Eray Görgülü
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye ve Irak'a sınır ötesi operasyon yetkisini iki yıl uzatan tezkere, TBMM Genel Kurulu’nda AKP, MHP ve İyi Parti'nin “evet” oylarıyla kabul edilirken, CHP’nin “hayır” oyu vermesi, Ankara’nın başlıca gündemi oldu. CHP’nin önceki gün toplanan Merkez Yönetim Kurulu toplantısında iktidarın Suriye politikasına yönelik eleştiriler dile getirilse de CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun önceki tezkerelerde olduğu gibi bu tezkereye de evet demekten yana olduğu ancak grup toplantısında konuyu bir kez daha masaya yatırmak istediği ifade edilmişti. Daha önce bir yıllığına uzatılan tezkerelerin bu kez iki yıl olarak öngörülmesi, Astana sürecindeki taahhütlerin yerine getirilmemiş olması CHP’nin itirazına dayanak noktası oluşturdu. HDP’nin tezkere ile ilgili itirazlarının da CHP’nin kararını etkilediği yorumları yapıldı. Sabahın erken saatlerinden itibaren yapılan görüşmeler sonucunda CHP, tezkereye hayır deme kararı aldı. CHP, 2014'ten bu yana ilk kez bir sınır ötesi operasyona hayır oyu vermiş oldu.
Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon yetkisini içeren tezkerenin süresi, CHP, HDP ve TİP’in “hayır” oylarına karşı AKP, MHP, İYİ Parti’nin “evet" oylarıyla 2 yıl daha uzatıldı. CHP'den kopan Muharrem İnce ve arkadaşlarının kurduğu Memleket Partisi milletvekillerinin yine "evet" oyu kullandıkları belirtildi.
Görüşmelere Devlet Bahçeli de katıldı
TBMM Genel Kurulu önemli günlerinden birini yaşarken, Cumhurbaşkanlığı’nın Irak ve Suriye'de asker bulundurulmasının süresinin 2 yıl daha uzatılmasını öngören tezkere ele alınıp kabul edildi. Görüşmelere MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de katıldı.
Kılıçdaroğlu grup toplantısında sinyali verdi
Genel Kurul’daki görüşmelerden önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, daha önce partisinin yetkililerince “kerhen de olsa destek vereceğiz” açıklamalarının aksine tezkereye “hayır” diyeceklerinin ilk sinyalini verdi. Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Kılıçdaroğlu, “Suriye ile savaş değil, barışacağız. Büyükelçilikleri açacağız, sonra buradaki Suriyelilere diyeceğiz ki 'sizin yolunuzu, okulunuzu, köprünüzü, kreşinizi hepsini yapacağız' AB fonlarının desteği ile yapacağız. Bizim müteahhitler yapacak. Yeter mi hayır. 'Buradan gelen Suriyeli kardeşlerimizin can ve mal güvenliğini teminat altına almak durumundayız' bunu söyleyeceğiz karşı tarafa ve teminat altına alacağız” ifadelerini kullandı.
Tezkere ile ilgili de konuşan Kılıçdaroğlu, “Gelinir bilgi verilir, arkasından da yeni bir tezkere gelir veya olay biterdi. Şimdi 2 yıl. Niçin 2 yıl, bilen var mı? Bu işle ilgilenenler de bilmiyorlar. Gazeteciler de bilmiyor, akademik dünya da bilmiyor. Neden 2 yıl? 'Ben iki yıl getiriyorum sen de oy vermek zorundasın' niye kardeşim? Herkesi papağan gibi görme alışkanlığı var. Onu başkaları yapabilir. Ama biz CHP'yiz. Biz bu ülkenin menfaatini ve çıkarlarını düşünüyoruz” diyerek tezkereye “hayır” diyeceklerinin ilk sinyalini verdi.
