Evrim Emre Çolakoğlu'nun sorularını yanıtlayan Ara Güler, 64 yıllık ömrüne neler sığdırmamış ki... Çocukken Atatürk'ü gördüğünü söyleyen Güler, "Florya'da otururduk. Atatürk'ün köşkün yakınında plajı vardı. Arkası kesik bir sandalı vardı. Onun arkasına p.çler takılırdı, onlardan birisi de bendim." diyor.
"Ermeni olduğunuz için sıkıntı çektiniz mi?" sorusuna "Yok. Herkes bilmez zaten benim Ermeni olduğumu." şeklinde yanıt veren Güler, nedenini "Burası acayip bir memlekettir. Puştlar vardır, takar. Yoksa buranın en yerlisi benim." şeklinde açıklıyor.
Güler, kariyeri boyunca en unutmadığı anı şöyle anlatıyor:
10 sene gittim Cannes'a, çok şeyler yaşandı. Sophia Loren'i bilir misin? Onun asansöre bindiğini görünce asansöre binmistim ben de. Yukarı çıktık beraber. Otel odasının ortasında da yatak var. Kadın yorgundu. Ayakkabılarını çıkardı, yatağın üzerinde oturdu. "Burada böyle dururken resmini çekebilir miyim?" dedim. Çek diyince birkaç tane çekip Türkiye'ye gönderdim. Burada da afiş yapmışlar: “Muhabirimiz Ara Güler Sophia Loren'in yatak odasında” diye. Laf mı bu şimdi?
'Picasso resmimi yaptı'
Sizde orijinal bir Picasso mu var?
Ben kendim uğraşıp uğraşıp görüşememiştim Picasso’yla. Herif yanına adam sokmuyor. Yoksa resim yapamaz. Bizim yayınevi kitabını basacakti. Patron da meyhane arkadaşım, “Beni götürmezsen konuşmam seninle” dedim. Öyle gittim. Picasso da sevdi beni, “Sen benim bu kadar fotoğrafımı çekiyorsun, ben de senin resmini çizeyim” dedi. Türkiye'de bir adet orijinal Picasso var, benim evde.
'Dali öyle bir imza attı ki...'
Dali'nin de fotoğraflarını çekmişsiniz...
Deliler grubu vardı Dali'nin etrafında. Çünkü etrafında serseri istiyor Dali. Benim bir kız arkadaşım vardı. Meğer Dali, onun vaftiz babasıymış. Beni aldı, götürdü. Bir gün dedim ki ben senin doğru dürüst resmini çekeceğim. “Peki yarın çekeriz” dedi. Bir gittim, 3 tane Fransız gazeteci. “Dur ben onları salarım şimdi” dedi. Oturttu adamları karşısına, “Söyle bakalım ziftin formülü nedir?” dedi. Üçü de bilemedi tabi. “Hah işte. Ben bastonumu alır, ziftin içine batırır, dışarı çıkarırım 250 bin dolar eder, bunu sen yaparsan deli derler. Şimdi git dediğimden ne anladıysan onu yaz” dedi. “Ben Salvador Dali'yim, sen kimse değilsin” diyor adam.