“Yabancı asker” ifadesini gerekçe gösterdi
2014 yılından bu yana çıkarılan tüm tezkerelerde yer alan “yabancı askerlerin Türkiye'de bulunmasına” ifadesini de gerekçe gösteren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Ne demek yabancı kuvvetler Türkiye'de bulunacak? Soruyorum, Erdoğan'a değil. Sormaya gerek de yok zaten. Yönetme kapasitesi olmayan adama zaten soru sormak da yanlış. Bahçeli'ye soruyorum. Bu yabancı askerler kim? Ve sen yabancı askerler Türkiye'ye gelip konuşlanacak sen yabancı askerler Türkiye'ye gelsin diye el kaldıracaksın? Söyle milliyetçi sen misin, biz miyiz? Yabancı askerlerin potinlerinin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin topraklarını çiğnemesini istemiyoruz”
“Hayır” oyunu Özel açıkladı
Kılıçdaroğlu, Grup Toplantısı konuşmasında net olarak “hayır” oyu kullanacaklarını söylemezken, bu kararı bir süre sonra CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel açıkladı. Meclis'te basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Özel, “CHP Grubu olarak bu torba tezkereye 'hayır' oyu vereceğiz. Dört farklı konuyu bir araya koymuşlar. Zaten ikisi için tezkereye ihtiyaç yok. Kuzey Irak'taki PKK ile ya da Suriye'deki IŞİD ile mücadele etmek için tezkereye ihtiyaç yok. AK Parti, iktidarının ilk 7 yılında hep bunu savundu. 'Sıcak takip ve uluslararası hukuktan gelen meşru müdafaa hakkımız ortadadır. Tezkereye gerek yok böyle bir şey için.' dedi. Terörle mücadele için tezkere istiyoruz demeleri bir algı yönetiminden başka bir şey değil. İkinci husus Suriye'nin toprak bütünlüğünü yani İdlib'deki misyonu karşılayacak hiçbir madde yok orada. Bu tezkere İdlib misyonunu tatmin edecek bir tezkere değil” dedi.
“Tezkere değil sandık istiyoruz”
Üçüncü ve en önemli hususun ise ilk kez iki yıllık yetki istenmesi olduğunu dile getiren Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu iki yıllık yetki süresinin içinde zaten seçimler var. Gününde bile yapılsa o seçimlerden sonraki dört ayı yani gelecek parlamentonun yetkisine tecavüz eden bir süreç var. Tüm bunları birlikte değerlendirdiğimizde Recep Tayyip Erdoğan'ın iç politika için istediği, Suriye'yle bir savaş çılgınlığına girişebileceği böyle bir sorumluluğa ortak olmak, buna 'evet' demek mümkün değil. Recep Tayyip Erdoğan ülkeyi, kendi hırsı, kendi sinirleri ve kendi siyasi düşünceleri doğrultusunda ve iç politikaya malzeme etmek için yönetmeye çalışıyor. Türkiye yönetilemiyor ve savruluyor. Yönetme yetisini kaybetmiş, sinir sistemi harap, bir dediği bir dediğini tutmayan ve her an büyük hatalar yapabilecek birisine böylesine bir torba tezkereyle yetkilerin verilmesini doğru bulmuyoruz. Recep Tayyip Erdoğan'ın yapması gereken, bizim önümüze bir tezkere getirmek değil milletin önüne sandığı getirip Türkiye'nin artık kendisini bu cendereden kurtarmasına imkan tanımaktır. Tezkere değil sandık istiyoruz."
Basın mensuplarının, "İttifak ortağınız da 'evet' oyu kullanacağını söylemişti günler öncesinden. Bugün bir temasa geçme durumunuz oldu mu?" sorusunu da yanıtlayan Özel, herhangi bir temasın olmadığını söyledi.
Özel, "İttifak ortağımızla birbirimizin kararlarına son derece saygılıyız. Onların argümanları da kıymetli ve şu anda da dinlediğimiz konuşmalarında aslında tezkerenin yanlışlarını en sert şekilde eleştiriyorlar. Kendi tercihleri olarak bütün itirazlarına rağmen 'evet' oyu vermeyi kararlaştırmışlar. Biz buna saygılıyız. Onlar bizim kararımıza saygılı ama CHP, ittifak ortaklarıyla birlikte herhangi bir sorun yaşamaksızın Türkiye'yi birlikte ve iyi yönetmek üzere yol yürümeye devam ediyor" ifadesini kullandı.
CHP ilk kez “hayır” dedi
Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere Irak ve Suriye'ye gönderilmesi konusunda Cumhurbaşkanına verilen yetkinin 2 yıl uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresine, CHP hayır oyu vermiş oldu. CHP, daha önce 1 Mart tezkeresine hayır oyu vermişti ancak bu tezkere Türkiye’de yabancı asker bulundurmayı da öngörüyordu. Böylece CHP, 2014'ten bu yana ilk kez bir sınır ötesi operasyona hayır oyu kullandı.
CHP ile birlikte HDP ve TİP de "hayır" oyu kullanırken; AKP, MHP ile birlikte CHP’nin ittifak ortağı İYİ Parti de "evet" oyu kullandı. Tezkere’ye CHP'den kopan Muharrem İnce ve arkadaşlarının kurduğu Memleket Partisi milletvekillerinin de yine "evet" oyu kullandıkları belirtildi.
MYK’da “evet” oyu gruba bırakılmıştı
Öte yandan önceki gün gerçekleşen CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında, Irak ve Suriye’de TSK’ya sınır ötesi operasyon yetkisini veren tezkere yine gündeme gelmiş ve CHP kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Kılıçdaroğlu’nun tezkereye “Evet” oyu verilmesi için grup kararı alınmasından yana olduğu belirtilmişti. CHP, son yıllarda tezkere oylamalarında “Evet” oyu kullanırken Kılıçdaroğlu, tezkereye neden “Evet” dediklerini, 2019 yılında şu sözlerle açıklamıştı: “Orada askerlerimiz var, o askerleri korumamız lazım. O askerlerin burnunun kanamaması lazım. O nedenle de bu tezkereye, askerlerin hatırı için oğlunu gönderen askerlerin annelerinin hatırı için, o çocukların burnu kanamasın diye içimiz yana yana evet diyeceğiz. Türkiye'nin çıkarlarını savunuyoruz, savunmaya devam edeceğiz. Ama gidip de Trump'a teslim olan bir adamdan, bu memlekete hayır gelmez." Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz yıl da tezkere ile ilgili şöyle konuşmuştu: “Biz İdlib'de ne arıyoruz? sorusunun yanıtı yoktur. Olmadığı için yanıt veremiyorlar. Bu nedenle ordu amaçsız ve sahipsiz bırakıldı. Biz iki büyük amaç için tezkereye 'evet' dedik. Bunlardan biri terörle mücadeleydi ama ettirmiyorsun. İkincisi göçün önlenmesiydi onu da önleyemiyoruz, peki bizim askerimiz ne yapıyor orda şimdi?”
İyi Partili Çıray: İttifak ayrı siyasi tutum ayrı
İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray ise partilerinin tezkereye 'Evet' oyu kullanacaklarını söylerken, CHP'nin “hayır” yönünde karar belirtmesine saygı duyduklarını ifade ederek, “Millet İttifak'ı ayrı, partilerin siyasi tutumları ayrıdır. Bizim 'Evet' oyu kullanacak olmamızın iç politika ile alakası yoktur” dedi.
“Risk ve tehditler artarak devam ediyor”
Yapılan oylamaların ardından TBMM Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplanan Genel Kurul'da kabul edilen tezkerede, Türkiye'nin güney kara sınırlarına mücavir bölgelerde yaşanan gelişmeler ve süregiden çatışma ortamının milli güvenlik açısından taşıdığı risk ve tehditlerin artarak devam ettiğinin altı çizildi.
Türkiye'nin, komşusu Irak'ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfettiği belirtilen tezkerede, "Diğer taraftan Irak'ta PKK ve DEAŞ unsurlarının varlığını sürdürmesi, etnik temelli ayrılıkçılığa yönelik girişimler, bölgesel barışa, istikrara ve ülkemizin güvenliğine doğrudan tehdit oluşturmaktadır. Suriye'de, sınırımıza mücavir alanlarda PKK/PYD-YPG ve DEAŞ başta olmak üzere mevcudiyetini sürdüren terör örgütleri, ülkemize, ulusal güvenliğimize ve sivillere yönelik eylemlerini sürdürmektedir." denildi.
İdlib tezkerede
Terör örgütü PKK/PYD-YPG'nin, Suriye'de bölücü faaliyetlerine devam ettiğine dikkat çekilen tezkerede, Türkiye'nin harekat alanlarında tesis edilen sükunet ve istikrarı korumak amacıyla meşru ulusal güvenlik çıkarları doğrultusunda önlemler alındığı anlatıldı.
İdlib'de, Astana süreci kapsamında istikrar ve güvenliğin tesisine ilişkin faaliyetleri hedef alan risk ve tehditlerin devam ettiği vurgulanan tezkerede, "Bütün bu gelişmeler kapsamında, terörle Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü bozmaya ve sahada gayrimeşru oldubittiler oluşturmaya yönelik, milli güvenliğimize tehlike oluşturabilecek her türlü risk, tehdit ve eyleme karşı, uluslararası hukuktan doğan haklarımız doğrultusunda gerekli önlemlerin alınması milli güvenliğimiz açısından hayati önem arz etmektedir." ifadeleri kullanıldı.
Türk askerinin Irak ve Suriye'deki görev süresi iki yıl daha uzatılacak
Cumhurbaşkanlığı tezkeresinde, şunlar kaydedildi:
"Ayrıca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin, 2170 (2014), 2178 (2014), 2249 (2015) ve 2254 (2015) sayılı kararlarıyla, Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve bağımsızlığının teyit edilmiş olmasının ve yine 2170 (2014) sayılı kararda bu ülkelerdeki terör faaliyetlerinin kınanarak, DEAŞ ve benzeri terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı Birleşmiş Milletler üyesi tüm ülkelere 1373 (2001) sayılı Karar ve uluslararası hukuk çerçevesindeki sorumluluklarına uygun şekilde gerekli tedbirleri alma çağrısında bulunulmuş olmasının ışığında, Türkiye'nin DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle mücadele amacıyla oluşturulan uluslararası koalisyon bünyesinde iştirak ettiği faaliyetlerin sürdürülmesi de önem taşımaktadır.
Bu mülahazalar ışığında, Türkiye'nin milli güvenliğine yönelik ayrılıkçı hareketler, terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye'deki tüm terör örgütlerinden ülkemize bundan sonra da yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı milli güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak, Türkiye'nin güney kara sınırlarına mücavir bölgelerde yaşanan ve hiçbir meşruiyeti olmayan tek taraflı bölücü girişimler ve bunlarla ilgili olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara matuf olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilebilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için 2 Ekim 2014 tarihli ve 1071 sayılı TBMM kararı ile verilen ve son olarak 7 Ekim 2020 tarihli ve 1266 sayılı TBMM kararı ile 30 Ekim 2021'e kadar uzatılan izin süresinin, 30 Ekim 2021'den itibaren 2 yıl uzatılması hususunda gereğini Anayasanın 92. maddesi uyarınca bilgilerinize sunarım."
Çelik: Türkiye kararlı ve her türlü bedeli ödemeye hazır
Cumhur ittifakı kanadı CHP’nin bu kez tezkere için “hayır” oyu kullanması üzerine sert tepki gösterdi.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Twitter hesabından yaptığı açıklamada Türkiye'nin her bedeli ödemeye hazır biçimde terörle mücadele edeceğine vurgu yaparak, "Yüce Meclis'in takdirine sunulan tezkereler Türkiye'nin milli güvenliği açısından gerekli iradeyi temsil eder. Bu tezkerelere karşı çıkanların gerekçelerini bugün dinledik. Bu mantıksız gerekçeleri üretenlerin hiçbir şekilde Türkiye'nin milli güvenliği konusunda hassasiyeti yok. Bu mantıksız gerekçelerle tezkerelere karşı çıkmaktan bahsetmek ve 'hayır' oyu vermek, milli güvenliğimizi zaafa uğratmaya bahane üretmektir. Bu yaklaşım, sınırlarımızdaki terör oluşumlarına elverişli ortam oluşturmaya çalışmaktır. Türkiye'nin terörle mücadelesinde ortaya konulan irade beyanının 'süresini' tartışma konusu yapmak başlı başına bir savrulmadır. Türkiye kararlı ve her türlü bedeli ödemeye hazır biçimde terörle mücadele edecektir. Türkiye'nin terörle mücadelede uluslararası iş birliğine destek verdiğini ifade eden maddeler yıllardan beri tezkerelerde zaten vardır. Bunu ifade eden tezkere maddelerini anlamayanların, milli güvenlik konusunda alfabeyi bilmediği açıktır" ifadelerini kullandı.
Çelik ayrıca birilerinin Türkiye'nin terörle mücadelesinden rahatsız olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Mesele açıktır; birileri Türkiye'nin terörle mücadelesinden rahatsızdır. Bunu açıkça söyleyemeyenler, terörle mücadele kararlılığının süresini tartışma konusu yapmaktadır. Türkiye'nin terörle mücadelede uluslararası iş birliğini desteklemesi anlamına gelen ve son zamanlarda DEAŞ'la mücadelede uluslararası koalisyonun üyesi olmamızı anlatan maddelerin yeni bir şey gibi tartışma konusu yapılması, başka niyetleri ve ittifakları örtmek içindir. Her ne olursa olsun Türkiye terörle mücadelesini eksiksiz ve en güçlü şekilde sürdürecek, terör örgütlerine göz açtırmayacaktır. Bu iradeyi savunmak milletimizi, ülkemizi, demokrasimizi ve cumhuriyetimizi savunmaktır."
AKP’li Dağ: CHP, HDP'yi kızdırmamak için her türlü tavizi vermeye hazır
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ daha önceki tezkerelere "evet" oyu veren CHP'nin bugün "hayır" oyu vermesinin gerekçesini anlamanın mümkün olmadığına dikkati çekerek, "Bir sene, 2 sene, 3 sene önceki tezkereye göre ne değişti? Açıkçası bu şunu gösteriyor: Seçime kadar CHP, HDP'yi kızdırmamak için her türlü tavizi vermeye hazır olduğunu, aslında bugün almış olduğu kararla göstermiş oldu. Bu şunu gösteriyor: CHP'nin yuları HDP'nin elindedir. HDP çektiğinde oraya gider, ittiğinde oraya gider. Bugün bu anlamda alınan bu karar gerçekten bu noktada değerlendirilmesi gereken bir karardır. Biz bütün bu muhalefetin ayağımıza çelme takan noktadaki çalışmalarına rağmen terörle mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğiz. Bizim gündemimiz, bugüne kadar bir taraftan terörle mücadele, bir taraftan özgürlüklerin genişletilmesi ve daha da artırılması oldu, bundan sonra da devam edecek" dedi.
AKP’li Çilez: Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP tamamen HDP'nin güdümüne girmiştir
AKP Amasya Milletvekili Hasan Çilez ise, tezkereye CHP ve HDP'nin "hayır" oyu verdiğini anımsatarak, “CHP'nin 'hayır' vermesi benim açımdan çok beklenen bir şey değildi çünkü geçen yıl aynı tezkereye 'evet' vermişlerdi. HDP'nin oy tehdidini görünce Cumhuriyet Halk Partisi çark etti, tezkereye 'hayır' oyu verdi. Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP tamamen HDP'nin güdümüne girmiştir" dedi.
Memleket Partili Çelebi: “Hayır” oyu verilmesi istifa gerekçelerimizi netleştirmiş oluyor
Memleket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi ise Mecliste gazetecilerin sorularını yanıtlarken, ABD'nin Girit'te, Dedeağaç'ta ve güneyde bir kuşatma halinde olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti'ni zorladığını söyledi. Büyükelçi olayında da bunun görüldüğünü vurgulayan Çelebi, "Emperyalizmin derdi adalet değildir zaten" ifadesini kullandı.
CHP'nin tezkereye "hayır" oyu vermesine tepki gösteren Çelebi, "CHP'nin 'hayır' oyu vermesi, bizim partiden istifa gerekçelerimizi netleştirmiş oluyor... Çünkü 2019'da 'evet' verilmişti. Değişen hiçbir şey yok, sadece 2 yıl faktörü var, iki yıla biz de şerh koyduk. Bir yıl olması daha uygun olurdu ama komple bunun tezkerenin sakatlanması anlamına gelmez. Buna 'evet' verirsiniz şerhinizi koyarsınız" değerlendirmesinde bulundu.
HDP’li Buldan: Kürt sorununun çözüm yerini parlamento olarak görenler tezkereye “hayır” demeli
Daha önceki tezkerelerde olduğu gibi bu tezkereye de “hayır” oyu kullanan ancak bu kez CHP’yle de aynı noktada buluşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, halkın gündeminin yoksulluk, işsizlik, geçim derdi ve adaletsizlikken iktidarın gündeminin yine "savaş tezkereleri" olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Irak, Suriye birleşik savaş tezkeresi bugün Genel Kurulda görüşülecek. Her yıl tezkerenin süresini bir yıl uzatan iktidar, bu kez süreyi iki yıl uzatmak istiyor. Demek ki iktidar, bir yıl sonra AKP Grubu'nun kalıp kalmayacağından ve Meclisi toplayamayacağından endişe ettiği için süreyi iki yıl uzatarak tezkereyi garanti altına almaya çalışmaktadır. Gidici olduklarını kendileri de artık görmektedir. Bu tezkere iktidarın aynı zamanda gidiş tezkeresidir.
2023'e kadar parlamentoyu savaş siyasetinin ipoteği altına almaya çalışan tezkerenin adını doğru koyalım ve doğru tartışalım istiyoruz. Uluslararası hukuka aykırı olan bu tezkere, içeride ve dışarıda çürümüşlük, çözümsüzlük tezkeresidir. Çürümüş yolsuzluk ve rant düzenini ayakta tutma tezkeresidir. İflas etmiş ekonominin, büyük çöküşün üzerini kapatma telaşıdır. Suriye barışını sabote etme, çatışma ve istikrarsızlıktan nemalanma tezkeresi olduğunu özellikle ifade etmek isterim. Bu tezkere aynı zamanda Kürt düşmanlığı tezkeresidir. Suç örgütleri ÖSO'ya, IŞİD'e, El-Nusra'ya nefes aldırma tezkeresidir.
Bu tezkere, toplumsal desteğini her geçen gün kaybeden AKP iktidarının aynı zamanda bir seçim kampanyasıdır. Suriye'ye askeri operasyon naraları atarak, içeride yarattığınız büyük ekonomik, toplumsal çöküşün üzerini asla örtemeyeceksiniz. Bakın kötü yönetiminiz yüzünden halk açlıktan, yoksulluktan, işsizlikten adeta kan ağlamaktadır. Peş peşe yaptığınız zamlar zulme dönüşmüştür."
Pervin Buldan, muhalefet partilerinden, "iktidarın Suriye tezkeresiyle Türkiye'yi yeni maceralara sürükleme ve kendi koltuğunu sağlamlaştırma gayretlerine destek olmamasını" isteyerek, şöyle devam etti:
"Kaybetmekte olan iktidarın değirmenine su taşımayın. Suriye halklarının barış çabalarını sadece sabote edecek savaş ve yıkım politikalarına alet olmayın. Suriye barışının yanında yer alın. Diyaloğun, çözümün ve müzakerenin yanında yer alın. ÖSO'ya, IŞİD'e, El-Nusra'ya uzanan bu tezkereye siz de 'evet' demeyin. 'Evet' oyu verecek ellere özellikle bunları hatırlatmak istiyorum; Kürt sorununun çözüm yerini parlamento olarak görenler tezkereye 'hayır' demelidir. Tezkereye 'evet' demeniz bu kadim sorunun çözümsüz kalmasına hizmet etmektir. Bundan kaçının diyoruz."
TİP Genel Başkanı Baş: Altı kez oylandı, sadece yüzlerce insan hayatını kaybetti
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş ise TBMM'de düzenlediği basın toplantısında tezkerenin altı kez TBMM'de onaylandığını anımsatarak, “Bu tezkere daha önce altı kez oylanmış ve bunun sonucunda sadece yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir. Savaş savaşı; çatışma çatışmayı doğurmuştur. Güvenlik sorunumuzu savaş politikalarıyla çözemeyeceğimizi hep birlikte gördük” diye konuştu.
Suriye savaşında halkın yoksul evlatlarının, kardeşlerin, eşlerin, Kürt, Arap, Türk gibi bölgede yaşayan bütün halkların acı çektiğini dile getiren Baş, "Savaş baronları, silah tüccarları, savaştan beslenen iktidarlar çok mutlu. Bunların Türkiye'deki temsilcisi olan saray rejimi çok mutlu. Biz TİP olarak bu tezkereye tereddütsüz 'hayır' diyoruz. Bu tezkerenin en önemli yanı, halkın yaşadığı yıkımın üzerini milliyetçilikle örtme çabasıdır. Biz ilkesel bir tutumda ısrar ediyoruz. Bu tezkere, halkın çıkarına değildir. Bu tezkerenin tek bir derdi vardır, o da iktidarın koltuğunu sağlamlaştırmasıdır" ifadelerini kullandı.
Türkiye kaç tezkere çıkardı?
TBMM, 1950'den bugüne yurt dışına asker gönderilmesi için 76 kez izin verdi. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Meclis'ten bugüne kadar geçen tezkerelerle Kore, Kıbrıs, Filistin, Somali, Bosna Hersek, Afganistan, Irak, Suriye, Libya ve Azerbaycan'ın arasında bulunduğu çok sayıda ülkede görev aldı.